Merhaba Gönül Dostlarım,
' Beyaz Zambaklar Ülkesi ' adı altında dün başlattığım yazı dizimin ikinci bölümünü sizlerle bugün paylaşıyorum.
Yazımın bu bölümünde Rus yazar Grigory Petrov' un ' Beyaz Zambaklar Ülkesinde' adlı kitabını sizlere bir özet halinde sunmaya çalışacağım.
Petrov 1920 yılının sonunda Kırım’dan göç etti. Öldükten sonra bile ismini yaşatacak olan kitabı 1923 yılında yazdı. Kitap hem yazarından daha uzun ömürlü oldu, hem de en az yazarınınki kadar şaşırtıcı olan maceralı bir hayat sürdü. Beyaz Zambaklar Ülkesi, Finlandiya’dır. Ama Petrov’ un çok iyi bildiği ve uzun süre yaşadığı Finlandiya değil, ideal bir devlet, “vaat edilmiş ülke” ne olursa olsun gidilmesi gereken mükemmel bir ütopyadır. Çünkü Finlandiya, Petrov’ a göre, yoksulluktan ve olanaksızlıktan çıkmış, ekonomi, politika ve kültür alanlarında ideal bir toplumu yurttaşları, “hayat mimarları” yorulmak bilmeden çalışan insanlar sayesinde inşa etmiştir.
Bu çarpıcı roman “hayatın yenilenmesi” için bir rehber niteliğindedir..
Finlandiya eğitim sistemi ile Türkiye' nin eğitim sistemindeki bazı farklılıklara dikkatinizi çekmek istiyorum.
" Düşük maliyetler, kısa okul saatleri, ile yüksek akademik başarıyı; bireyselliğe, bağımsızlığa önem veren, öğrencilerine kendi eğitim programını kendi düzenleme sorumluğunu yükleyen eğitim anlayışıyla bol boş zamanı, eğlenerek öğrenmeyi birleştiren Fin eğitim sistemi hala eğitimin rüya ülkesi olmaya devam ediyor. İşte size Fin eğitim sistemiyle ilgili 9 şaşırtıcı gerçek.1- Finlandiya’da zorunlu okula başlama yaşı 7. 2- Fin eğitim müfredatı basit ve genel bir çerçeve tanımlamaktan ibaret. 3- Finli öğrencilere eğitim hayatlarının ilk altı yılında hiçbir şekilde not verilmiyor. Sekizinci sınıfın sonuna kadar not verme zorunluluğu yok ve öğrenciler standardize edilmiş bir sınav sistemine tabi değiller. Sadece 16 yaşlarındayken ülke genelinde bir sınava giriyorlar. 4-Öğretmenler gün boyu sınıfta ortalama dört saat ders veriyor. Haftada iki saati ise mesleki gelişimleri için eğitimlere katılmak için ayırıyorlar.İlk okulda öğrencilerin ders dışı/teneffüs olarak geçirdikleri zaman toplam 75 dakika. Amerika’da bu oran 27 dakikaya kadar düşüyor. Türkiye’de ise ortalama 45 dakika. 5-Tüm öğretmenlerin en az master derecesi var ve üniversite başarısı en yüksek %10’ luk dilim arasından seçiliyorlar. Öğretmenlik toplum gözünde statüsü en yüksek mesleklerden biri. 6-Öğrencilere ödev verilmiyor çünkü öğrenmenin yeri okuldur. 7-Fin okullarında spora bol bol yer var ama spor karşılaşmaları yapacak takımlar yok. Rekabet, üstünlük kazanmak Fin kültüründe değer verilen bir şey değil. 8-Finlandiya’da özel okul yok ve eğitim harcamalarının tümü devlet tarafından destekleniyor. Finlandiya’da okullar birbirleriyle rekabet etmiyor, aksine dayanışıyor. Okulların hemen hemen tümünün başarı düzeyi aynı. Bu yüzden okulun bir diğerine göre ayrıcalığı yok. 9-Pek çok Avrupa ülkesi ve Amerika’yla karşılaştırıldığında Finlandiya’da eğitime ayrılan bütçenin daha fazlası sınıf ortamına yansıyor. Çünkü öğretmenler de, yöneticiler de hemen hemen aynı maaşı alıyor. Bu yüzden Finlandiya’da eğitim maliyetleri çok daha düşük. Ancak 15 yıllık kıdemli bir öğretmen ortalama bir üniversite mezunundan daha iyi kazanıyor.
Handan Saatçıoğlu 2014
Finlandiya başarıyı bir günde yakalamadı. Yıllar içinde geliştirdi sistemini. Peki ne yaptı da başarılı oldu?
Finlandiya'nın eğitim sistemi tüm dünyaya örnek gösteriliyor. Peki Finlandiyalı öğrencileri hem mutlu hem başarılı kılan o sistem nasıl? Türkiye'de de uygulanabilir mi? Eğitimci Ali Koç, Fin modeline dair sorularımızı yanıtladı.
Daha az ders daha çok teneffüs, daha az ödev daha çok öğrenme... Öğrencilerin kulağına bu ütopya gibi gelebilir. Ama değil. Gerçekten böyle bir eğitim sistemi var. O eğitim sistemini uygulayan ülke Finlandiya. Eğitimdeki başarısıyla tüm dünyada parmakla gösteriliyor. Öyle ki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Beştepe' de eğitimcilerle yaptığı toplantıda da gündeme geldi, örnekler verildi.Finlandiya başarıyı bir günde yakalamadı. Yıllar içinde geliştirdi sistemini. Peki ne yaptı da başarılı oldu?
Hiç ödev yok
Finlandiya'da ilkokulda hiç ödev yok. Üst sınıflarda ise ödev olsa da sayısı az. Bu sistemle uluslararası değerlendirme sınavlarında hep en üst sıralarda yer alan Finlandiya'nın sistemi Türkiye'de de uygulanabilir mi sorusu sık soruluyor son zamanlarda. Finlandiya'nın nüfusu 5,5 milyona yakın. Türkiye'nin ise 80 milyonluk nüfusunda 18 milyon öğrenci var.
Alıntı : cnnturk.com
Önce Kendinizi Sevin, sonra da Sevdiklerinizin, sahip olduklarınızın ve size değer verenlerin kıymetini bilin ki, Mutluluğunuz daim olsun... En iyi dileklerimle. Esen kalın...
Unutmayın ki, sizin beğenmediğiniz yaşantınız, bir başkasının hayali olabilir.
Grigory Petrov, Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Beyaz Zambaklar Ülkesinde, kurgusal bir romandan daha çok ders verir nitelikte bir kitap. Okuduğunuzda insanı sorgulatan ve okudukça ülkemizi, kendimizi, yaşayışımızı sorgulatan bir eser. Ayrıca ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün okulların müfredatında okutulmasını istediği bir kitap olması bakımından da önemlidir. Çok etkilenerek, ders alarak okudum.
Beyaz Zambaklar Ülkesi bataklıklar ve kayalıklar ülkesi olarak adlandırılan 2 milyon nüfuslu Finlandiya’ nın tüm halkın aydınından, köylüsüne, subayından, memuruna, din adamlarından, öğretmenlerine kadar herkesin birleşerek ülkeyi kalkındırmalarını anlatıyor. Beyaz Zambaklar Ülkesi kitabının yazarı Grigory Petrov kitabı baş karakter Snelman’ın ağzından anlatmış ve kitap
bölümlerden oluşarak anlatılıyor.
Finlandiyalılar 1811 yılına kadar İsveç hakimiyeti altındaydılar. Bütün iktidar, ticaret ve sanat, okullar ve hatta kilise bile İsveçlilerin elindeydi. Yönetici ve aydın kesimi oluşturanlar, öğretmenler, doktorlar, memurlar ve subayların tamamı İsveçliydi. Bu insanlar Finlandiyalılara üstten bakıyorlardı. Bu durum Finlandiya halkının kültürel gelişimini de etkilemekteydi.19. yüzyılın sonlarına kadar kültürel gelişimleri sadece temel okuma yazma becerileriyle sınırlıydı. Fakat Rusya 1808 yılında Finlandiya’ nın yarısını ele geçirdi ve Rus Çarı eskiden sahip olunan tüm hakların aynı kalacağı sözünü verdi. Bu olay ile beraber kendi kültürlerini özgürce geliştirme olanağı elde ettiler. Fin kültürünü geliştirmek için önderlik etme görevini Johan Wilhelm Snelman üstlendi.
Snelman yeni nesil Fin aydınlarının en parlak temsilcilerinden biriydi. Finlandiya’ nın gelişmesi için adeta seferberlik ilan etmişti. Bu göreve öncelikle aydınlarla konuşarak başladı. Onlara aydın olunmanın halka üstten bakmak olmadığını, kendileri ne kadar bilgiliyse halkında öyle olması gerektiğini, öğrendikleri her şeyi halka da anlatmaları gerektiğini söylüyordu. Toplumun alt kesimlerini daha iyi bir hayat kurmak için ne yapmaları gerektiği konusunda eğitmeliydiler. Aydınlardan sonra ise sırada öğretmenler vardı. Yaz boyunca konferanslar veren Snelman öğretmenleri işlerini iyi yapmaları konusunda nasihatler veriyordu.
Din Adamlarını da bu hedef doğrultusunda çok önemli kişiler olarak görüyordu Snelman. Dinsizliği halkın sahip olduğu bütün kutsal değerlerin ölmesi olarak tanımlıyor ve bu maneviyat ruhunun ölmemesi adına ve insanların umutlarını kaybetmemeleri adına din adamlarına çok iş düşüyordu. Din adamları çocukları ve gençleri bir araya getirerek, onları etkilemeye ve inanç aşılamaya çalıştılar. Bunu yaparken de zekayı, bilimi ve hayatın zevklerini aşağılayıp küçümsemediler.
Yönetimde ise Finlandiya ve Rusya arasındaki anlaşma çerçevesince yeni hükümlerin yazdığı yeni bir anayasa 1816 yılında kabul edildi. Böylece parlamento yeniden faaliyete başladı. Finlandiya’ nın her yerinden devlet memurları Helsinki’ ye akın ettiler. Böylece İsveçli devlet adamları yerine Finlandiyalı memurlar geçmiş oldu. Snelman’ ın memurlara çağrısı ise şöyleydi: Vatandaşlarımızın yasalara saygılı veya daha fazlası olan derin adalet duygusuna sahip bireyler olarak yetiştirilmesi için bize yardımcı olun.
En büyük değişimlerden biri ise Ordu’da oldu. İsveçliler döneminde kışladaki askerler içki içer, kumar oynarlardı. Halkla ilgili olan hiç bir konuyla ilgilenmezler ve kaba davranırlardı. Snelman ve arkadaşları bu konuyla ilgili de bir yenilik yaptılar. Subaylara konferanslar vererek askeri eğitimin öneminden bahsettiler. Artık tüm aileler oğullarının askere gidip iyi terbiye almalarını istiyorlardı. Çünkü kışlada bilimden kültüre kadar iyi bir bireyin sahip olması gereken tüm özellikler anlatılıyor, askerler eğitiliyordu.
Bu ve bunun gibi birçok özelliğin değişmesi ve gelişmesi bu küçük ülke adına çok büyük adımların atılmasına sebep oldu. En alt kesimden en üst kesime kadar tüm insanlar çok çalıştı. Bataklıklar ve kayalıklar ülkesi olarak adlandırılan Finlandiya’da insanlar kayalıkların üstüne verimli topraklar yerleştirdiler ve buralarda tarım yapmaya başladılar. Üretim yaptılar, okullar açıldı insanlar okumaya başladılar. Bu ve bunun gibi birçok etken sonucu şuan da Finlandiya refah ve eğitim düzeyi çok yüksek bir gelişmiş ülkedir.
Yazar: Ilgın Kocaman
Günün Sözü :
"Yeni toplumlar yeni şarkılar üretirler."
" Kendimize ve halk kitlelerine çalışkanlık, azim ve disiplin, güçlü irade aşılayalım, bu özelliklere sahip nesiller yetiştirelim."
İbrahim Birol, http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/
24 Ocak 2018, Antalya
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder