31 Temmuz 2023 Pazartesi

BEYNİ DİRİ TUTMANIN YOLLARI

 



Merhaba Gönül Dostlarım,

Beyninizi diri tutmak için...

1. Kelime öğrenin
Araştırmalar gösteriyor; zekânın kelime bilgisiyle doğrudan ilişkisi var. Yanınızda sözlük taşıyın, her gün yeni bir sözcük öğrenin: ‘Müşerref’ olun, ‘murtabit’ te  kalın.


2. Hikâye anlatın
Kendi kendinize kaldıkça karmaşık hikâyeler anlatın ya da daha iyisi yazın. Karakterler yaratın, sokaklar, evler, ağaçlar... Zihninizde sürekli resimler çizdiğiniz, ayrıntılarla boğuştuğunuz için işe yarayacaktır.

3. Test yapın
Beyninizin hangi faaliyetlerde eksik kaldığını öğrenmek için test yaptırın. Hafıza, problem çözme, hız, dikkat ya da esneklik gibi konuların hangisinde eksikseniz onun üzerine gidin ve eksiklikle ilgili antrenmanlar yapın.

4. Navigasyon kullanmayın
İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre taksi şoförlerinde beyin fonksiyonlarıyla ilgili rahatsızlıklar, diğer meslek sahiplerine göre daha az. Bunun sebebi tüm gün verilen adreslere ulaşmak için sarf ettikleri zihinsel efor. Yeni yollar öğrenmek ve bu yolları hatırlamak zihinsel gelişime bire birmiş. Harita okuyun, yolların fotoğrafını çekin ama illa ki hatırlayın.

5. Meditasyon yapın
Zihni iyi şeylerle doldurmak için önce boşaltmak gerek. Bu yüzden meditasyon yapmakta fayda var. Alternatif meditasyon yöntemleri için profesyonellerden yardım da alabilirsiniz.

6. Bulmaca çözün
Gazetelerin hafta sonu eklerindekilere göz atsanız bile yeter. Çengel ya da kare bulmaca kesmezse sudokuya geçin. Basitten karmaşığa, kolaydan zora ilerleyin.

7. Sıkı bir kahvaltı
Annelerimiz boşuna dememiş okula giderken, “Kahvaltını etmezsen dersi anlamazsın” diye. Doğruymuş. İyi bir kahvaltı, gün içinde anahtarları nereye koyduğunuzu ya da her gün gördüğünüz ofis arkadaşınızın adını hatırlamak için elzemmiş.

8. Parçaları birleştirin
‘Venezüella neredeydi?’, ‘Bu Mona Lisa’nın gözbebeği olabilir mi?’, ‘Papatyanın bir yaprağı eksik’ derken, zihin çaktırmadan açılıyor. İster dünya haritası, ister çiçekli böcekli bir manzara resmi... Yeter ki, yap-boz’ daki parçalar birleşsin.

9. Enstrüman çalın
Çocuklar üzerinde yapılan bir araştırmada, enstrüman çalan çocukların IQ’ sunun çalmayan çocuklara oranla 7 puan yüksek olduğu ortaya çıkmış. Hemen bugün bir enstrüman çalmayı öğrenin. Çocuklarınıza da öğretin. Onları milli enstrümanımız olan blok flüte mahkum etmeyin.

10. Makale okuyun
Daha önce hiç ilginizi çekmeyen konularda makaleler okuyun. Google Random bunun için iyi bir yol. ‘Arıların sindirim sistemi’ ya da ‘kamp çadırı kurma teknikleri’ hakkında yeni şeyler öğrenin.

11. Anılar, anılar
Eski fotoğraflara, mektuplara bakmak, “Yıl 85, yer Bodrum” deyip, “Bu da ilk aşkım” diye göstermek zihinsel gelişimde işe yarıyormuş. Hatıralar da, kişinin bütünlüklü bir zihinsel yapı kurması için şartmış. Eski defterleri arada bir açın ama siz yine de içlerinden en güzellerini hatırlamaya bakın.

12. Oyun oynayın
Bilgisayar, Playstation ya da Wii oyunları zihinsel gelişim konusunda işe yarıyormuş. Saatlerce oyun oynayın demiyoruz ama haftada birkaç kez, PES’ te Messi olup top sürmekte ya da Wii’de Alice olup Harikalar Diyarı’ nda dolaşmakta fayda var.

13. Evinizi tanıyor musunuz?
Gözlerinizi kapatıp zihninizde evinizin içinde gezin. Tüm eşyaları tek tek nereye koyduğunuzu, masanızın üzerinde nelerin olduğunu, mutfakta her zamanki yerinde duran o şişenin üzerinde ne yazdığını hatırlayabilecek misiniz? Cevap hayırsa, bundan sonra evinizi fotoğrafik hafızaya alın, hatırlayın. Bunu pek çok başka şey için de yapabilirsiniz. Misal, sevgilinizin bedeni. Her ayrıntı canlı mı?

14. Hesap makinesi kullanmayın
Basit matematiksel işlemler için zihninizi kullanın, mesela telefonunuzdaki hesap makinesini değil. Başlangıçta zor gelebilir ama yaptıkça keyif alırsınız.

15. Dil öğrenin
İnsanların kendilerini ifade etme ve problem çözebilme yetenekleri, bildikleri dil sayısıyla doğru orantılı. Ayrıca araştırmalarda yeni bir dil öğrenme sürecinin kişiye hayatındaki başka alanlarda da epey motivasyon kazandırdığı düşünülüyor. Bir lisan, bir insan...

16. Özel günleri hatırlayın
Doğum- günleri, yıldönümleri gibi özel günleri kendi kendinize hatırlayın. Bunun için önceden ayarlanmış sistemler kullanmaktansa arkadaşlarınızın ve ailenizin özel günlerini ezberde tutmaya çalışın.

17. Ben dün ne yedim?
Her gün bir önceki gün neler yediğinizi hatırlamaya çalışın ve bunun bir listesini çıkarın. Sabah ne yediğinizi hatırlamak bile çok güçken bir önceki günü hatırlamak hafızayı epey çalıştıracaktır.

18. Rutini değiştirin
Akşam eve farklı bir yoldan gitmek de olur, bilgisayarınızdaki pencereleri her gün olduğundan farklı bir sırayla açmak da... Alzheimer tedavisinde olmazsa olmazdır: Mesela bilgisayar faresi her zamankinden farklı elle kullanılır, rutin kırılır, zihin çalışır.

19. Anlatın
Yeni öğrendiğiniz bilgileri ya da unutmak üzere olduğunuz bir anınızı hatırlamaya ve başkalarına anlatmaya çalışın. Yeni öğrendiğiniz bir bilgiyi sesli olarak ifade ettiğinizde zihninize çok daha etkili bir şekilde kazımış olursunuz.

20. Dinlenin
Ne kadar okursam zihnim o kadar açılır, ne kadar araştırırsam idrakım o derece kuvvetlenir demeyin. Sürmenaj olmadan önce durup biraz nefes alın, dinlenin.

21. Şarkı sözü ezberleyin
Durup bir düşünün, kaç şarkının sözlerini ezbere söyleyebilirsiniz? Sonuç üzüntü verici değil mi? Hemen şimdi bir şarkı defteri edinin. Dinlediğiniz şarkıları hatırlayıp yazmaya çalşın. Bunu sevdiğiniz pek çok şarkı için tekrarlayın. Hem artık şarkılara doğru dürüst eşlik de edebilirsiniz.

22. Yeni şeyler dinleyin
Güzel müziğin yaratıcı düşünceyi tetiklediği malum ama güzel de olsa hep aynı şeyleri dinlemek zihni bir süre sonra tekrara düşürüyormuş. Uzmanlar uyarıyor: Yeni şeyler dinleyin, güzel şeyler dinleyin, müzik çalarınızdaki nostalji klasörünü silin.

23. Belgesel izleyin
İkinci Dünya Savaşı hakkında dört ciltlik bir kitabı okumak zor ama aynı bilgileri içeren bir belgesel film tam yutmalık. Timsahların avlanma dürtüleri hakkında bir makale zorlayabilir ama filmi çekilse izlenir. Belgesel izleyin, kısa yoldan öğrenin. Üstelik araştırmalar, okunarak öğrenen bilgilerdense görülerek öğrenilen bilgilerin daha geç unutulduğunu gösteriyor.

24. Ara verin
En kötüsü yorgun ve pes etmiş bir zihni iteklemeye çalışmak. Zihninizi yorgun hissettiğinizde mutlaka ara verin, bir kahve için. Araştırmalar, kahve ya da bir kadeh içki gibi kişiye ara verdiğinde kendisini iyi hissettirecek dış etkenlerin, tekrar çalışmaya dönüldüğünde odaklanmaya yardımcı olduğunu söylüyor.

www.instagram.com/dusunenakil

" Vücuttaki kanın yaklaşık yüzde 20’si beyni beslemek için kullanılır. İnsan beyninin yegane enerji kaynakları oksijen ve şekerdir ve bu iki öğe dışında enerji kaynağı yoktur."


 the Year    Gerçek Dostlar    ⚠️       31 Temmuz  2023   İbrahim Birol      http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/


30 Temmuz 2023 Pazar

TOPLUMSAL DUYARSIZLIK

 













Merhaba Gönül Dostlarım,

- Biz bakar kör bir toplumuz!..
Bir toplum nasıl olur da körleşir?.. Nasıl olur da gözlerinin önünde söylenen yalanları, yapılan alçaklıkları, ihanetleri, işlenen cinayetleri göremez?.. Çok basit; eğer 65 - 70 milyonluk bir ülkede ortalama 3 milyon gazete, o da okuyucuya rüşvet vererek satılıyorsa, halkın yalnızca yüzde 6.3ü kitap okuyorsa, “okumuş insan” oranı ilkokul
mezuniyetiyle eşdeğer tutuluyorsa o toplum bakar ama göremez!
- Acı ama gerçek
Böylesine körleşmiş bir toplum, doğası gereği duyarsızdır. Sonunda mutlaka ama mutlaka sonsuz acılar çekeceği olaylara bile büyük bir vurdumduymazlıkla bakar. Sadece bakar, göremez!.. Bu tür mazoşist toplumlar, kendilerini daha rahat kandırabilmek için atasözleri, deyimler bile icat ederler: Bana dokunmayan yılan bin yaşasın”, “Pişmiş aşım, ağrısız başım”, “Gelen ağam, giden paşam...
Alıntı : Ümit Zileli Cumhuriyet Gazetesi, Bu yazı, neredeyse 16 yıl önce, 25 Eylül 1997'de yazıldı!.. 
****
Sevgili Okurlarım, günümüzde teknoloji ilerledikçe duyarlılık azalıyor, insanlık kayboluyor nerdeyse. Bunun sonucu olarak duyarsız bir toplum olduk.
Oysa duyarlı olmak, her insanın sahip olması gereken bir özelliktir.
Ama duyarlı olmadığı için kimseye bir şey söylenemez ve yaptırım uygulanamaz. Duyarlı olmak tamamen kişinin kendi vereceği karardır.
Toplumsal bir varlık olan insan, çevresine karşı duyarlı olmak durumundadır.
Duyarlı insan azaldığı için, günümüzde yaşamda zorlaştı. İnsan değerini bilmiyoruz. İnsan değeri azaldıkça, kopukluklar çoğalıyor. En büyük eksiklik ise, hoşgörü ve duyarlılığın olmayışı…
İnsanlar birbirini tanımaya özen göstermeli.
Akıllı insanlardan faydalanmayı, söylenenleri dinlemeyi bilmeliyiz.
Yardımlaşma, dayanışma, alçak gönüllülük, affedicilik, yol göstericilik yaşarken kazandığımız hasletler olmalıdır.
İyiliklerin ve hoşlukların yaşandığı şu güzel ülkemizde son günlerde meydana getirilen suni gerilimler her duyarlı insanı son derece üzmektedir.
Yaşadığımız dünyaya, çevremize karşı ne kadar duyarlıysak, bu duyarlılık olumlu veya olumsuz olarak bize geri dönecektir.
Örneğin, çocuklarımıza otobüste, trende vs. yerlerde yaşlılara, güçsüzlere, ihtiyacı olanlara öncelik duyarlılığını kazandıramamışsak, gelecekte ihtiyacımız olan anlarda o dönemin çocukları da bizlere anlayışlı davranmayacaklardır.
Çünkü onları biz yetiştiriyoruz ve onlar bizim ürünlerimiz...
Bu nedenle iş işten geçtikten sonra çevremizden duyarlılık beklemek
gerçekçi değildir. Önemli olan, gerekli duyarlılığı yerinde ve zamanında gösterebilmektir.
Özellikle yaşadığımız çağda toplumsal duyarlılık daha da fazla önem kazanmaktadır.
Toplumsal bilince yönelik davranış becerilerini kazanmak ve kazandırmak ise, uzun ve emek isteyen bir süreçtir. İnsanın bunu öğrenmesi ve uygulaması kolay değildir.
Bireylerin bu duyarlılığı geliştirmesinden, başta bireyin içinde bulunduğu aile, arkadaş, okul olmak üzere toplum olarak sorumluyuz.
Her bireyin kendi sınırları ölçüsünde bulunduğu ortamın gelişimini etkileme potansiyeli ve sorumluluğu vardır.
Toplumu bir arada tutan sevgi ve hoşgörülü olmaktır.
Ne yazık ki bireyler ve toplum olarak duyarlılığımızı önemli ölçüde yitirmiş durumdayız.
Haber bültenlerindeki terör, açlık, şiddet, cinayet haberlerini vicdanımız sızlamadan seyredebiliyor, onurumuz ayaklar altına alınırken gülebiliyorsak, duyarsız bir insan olmuşuz demektir.
Duyarsızlaşmış bir insan ve toplum;
İşitir ama duymaz. Bakar ama görmez. Düşünür ama anlamaz. Kalbi çarpar ama vicdanı sızlamaz.
Hayatımızı sevgi ve hoşgörü duygularıyla doldurarak duyarlı bir insan
olursak ve bu bunu bütün topluma yayarsak huzurlu bir toplum oluruz.
Onun için de önce, duygusal değil duyarlı insan olmalıyız.
Duyarlı insan güzel bakar, güzel görür, güzel işitir, güzel dokunur. Pozitif enerji üretip pozitif enerji yayar.
Onun için, bireylere ve topluma karşı duyarlı insan olmalıyız.

Kaynak: Anayurt Gazetesi - https://anayurtgazetesi.com/makale/10469273/m-yahya-efe/duyarsiz-bir-toplum-olduk

M. Yahya Efe




















 the Year    Gerçek Dostlar    ⚠️       30 Temmuz  2023   İbrahim Birol      http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/

MUTSUZLUĞUN RESMİ...

 















