31 Ağustos 2017 Perşembe

BAYRAMLARI KUTLAMAK...










Merhaba Gönül Dostlarım


Heyecanlı bir Zafer Haftamızı geride bıraktık,  fakat her ne kadar 30 Ağustos sona ermiş olsa da o Milli  duygularımız ve o müthiş coşku tazeliğini sonsuza dek koruyacaktır...Milli bayramımızın hemen akabinde bir başka Dini Bayram heyecanımız devam ediyor,

Ülkelerine göre dünyada bayramlar farklı farklı kutlanmakta olsada, bayramların tüm insanlar için bir heyecan bir neşe bir coşku kaynağı olduğunu hepimiz biliriz.

Bayramların millî ve dinî duyguların inanışların pekişmesi taze ve canlı tutulması fonksiyonu yanında toplumun birlik ve beraberliğini sağlamada ve bunun bireylerin bilincinde yer etmesinde de büyük önemi vardır. Milli bayramlar Ulus olma beraber aynı kaderi aynı tasayı aynı kıvancı yaşama gücünü kuvvetlendirir.
el öpen çocuk resim ile ilgili görsel sonucu
 Dini bayramlarımız da aynı dine inanan insanların yani Türk milletinde Müslümanların birlik beraberlik günleri kardeşliğin çıkarsız saygı ve sevginin yaşandığı günlerdir. Gerçekten dinî bayramlar insanlar arasında kaynaşmanın dostlukları ve ahbaplıkları ilerletmenin bir yolu olarak belli bir öneme sahip oldukları gibi dinî his ve şuurun sosyal hayatta tazelenmesinin de bir vesilesidir.
Bayramlar sosyal dayanışma ve barış şuurunun fertlere kuvvetle hâkim olduğu günlerdir. Dargınların kucaklaşması aralarında kin nefret bulunan kabile aile ve şahısların düşmanlık ve husûmet duygularının sevgiye dönüşmesi küçüklerin büyüklere saygı büyüklerin küçüklere sevgi göstermesi hastaların ziyaret edilmesi verilecek küçük hediyelerle çocukların gönüllerinin alınması hısım ve akrabanın bir kere daha yeniden kaynaşması genellikle bayram günlerinde mümkün olmaktadır.

" Küskünlerin barıştığı, sevenlerin bir araya geldiği, rahmet ve şefkat dolu günlerin en değerlilerinden olan  Kurban Bayramınız kutlu olsun. Nice Bayramlara sevdiklerinizle birlikte Sağlık, Mutluluk, Barış ve  Huzur içinde erişmeniz dileklerimle..."

Önce Kendinizi Sevin  sonra da Sevdiklerinizin ve sahip olduklarınızın değerini bilin ki, Mutluluğunuz daim olsun... En iyi dileklerimle. Esen kalın.. 


Milli Ve Dini Bayramların Önemi Nedir?

İnsanlar bir arada yaşama ihtiyacından dolayı insani ilişkiler geliştirerek birlik olmuşlardır. Bu birlikler zamanla genetik aktarımlar sayesinde ve gelenek, görenek, örf, adet ve dini inanışlarla beslenerek milletleri meydana getirmiştir. Milletler ise idari sistemlerin ihtiyacını hissedip örgütlenerek devlet şekilleri oluşturmuşlardır.
cami çıkışı bayramlaşan insan resimleri ile ilgili görsel sonucuBütün bu serüvende milletlerin millet kalabilme ve devlet olabilmesiyle, dini inanışların bunda etkisinde birlik ve beraberlik için yapılan fedakarlıkların anlam ve önemine binaen bir takım günler meydana gelmiştir. Toplum olarak bugünler bayram olarak kutlanmaktadır.
Bayramlar ortak değer ve ortak mirasların sonucu olarak tarih boyunca devam edegelmiş özel günlerdir. Milli bayramlar, bizim toplumumuzda genelde bir savaştan, bir felaketten barışa ve huzura çıkma günleri olarak tarihte yerini almış ve kutlanmıştır. Bu tür günler millet olarak toplumsal dinamikleri besleyen ve birbirine yaklaştıran günlerdir. Milli birlik ve beraberlik duygu ve düşüncelerinin pekiştiği, toplumsal uzlaşının gün yüzüne çıktığı günlerdir.

Milli bayramlarımız, tarihte savaştığımız, barıştığımız, tesis ve tahsis oluşturduğumuz günlerdir. Yıl içinde milli bayram olarak 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos, 29 Ekim gibi günler bulunmaktadır.
Dini bayramlar ise tamamen din merkezlidir. Müslüman toplumlarda yani bizim toplumumuzda iki tane dini bayram vardır. Biri Ramazan Bayramı diğeri Kurban Bayramı’dır. Özel ay ve günlerin belirli bir hal alması sonucunda oluşmuşlardır. Ramazan Bayramı, Ramazan ayının sonunda, Kurban Bayramı da Zilhicce ayında kutlanmaktadır.

Dini gereklilik olarak kutlanırlar. Toplum içinde kaynaşma, yardımlaşma, paylaşma ve dayanışma dinamiklerini kontrol ederler. Toplumsal olarak insanları birbirlerine yaklaştırırlar. Milli birlik ve beraberlik duygu ve düşüncelerinin gelişmesine katkı sağlarlar.
Alıntı

https://youtu.be/xpM-C6Q3j2k                                   https://youtu.be/4u1nBGzH4IA

                     

Günün Sözü :

" Ülkemizin barışa ve huzura hasret kaldığı şu günlerde, bu mübarek  Bayramın herkese sevgi, barış ve huzur getirmesi dileklerimle,  Kurban Bayramınız Kutlu olsun"

İbrahim Birol, http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/
31 Ağustos 2017, Antalya








30 Ağustos 2017 Çarşamba





UNUTULMAYAN KALEMLER ( 1 )


Görüntünün olası içeriği: 4 kişi, ayakta duran insanlar ve ayakkabılar


Merhaba Gönül Dostlarım,


" Her Kitap Bir Okyanustur"  adı altında 14 Ağustos 2017 tarihli Blog yazımda  sizlere bahsettiğim, hastalığı nedeniyle hastahanede tedavi görmekte olan çok değerli yazar ve aynı zamanda ,Gülmece ve çocuk edebiyatımızın büyük ismi Muzaffer İzgü' yü yitirdik.
29 Ekim 1933, Cumhuriyet Bayramı'nda doğdu. 26 Ağustos 2017 -adıyla özdeş- Zafer Bayramı'nda onu yitirdik. Kitapları, anıları hep bizimle olacaktır. Onu çok özleyeceğiz.



 Ruhu Şad olsun, kendisine Allahtan  Rahmet, yakınlarına ve sevenlerine sonsuz sabırlar diliyoruz...






Rahmetli Muzaffer İzgü' yü bu anlamlı günümüzde bizlere çok daha iyi anlatan Sayın Yılmaz Özdil tarafından kaleme alınan ve her yaştan herkesin okuması gerekli olan aşağıdaki yazısını sizlerle paylaşmak istiyorum.
 Bu yazısını bizlere aktaran Sayın Özdil' e sonsuz şükranlarımızı yolluyoruz...

İçeriği beğendiysen paylaş, çünkü paylaşmak güzeldir :)
Önce Kendinizi Sevin  sonra da Sevdiklerinizin ve sahip olduklarınızın değerini bilin ki, Mutluluğunuz daim olsun... En iyi dileklerimle. Esen kalın.. 


Yılmaz Özdil
Yılmaz ÖzdilUnutulmayan Kalemler...

