Bu Blog; bilgilerin, fikirlerin, duygu ve düşüncelerin paylaşıldığı, öğrenmenin ve gelişmenin yollarının arandığı bir ortam yaratmak ve böyle bir amaca hizmet etmek isteyen bir " Gönül Dostunuz" tarafından hazırlanmıştır. Dünle beraber gitti, düne ait ne varsa, bugün yeni günde, yeni bir şeyler söylememiz, paylaşmamız ve yapmamız lazım... Paylaştıkça değer kazanan tek şey, Bilgidir. Saygılarımla...
31 Mayıs 2022 Salı
Z - KUŞAĞINDAN DÜŞÜNCELER
29 Mayıs 2022 Pazar
DUYGULARIN DANSI
Korku, kaygı, öfke gibi olumsuz duygular nasıl bulaşıcıysa sevgi ve barışın ışığı ve bize getirdiği huzur da bulaşıcıdır. Şu sıralar insanlarımız öfkelerini yansıtabilmek için adeta bahane arar oldu. Korkunun, belirsizliğin, kaygının kol gezdiği toplumlar barışı, sevgiyi, huzuru özledi.
26 Mayıs 2022 Perşembe
ZEKANIN BÖYLESİ...
Bir öğrenci matematik sınavlarından yüksek not aldığında kendisini zeki olarak tanımlarken, bir iş insanı verimli ürünler üretip kârlı satışlar yaptığında kendisinin zeki olduğunu düşünebilir. Yani bireylerin kendilerini zeki olarak tanımlarken göz önüne aldığı nitelikler kişiden kişiye ve duruma göre değişebilir.
Zekâ denince aklımıza hemen IQ (intelligence quotient) testi gelir. IQ testleriyle kişinin sadece sözel ve matematiksel zekâsı ölçülebilir. Fakat zekâ çok daha soyut, karmaşık ve dinamik bir yapıda olduğu için aslında insanların zekâ seviyesi tek bir test ile ölçülemez.
Peki, zekânın birden fazla türü olduğunu biliyor muydunuz?
Alıntı : https://bilimgenc.tubitak.gov.tr/
****
New York'ta bir bankanın önünde duran son model Rolls Royce otomobilden inen adam, hızlı adımlarla bankaya girdi ve önüne çıkan ilk görevliye, bireysel kredi için başvuruda bulunmak istediğini söyledi. Görevli onu, müşteri temsilcisine götürdü. Adam, çok acele bir iş için Avrupa'ya gitmek zorunda olduğunu ve bu nedenle bir hafta vadeli beş bin dolar krediye gereksinim duyduğunu söyledi.
Müşteri temsilcisi kısa bir araştırma yaptıktan sonra. "Ticari ve mali sicilinizi inceledik. Bu krediyi almanız için bir engeliniz yok" dedi ve ekledi: Fakat bir konuyu belirtmeliyiz. Bizim bankamızla daha önce hiç çalışmamışsınız. Banka olarak sizi resmen tanımıyoruz. Bu nedenle, söz konusu krediyi verebilmemiz için karşılığında sizden bir teminat almak zorundayız".
Adam cebinden Rolls Royce' un anahtarını çıkardı, bankanın müşteri temsilcisine uzattı: "Çok acelem var, uçağa yetişeceğim." dedi. "kapıdaki Rolls Royce' umu teminat olarak alabilirsiniz". Kredi işlemleri çok hızlı bir bicimde tamamlandı. Banka Rolls Royce otomobili bankanın garajına çektiler, adama da beş bin dolar krediyi verdiler. Müşteri temsilcisi, kişisel merakını gidermek için bir hafta boyunca özel bir araştırma yaptı ve bankalarının bu yeni müşterisinin çok büyük bir iş adamı ve çok büyük bir servet sahibi olduğunu öğrendi.
Bir hafta sonra adam yeniden gelip, borcunun anaparası beş bin dolarla, bir haftalık faizi dokuz buçuk doları ödedikten sonra, müşteri temsilcisi bir turlu yenemediği merakının dürtüsüyle sordu:
"Sizin, çok büyük bir iş adamı ve çok büyük bir servetin sahibi olduğunuzu öğrendim" dedi. "Yalnızca kişisel merakımdan soruyorum. Lütfen söyler misiniz, sizin için çok küçük bir miktar olan beş bin dolarlık krediye neden gereksinim duydunuz?
Adam hafifçe gülümsedi: "Siz de bana lütfen söyler misiniz?" dedi. "Böyle lüks bir otomobili, New York'ta hangi kapalı garaja, bir hafta boyunca dokuz buçuk dolara bırakabilirsiniz? "
24 Mayıs 2022 Salı
HAYAT DENİZE BENZER
19 Mayıs 2022 Perşembe
TOPLUMSAL OLGU
Merhaba Gönül Dostlarım,
UMUTSUZLUK ÖLÜMLERİ
Doç. Dr. Şafak Nakajima
Açlık sınırında yaşayan, işsiz, eğitimsiz, vahşi kentleşme sonucu hızla çölleştiği için çok yakında bir damla suya muhtaç olacağımız, tarım yapılamayacağı için bir dilim ekmeğe servet ödeyeceğimiz topraklarda, gelecek beklentisi, aidiyet duygusu olmadan yaşamaya çalışan insanların mutsuzluklarını, kaygılarını, yaşama küskünlüklerini hastalık diye etiketlemek ne kadar bilimsel, ne kadar etik?
Yaşamın zorlukları karşısında yenik düşen kişinin hafızasının, odaklanmasının, duygu durumunun, mantık yürütme becerisinin, öfke yönetiminin bozulduğunu, suça ve intihara eğiliminin arttığını bilmiyor muyuz yoksa?
Acı toplumsal gerçeklerin üzerinin örtülmesinde psikiyatrik “tanı” ve “antidepresan” ilaçların üstlendiği rolü tartışmamız gerekmiyor mu?
Bu insanların sorunlarının gerçek çözümlerini dile getirmek yerine ellerine birer reçete tutuşturup gönderirken, vicdanen kendimizi hiç sorumlu hissetmiyor muyuz?
Yoksulluk ve eğitimsizliğin beden sağlığını da olumsuz etkilediğini, yüksek tansiyondan kalp krizine, diyabetten vücut savunma sistemini zayıf düşürerek kansere kadar sayısız hastalığa, çocukların kalıcı gelişimsel gerilikler yaşamasına yol açtığını neden tartışmıyoruz?
Ya da yetersiz beslenme, sağlıksız konut, ulaşılamayan kaliteli sağlık hizmetleri nedeniyle bedenen hastalanan bir insanın, ruhen kendini iyi hissetmesi mümkün mü?
Bilimin, sanatın, felsefenin zenginliğinden beslenmeyen toplumlarda, hali vakti yerinde olanın da durumunun iyi olmadığını görmüyor muyuz?
Büyük çoğunluğu yaşama katkıda bulunma becerisinden yoksun, sürekli kendiyle uğraşarak, doktor doktor gezerek amaçsız ve anlamsızca yaşayan böyleleri de kaygılı ve mutsuz değil mi?
Konuyla ilintili olarak bu sabah “Science” adlı saygın bilim dergisinde okuduğum önemli bir araştırmayı sizlerle paylaşmak istiyorum:
“Hem sanayileşmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde ekonomik olarak üretken bir yaşam için zihinsel denge şarttır.
20. yüzyıldaki yaygın önyargıların aksine, depresyon ve anksiyete “refah hastalığı” değildir.
Bazı ölçütlere göre, yoksulların, zenginlere göre akıl hastalığına yakalanma olasılığı büyük ölçüde daha yüksektir.
Örneğin, Hindistan'da, en düşük gelire sahip olanların, zenginlere göre depresyon veya anksiyete yaşama olasılığı 1,5 ila 3 kat daha fazladır.
Aşırı yağıştan dolayı azalan tarımsal üretim ve gelir nedeniyle, Endonezya'nın kırsal kesimlerinde depresyon ve intihar oranları yükselmiştir.
Avusturya'da fabrikaların kapanmasından kaynaklanan iş kayıpları, daha yüksek antidepresan kullanımına yol açmış ve akıl sağlığı sorunları nedeniyle hastaneye yatışları artırmıştır.
Amerika Birleşik Devletleri'nde Çin'le ticaretin serbestleştirilmesinden etkilenen işçi gruplarında, gelir ve istihdamın azaldığı ve bu insanlarda aşırı dozda uyuşturucu nedeniyle ölüm oranlarının arttığı görülmüştür.
Tüm bu durumların, “umutsuzluğun ölümleri” olgusunda rol oynadığı düşünülmektedir.”
Sayın araştırıcılar, söz ettiğiniz “umutsuzluk ölümü” şöyle bir şey olabilir mi?
“Samsun'un Canik ilçesinde eline "iş-aş" yazan bir kişi İMKB Anadolu Lisesi önünde kendini boynundan iple asarak intihar etti.”
Kaynaklar:
https://science.sciencemag.org/content/370/6522/eaay0214
http://www.samsunkenthaber.com.tr/.../samsunda.../11240.html
-
Merhaba Gönül Dostlarım, İnsanoğlu, uzay macerasında en büyük roketlerini 1960’ların sonunda yapılan Apollo serisi uçuşları için geliştird...
-
Merhaba Gönül Dostlarım, Tarım, insanlık tarihinin başlangıcından bu yana, hem en önemli geçim kaynağı olması hem de ekonomik disiplinleri...
-
Merhaba Gönül Dostlarım, Beykoz Korusu (Abraham Korusu) Beykoz ile Paşabahçe arasındaki sırtlardan başlayarak Riva’ya kadar uzanan Abraham...
-
Merhaba Değerli Dostlarım, Bu gün 23 Nisan... 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun! 23 Nisan Ulusal Egemenlik bayramı o...
-
Merhaba Değerli Dostlar, Bugün Kişisel Gelişmemize yardımcı olacak bir konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum. Hayatımız boyu en ço...
-
Merhaba Gönül Dostlarım, İşte İstanbul’da bahar mevsiminde açan lale, erguvan, mor salkım, leylak, sümbül, papatya, manolya, sakura, gül gib...