31 Ocak 2018 Çarşamba




BİLGELİK SEVGİSİ ( FELSEFE)

THALES RESİM ile ilgili görsel sonucu



Merhaba Gönül Dostlarım,


Aranızda  felsefe ile ilgilenen, felsefeyi sevip yakından takip eden veya felsefeyi ayrıntılarıyla bilen  Gönül Dostlarım  vardır mutlaka. Felsefeyi kısaca anlatmak gerekirse, Felsefe varlık ve düşünmeyi oluşturan ilkeler, gerçeklik ve nedenselliğin araştırılmasıdır. Çoğunlukla büyük filozofların çalışmalarının toplamına denilir. Filozoflar tarafından ortaya atılmış çeşitli soruların cevaplarının aranması anlamına gelir. Bir diğer tanımı bir tür kritik, yaratıcı düşünmedir. Bu anlamların herhangi biri ayrı olarak düşünülemez.

Felsefenin Kelime Anlamı Hakkında Bilgi

Yunanca seviyorum, peşinden koşuyorum, arıyorum anlamına gelen "phileo" ve bilgi, bilgelik anlamına gelen "sophia" sözcüklerinden türeyen terimin işaret ettiği entelektüel faaliyet ve disiplin. Buna göre, felsefe Yunanlılar için, ‘bilgelik sevgisi’ ya da ‘hikmet arayışı’ anlamına gelmiştir. Başlangıçtaki bu özgün anlama göre, her türden bilimsel araştırmacıya filozof adı verilmiştir.


thales hayatı
Thales Kimdir?

Miletli Thales (Θαλῆς ὁ Μιλήσιος, d. MÖ 624 – ö. MÖ 546), Sokrates öncesi dönemde yaşamış olan Anadolulu bir filozoftur. İlk filozoflardan olduğu için felsefenin ve bilimin öncüsü olarak adlandırılır.

Hayatı Ve Eserleri Nelerdir ?
Sadece yaşadığı dönemde değil,günümüzde bile değerini yitirmeyen düşünürlerden biri de Thales’ tir. Yaşmın kaynağının ‘’Su’’ olduğunu söylemesiyle, modern bilimin bulgularına en yaklaşan filozof olan Thales Eski Yunan’ ın ‘’Yedi Bilge’’sinden de biridir. Miletli Thales (okunuşu : Tales) Sokrates öncesi dönemde yaşamış olan Anadolu’ lu bir düşünürdür.Doğum yeri Milet,Menderes deltasında olup bugünkü Aydın ilimiz sınırları içindedir.Adı net olarak bilinen ilk filozof olduğu için felsefenin ve bilimin öncüsü olarak adlandırılır.Eski Yunan’ ın Yedi Bilgesi’ nin ilkidir. Ticaretle uğraşmış ve bu nedenle Mısır’da da bulunmuştur. Elimize ulaşmış hiçbir yazılı metni bulunmamaktadır. Yaşadığı döneme ait kaynaklarda da adına rastlanılmaz ancak hakkındaki   bilgiler Heredot ve Diogenes Laertios gibi antik yazarlardan edinilir. Bertrand Russell’ in ‘’Batı Felsefesi Tarihi’’ adlı kitabına göre:’’Felsefe Thales’ le Başlamıştır.
 Alıntı

Önce Kendinizi Sevin, sonra da Sevdiklerinizin, sahip olduklarınızın ve size değer verenlerin kıymetini bilin ki, Mutluluğunuz daim olsun... En iyi dileklerimle. Esen kalın... 

Unutmayın ki, sizin beğenmediğiniz yaşantınız, bir başkasının hayali olabilir.

Thales' e Sormuşlar :
Sana göre dünyada biricik devamlı olan şey nedir?  
"Ümit" diye cevap verir düşünür. "Zira bizi en son bırakan budur." 
THALES RESİM ile ilgili görsel sonucuEn güç şey nedir?
Kendini tanımak demiş.
En kolay şey nedir? 
Başkasına öğüt vermek, demiş.
Az görülen bir şey nedir? 
Zorba bir hükümdarın yaşlanmışını, demiş.
Mutsuzluğa kolayca katlanmanın çaresini sormuşlar.
Daha mutsuz kişilerin hallerine bakarak ,demiş.
Erdemle yaşamanın çaresini sormuşlar.
Başkalarında görüp ayıpladığımız şeyleri yapmayarak, demiş.
Mutlu insan kimdir? 
Sağlığı yerinde, zengin, yürekli, bilgili olandır, demiş.
Güzellik nereden gelir? 
Yüzden değil, iyi davranışlardan gelir, demiş.
Şu öğütleri de vermiş sonra:
Haksız kazançla zengin olma.
Yakınlarına ve dostlarına söylediğin kötü sözler yüzünden mahkemelere düşmemeye çalış.
Ve unutma ki sen anana, babana karşı nasıl davranırsan, çocukların da sana karşı öyle davranırlar"..

Alıntı 


https://youtu.be/ufjafRtszX0


THALES RESİM ile ilgili görsel sonucu                                                                   

Günün Sözü :


thales sözleri ile ilgili görsel sonucu


İbrahim Birol,  http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/

31 Ocak 2018, Antalya


30 Ocak 2018 Salı

EYLEM KARDEŞLİĞİ...











Merhaba Gönül Dostlarım,

Bu çok önemli  konuya bu Blog sayfalarımda daha önceden bir kaç kez farklı yazılarla değişik örnekler vermiştim.

Ayrımcılık ve Irkçılık  ile ilgili  verilmesi gereken en güzel örnek Finlandiya yasalarına göre, her türlü kişisel özelliklerine ve cinsiyetine bakılmaksızın bütün insanlara eşit davranılması gerekmektedir. Ayrımcılık (syrjintä) bir suçtur.
Eşitlik Yasası, ayrımcılığın ne olduğunu tanımlamaktadır.
Eşitlik Yasası, yaşa, kökene, uyruğa, dile, dine, inanca, görüşe, siyasi etkinliğe, sendika etkinliğine aile ilişkilerine, sağlık durumuna, özürlülüğe, cinsel yönelime ya da herhangi başka bir kişisel nedene dayanılarak ayrımcılık yapılmasını yasaklamaktadır. Hiç kimse yukarıda sıralanan nedenlerden dolayı bir diğerinden daha kötü bir konuma düşemez.
Cinsler Arası Eşitlik Yasası, cinsiyete dayanılarak ayrımcılık yapılmasını yasaklamaktadır.
Irkçılık ve ırkçı suçlar: Irkçılık (rasismi), herhangi bir insan topluluğunun ya da bu topluluğa üye bir kişinin, örneğin, etnik kökeni, deri rengi, uyruğu, kültürü, anadili ya da dili gerekçe gösterilerek diğerlerine göre daha kötü görülmesi anlamına gelmektedir. Irkçı suç, suçu işleyenin ırkçı bir nedenle işlemiş olduğu suçtur. Irkçı suç, örneğin, şiddet, hakaret, ayrımcılık, tehdit, taciz ve zarar verme olabilir. Irkçı bir suçun kurbanı olursanız, bu konuyu polise bildirin.
Çok etkileyici olan aşağıdaki yazımın yorumunu sizlere bırakıyorum
Önce Kendinizi Sevin, sonra da Sevdiklerinizin, sahip olduklarınızın ve size değer verenlerin kıymetini bilin ki, Mutluluğunuz daim olsun... En iyi dileklerimle. Esen kalın... 
Unutmayın ki, sizin beğenmediğiniz yaşantınız, bir başkasının hayali olabilir.

İbrahim Birol
****
EYLEM KARDEŞLİĞİ
   Mexico City’de 200 metre finali koşulmuş. Amerikalı (siyah) atletler Tommie Smith ile John Carlos birinci ve üçüncü gelirken, ikinciliği Avustralyalı (beyaz) Peter Norman kazanmış.
Madalya töreni için bekledikleri sırada, Carlos, Peter Norman’ ın yanına gelerek sormuş;
─ İnsan haklarına inanıyor musun?
─ Evet, inanıyorum.
─ Peki ya Tanrı’ya?
─ Bütün kalbimle…
Bunun üzerine, iki siyah atlet kafalarındaki eylem planını açıklamışlar, Norman tereddütsüz katılmış;
─ Ben eyleminizi destekleyeceğim, bana ne yapmam gerektiğini söyleyin!
Görüntünün olası içeriği: 3 kişi, ayakta duran insanlar, gökyüzü, ağaç, sakal ve açık havaİlk defa, o günler için müthiş bir provokasyon hatta devrim sayılacak bir eylem planlıyor iki genç adam:
Amerika’daki ırk ayrımcılığını ve siyahlara reva görülen fakirliği ve ikinci sınıf vatandaşlığı protesto edecekler… Ama nasıl?
Fikir Norman’ dan geliyor: bir çift siyah deri eldiven buluyorlar, sağ tekini Tommie, sol tekini John eline geçiriyor; fakirliği sembolize etmek için çıplak ayakla kürsüye çıkıyorlar, başları kederle öne eğik, sıkılı yumruklarını havaya kaldırıyorlar.
Önlerinde duran beyaz atlet Peter Norman da, dayanışmasını göstermek için kalbinin üstüne ‘İnsan Hakları İçin Olimpiyat Projesi Hareketinin kokardını iğneliyor.
Amerikan milli marşı çalarken plan icra ediliyor ve eylem koyuluyor.
Ve tabii dünya birbirine giriyor. Amerika ayağa kalkıyor. Olimpiyatlar bile gölgede kalıyor, dünya gazeteleri yumrukları havada siyah atletlerin fotoğrafını birinci sayfadan veriyor…
Amerikan Olimpiyat Komitesi iki siyahın spor kariyerini o saniye bitiriyor. Eylem amacına ulaşmış, Amerika’daki zenci azınlığın durumu dünya gündemine girmiştir. Smith ve Carlos spor hayatlarını (ve buna bağlı olarak geleceklerini) feda etmişler ama dünya tarihine geçmişlerdir. Dünyadaki yüz milyonlarca ezilmiş siyahın ilahı haline gelmişlerdir.
Peki ya Avustralyalı beyaz Peter Norman?
Tommie Smith diyor ki;
─ Peter, bir beyazdı. O günlerde siyahların haklarını savunma cesareti gösteren, onurlu ve omurga sahibi beyaz çok azdı. Peter, Avustralya’ya döndüğünde kimse yüzüne bakmadığı gibi, herkes tarafından yargılandı. Onun da atletizm kariyeri bitti, spor çevrelerinden dışlandı. Tehditler, işsizlik ve tecrit nedeniyle öyle sıkıntılı günler yaşadık ki, üçümüzün de ilk evlilikleri bu süreçte sona erdi.
Avustralya Devleti Norman’ ı ölene kadar affetmemiş ama…
Norman intikamını mezara götürmüş: 1968 Olimpiyatları finalinde ikinci olurken kırdığı 200 metre Avustralya rekoru hâlâ, 38 yıl sonra kırılamamış.
Görüntünün olası içeriği: 3 kişi, oturan insanlarİki Amerikalı ve bir Avustralyalı ‘lanetli’ atletin o gün başlayan ‘eylem kardeşliği’ ve dostlukları ömür boyu sürmüş. Aradan geçen 38 yıl boyunca, yazışmışlar, buluşmuşlar, görüşmüşler.
Ta ki Peter Norman evinin bahçesinde kalp krizi geçirip 64 yaşında ölene kadar.
Ve şimdi, yandaki fotoğrafa iyi bakın;
Melbourne’de yapılan cenaze töreni. ‘Onurlu beyaz atlet’ Peter Norman’ ın tabutu, Tommie Smith (solda) ve John Carlos’ un omuzlarında!
Üç ‘eylem kardeşi’ son kez omuz omuza…
Alıntı


Günün Sözü  :
ırkçılık ile ilgili sözler ile ilgili görsel sonucu



İbrahim Birol,  http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/

30 Ocak 2018, Antalya

29 Ocak 2018 Pazartesi

EDEBİYAT KÖŞESİ ( 1 )







Ümit Yaşar Oğuzcan

Merhaba Gönül Dostlarım,

Bir kaç gündür Edebiyatla ilgili çok değerli yazarlarımızın ve şairlerimizin  yazılarını sizlerle paylaşıyorum, bu sayfamda Türk Edebiyatı tarihine birbirinden güzel eserler bırakmış bir çok yazıları ve  şiirleri şarkılarımıza konu  olmuş unutulmayacak bir şair ve edebiyatçımızı Ümit Yaşar OĞUZCAN' ı  tanıtmadan ve anmadan geçemeyeceğim.



ümit yaşar oğuzcan ile ilgili görsel sonucu

Kendi deyişiyle "  Bu bencil dünyamıza dönersem, şiirleri, yazıları, şarkılarıyla bir Ümit Yaşar geçti bu dünyadan. dersiniz!"

Şarkılara beste olan şiirlerinden bazıları : Bir Ateşim Yanarım, Beni Kör Kuyularda, Dost Bildiklerim, Beni Hatırla, Çok Sevmek, Gözlerim Gözlerinde, Bana bir şarkı söyle.

Şiirleri : 50 Yaş Şiiri, Acılar Denizi, Adak, Affet Beni Dünya, Ağıt , Andıkça.


Hayatı

ümit yaşar oğuzcan resim ile ilgili görsel sonucu
Ümit Yaşar 22 Ağustos 1926’da Tarsus’ta, Güzide Hanım ve Memur Lütfü Bey’in oğlu olarak dünyaya geldi. Akdeniz’in sıcaklığında doğmuştu. Gerçekten de sıcakkanlı bir çocuktu. Belki bu yönüydü ileride onu melankoliye itecek olan.


 Tarsus'ta doğan şair, 1946 yılında Eskişehir Ticaret Lisesi' ni bitirdi. Ümit Yaşar aslında 9 – 10 yaşlarında kendisi küçük ama kalbi kocaman bir çocuk olarak, anne babasının da teşviğiyle şiire heveslenmişti. Annesi dönemin ünlü şairi Faruk Nafiz Çamlıbel’ in tüm şiirlerini ezbere bilirdi ve babası da onu evin ikinci adamı olarak görüyordu. Duvarda ünlü şairin çerçeveli bir fotoğrafı dahi vardı ve evden şiir sesleri eksik olmazdı. Böyle bir evde yaşıyorken Ümit’in şairliğe soyunmaktan başka yolu yoktu..

Ardından Türkiye İş Bankası'na bankacı olarak girerek Adana, Ankara ve İstanbul'da çalıştı. ...Mesleğinde otuzuncu yılını doldurduğunda, Ümit Yaşar Türkiye İş Bankası Halkla İlişkiler Müdür Yardımcısı görevindeydi. Krediler İkinci Müdürü olarak atandı. Buradan sonraki durak da, Türkiye İş Bankası Yayınları Müşavirliği oldu.


Bu mesleği terfileriyle 30 yıl sürdürecekti. Tipik bir memur hayatı vardı diyebiliriz, şairliğe soyunmasaydı eğer. Ama içinde tutamadığı cümleleri şiir olup döküldü kaleminden.1977 Haziran’ ında kendi isteğiyle emekli oldu.
 İstanbul'da kendi adını taşıyan bir sanat galerisi kurdu.

Ümit Yaşar, 4 Kasım 1984’ te nihayet hasretle beklediği ölüme kavuştu.


Alıntı :


Önce Kendinizi Sevin, sonra da Sevdiklerinizin, sahip olduklarınızın ve size değer verenlerin kıymetini bilin ki, Mutluluğunuz daim olsun... En iyi dileklerimle. Esen kalın... 

Unutmayın ki, sizin beğenmediğiniz yaşantınız, bir başkasının hayali olabilir.

ümit yaşar oğuzcan resim ile ilgili görsel sonucu



Biliyor muydunuz ??
Ümit Yaşar Oğuzcan...
Tam 23 kere intihara kalkışmış ve her birinde de inatla hayata itelenmişti Ümit Yaşar Oğuzcan. Pek kişi bilmez bu hikayeyi , “Acılar Denizi” şiirinin nereden geldiğini ve asıl vicdan azabının ne olduğunu.

Ümit hayattan kopmak için çok çabalamış lakin başaramamıştır, babası Lütfü Bey, annesi Güzide Hanım kahrolur oğullarının vaziyetine. Tabii bir de Vedat var. Ümit Yaşar'ın biricik oğlu. Babasına duyduğu müthiş bir öfke var içinde..defalarca gözlerinin önünde intihara kalkışmış olan babasına. Dün bir kez daha canından vazgeçmişti Ümit. Babası Lütfü Oğuzcan zor yetiştirmişti oğlunu hastaneye. Ve oğlundan çok torunu için endişelenmişti bu sefer Lütfü Bey, Vedat' ın gözleri artık korkudan çok kin ile ıslanmıştı. Dayanamıyordu çocuk,aciz bir babanın ölüme koşup varamayışına tanıklık etmekten yorulmuştu. Tedavi edildikten sonra taburcu ettiler Ümit Yaşar Oğuzcan'ı. Ümit'in içinde yaşadıkları bir kenara Vedat ne hissediyordu acaba?
Sonrası;
Duydukları gürültüyle kıraathaneden fırlayanlardan biri “Eyvah!“dedi. “Düştü çocuk, Galata'dan düştü! Yetişin.” yerde yatan çocuğun etrafında toplanan kalabalık çocuğun elinde bir kağıt buldular. Sımsıkı kapalı parmakları,avucuna hapsolmuş bir kağıt.. Zorlukla aldılar ellerinden kağıdı şöyle yazıyordu buruşmuş kağıtta;
“İntihar öyle edilmez,böyle edilir baba!”
6 Haziran 1973
Pırıl pırıl bir yaz günüydü
Aydınlıktı, güzeldi dünya
Bir adam düştü o gün Galata Kulesi' nden
Kendini bir anda bıraktı boşluğa
Ömrünün baharında
Bütün umutlarıyla birlikte
Paramparça oldu…
Bir adam düştü Galata Kulesinden
Bu adam benim oğlumdu.
_Ümit Yaşar OĞUZCAN_
Alıntı

Ümit Yaşar Oğuzcan' ın "Acılar Denizi"  şiiri VTR' si

https://youtu.be/ofG4unSWPyg                                                          https://youtu.be/S-_caB3_L1c
acılar denizi ümit yaşar ile ilgili video
                                                     
                                                           
YouTube


ümit yaşar oğuzcan ile ilgili görsel sonucu


İbrahim Birol,  http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/
29 Ocak 2018, Antalya




28 Ocak 2018 Pazar

SÖZ KONUSU VATAN' SA...

























Merhaba Gönül Dostlarım,

' Gerçek Dostlar' Ailesine güzel bir Pazar Tatili geçirmeleri dileklerimle,

    Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Suriye'nin kuzeybatısında bulunan Afrin' e yönelik Zeytin Dalı Harekatı' nın bugün 9. Günü. Türkiye'nin sınırlarında ve bu bölgede güvenlik ve istikrarın sağlanması olarak tanımlanan. Operasyon kapsamında "Afrin bölgesinde, PKK/KCK/PYD-YPG ve DEAŞ'a mensup, teröristleri etkisiz hale getirmek dost ve kardeş bölge halkını bunların baskı ve zulmünden kurtarmak" da amaçlanmaktadır.
Bu eşsiz vatanımızı bölmeye çalışan dış mihraklara ve Teröre karşı ikinci bir İstiklal Savaşı verdiğimiz bu günlerde ulus ve millet olarak kenetlenmemizin ve dayanışma içinde olmamızın tam zamandır.  
Allah Türk Silahlı Kuvvetlerimize bu operasyonda zeval vermesin, yardımcısı olsun ve Gazaları Mübarek olsun. En az hasarla geri dönmesi en büyük dileğimiz.

Son dakika! Zeytin Dalı Harekatı’nın 8. günü! Sıcak temas sürüyorZeytin Dalı’nda 8. gün… TSK ve ÖSO Ali Bekki’yi ele geçirdi! Son dakika haberleri

Bu konuyla ilgili iki ayrı yazıdan ilki Hürriyet Gazetesi köşe yazarı Taha Akyolu' n sayfamızın başlığı olan " Söz Konusu Vatansa..." sözü hakkında düşüncelerini anlatıyor, diğeri ise içinde bulunduğumuz şu günleri anlatan Gülse Birsel' in çok güzel bir yazısını   sizlerle paylaşmak istiyorum.                                                                                                         

Hürriyet yazarı Taha Akyol, Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğindeki Milli Mücadele'nin kazanılmasında sadece savaşların etkin rol oynamadığını, Ankara hükümetinin başarılı diplomasisi sayesinde de olduğunu belirtti. Akyol, "Başta Mustafa Kemal, Milli Mücadele liderleri “söz konusu olan vatansa”, hiçbir ayrıntıyı “teferruat” saymadılar, kılı kırk yardılar. Zaten Atatürk’ün böyle bir sözü yoktur; onun ayrıntılara dikkat özelliğine de terstir. Milli Mücadele’yi savaşlardan ibaret sanmak yanlıştır" diyerek bugün siyaseti ve diplomasiyi en rasyonel, en başarılı şekilde bilinmesi gerektiğine dikkat çekti.

Taha Akyol'un "Söz konusu vatansa..." başlığıyla yayımlanan (22 Eylül 2017) yazısından bir bölüm şöyle:


‘Kılı kırk yarmak'

Kurtuluş Savaşı devam ederken Ankara hükumeti başarılı diplomasiyle Roma ve Paris’ te temsilcilik açtı, bunlardan silah ve kamyon satın aldı.Büyük Taarruz’dan önce Mustafa Kemal Paris ve Londra’ ya Yusuf Kemal ve Fethi Beyleri gönderdi; diplomasi yapmak, savaş yorgunu Avrupa’da Türkiye lehine izlenim yaratmak için...
Avrupa basınında Türkiye lehine yazılar, Avam Kamarası’ nda Türkiye lehine konuşmalar başlamıştı.
Başta Mustafa Kemal, Milli Mücadele liderleri “söz konusu olan vatansa”, hiçbir ayrıntıyı “teferruat” saymadılar, kılı kırk yardılar.
Zaten Atatürk’ün böyle bir sözü yoktur; onun ayrıntılara dikkat özelliğine de terstir.
Milli Mücadele’yi savaşlardan ibaret sanmak yanlıştır.
Siyaseti ve diplomasiyi en rasyonel, en başarılı şekilde yürüttüler, bize muazzam bir tecrübe bıraktılar; bugün bunları bilmeye çok ihtiyacımız var.
Önce Kendinizi Sevin, sonra da Sevdiklerinizin, sahip olduklarınızın ve size değer verenlerin kıymetini bilin ki, Mutluluğunuz daim olsun... En iyi dileklerimle. Esen kalın... 
Unutmayın ki, sizin beğenmediğiniz yaşantınız, bir başkasının hayali olabilir.


Savaşlar Bitmemiş Hala


“AZEZ-MARE hattı”, “Burseya Dağı”, “Afrin”, “Menbiç”, “hava taarruzu”, “obüsler”, “çok namlulu roketatarlar”, “sınır hattında cep açılması”...

Askeri terimlere, bölgedeki yer isimlerine aşina olmaya başladık. Elimiz günlük işlerde, ama gözümüz haberlerde, yüreğimizde bir ağırlık...
Gördük ki...
“Bütün dünya buna inansa, insanlar el ele tutuşsa, hayat bayram olsa” filan palavra, bu kadar yüzyılda dünya bir arpa boyu yol gitmemiş..
Savaşlarımız daha bitmemiş...
Ben askeriyeden, stratejiden, silahtan, jeopolitikten anlamam. Bu tür haberleri iki-üç kere okuyorum kavramak için.
Ama insan hikayelerinden anlarım. Onun için şehitler beni darmaduman ediyor.
Şimdiden 2 şehidimiz var. İki gencecik, cesur adam.
Fotoğraflarına baktım. Ve en çok da o özel günlerde çekilmiş mutlu fotoğrafları vuruyor beni.
İlk şehit, astsubay üstçavuş Musa Özalkan’ ın fotoğrafı... Yanında güzel bir genç kadın, ellerinde bir buket çiçek. Şehidimizin üzerinde takım elbise ve kravat var. Özel bir gün belli ki. Eşiyle bir kutlama olabilir, hatta söz-nişan günleridir belki. Eşine kolunu atmış, objektife gülümsüyorlar.



Zeytin Dalı Harekatında 2 şehit 11 yaralı!Dün yitirdiğimiz üsteğmenimiz Oğuz Kaan Usta’ nın fotoğrafları... Yanında öğretmen olan eşi, küçük kızları, önlerinde bir doğum günü pastası, mumları üflüyorlar. Başka bir fotoğrafta, arkadaşlarıyla neşeli bir yemekteler.
Size minnettarız...
Lütfen o fotoğraflara tek tek bakın.
Yine gördük ki...
Vatan söz konusuysa başı açığı-kapalısı, içki içeni içmeyeni, sokakta kahkaha atanı atmayanı, imam hatibe gideni-düz liseden mezun olanı filan falan yok. Bunlar teferruat bile değil. Vatan söz konusuysa sadece “vatan”daş var!
Gördük ki...
Memleket meselesinin saçla başla, örtüyle, partiyle, giysiyle, cepkenle, kökenle, doğduğun şehirle, yaşam tarzınla, attığın oyla alakası yok. Buraya ait hissetmeyle alakası var, “Bu memleketli” olmakla alakası var.
Gördük ki...
“Ülke bütünlüğü”, “Sınır güvenliği” denince, artık “Sen-ben”, “Senden-benden” işi bitiyor. “Biz”lik başlıyor. Çünkü “Vatan bizim”!
Ve hakikaten bu noktada “Sizler-bizler-onlar” diye ayıranların, “Birileri ve diğerleri”, “Esaslar ve ötekiler” diye ayrıştıranların artık susması, iç siyaset malzemelerini dondurması gerekiyor.
Gördük ki...
Sınırımızda savaş olsa da hayat devam ediyor...
Ama hayat devam etse de orada canlar gidiyor ve canımız çok yanıyor.
Bu yazıyı yazarken televizyonda haberler açık yine. Afrin’ e giden askerlerimizin görüntüleri. Biri kameralara el sallarken “Düğüne gidiyoruz” diyor...
Gördük ki..
Savaşlar bitmemiş hâlâ...
Bari biz kendi içimizdeki psikolojik savaşları bitirelim..!

gülse birsel ile ilgili görsel sonucu


Gülse Birsel


Günün Sözü:


vatan ile ilgili atatürk sözleri ile ilgili görsel sonucu



İbrahim Birol,  http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/

28 Ocak 2018, Antalya