Merhaba Gönül Dostlarım,

Bugün gazeteci, yazar #DuyguAsena
Ölüm Yıldönümünü Anısına Saygıyla
“Bunca yıllık yaşamımda bir tek şunu öğrendim... Şu reçeteyi: mutlu olmadığın ortamdan kaç git. Bunun için de güçlü ol,
kendi kendine yet.”
"İçimin fotoğrafını çekebilselerdi,
'mutsuzluğun resmi' olurdu işte o..."
Bir kez ve çok güçlü acı çekmek,
yaşam boyu kronikleşmiş acıyı çekmekten daha kolaydır.
Güçlü olmalısınız, kendi gücünüze inanmalı
ama gerçekten güçlü olmak için
çabalamalısınız.
Sevginin de kuralları vardır, üzerinde
çalışmak, işlemek gerekir. Bakmazsan,
uğraşmazsan, büyümez.
Yaşam öyle her şeye uzun uzun üzülecek
kadar uzun değil. Üzgün geçirdiğimiz
her saniye büyük bir kayıp, bu kayba
değecek şeyler sınırlıdır.
Gerçekten üzülünecek şeylere üzülelim,
ama gerisine, hayır…
📚: Kadının Adı Yok, Duygu Asena
Türk gazeteci ve yazar
(19 Nisan 1946 - 30 Temmuz 2006)
Anısına Saygıyla ve Sevgiyle

"Özgürlük kimseye bir zararın olmadan canının istediğini yapabilmektir. Ahlak; o da kimseye bir zararı olmadan yaşayabilmektir, dürüstlük, içiyle dışı bir olabilmektir, aşk, bir saat bile sürecek olsa, bir insana coşkuyla, arzuyla sarılabilmektir. Yaşam her anı, her saniyeyi yaşayabildiğin kadar iyi yaşayabilmektir." Duygu Asena

https://youtu.be/amuolKagKkM

 the Year    Gerçek Dostlar    ⚠️       30 Temmuz  2023   İbrahim Birol      http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/


29 Temmuz 2023 Cumartesi

DOĞA BEKÇİ İLE DEĞİL, SEVGİYLE KORUNUR !...

 




































Merhaba Gönül Dostlarım,

Dörtnala gelip Uzak Asya'dan
Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket, bizim.
Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benzeyen toprak,
bu cehennem, bu cennet bizim.
Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
yok edin insanın insana kulluğunu,
bu dâvet bizim....
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine,
bu hasret bizim...
Nâzım Hikmet
****

Torosların Büyük Ozanı Musa Eroğlu diyor ki;
“Yaşanacak bir Toroslar'ı bırakmak; işte benim dünyam, işte benim düşlerim..
Sadece insanı sevmek yetmez, insanın yaşayacağı muhiti de seveceksin, bastığı toprağa da ilgi göstereceksin.
Toprak, onun değerini bilirsen, vatan yaparsan, yurt yaparsan, korursan, kollarsan anlam taşır. Yoksa, taştır, kayadır, sudur, kildir, kumdur, çakıl ve kara topraktır. Uğrunda can verirsen vatandır, gerisi ayrıntıdır. sanatçıya esin kaynağıdır, görürsen, duyarsan, can kulağıyla dinlersen.
Benim yatırımım geleceğe. Yoldan geçen insanlar daha iyi soluklansın bana yeter. Yaşanacak bir Toroslar bırakmak; işte benim dünyam, işte benim düşlerim..”
Büyük ozan Musa Eroğlu’nun memleketinde (Mersin’e bağlı Mut ilçesinde Sartavul köyünde) 1000 dönümlük bir alanda oluşturduğu, kendi adını taşıyan bir ormanı var.
Bu orman toplam 100 bin ağaçtan oluşuyor. Orman, ağırlıklı olarak çam ve sedir, kızılçam, meşe ve kavak ağaçlarından oluşuyor.
Eroğlu, oluşturduğu ormanlık alana ev yapmak yerine yakınında bulunan bir bağ evinde yaşayarak, ormanın içinde yaşayan canlıların ürkmemesi, doğaya herhangi bir biçimde müdahalede bulunulmaması, doğanın içindeki flora ve fauna ile (bitki ve hayvan varlığı ile) birlikte korunması gerektiğine inandığı için özenli davrandığını söylüyor.
Vatan sevgisi işte bu değil mi ?

Tüm i

https://youtu.be/kmzOyu0s-4M


📌Anayasa’nın 56. maddesine göre; “Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.



 the Year    Gerçek Dostlar    ⚠️       29 Temmuz  2023   İbrahim Birol      http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/