1 Ekim 2018 Pazartesi



BABAMIN BAVULU

eski bavul resimleri ile ilgili görsel sonucu

Merhaba Gönül Dostlarım,

Geçenlerde kitaplarımın arasında yazarı Akdoğan Özkan ' ın    " Türkiye' de Ölmeden Önce Yapmanız Gereken 101 Şey" adlı kitabını karıştırırken içindeki ilginç bir yazısı ile karşılaştım " Oğlumun Bavulu ".   Bu yazının tüm babalara  veya yakın zamanda baba olacak olan diğer babalara bir tavsiye niteliği taşıdığına inandığım bu anlamlı satırlarını, sizlerle paylaşmak istedim.


Sayın Özkan yazısının bir bölümünde  " Sevdiğiniz insanlarla ilişkilerinizin bütün tarih boyunca yaptıklarınızdan, yapamadıklarınızdan , yani bütün kitaptan sorumlusunuz ..."  ve yazının  devamında
" Dolayısıyla insanların beleklerinde güzel anılarla yer etmeyi önemsiyorsanız ilişkilerinizde bunu dikkate alan bir anlayış katmanız gerekiyor. Ölmeden önce bu anlayış adına gerçekleştirebileceği en anlamlı aksiyonlardan biri çocuklarınıza bir bavul bırakmaktır. Ne büyüklük ve biçimde bir şey olacağına, içinde nelerin yer alacağına elbette siz  karar vereceksiniz. Bu tip bir bavulda, sağlığınızda tuttuğunuz bir günlük, ara sıra çiziktirdiğiniz bir kaç satır, tarih düşerek aldığınız bazı notlar, yazdığınız yazılar ve anı değeri taşıyan bazı değerli fotoğraflar, yarım kalmış hayaller de olabilir. Size, " Okudum e hayatım değişti " dedirten bir kaç kitabın olmasında da bir sakınca yok. Anne babanızdan size kalmış benzer değerde bir şeyler varsa, onları da bavulun içine  katarak söz konusu aktarımı biraz daha zenginleştirme yoluna gidebilirsiniz. Ama bu tip bir bavul kendi içinizde kalmış heveslere çocuklarınızı yönlendirme, hatta iteleme şeklinde bir yanlışa hizmet eden ipuçları barındırmasa iyi olur. "  ve Sayın Özkan yazısına şöyle  devam ediyor."
Bavulda ne kadar ileri gideceğinize siz karar verin Ayrıca hayatın kısa ve geçiciliğini, öbür yandan yaşamakta olduğumuz anın paha biçilmez kıymette olduğunu derinden hissettiren derinden hissettiren sade bir bavuldan daha sihirli ve güzel ne olabilir? O yüzden ölmeden önce bir bavul hazırlayın ve çocuklarınıza bırakın.

tuna kiremitçi oÄŸlumun bavulu ile ilgili görsel sonucu"Ne diyordu Orhan Pamuk, 2006 Nobel Edebiyat Ödülü töreni konuşmasında? Babasının ölümünden iki yıl önce kendisine verdiği ve içinde onun yazıları, el yazmaları ve defterleri bulunan bavula bir türlü dokunup açamayışından bahsediyor ve şöyle anlatıyordu :
" Babamın bavulundan gerçek, büyük bir edebiyat çıkarsa babamın içinde bir bambaşka adam olduğunu kabul etmem gerekecekti. Bu korkutucu bir şeydi. Çünkü ben  o ilerlemiş yaşımda bile  babamın yalnızca babam olmasını istiyordum, yazar olmasını değil."
(Babamın Bavulu, Orhan Pamuk'un 2006 yılında Nobel Ödül Töreni' nde yaptığı konuşma metninin başlığı ve 2007 yılında İletişim Yayınları' ndan çıkan kitapçığının adı.)
"Ölümünden iki yıl önce babam kendi yazıları, el yazmaları ve defterleriyle dolu küçük bir bavul verdi bana." 
Orhan Pamuk 2006 yılı Aralık ayında, Nobel Edebiyat Ödülü'nü alırken "Babamın Bavulu" adlı bir konuşma yaptı. Pamuk' un otuz iki yıllık yazarlık çabasının ruhunu içtenlikle yansıtan bu duygulu konuşma, bütün dünyada derin yankılar uyandırdı.

Oğlumun Bavulu
Aslında her baba bir bavul bırakır oğluna. İçine yapamadıklarını, suya düşmüş hayallerini koyar. Bazen Orhan Pamuk’un babasınınki gibi “küçük, siyah bir bavul” olur. Bazen de hayali bavullar kalır biz oğullara.
Babamızı ne zaman özlesek onu açarız.
Geceleri, hanım ve çocuklar uyuyunca, hafızanın tavan arasına gider bakarız babadan kalma bavula. İçinde söylenmemiş sözler, kavuşulmamış sevdalar vardır. Bize açamadığı duygular vardır. Zaman ve mekân önemini kaybeder, bir devin kollarındaki çocuk oluruz yine. Oysa hüzünlüdür babamızın bavulu; onun “el âlem ne der?” diye yaşayamadıkları oradadır.

Onlara bakarak babamızı anlamaya çalışırız. Aslında ne kadar az tanıdığımızı düşünürüz kahramanımızı. “Hayallerin neydi baba?” diye sormak isteriz: “Şu hayatta neler yapmak isterdin?”
Babalar oğullarını kendi içlerinde kalmış heveslere itmek ister. İpuçlarını da çaktırmadan bavulun içine koyarlar. Zamanı gelince oğullarına bırakıp babalar gibi çekilmek için hayat sahnesinden.

Babam kanıma girmese, müzisyen olacaktım. Ama onun bavulunda da şiirler, roman taslakları vardı. İnci gibi yazısıyla doldurduğu sayfalar peşimi bırakmadı. Benzer duygular bir Nobel töreninde ifade edilince, göz pınarları hareketleniyor insanın.

Bu satırları da çocuk parkında, kum havuzunda oynayan oğlumu seyrederken yazıyorum. Üstünde çok sevdiği kırmızı montu, kovasını nükleer bir ciddiyetle dolduruyor sarı kafa.

Ona bakarken babamı, Orhan Bey’in babasını ve kendimi düşünüyorum. Oğlumun plastik küreği tutan küçük parmaklarından hangi enstrümana yatkın olduğunu keşfetmeye çalışıyorum. Şu dünyadan giderken ben de küçük bir bavul bırakırım belki. İçinde yedek gitar telleri ve yarım kalmış besteler olur. Sonrası ona kalmış artık; ister alır, ister satar.

Bavul oğlumun bavulu, el ne karışır?

Alıntı: Tuna Kiremitçi’ nin Vatan’ daki ilk yazısı   

Günün Sözü :


babalar ve oğulları ile ilgili sözler ile ilgili görsel sonucu

İbrahim Birol,  http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder