30 Kasım 2023 Perşembe

BEYAZ ZAMBAKLAR ÜLKESİ FİNLANDİYA

 












Merhaba Gönül Dostlarım,

Bu sayfamızda, bir Rus yazarın yazmış olduğu bir kitabının bir ülkenin geleceğine nasıl etki ettiğini, o ülkeyi nasıl refaha, huzura ve tüm insanlığa örnek olacak bir ülkeye dönüştürdüğüne ve bir milletin uyanışına şahit olacaksınız. Bu yazımı bugün ve yarın olmak üzere iki bölüm halinda sizlerle paylaşacağım.


Grigory s. Petrov' un Finlandiya'nın kuruluşunu ve bataklıklar ülkesinden nasıl Beyaz Zambaklar Ülkesine dönüştüğünü anlattığı değişik bir kitap. 1920' li yıllarda yazılmış. bir nevi toplumsal dayanışma gösterisi. Snelman adlı Finli bir aydının toplumun bütün dilimlerini asker, öğretmen, mühendis demeden harekete geçirmesini ...

Finlandiya’nın okulları, eğitim sistemi berbattı. Eğitim gören öğrencilerine dünya çapında testler uygulandığında, diğer ülkelerin altında kalan değerler ortaya çıkıyordu. Bu durum Finlandiya’nın hoşuna gitmedi. Kısa bir süre sonra dünyanın en iyisi oldular.



Peki nasıl?

"Eğitim görmüş insanların hepsi, milli zekayı geliştirmek, milli ruhu uyandırmak, milli düşünceyi güçlendirmek zorundadır. Köylülere, işçilere ve kasaba halkının alt tabakasına nasıl daha iyi yaşayabileceklerini öğretiniz."

"Halkın büyük bölümünün eğitimsiz olması devlet eliyle yapılan bir kötülüktür. Bu durum kendi kendini talan etme, yıkıma uğratma ve aşağılamadır. İlkel halkların fakirlik ve yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmalarının nedeni sahip oldukları toprakların zenginliklerinden faydalanmamalarıdır."

"Halkı doğruluğa, düzene, disipline alıştırın. Halkın vicdan duygusunu geliştirin. Kendilerinin ve başkalarının haklarına saygı duymayı öğretin."

"Aydın olmak demek, modaya uygun elbise, şapka giymek ve kolalı gömlek giyinmek demek değildir."

GRİGORİY PETROV
Beyaz Zambaklar Ülkesinde

Ayrıca bu yazımızın geniş metni 23 Ocak 2018 tarihinde iki bölüm halinde " Gerçek Dostlar" Blog sayfamızda  yayınlanmıştır.

https://youtu.be/3l1I_Hwll_Y?si=UxyjAkFr2HcD-gWP

  the Year    Gerçek Dostlar   30 Kasım 2023   İbrahim Birol      http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/


27 Kasım 2023 Pazartesi

YAŞANMIŞ HİKAYELER

 