“Babam bir ev yapmış bize, tahta parçalarından… Adana'ya yapılan ilk gecekonduydu. Ondan önce gecekondu bilinmiyordu. Dam çinkoydu, babam eskiciden almış, üstünü çamurla sıvamış, tek oda… Yatak odası, yemek odası, oturma odası, misafir odası, mutfak, hatta banyo, hepsi o oda… Annem bizi leğende yıkardı, kendileri de aynı leğende yıkanırdı, hiç unutmuyorum, annem bir kova su getirir, bir de maşrapa, ben leğene otururdum, annem su dökerdi kafama, bütün içtenliğimle söylüyorum, havlu yoktu, annem eski fanilaları birbirine dikip bi şey yapmıştı, onunla bizi kurutur, köşeye oturturdu. Yer yatağına, yere sıralanır yatardık, en başa babam, yanına annem, yanına ablam, yanına öteki ablam, yanına ağabeyim, en uca ben, üç kişiye bir yorgan düşerdi, Tekir vardı, kedimiz, kim çok üşüyorsa, annem Tekir'i onun üzerine koyardı, Tekir ısıtırdı sabaha kadar… Gece yarısı yağmur yağarsa, tıp tıp tıp, yağmur damlası tam da benim burnumu bulurdu. Şubatta odun kömür biterdi bizde. Ama, hepimiz birbirimizi çok severdik, annem babamı çok sever, babam annemi çok sever, kardeşler birbirini çok severdi, böyle bir evden çıktım ben.”
*
“Babam okulda hademeydi. Annem çamaşıra giderdi, onun bunun çamaşırına… Önüne dağ gibi çamaşır yığarlardı, karşılığı bir lira… Deterjan yok o zamanlar, küllü su vardı, küllü su elini parçalardı, akşam bir lirayla mutlu mutlu gelirdi. O yoksulluk içinde annemin üç çeşit yemeği vardı, etli bulgur, otlu bulgur, sütlü bulgur… Etli bulgur dediğim, et yok, annem ekmeğin kabuğunu kuyruk yağında kızartırdı, bulgur içine dizerdi, Alllahhh, oldu sana etli bulgur, çatır çutur yerdik. Seyhan'ın kıyısından ebegümeci toplardım, otlu bulgur olurdu.
Sütlü bulgur ise, aslında ayranlı bulgur, paramız bir kase yoğurda yeterdi, bir kase yoğurda bolca suyu karıştır, o ayranı yedi insanın yiyeceği bulgura karıştır, güya sütlü bulgur… Ama dedim ya, sevgi öylesine çoktu ki evde, sevgi karnımızı doyuruyordu.”
*
“Annem de babam da Atatürk ve Cumhuriyet tutkunu insanlardı.”
*
“29 Ekim 1933, Cumhuriyet Bayramı, Cumhuriyet'in 10'uncu yılı… Gündüz resmigeçit olurdu, Atatürk Parkı'nın orada yapılırdı, annem gündüz törene gidiyor, izliyor, alkışlıyor. Annem okuma yazma bilmezdi, ama, nasıl bir Cumhuriyetçi kadındı… Gece fener alayı var. Annem illa ‘ben fener alayına gideceğim' diyor. Bana dokuz aylık hamile… Babam yalvarıyor, ‘yahu hanım gündüz gittin, karnın burnunda, orada sancın filan tutmasın' diyor. Annem dinlemiyor, ‘yok ben gideceğim' diyor. Babam ne desin, peki diyor. Karşı komşumuz Nazmiye hanım teyze var. Onunla birlikte gidiyorlar. Adana Saathane' nin orası, mahşeri kalabalık, Yağ Cami'nin oradan bando çala çala geliyor. Annemin sancısı başlıyor! Nazmiye hanım teyze polise koşuyor, ‘çok kalabalık çıkamıyoruz' diyor, polis çare buluyor, ‘bandonun arkasına takılın, ilk boşluktan çıkın' diyor. Önde bando, arkasında annem, karnında ben, arkamızda fener alayı… Eve geliyor, doğuyorum. Bando mızıka takımı “çıktık açık alınla” dedikçe, ben de annemin karnından çıkmak için bağırıp duruyormuşum. Cumhuriyet'in onuncu yıldönümünde Onuncu Yıl Marşı eşliğinde doğuyorum, var mı daha büyük mutluluk.”
*
“Beş yaşındayım. Babam o zamanlar Saathane' nin oralarda bir kahvede garson olarak çalışıyor. Patronuna ‘yarın Atatürk gelecek, çocuklarımı götüreceğim, büyük insanı yakından görsünler' diyor. Patron itiraz ediyor, ‘sen gidersen çayı kim taşıyacak?' diyor. Babam ‘istersen işime son ver, ben yarın çocuklarımı Atatürk'e götüreceğim' diyor. Ertesi gün, annemin elinde bir kara torba, babamın elinde bir testi, yola düştük, Atatürk istasyon alanına gelecekmiş, kürsünün 20 metre kadar uzağındayız, yer tutmak için erken gittik, kara torbada zeytin ekmek, karnımızı doyurduk, suyumuzu içtik, bir gürültü bir ses, Atatürk geldi… Herkes ayağa kalktı, ben de kalktım ama nerede göreceğim, boyum yetmiyor, alkışlar, Atatürk çok yaşa sesleri, babam beni omzuna oturttu, ben de alkışlıyorum aklım sıra, az daha arkam üstü düşüyordum, babam son anda yakaladı, o sırada gördüm o güzel insanı, bir heyecanlandım, ‘bak baba Atatürk baba' filan diye bağırıyorum, son sözleri hâlâ aklımda, ‘çok çalışacağız arkadaşlar' lafını hiç unutmuyorum, belki de ömrüm boyunca bu denli çalışmamın sebebi budur, ‘çok çalışacağız arkadaşlar' dedi, beynime kazındı, kürsüden indi, gitti. 1938'di. Babam hem sevinçliydi, hem üzgündü, ‘hasta hasta Adana'ya geldi' demişti, ‘niye baba?' diye sordum, ‘seni görmeye geldi oğlum' dedi, ben bir şiştim, bir sevindim, çocuk aklı işte, Atatürk beni görmeye gelmiş… İşte böyle bir ana babadan, böyle bir evden çıktı Muzaffer İzgü.”
*
“Atatürk öldüğünde, biz dört arkadaşım, elektrik direğinin dibinde ağlamaya başladık. Ağlıyorum ama, neye ağladığımı bilmiyorum tabii, ‘Atatürk ölmüş' dediler, ağlamaya başladılar, ben de ağladım, gözyaşlarımızı bir havuza toplar gibi ağladık arkadaşlarımla… Koştum sonra, eve gittim. ‘Anne Atatürk ölmüş' dedim, ağlıyordu annem… Nuri amca diye bir akrabamız vardı, yakınlarda götürüp toprağa koymuştuk, ‘Nuri amca gibi mi oldu?' dedim, annem ‘he oğlum' dedi, benim bir gidişim var arkadaşlarımın yanına, nasıl ağlıyorum, Atatürk ölmez çünkü, beynimde öyle bir insan o, ışıklar içinde yatsın, büyük insanım o benim, çok büyük insanım o benim.”
*
Muzaffer İzgü, Muzaffer İzgü' yü işte böyle anlatırdı.
*
Mübarek adamdı.
Onuncu Yıl Marşı'yla geldi.
Zafer Bayramı'yla veda etti.
Eğilmeden, bükülmeden, biat etmeden, nasıl başladıysa öyle bitirdi.
Mustafa Kemal'in askeriydi.
*
Henüz ilkokul sıralarımda tanıştığım, zihin dünyamızın şekillenmesini sağlayan, yolumuzu aydınlatan meşaleydi.
*
Zorluklar karşısında hayata gülümseyerek bakmamızı… “Kindar nesil” olmak yerine, daima “insan nesil” kalmayı öğretti.
*
Değerli öğretmenim, güle güle…
Ülkeyi yönettiğini zanneden bademler, iddia ediyorum, eğer bir kitabınızı bile okumuş olsalardı, bugün çok başka olurdu Türkiye.

Kaynak : Yılmaz Özdil


https://youtu.be/b2gz8ugdpNg

pinterest 30 ağustos  dalgalanan bayrak resmi ile ilgili görsel sonucu



Günün Sözü :

"Türk çocuğu atalarını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır."
M. Kemal ATATÜRK


İbrahim Birol,  http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/
30 Ağustos 2017,  Antalya




                                  

29 Ağustos 2017 Salı

30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN



30 ağustos zafer bayramı ile ilgili görsel sonucu

















                                        

hareketli bayrak gifleri                                                                                                                                     


Merhaba Gönül Dostlarım,

30 Ağustos Zafer Bayramımız 99 yaşında !

Türkiye Cumhuriyeti' nin şanlı tarihinde birçok önemli gün ve bayram var. Bunlardan bir tanesi de belki anlamını çok iyi bilmediğimiz 30 Ağustos Zafer Bayramı. Büyük bir mücadelenin kutlama nişanesi olan bu bayramı hem anıyor, hem de bir kez daha böylesine büyük bir zaferi ve diğer milli bayramlarımızı neden kutladığımızı  gelecek nesillere aktarmak için, bugünlerde yapacağımız  en önemli şey bizi biz yapan değerleri çocuklarımıza ve torunlarımıza  çok daha iyi öğretmek ve  anlatmaktır. Bunun nedenine gelince..
Bazı zihniyetler, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna doğru giden adımları hatırlatan ne varsa bu ülkeden tamamen silmeyi, örneğin 30 Ağustos ve buna benzer 23 Nisan, 19 Mayıs, 29 Ekim gibi milli bayramları alelade bir tür yıldönümlerine çevirmeyi henüz başaramamış olsalar da, bu bayramların toplumsal karşılıklarının yok edilmek istendiği inkar edilemez.

Ülkemizi düşmanlardan temizlememizin bu yıl dönümünde. Her sene geleneksel olarak kutlanan 30 Ağustos Zafer Bayramı milletin, topraklarını temizlediği gün olarak kabul edilmiş ve 30 Ağustos 1922’de kazanılan Büyük Taarruz’ a ithaf edilmiştir. Günümüzde Başkomutanlık Meydan Muharebesi savaşını anmak için milli bayram ilan edilen bu yılda çeşitli etkinlikler ile kutlanıyor
30 Ağustos Zaferi'nin gerçek bir destan olduğunu ve dünyada eşi benzerinin olmadığını bir kez daha tekrarlıyoruz.
Türkiye'nin içinden geçtiğimiz bu zorlu süreçte, 30 Ağustos Zafer Bayramı 'nın, ruhuna uygun olarak birlik ve beraberlik içinde kutlanması ve 30 Ağustos'un değerinin bir kez daha anlaşılması gerektiği gerçeğini hiç bir zaman unutmamalıyız.

"Milletin ordusuyla birlikteliğini, tıpkı Kurtuluş Savaşı'nda olduğu gibi bugün de ülkemize göz dikenlerin  yeni maşası bölücü ve gerici terör örgütleriyle mücadelemizde kararlılıkla yeniden ve tekrar göstermeliyiz. Türk tarihinin en önemli dönüm noktası olan 30 Ağustos Zaferi'ni kutluyor, başta Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, vatanımızın bağımsızlığı için savaşan tüm kahraman gazilerimizi, şehitlerimizi minnet ve saygıyla anıyorum."

"Değerini bilen herkesin 30 Ağustos Zafer Bayramı Kutlu Olsun...
Önce Kendinizi Sevin  sonra da Sevdiklerinizin ve sahip olduklarınızın değerini bilin ki, Mutluluğunuz daim olsun... En iyi dileklerimle. Esen kalın.. 

İbrahim Birol
****

30 Ağustos Zafer Bayramımızın önemi :

Türk milletinin büyük kahramanlıklarının kutlandığı gündür. 30 Ağustos 1922’de Başkomutanlık Meydan Muharebesi ile büyük bir zafer kazanıldı ve Türk milleti 1922’de bir kez daha tarih yazdı. İstilacı güçlere karşı kuvvetli bir tokat atan Türk milleti büyüğünden küçüğüne, erkeğinden kadınına birlik olmuş ve topyekün girdiği savaşı zaferle kazanmıştır. 30 Ağustos tarihinde kutlanılan Zafer Bayramı Büyük Taarruz (Başkomutanlık Meydan Muharebesi) kutlamak içindir. Sembolik olarak 30 Ağustos ülke topraklarının düşmandan temizlendiği gün olarak kabul edilmektedir.
30 Ağustos Zafer Bayramı Mesajları ve Sözleri
Bizlerin bugün dahi kutlarken büyük onur duyduğumuz bu zaferi bizlere kazandıran başta Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk ve onun silah arkadaşlarını rahmet ve şükranla anıyor ve Türk milletinin 30 Ağustos Zafer Bayramını kutluyoruz.

Biz Türkler tarih boyunca hürriyet ve istiklale timsal olmuş bir milletiz. 30 Ağustos  Zafer Bayramınız Kutlu Olsun.
30 Ağustos Zaferi milli birlik ve beraberlik ruhu içerisinde bağımsızlık meşalesinin ebediyen yanacağı bir zaferdir. Bu güzel Zafer Bayramınız kutlu olsun.
Büyük Türk milletimizin 30 Ağustos Zafer Bayramını ve ülkemizin koruyucusu Ordumuzun Türk Silahlı Kuvvetler Günü'nü yürekten kutlarım.

Dünyada Türk ordusu gibi başka bir ordu yoktur. Cephanesiz, aç, susuz, uykusuz, süngüsüyle de olsa azmi ile bu başarıyı elde etmiştir. Türkiye Cumhuriyetinin Zafer Bayramı kutlu olsun.
Tarihi şanlı zaferlerle dolu olan büyük Türk milletimizin 30 Ağustos Zafer Bayramını en içten duygularımla kutlar, aziz şehitlerimizi minnet duygularımla anarım.

Zafer elbette başaracağım diyenin ve başaracağına inananlarındır. Bu güzel memleketimizde zaferi hak eden Türk milletinin 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlu olsun.
Ay yıldızlı bayrağımızı özgürce dalgalandıran, bu bayrağın altında özgürce yaşamamıza sebep olan başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm şehitlerimizden Allah razı olsun, mekanları cennet, ruhları şâd olsun. Zafer Bayramımız kutlu olsun.
Milletimizin tarih sayfasına adını altın harflerle yazdırdığı 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun.
Ulusumuzun milli mücadele sürecindeki en büyük adımı; Büyük Taarruz Zaferinin 95. yıldönümünde, Mustafa Kemal Atatürk ve ordumuzun elde ettiği zaferi bir kez daha gururla kutluyoruz.

 Alıntı : erbaahavadis.com


https://youtu.be/zW9f5bYX184                        




Günün Sözü :
"30 Ağustos zaferi ile kurulan ve Türk milletinin en büyük eserlerinden biri olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin vatanı ve milletiyle birlikte sonsuza kadar hür ve bağımsız yaşaması yönündeki inanç, istek ve idealimizi bir kez daha ifade ederek 30  Ağustos Zafer Bayramınızı kutluyoruz."

İbrahim Birol,  http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/
29 Ağustos 2017, Antalya





28 Ağustos 2017 Pazartesi

30 AĞUSTOS ZAFER DESTANI...



pinterest 30 ağustos resim ile ilgili görsel sonucu

                                                                                                                                                     
hareketli bayrak gifleri    


Merhaba Gönül Dostlarım,


30 Ağustos’a kadar düşman ordusu çembere alınır. 30 Ağustos sabahı, 1. Ordu ve avcı hatlarını ile 4. Kolordu’yu denetleyen Başkomutan Mustafa Kemal Paşa; saat 14.00’da Aslıhanlar yakınındaki "Komuta Karargâhından taarruz emrini verir. Dumlupınar’ da ordumuz düşmana son darbeyi vurur. Düşman askerleri kaçmaya başlar. Mustafa Kemal Paşa; kaçan düşman askerlerini kovalamak için, "Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!" komutunu verir. Yunan Başkomutanı General Tikopıs dâhil çok sayıda esir alınır.

Şahlanan Türk Ordusu düşman güçlerini İzmir’e kadar kovalar. 9 Eylül 1922 günü Türk Ordusu İzmir’e girer. Batı Anadolu’yu yakan yıkan düşman kuvvetleri canlarını zor kurtararak, geldikleri gibi gemilere binerek giderler.

30 Ağustos 1922 tarihi, Türk ulusunu esir etmek isteyen emperyalist güçlere karşı; kadınıyla çocuğuyla, ordusuyla topyekûn verdiği bir savaşın ve ulusal benliğini kurtardığı ve Zafer Destanı’nın yazıldığı gündür.

Bu mutlu günde, zaferi bize yaşatan Atatürk ve silah arkadaşları ile kahraman Türk Ordusu’na şükran ve minnetlerimizi sunarken, ulusumuza da Zafer Bayramı kutlu olsun...

Önce Kendinizi Sevin  sonra da Sevdiklerinizin ve sahip olduklarınızın değerini bilin ki, Mutluluğunuz daim olsun... En iyi dileklerimle. Esen kalın.. 

30 Ağustos Zafer Bayramını Neden Kutluyoruz, Kutlarız?

30 Ağustos 1922 tarihi, Türk milletini esir etmek isteyen yayılmacı, istilacı güçlere karşı; kadınıyla çocuğuyla, ordusuyla topyekûn verdiği bir savaşın ve ulusal benliğini kurtardığı ve Zafer Destanı’nın yazıldığı gündür.
Her yıl 30 Ağustos günü kutlanan Zafer Bayramı, Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ulusal bayramıdır. Zafer Bayramı, 1922 yılında 26 Ağustos’ta başlayıp, 30 Ağustos’ta Dumlupınar’da Mustafa Kemal’in başkumandanlığında zaferle sonuçlanan Başkomutanlık Meydan Muharebesi’ni (Büyük Taarruz) anmak için kutlanan bayramdır. İşgal birliklerinin ülke sınırlarını Terk etmesi daha sonra gerçekleşse de, 30 Ağustos sembolik olarak ülke topraklarının geri alındığı günü temsil eder.

Alıntı : 1haber.com

pinterest atatürk ve silah arkadaşları resim ile ilgili görsel sonucu

Ulusumuzun kurtuluşunun 95. yıldönümü kutlu olsun! Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve şehitlerimizi şükranla anıyoruz! 

Bu anlamlı gün için sizlere Mustafa Kemal Atatürk'ün 30 Ağustos sonrası sözlerini derledik;

  • Gençler! Geleceğe güvenimizi güçlendiren ve sürdüren sizsiniz. Siz, almakta olduğunuz eğitimle, bilgi ile, insanlıkta üstünlüğün, yurt sevgisinin, düşünce özgürlüğünün en değerli örneği olacaksınız. Ey yükselen yeni kuşak! Cumhuriyeti biz kurduk, O’nu yükseltecek ve yaşatacak sizlersiniz.
  • Türk Neferi kaçmaz, kaçmak nedir bilmez. Eğer Türk Neferinin kaçtığını görmüşseniz, derhal kabul etmelidir ki onun başında bulunan en büyük kumandan kaçmıştır.
  • Hakiki zafer, muharebe meydanlarından muvaffak olmak değil, asıl zaferdeki muvaffakiyetlerin menabilni kuvvetlendirmek, milleti yükseltmektir.
  • Efendiler, milletimiz burada tespit ettiğimiz büyük zaferden daha mühim bir vazife peşindedir. O zaferin idraki milletimizin iktisat sahasındaki muvaffakitleriyle mümkün olacaktır. Bilirsiniz ki, iktisaden zayıf bir bünye fakrü sefaletten kurtulamaz; kuvvetli bir medeniyete, refah ve sadete kavuşamaz; içtimaî ve siyasî felâketlerden yakasını kurtaramaz.
  • Memleketimizi esir etmek istiyen düşmanları behemehal mağlûp edeceğimize dair olan emniyet ve itimadım bir dakika olsun sarsılmamıştır. 
  • Efendiler, hâkimiyeti milliye öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar yanar, mahvolur. Milletlerin esareti üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkûmdurlar.
  • Hiç şüphe etmemelidir ki, yeni Türk Devletinin, genç Türk Cumhuriyetinin temeli burada tarsin olundu. Hayatı ebediyesi burada tetviç olundu. Bu sahada akan Türk kanları, bu semada pervaz eden şehit ruhları devlet ve Cumhuriyetimizin ebedî muhafızlarıdır. Burada esasını vâzettiğimiz ''Şehit Asker'' âbidesi işte o ruhları, o ruhlarla beraber gazi arkadaşlarını, fedakâr ve kahraman Türk milletini temsil edecektir. Bu abide, Türk vatanına göz dikeceklere Türk'ün 30 Ağustos günündeki ateşini, süngüsünü, savletini, kudret ve iradesindeki şiddeti hatırlatacaktır. 
  • Milletimiz davranışlarında ve gayretlerinde sarsılmaz bir bütünlük gösterdiği için başarılı olmuştur.
  • Anɑdolu zɑferi, tɑrih ɑrɑsındɑ bir millet tɑrɑfındɑn tamamen benimsenen bir fikrin ne kadar kɑdir ve ne kɑdɑr muhyi bir kuvvet olduğunun en güzel misɑli olɑrɑk kɑlɑcɑktır.
  • Bilmeyen kalmamıştır ki: Ulusumuz, egemenliğini eline aldığı gün, en karanlık yoksulluğun, en derin uçurumun kıyısında idi. Bütün güçleri yıpranmış, bütün savunma araçları elinden alınmış, kutsal varlıkları saldırıya uğramış, pek acıklı bir durumda idi. Bütün bunları hiçe sayarak varlığını ve bağımsızlığını kurtarmaya karar verdi. Bu kararını başarıya ulaştırabilmek için kendine bir toplu davranış, bir belirli erek seçmesi gerekiyordu. Ulusun bütün varlığı ile, bütün inanıyla, canını dişine takarak o yolda birlikte yürümesi ve er geç başarıya ulaşması gerekti. İşte baylar o erek bu yerdi, burasıydı. Umulan ve istenen başarı, işte burada kazanılan zaferdi.

İçeriği beğendiysen paylaş, çünkü paylaşmak güzeldir :)

Alıntı : listekitap.com

https://youtu.be/W7qb0mWdRls

youtube 30 ağustos zafer marşı ile ilgili video


Günün Sözü :"Milletin gözünde her geçen gün daha fazla beğenilen insan artık döneminin liderleri arasında XX. Asrın Dev Lideri olarak Tarihte yerini almıştır. "Atatürk asla bitmeyecek bir NEFES ve sönmeyecek bir GÜNEŞ gibi Türk Ulusunun üzerinde ışıldayacaktır."

İbrahim Birol, http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/
28 Ağustos 2017, Antalya





27 Ağustos 2017 Pazar

BÜYÜK TAARRUZ SAVAŞTAN ANILAR







Merhaba Gönül Dostlarım,

26 Ağustosta başlayan Büyük Taarruzdan önce başlatılan hazırlıklar uzun bir zaman almış ve çok gizli olarak yapılmış, büyük Taaruzun başlamasından sonra çok Trajedik ve duygulu bir an yaşanmış, bu olayın nedeni ile ilgili yazımızı aşağıda  savaştan anılar bölümünde okuyabilirsiniz
muzaffer izgü ile ilgili görsel sonucu
" Her Kitap Bir Okyanustur"  adı altında 14 Ağustos 2017 tarihli yazımda  sizlere bahsettiğim, hastalığı nedeniyle hastahanede tedavi görmekte olan çok değerli yazar ve aynı zamanda ,Gülmece ve çocuk edebiyatımızın büyük ismi Muzaffer İzgü' yü yitirdik.
29 Ekim 1933, Cumhuriyet Bayramı'nda doğdu. 26 Ağustos 2017 -adıyla özdeş- Zafer Bayramı'nda onu yitirdik. Kitapları, anıları hep bizimle olacaktır. Onu çok özleyeceğiz.
 Ruhu Şad olsun, Allahtan  Rahmet, yakınlarına ve sevenlerine sonsuz sabırlar diliyoruz...

Önce Kendinizi Sevin  sonra da Sevdiklerinizin ve sahip olduklarınızın değerini bilin ki, Mutluluğunuz daim olsun... En iyi dileklerimle. Esen kalın.. 

BÜYÜK TAARRUZ SAVAŞTAN ANILAR

atatürk ve inönü resimleri ile ilgili görsel sonucu... Gazi Mustafa Kemal, 31 Ağustos’ta gördüğü manzarayı şöyle anlatır:
 
"Muharebe meydanını dolaştığım zaman, ordumuzun ihraz ettiği zaferin azameti ve buna karşılık, hasım ordusunun uğradığı felâketin dehşeti beni çok mütehassis etti. Sırtların gerilerindeki bütün vadiler, bütün dereler, mahfuz ve örtülü yerler, bırakılmış toplar, otomobillerle, namütenahi teçhizat ve malzeme ile ve bütün bu metrukat aralarında, yığınlar teşkil eden ölülerle, toplanıp karargahımıza sevk edilen esir kafileleri ile ve bütün bu metrukât aralarında yığınlar teşkil eden ölülerle, toplanıp karargâhımıza sevk edilen esir kafileleri ile, hakikaten bir mahşeri andırıyordu."

"Ağustos’un 31. günü, takriben zevalde (öğle vaktinde) idi ki, Çal Köyünde, yıkık bir evin avlusu içinde İsmet Paşa ve Fevzi Paşa ile buluştuk. Kırık kağnı arabalarının döşeme ve oklarına ilişerek, vaziyeti mütalâa ettik. Kazandığımız meydan muharebesinin, bütün seferi sona erdirebilecek bir azamet ve ehemmiyette olduğuna ittifak ettik. Şimdi Bursa istikametinde çekilen kuvvetleri mahvetmekle beraber, bütün aslî ordumuzla İzmir’e yürüyecektik..."

“SÖZÜMÜ TUTAMADIM, YAŞAYAMAM”

miralay reşat bey resim ile ilgili görsel sonucuKurtuluş Savaşı’nın son darbesi olan Büyük Taarruz’ un nasıl kazanıldığını gösteren, en duygulu olay ise Miralay Reşat Bey’in, Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya verdiği sözü yerine getiremediği için intihar etmesidir. Kocatepe’den verilen emirle Büyük Taarruzu başlatan Türk askerleri, taarruzun ilk ve ikinci gününde tüm tepeleri eline geçirmeye başladı. Çiğiltepe’lerinde bulunan Yunan askerlerine karşı direnen 57. Tümen Komutanı Miralay Reşat Bey ile Gazi Mustafa Kemal Paşa arasında şu telefon konuşması geçer:

-Niçin hedefinizi alamadınız?
-Yarım saat sonra bu hedefi alacağım paşam.

Geçen yarım saat süre içinde Çiğiltepe’yi düşman askerinden alamayan Miralay Reşat Bey, “Verdiğim sözü yerine getiremediğim için yaşayamam” diyerek beylik tabancasıyla intihar eder.

miralay reşat bey resim ile ilgili görsel sonucuGazi Mustafa Kemal Paşa Çiğiltepe sırtlarında çarpışan 57. Tümen Komutanlığı’nı tekrar telefonla aradığında Miralay Reşat Bey’in intihar ettiğini öğrenir ve kendisine veda mektubu okunur. “Yarım saat zarfında o mevkii almaya size söz verdiğim halde, sözümü yapamamış olduğumdan dolayı yaşayamam” ifadelerinin yer aldığı Miralay Reşat Bey’in veda mektubunun ardından geçen 15 dakika sonra Çiğiltepe düşman askerlerinin elinden alınır.
YENİLSEYDİK SORUMLU BEN OLACAKTIM

Bir aralık konu İstiklâl Savaşı'na geldi. Dikkat ettim, Binbaşılar dahil her komutanın
hangi birliğe komuta ettiğini, nerede bulunduğunu, -bir gün önce olmuş gibi- hatırlıyordu. O savaş ki araç, gereç, personel kıtlığı bugün güç tasavvur edilirdi. Tümenlere binbaşılar, Kolordulara yarbaylar komuta ediyordu! Fakat, bu kadro canını dişine takmış bir ekipti. Var olmak ya da
olmamak bu savaşın sonucuna bağlıydı. 30 Ağustos bu ruh haletinin eseriydi. Böyle bir dramı, hem yazarı, hem baş aktörünün ağzından dinlemek müstesna bir mutluluktu. O anılar Ata'yı coşturdukça coşturuyordu. Anlatmalarında abartma yoktu. Ama bu anlatış öylesine canlı, öylesine plastikti ki, hepimiz heyecandan heyecana sürükleniyorduk. Anlatışlarını şöyle bağladı:

- İşte büyük zafer böyle ortak bir eserdir. Şerefler de ortaktır.

Bu alçakgönüllülük şaheseriyle konunun kapanacağını tahmin ediyorduk. Bu arada Atatürk bir duraklama yaptı. Sonra içine dönük, adeta kendisiyle konuşur gibi ilave etti:

- Ama yenilseydik sorumluluk ortak olmayacak yalnız bana ait olacaktı.

Bu belagat karşısında gözyaşımı tutamadım. Tarihin, zaferleri kendine maleden, yenilgileri ise maiyetine yükleyen sahte kahramanlarını hatırladım.
 
 Alıntı : cerkezkoy.com.tr
 
  Günün Sözü :

 tarihini bilmeyen insanlar ile ilgili görsel sonucu


İbrahim Birol,  http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/
27 Ağustos, 2017, Antalya