19 Kasım 2020 Perşembe

LİDERLİĞİN ÖZÜ NEDİR ?

 




Merhaba Gönül Dostlarım,

Çok değerli eğitimcilerimizden Mümin Sekman' ın bir yazısının bazı bölümlerinden  alıntı yaparak bugünkü sayfamda Lider Nedir? Bir liderde bulunması gereken vasıflar nelerdir? sorularının cevaplarını, zamanımızın dünya liderlerinden biri olan Almanya Başbakanı Angela Merkel' i örnek olarak ele aldığım, kendisinin bilinen ve bilinmeyen yönlerini  kısa bir biyografisine bakarak, bu yazımda sizlerle birlikte bulmağa çalışacağız. 

Ama öncesinde bir lider olabilmek için hangi vasıflara sahip olmamız gerektiği hususunda değerli hocamız Sayın Mümin Sekman' ın sözlerine bir kulak verelim.

İbrahim Birol

&&&&

Liderlik güzel söz söyleme, iyi hitap etme, insanları motive etme, en önde gitme, en başta oturma, şirketi ya da toplumu temsil etme, havalı, karizmatik görünme değildir! Peki öyleyse nedir? Daha da önemlisi lider kimdir, ne yapar?

Liderlerin amacı, bir şirketin ya da bir ülkenin daha iyi bir seviyeye ulaşmasını sağlamaktır. Liderlik,  bir insanın  kendisi için değil, ait olduğu topluluğun çıkarı için hizmet etmesi  demektir. Sadece kendi başarısını,  kendi çıkarını, kendi şan ve şöhretini düşünen insandan lider olmaz. Barak Obama’nın yemin törenini yöneten vaiz Rick Warren’ in dediği gibi, “Bir liderin kendisine sorması gereken en önemli soru, nelere sahip olduğu değil, sahip olduklarıyla neler yaptığıdır. ... Liderliğin özü, insanın içinde bulunduğu durumdan, kendine görev çıkarmasıdır.

Atatürk, Nelson Mandela, Mahatma Gandi, Martin Luther King gibi daha onlarcasını sayabileceğimiz tarihi değiştirmiş insanların hiçbirisi iktidar sahibi değillerdi. Ama her biri, ait oldukları toplumların daha iyisini hak ettiğine inanan tutkulu insanlardı.                                   Mümin Sekman, www.kigem.com                                                                                                                                                                                                                                                   &&&&                                                                                                                                                                 ANGELA MERKEL