Merhaba Gönül Dostlarım,

BİR GÜMRÜK KAÇAKÇILIĞI

İki sene evvel bir iş için Fransa’ya giden bir arkadaş anlatmıştı.
Eşya olarak bir bavulum vardı. Bir de ahbaplarından birinin Marsilya’daki bir dostuna gönderdiği bir Acem halısı. Ben ne bileyim meğer Fransa’ya halı ithalatı memnu (yasak) imiş.
Gümrük memurları yakama yapıştılar, şaşırdım. Kendi malım olsa halıyı bırakacağım, fakat ne yaparsın ki emanet. Bilmem nereden kulağımda kalmıştı; besbelli Müslüman tebaası çok olduğu için Fransa ibadette kullanılan eşyadan gümrük resmi almazmış.
“ Bakayım bir tecrübe edeyim,” diye düşündüm. Oldukça iyi konuştuğum Fransızca ile Gümrük memuruna dedim ki;
-Ben belli bir iş adamıyım gördüğünüz gibi. Halının ismi seccadedir. Biz Müslümanlar namaz isminde ibadetimizi onun üstünde icra ederiz. Ben sofu bir insan olduğum için ibadete yarayan eşyamı dahi yanımda taşırım.
Gümrük memuru civanmert insaflı bir adama benziyordu. Bir müddet burnunu kaşıyarak düşündü. “Seccade ve Namaz” kelimelerini bana tekrar ettirerek bir bir kâğıda yazdı sonra telefonu kaldırarak konuşmaya başladı:
-Mösyö Artin Serkizyan, siz İstanbullusunuz, Türkleri ve Türkçe' yi iyi bilirsiniz. Seccade ne demek olduğunu söyler misiniz? Seccade evet, seccade, mersi. Namaz ne demek ? Müslümanların ibadeti öyle mi? Sizden bir hizmet rica edeceğim. Lütfen beş dakika için beni görmeye gelir misiniz, ancak sizin halledeceğiniz bir mesele var da…
Üç beş dakika sonra Mösyö Artin Serkizyan gümrüğe teşrif etti. Gayet tipik bir İstanbul Ermenisi… Serkizyan bana bir dost ve hemşehri selamı verdi. Derhal anladım ki bu işte bana halisane tarafgirlik edecektir.
Gümrük memuru halıyı yere yaydırdı. Aksi gibi gayet biçimsiz bir şey. Eni herhalde bir metre yok, boyu buna mükabil üç metre gibi bir şey.
-Müslümanların “Namaz” ibadetini üstünde icra ettikleri seccade bu mudur?
Ermeni hiç tereddütsüz tasdik etti.
-Ta kendisi .
-İyi ama bu ibadet için fazla uzun değil mi?
Sual gayet yerinde idi, ben önüme baktım fakat Mösyö Artin büyük bir saffetle derhal cevap verdi.
-Hayır değildir. Namaz için ancak kâfidir.
Mamafih gümrük memuru hala tereddüt ediyor düşünüyordu.
Gümrük memuru:
- Son bir rica, dedi; Efendiden namaz ibadetini bir kere burada gözümün önünde tekrar etmesini rica ediyorum, ta ki bu hususta tam bir kanaat edinmiş olayım.
Artin ile birbirimize baktık. O Türkçe olarak:
-Başka bir yol yok çaresiz bir namaz kılacaksın, dedi.
İşe daha ciddi bir renk vermek için potinlerimi çıkardım, pencereden güneşe bakarak kıbleyi tayin ettim, ellerimi kulaklarıma kaldırarak “Allahüekber” deyip namaza durdum Gümrük memurunun gözünü boyamak için bir şeyler okumak lazım geliyordu fakat aksi gibi namaz dualarından hiç biri aklımda kalmamıştı. Çaresiz, Muallim Naci merhumun çocukluğumda ezberlediğim;
“Bilmem şu kuşu neden gam almış / Her nailesi kalbe dağzendir.”
Şiirini makam ile okudum, sonra rükue, nihayet secdeye vardım. Fakat başımı bir türlü yerden kaldıramıyordum, secdenin usulden fazla sürdüğünü gören Artin Türkçe olarak; “yeter, kalk,” dedi. Ben bu defa gene Naci’nin kuzusunu okuduğum makam ile; “Nasıl kalkayım herif seccadede daha iki arşınlık yer var, bu fazlalığın hikmeti nedir? diye sorarsa ben ne cevap vereyim.”
Artin biraz düşündü, sonra, “yavaşça bir takla at,” dedi. Bu söz bana bir vahiy-i ilahi gibi geldi. “Amin,” diye bağırarak bir takla attım ayaklarım halının ucuna değmiş ve hesap tamam olmuştu.
Biraz sonra kolumda emanet halı ile gümrükten çıkıyordum.
Reşat Nuri Güntekin

  the Year    Gerçek Dostlar   27 Kasım 2023   İbrahim Birol      http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/


25 Kasım 2023 Cumartesi

" NASIL OLUR" !























Merhaba Gönül Dostlarım,

Öğretmen, 2 öğrencisine birer sepet verir
ve bahçeye elma toplamaya gönderir.
"En tatlılarını getiren mezun olur" der.

Öğrenciler 1 saat sonra dönerler.
Biri, arkadaşının sepetine yan gözle bakıp
kendi getirdiklerinin muhteşem göründüğünden emin olmanın rahatlığıyla koyar sepetini ortaya. Her biri tornadan çıkmışçasına pürüzsüz, muazzam ve güzeldir.

Ardından diğeri koyar sepeti. Eğri büğrü, kötü görünümlü, ezik, tomurcukken yağmur değmiş, yaralı bereli ne kadar elma varsa toplamıştır. Öğretmeni "Yolun açık olsun. Mezun oldun"
der ve uğurlar öğrenciyi. Diğeri "Nasıl olur!"
diye hayıflanır, bir kendisinin birde giden öğrencinin elmalarına bakarak.. Öğretmen çakısıyla birer parça keser; bir onun harika görünümlü elmasından, birde giden öğrencinin elmasının bereli kısmından.. "Tat" der,
"En tatlısını dedim, kabuğu en güzelini değil" diyerek uzaklaşır.

Gerçekten üzerine dolu değmiş bir meyvenin
o kısmını koklayın ve tadın, bal gibidir.

Hayat da böyle değil midir?

- Yaralanarak büyüyor,
yaralandıkça tatlanıyoruz.. 

Alıntı

  the Year    Gerçek Dostlar   25 Kasım 2023   İbrahim Birol      http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/



24 Kasım 2023 Cuma

BESLENMEYE DAİR BİLMEDİKLERİMİZ

 




Merhaba Gönül Dostlarım,

. ÇOK ÖNEMLİ BİR TESPİT

Neden
Japonya'daki çocuklara
kahvaltı da
çok yumurta yediriyorlar?
Dikkatli okuyunuz...
Osmanlı Devleti'nin
son 200 yılı dahil olmak üzere
Türkiye Cumhuriyeti'nin
gıda politikasını
Emperyalistler
dizayn ettiğinden beri
zihinsel olarak
sağlam bir gençlik
maalesef yetişmiyor.
Asıl sorunun kaynağına hiç inmedik, tartışmadık.
Japonya'da
çocuklara 7 yaşından itibaren
kahvaltı saati en az
2 yumurta yediriyorlar.
Ekmek genellikle yok
varsa da çok az.
Her akşam ise
kesinlikle sofrada
deniz ürünü
yani balık kesin oluyor.
Japonya ve Güney Kore'de
ceviz ithalatı son 50 yılda
%140 artmış.
Çocuklara durmadan
ceviz yediriyorlar.
Günde en fazla
iki öğün yemek yiyorlar.
Tamamen
protein odaklı bir beslenme var...
ABD'de
teknolojik üretimin merkezi
"Silikon Vadisi'nin" nasıl
beslendiklerini anlattılar,
şok oldum.
1950'lerdeki Alman Devleti'nin
gıda politikasını araştırın.
Güney Kore'de
Japonya'yı örnek almaya başladı.
Bu ülkeler
resmen çocuklara
nasıl beslenmesi gerektiğini
öğretiyor, dayatıyor..
Şeker, ekmek
(Tam buğday, kepek farketmez)
odaklı beslenme
beyin hücrelerini öldürüyor,
beyin gelişimini mahvediyor.
Marketlerdeki
karbonhidratlı paketli ürünler
tamamen operasyon aracı olmuş.
ABD halkı da
gerizekalı, obezite olmuş.
Çünkü aynı beslenmenin
esiri olmuşlar.
Sadece Beyin Göçü ile
farkı kapatıyor yada
özel olarak seçtikleri bireylerin
beslenmesine önem veriyorlar.
Buradan net olarak söylüyorum.
Türkiye Cumhuriyeti'nde
milli bir gıda politikası olmadan
kalkınma imkansızdır

Türkiye'de
protein bazlı ürünler pahalı iken
karbonhidratlı ürünler
neden daha ucuz?
En büyük
protein bazlı ürün olan
kuzu etini
Turkiye'de kaç kişi yiyebiliyor?
Hayvancılık neden bitirildi?
Asıl milli mesele budur.
Beka sorunu budur.
Matematik zekası olmayan,
kod yazmasını bilmeyen
gençliğin olduğu ülke
yazılımda ilerleyemez.
Yapay zeka
maalesef geliştiremez..
Anne, babalara sesleniyorum. Çocuklarınızdan
şekerli ürünleri,
ekmeği uzak tutun.
Bu ülkeye yazık etmeyin.
Şahsen denedim.
1 aydır ekmek,
şeker yemiyorum,
acıkmamaya başladım.
6 kg verdim.
Geçen gün test ettim.
Bir kitapta bir sayfayı
32 saniyede okuyup anlarken
şimdi 21 saniye de
okuyup anlamaya başladım.
Bu tesadüf olamaz!

(ALINTIDIR)


  the Year    Gerçek Dostlar   24 Kasım 2023   İbrahim Birol      http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/

24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN

 


Merhaba Gönül Dostlarım,

Öğretmenler
Cumhuriyet sizden
Fikri hür, Vicdanı hür,
İrfanı hür nesiller ister
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN

****
Bir yıllık refah istiyorsan tahıl yetiştir,
On yıllık refah istiyorsan ağaç yetiştir,
100 yıllık refah istiyorsan insan yetiştir
Çin Atasözü




  the Year    Gerçek Dostlar   24 Kasım 2023   İbrahim Birol      http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/