Düşünceler
Merhaba Gönül Dostlarım,
" Biz millet olarak o kadar da duyarsız değiliz. Sadece alarm çalarken ne yapacağımızı şaşırıyoruz."
****
Bu Blog; bilgilerin, fikirlerin, duygu ve düşüncelerin paylaşıldığı, öğrenmenin ve gelişmenin yollarının arandığı bir ortam yaratmak ve böyle bir amaca hizmet etmek isteyen bir " Gönül Dostunuz" tarafından hazırlanmıştır. Dünle beraber gitti, düne ait ne varsa, bugün yeni günde, yeni bir şeyler söylememiz, paylaşmamız ve yapmamız lazım... Paylaştıkça değer kazanan tek şey, Bilgidir. Saygılarımla...
Düşünceler
Merhaba Gönül Dostlarım,
" Biz millet olarak o kadar da duyarsız değiliz. Sadece alarm çalarken ne yapacağımızı şaşırıyoruz."
****
Edebiyat
Merhaba Gönül Dostlarım,
Yandaki resim Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatının önemli yazarlarını bir araya getiren ender resimlerden biri.
Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı yazar ve şairlerine ekleyebileceğimiz daha bir çok isimler mevcut, onların tamamına bu sayfamızda yer verebilmek tabiiki imkansız, yinede o dönemin önemli yazar ve Şairlerinin bazılarının isimlerini hep birlikte hatırlıyalım. Ahmet Hamdi Tanpınar, Sait Faik Abasıyanık, Faruk Nafiz Çamlıbel, Ziya Osman Saba, Melih Cevdet Anday, Yusuf Ziya Ortaç, Ahmet Kutsi Tecer, Halikarnas Balıkçısı( Cevat Şakir Kabaağaç) Cahit Sıtkı Tarancı, Necip Fazıl Kısakürek, bunlardan bazıları. Burada adı geçen ve isimlerini sayamadığımız daha bir çok yazar ve şairlerimize Türk Edebiyat Tarihimize bıraktıkları güzel eserlerinden dolayı Rahmet, minnet, saygı ve şükran duygularımızla anıyor ve yad ediyoruz.
Merak edenlere Detaylı bilgi için ayrıca bkz. -> Cumhuriyet Dönemi Edebiyat Toplulukları ve Sanatçıları
İbrahim Birol
****
Kitap Tanıtımı
Merhaba Gönül Dostlarım,
Sizlerle bu sayfalarda Kitap Tanıtımı yapmadığımızdan bugüne üzerinden bir hayli zaman geçti, Bilindiği üzere önceliği olan konu başlıklarımız önem arz ettiği için bu sıralar yeni yayınlanan kitapları tanıtma fırsatı bulamadım. Zamanımıza damga vuran önemli bazı konuları anlatan bu her iki kitabın özetlerini aşağıda sizlerle paylaşmak istiyorum.
Kitap okumayla ilgili sözleri hiç bir zaman unutmamamız gerekir..
"Kitaplar da dostlar gibi az, fakat iyi seçilmiş olmalıdırlar." . "Yetişen zekaları kitaplarla beslemeyen uluslar, yıkılmaya mahkumdurlar." "Kitapsız büyüyen çocuk, susuz büyüyen ağaca benzer."
En iyi dileklerimle, esen kalın, İbrahim Birol
****
AJANDA 2021 HAYAT MEMAT Geleneksel Metis Ajandası’ nın bu yılki teması: Hayat Memat.2020’de yaşadıklarımız hem malumun ilanıydı, hem de bizi hazırlıksız yakaladı. On yıllardır bilim insanlarından, çevrecilerden, duyarlı politikacılardan gelen uyarılar, çığlığa varan alarm sinyalleri kulağımızın arkasında bir yerde vızlıyordu; ama hayatlarımızın ucu sonu belirsiz bir karantinaya dönüşeceğini öngörememiştik. Pandeminin maddi ve manevi faturası ağır oldu hiç şüphesiz. Kaybedilen canlar canımızı yaktı, bazılarımız işinden ya da sağlığından oldu, ilk andaki şaşkınlık ve korkuyu süreğen bir kaygı takip etti. İmkânı olanlar hayatlarını askıya alıp evlere çekildi, birçok kişi ise göstermelik önlemlerle eskisi gibi çalışmaya ve yaşamaya devam etmek durumunda kaldı; felaketler karşısında bile eşit olmadığımız ortaya çıktı. Yine de bu sıkıntılı süreç bir şeylerin farkına varmamızı sağladı. Dünya üzerindeki diğer canlılara ne istersek yapabileceğimizi düşünmenin yanlış ve tehlikeli olduğunu gördük mesela. İnsan işgalinden kısmen de olsa kurtulan doğanın yeniden canlanabildiğini gördük. Hayatlarımızın aslında ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha fark ettik ve belki de hayatta neyin gerçekten önemli olduğunu sorduk kendimize. Hayat Memat ajandası da işte bu düşüncelerden doğdu: hayat ve ölümle ilişkimizi gözden geçirme ihtiyacından. Bunun için yine kitaplara çevirdik bakışlarımızı ve sevdiğimiz yazarların rehberliğinde hayata ve ölüme farklı perspektiflerden bakmaya çalıştık. Belki daha az kayıt düşeceğiz bu yıl ajandalarımıza, ama zihinlerimizde daha çok yol alabilmeyi umuyoruz. Fiziksel mesafemizi korurken sosyal dayanışmayı güçlendirmek, hayatın ekonomik çıkarlara kurban edilmediği bir dünya kurmak azmiyle, sağlıklı bir yıl dileğiyle. .
Yazarlar: Özde Duygu Gürkan Müge Gürsoy Sökmen Savaş Kılıç Emine Bora
****
Nasıl huzurlu, mutlu bir hayatı sadece kendimiz olarak yaşarız? Zamana damga vuran bir özgürleşme kitabı. Özgürlüğe hoş geldin!
Yazarlar: Güneş Tan ve Serhat Koçak
https://youtu.be/mBLCIdsxDZE
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü çerçevesinde düzenlenen Konferans, Mirabal kardeşlerin ölümünün 50. yıldönümünü anacak.
Patria Mercedes Mirabal, María Arjantin Minerva Mirabal, Antonia María Teresa Mirabal ve Bélgica Adela "Dedé" Mirabal-Reyes Dominik Cumhuriyeti'nde siyasi muhaliflerdi ve Rafael Trujillo' nun diktatörlüğünü sona erdirmek için çalıştı.
Kız kardeşler, Trujillo rejimine karşı "14 Haziran Hareketi" olarak bilinen bir grup muhalif yarattı. Bu grup içinde "Mariposa" (kelebekler) olarak bilinirlerdi.
Kız kardeşlerden ikisi, María Argentina ve Antonia María Teresa, birçok kez hapsedildi, tecavüze uğradı ve işkence gördü. 25 Kasım 1960'da üç kız kardeş - Patria Mercedes, María Argentina Minerva ve Antonia María Teresa - öldürüldü. Dördüncü kız kardeş, Adela "Dedé" Mirabal-Reyes suikasta uğramadı ve hala kız kardeşlerinin hafızasını korumak için çalışıyor. Konferans sırasında hazır bulunacak ve dinleyicilere hitap edecektir.
17 Aralık 1999'da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 25 Kasım'ı kız kardeşlerin anısına Uluslararası Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü'nün yıllık tarihi olarak belirlemiştir. Alıntı: http://www.unesco.org/
****
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü. 1999 yılında kadına yönelik şiddete karşı toplumda farkındalık yaratmak amacıyla Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kararı ile ilan edildi.
BM Genel Kurulu 1999 yılında 25 Kasım gününü Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olarak ilan etti.
Bu günün 25 Kasım olarak belirlenmesinin nedeni 1960 yılının 25 Kasım'ında Dominik Cumhuriyeti'nde meydana gelen Mirabal kardeşler cinayetine dayanıyor.
Ülkeyi diktatörlükle yöneten Rafael Trujillo' ya karşıtlığıyla bilinen Mirabal Kardeşler adlı üç kız kardeş, Trujillo' nun, "Ülkede iki tehlike var: Kilise ve Mirabal Kardeşler" şeklinde yaptığı açıklamadan günler sonra vahşice öldürüldüler.
Mirabel kardeşlerin tecavüz edilerek vahşice öldürülmesi, onları diktatörlüğe karşı mücadelenin sembolü haline getirdi. Bütün dünyada yankı bulan bu gelişmeler karşısında Birleşmiş Milletler 17 Aralık 1999'da, cinayetin işlendiği gün olan 25 Kasım'ın "Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Mücadele Günü" olarak benimsenmesine karar verildi.
Alıntı: haberturk.com.tr ****
Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi kısa adıyla İstanbul Sözleşmesi, 11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul'da imzaya açılmış ve 1 Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir. ... Sözleşme, Türkiye bakımından 1 Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Günün Sözü : " Büyük başarılar, değerli anaların yetiştirdikleri seçkin evlatlar sayesinde olmuştur. Dünya üzerinde gördüğümüz her şey, kadının eseridir. Toplum hayatının kaynağı, çağdaş aile hayatıdır. Siyasal ve toplumsal hakların kadın tarafından kullanılmasının, insanlığın mutluluğu ve saygınlığı açısından gerekli olduğuna inanmaktayım. " Mustafa Kemal Atatürk
Merhaba Gönül Dostlarım,
Kıymetli Öğretmenlerim;
Bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü. Öğretmenlik mesleğini, öğretmenin toplumdaki yerini ve önemini belirtmek, saygınlığını artırmak, öğretmenler arasında sevgi, saygı ve dayanışma bağlarını kuvvetlendirmek, mesleğe yeni başlayan aday öğretmenlerin mesleğe kabul törenini gerçekleştirmek ve emekli öğretmenleri saygı ile anmak, mesleğini icra ederken çeşitli saldırılara maruz kalarak şehit düşmüş ve dünyadan ahirete göçmüş öğretmenlerimizi rahmet ve saygı ile anmak amacıyla, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün millet mektepleri başöğretmenliğini kabul ettiği 24 Kasım günü, 1981 yılından bu yana Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır.
Bugün tüm öğretmenlerimizin hizmetlerine karşılık, saygı ve sevgi ile anıldığı, öğretmen ve öğretmenlik mesleği ile ilgili farkındalığın oluştuğu güzel bir gündür. İnsanoğlu var olduğu günden beri onun eğitimi de en az fiziksel varlığı kadar önemli ve değerli kabul edilmiştir. İnsan, içinde doğup büyüdüğü aile ortamında temel bilgileri aldıktan sonra daha donanımlı hale gelmesi için bir terbiyeciye, eğiticiye, öğreticiye yani öğretmene muhtaçtır. İnsan, öğretmen sayesinde ancak ahlakı, maneviyatı, bilgiyi beceriyi, medeniyeti öğrenebilir.
Kültürün ve medeniyetin temelini eğitim öğretim oluşturur ve onun yapıcısı da öğretmendir. Kültür ve medeniyet seviyesini yükseltmiş milletlerin en temel ölçüsü öğretmen ve eğitime verdiği değer ile anlaşılmaktadır. Yarınların daha aydınlık olması, muasır medeniyetin üstüne çıkma hızımız eğitime ve öğretmene verdiğimiz değer oranında olacaktır. Bunu başarmak için fedakârca çalışan öğretmenlerimize saygı ve şükranlarımı arz ediyorum.
Yüce Kitabımız Kuran “Oku!” emiri ile başlamıştır. Yine “Hiç bilenler ile bilmeyenler bir olur mu?” ayetini bilmeyenimiz nerede ise yok gibidir. İnsanlığın en kıymetli öğretmeni olan Sevgili Peygamberimiz “İlim Çin’de dahi olsa onu alınız.” “İlim öğrenmek, kadın-erkek her Müslümana farzdır.” Sözleri öğrenmenin ve öğretmenin değerini ifade etmektedir. Bütün bu büyük hakikatlerin insana aktarılması işini üstlenen ideal insandır öğretmen. Bundan dolayıdır ki biz öğretmenler, üzerimizdeki ağır sorumluluğun bilinci ile hareket etmeli, mesleğimizi en güzel bir şekilde yerine getirmeye gayret etmeliyiz.
Öğretmen çok iyi bilir ki, sevgi olmadan bu mesleğin ideal bir şekilde yapılması mümkün değildir. Öğretmenlerini sevme oranına göre çocuklarımız eğitim öğretimde başarı göstermektedir. Kalbimizde öğrencilerimize duyduğumuz sevgi, onların eğitim öğretim bakımından gelişmesini, kişiliklerinin oluşumunu sağlayan en temel şeydir. Kısaca sevgi öğretmenlik mesleğinin özüdür.
Öğretmen, öğrencilerine ve bütün topluma aydınlanmada liderlik yapma misyonunun sahibidir. Bu nedenle sürekli kendini geliştirmeli, yenilikleri yakından takip etmeli, mesleğinin onurunu ve şerefini her zaman korumalıdır. Bizim her halimiz saygınlığımızı arttırmalıdır.
Devletimizin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vecizeleri ile sözlerimi tamamlamak istiyorum.
“Dünyanın her tarafında öğretmenler insan topluluğunun en özverili ve saygıdeğer unsurlarıdır.”
“Öğretmenler; Yeni nesli, Cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğitimcilerini, sizler yetiştireceksiniz ve yeni nesil, sizin eseriniz olacaktır…”
Bu duygu ve düşünceler ile tüm öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Gününü kutlar, öğretmenlerimize başarı, sağlık ve mutluluklar dilerim.
BİR KÖY ÖĞRETMENİN ANISI..
Bir gün öğretmenler odasında sınav kâğıtlarını okuyordum. Bir yandan da kız öğrencilerin yanlış olan cevaplarını silip, sınıfı geçecek notu alacak şekilde düzeltiyordum.
Öğretmenler odasına giren bir beyin bu durum dikkatini çekmiş. Neden kız öğrencilerin sınav kâğıtlarını değiştirdiğimi sorduğunda cevabım şu oldu:
‘'Bu kızlar eğer sınıfta kalacak olurlarsa babaları okuldan alıp 12-13 yaşında evlendirecek. Ama sınıflarını geçerlerse evlilik yaşları en az 15-16 olacak. Hem en tembel öğrenci bile derste mutlaka bir şeyler öğrenir.’'
Yarım saat kadar sonra okul müdürümüz beni yanına çağırdı.
Öğretmenler odasında ne yaptığımı sordu.
Sınav kâğıtlarını okuduğumu söyleyince müdür:
‘'Peki bir bey gelmiş yanına ona ne söyledin?’'
diye sordu.
Öğretmen Okulundan yeni mezun olmuştum. İdealist bir yapıya sahiptim. Gençliğin verdiği güçle kızgın bir şekilde
‘'Size beni mi şikâyet etti o bey?’'
deyince, müdür; o beyin müfettiş olduğunu yanına gelip kendisine:
‘'Müdür bey benim sizi teftiş etmeme gerek yok sizin zehir gibi gencecik öğretmenleriniz var kendisine teşekkürlerimi iletin’'
Alıntıdır
https://youtu.be/dpLfSg7G1z0“Kar, kış deyince aklınıza ne geliyor?” diye sorulduğunda, “Soğuk hava, kalın giyecekler, grip, zorlaşan ulaşım, kızak, kardan adam, doğalgaz...” diye başlıyoruz saymaya. Yüreğimizde birazcık da sevgi varsa listemize evsiz barksızları, maddi sorunları olanları, yolu olmayan köyleri, sokak hayvanlarını ekliyor, empati kurmaya çalışıyoruz. Çevremde konuşulanları ve haberleri dinlediğimde anladım ki bütün bu saydıklarımızı toparlayıp pozitifleri terazinin bir kefesine, negatifleri diğerine yerleştirdiğimizde yaşanan zorluklardan dolayı kışa ait negatifler kefesi ağır olarak algılanıyor. Kış hiç de takvim yapraklarındaki kadar sevimli gelmiyor. Sabırsızlıkla bekleniyor gidişi. İbrahim Birol