Time dergisi tarafından yılın kişisi seçildi.
Nedenini aşağıdaki öz geçmiş veriyor.
Angela Dorathea (Kasner) Merkel. Tam adı bu. 1954 doğumlu.
Babası protestan papazı, annesi İngilizce öğretmeni…
Hamburg’ ta Dünyaya geliyor, henüz dört aylıkken, Berlin’e 50 kilometre uzaklıktaki Templin kasabasına taşınıyorlar. O tarihte duvar yok. Sene 1961. Rüzgâr dönüyor. Duvar örülüyor.
Yedi yaşındaki Angela ve ailesi, Doğu’da mahsur kalıyor. Matematik, fen ve lisan derslerindeki başarısı üzerine, Goethe’nin, Nietzsche’nin, Wagner’in de mezun olduğu Leipzig Üniversitesi’ne kabul ediliyor.
Fizik diploması alıyor. O zamanlar Sovyetler gümbür gümbür, herkes ruh gibi takip ediliyor,
papazın kızı da mecburen kızıl’ laşıyor, komünist gençler derneğine yazılıyor.
Doğu Berlin Üniversitesi’ne geçiyor, Quantum fiziğinde doktor oluyor.
Henüz 20’sindeyken siyasete bulaşıyor, 36 yaşındayken Lothar de Maiziére hükümetinin sözcüsü oluyor. “Berlin Duvarı yıkılmasaydı, benim hikâyem de sıradan bir Doğu Alman hikâyesi olarak kalırdı” diyor… Ama duvar yıkılıyor. Duvar yıkılır yıkılmaz tası tarağı topluyor, Berlin’in öbür yakasına atlıyor. Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi’ne üye oluyor.
“Kara dev” lakaplı Helmut Kohl’den ağabeylik görüyor. Sonrası malum… Erkek egemen partide, erkeklerin en üstüne çıkıyor, Almanya’nın en genç başbakanı, ilk kadın başbakanı oluyor.
Şimdi gelelim…
“Kadın” Angela’ya.
23 yaşında Doğu Berlin Üniversitesi’ndeyken hoca-asistan aşkıyla, fizik profesörü Ulrich Merkel’le evleniyor. Angela Kasner, Angela Merkel oluyor. Çocukları olmuyor.
Duvar yıkılmadan yuva yıkılıyor. 28 yaşındayken boşanıyor. “Doğu’da olmadı, bi de Batı’da deneyeyim” diyor,
Batı’ya geçtikten sonra, 44 yaşındayken, gene profesör ama bu defa kimya profesörü Joachim Sauer’ le evleniyor. Fizik profesörü kocadan kimya profesörü kocaya geçiyor,
biyoloji gene denk gelmiyor, gene çocukları olmuyor. Albert Einstein’ın da ders verdiği
Humboldt Üniversitesi’nde ders veren Joachim Sauer, moleküler kimyada Almanya’nın en önemli10 bilim adamı arasında yer alıyor.
Angela gibi o da Doğu Almanya doğumlu… Angela gibi ikinci evliliğini yaptı.
İlk evliliğinden iki oğlu var. Eşim başbakan oldu, malı götüreyim, oğullarıma gemicikler alayım,
cızbızcı açayım demiyor.
Basından, protokolden uzak duruyor. Gayet mütevazi yaşıyor. Sadece tatilde birlikte görülüyorlar.
Eşinin parlamentodaki yemin törenlerine bile katılmıyor, laboratuvarındaki televizyondan seyrediyor.
Stern dergisi Joachim Sauer için “operadaki hayalet” sıfatını kullanıyor.
Angela ise, eşi için kısaca “o çok iyi bir adam” diyor.
Angela 28 sene evvel boşanmasına rağmen, hâlâ ilk eşinin soy adını kullanıyor.
“Eski eşini, gençlik aşkını unutamadı” gibi dedikodular var;
Günahı boynuna…

“Merkel soyadıyla tanındığım için değiştirmedim” diyor o sadece...
Battal giyiniyor, genellikle üniforma gibi hep aynı kıyafetleri tercih ediyor.
Altında pantolon, üstünde ceketimsi bi şey,
sadece renkleri değişiyor.
Langur lungur yürüyor.
Yüksek topuk giymiyor.
Mizahçılar hep bu tarafına vuruyor,
“Alman köylüsü” muamelesi görüyor.
Bi defasında Karl Lagerfeld’ e sordular,
nasıl buluyorsunuz diye…
“Berbat” dedi. Başkasına da sormadılar.
Bazen, kaş yapayım derken göz çıkarıyor.
Başbakan olduğunda baloya davet edildi, göğsü açık şifon bi gece elbisesi giydi,
memeler kadraja sığmadı..İtalya’da herkesin içinde havluya sarınarak mayosunu değiştirmeye kalktı,
The Sun gazetesine yakalandı, açıkta kalan poposunun fotoğrafını yayınladılar,
memeler zarif kaldı. Ama umurunda bile değil, kilolu vücuduyla barışık…
Diyet yapmıyor. Spor yapmıyor. “çekici olmasaydım evde kalırdım, halbuki ben iki defa evlendim” diyor.
Magazin basını en çok saçına takıyor, kısa kahküllü oğlan çocuğu modeli
yerden yere vuruluyor. Eskiden ya kendisi kesiyor, ya da sıradan kuaförlerle idare ediyordu.
Başbakan olunca, Berlin’de eş cinsel bi kuaför var, pek meşhur, ona götürdüler, nafile kardeşim,
saç hâlâ aynı saç.
İngilizce, Rusça biliyor. Makine gibi, sabah 6’dan gece 24’e kadar çalışıyor.
Enine boyuna tartmadan harekete geçmeyen, serinkanlı bir bilim insanı o…
Daima sakin kalmayı başarıyor. Ama konuşmaya başladığında etrafını büyülüyor,
yere bakan yürek yakan cinsinden…
Müthiş bir analitik zekâsı var, ayrıntıları asla kaçırmıyor. Destekçileri ona, isminin kısaltılmış haliyle
“Angie” diye sesleniyor.
Seçim kampanyalarında Rolling Stones’un Angie’ si çalınıyor.
Dans etmeyi sevmiyor. Klasik müzik seviyor.
Her sonbaharda Bayreuth’ta düzenlenen Wagner Festivali’ni kaçırmıyor.
Lüks sevmiyor.
Şehir hayatından hoşlanmıyor, çayır çimende mutlu oluyor.
Başbakan seçilmeden önce, özel hayatında modası geçmiş Opel’e biniyordu,
Berlin çeperinde mütevazı bir evde oturuyordu.
Şimdilerle vakit bulamıyor, ama bahçesinde çiçeklerini çapalarken dinlendiğini söylüyor.
Bizimkiler gibi bahçıvan çalıştırmıyor. Hobisi, eşine yemek yapmak…
Alman klasiği patates çorbası’ yla parmakları yedirttiği söyleniyor.
Dışarıda yemeğe çıkmak için en beğendiği adres, Berlin’deki Yunan restoranı Cassambalis…
üstelik “başbakan bizim müşterimiz” diye hesaplara geçirme yapmıyorlar,
fiyatları gayet makul… Zaten, lezzetiyle değil de kazıkçılığıyla sükse yapmaya çalışan
ukala dümbeleği bir yer olsa, Merkel’in oraya gitmesi mümkün değil.
Yengeç burcu… Tipik özelliklerini taşıyor. Cesaretle endişenin, çılgınlıkla huzurun,
ilelebet fedakârlıkla tık diye vazgeçmenin kesiştiği nokta…
Sezgileri çok güçlü.
Gerçekleştiremediği hayali var mı? Var. Trans-Sibirya demiryoluyla Moskova’dan Vladivostok’a,
karlar altında tren seyahati yapmak istiyor. “Çocukluğumdan beri düşlerim, bir gün mutlaka” diyor.
Her lider gibi, Angela’ya da belden aşağı vuruldu. KGB arşivlerinde yer alan
tozlu hatıralar piyasaya servis edildi. Doğu Almanya’da üniversite öğrencisiyken,
göl kenarındaki çıplaklar kampında çekilmiş anadan üryan fotoğrafları yayınlandı.
O zamanlar da balık eti imiş, ama güzel kızmış doğrusu…
Kariyerine olumsuz etkisi sıfır oldu. Alman halkı oralı bile olmadı. Çünkü Alman halkı,
kimin soyunduğuyla ilgilenmiyor, halkı soyan var mı, ona dikkat ediyor.
Hırsızlık yapmıyor. Başbakanlık maaşı dışında geliri yok.
Time dergisi tarafından
“yılın kişisi” seçilen Angela, özetle bu.
Peki neden o seçildi? Time dergisinin yayın yönetmeni
Nancy Gibbs anlatıyor.
“Şahsi menfaate taviz vermediği için, zorbalığa taviz vermediği için,
dünyada az bulunan ahlaki liderlik gösterdiği için” diyor.
Kayhan Sarısoy·

https://youtu.be/2K7jMLS-7iw

Günün Sözü :"  Eğer bir işin başında bir lider varsa, orada değişim vardır; değişimin olmadığı yerde lidere ihtiyaç yoktur."

Gerçek Dostlar  ⚠️                                                              İbrahim Birol, http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/                          19  Kasım 2020 Antalya-Türkiye


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder