29 Mart 2023 Çarşamba

GÖNLÜ ZENGİN OLABİLMEK

                                                                           





Merhaba Gönül Dostlarım,

" Rahmet, bereket ve oruç ayı olan Ramazan; kardeşlik ve sevgi bağlarının güçlendiği, ruhlarımızın güzel öğütlere ve uyarıcı telkinlere açık olduğu, manevi duygularımızın canlılık kazandığı, birlik ve beraberliğimizin daha da güçlendiği kutsal ve uğurlu bir aydır."

****
Bu amca ve teyze gündüzleri İzmir Üçyolda parkta duruyorlar, akşamları ise yakınlarda bir cafe sahip çıkmış cafe de kalıyorlar. Üstelik teyze rahatsız sondayla geziyor..
Bugün akşam biraz yemek, ceket, battaniye, yastık gibi birkaç parça bir şeyler götürmek için dışarı çıktık, yanlarına gittik cafe de bir masada oturmuş makarna ve zeytin yiyorlardı muhtemelen dışarıdaki insanlar getirmişler.
Biz de götürdüğümüz şeyleri verdik, çok mutlu oldular bizi masalarına oturttular yemeklerini bizimle paylaşmak istediler, ısrarla ne içersiniz diye sordular çay söylemek istediler gönülleri o kadar zengindi ki anlatamam..
Biraz muhabbet ettik devlet sığınma yerlerine falan gidemiyor musunuz diye sordum, amca şöyle cevap verdi, devlet bize yer imkanı sağlıyor fakat ayrı ayrı yerler veriyor aynı yerde kalamıyoruz, 27 yıldır evliyiz biz, ben onu görmeyince arıyorum o da beni görmeyince arıyor.
iyi günde kötü günde hastalıkta sağlıkta hep beraber olacağız diye söz verdik o yüzden dışarıda kalıyoruz ama beraber kalıyoruz. Dedi.
Yapabileceğimiz bir şey varsa bir şey lazımsa söyleyin dedik, bize şey lazım amca dedi merakla ne lazım acaba diye dinledik maydanoz dedi maydanoz suyu içmesi gerekiyor eşimin dedi o an içim burkuldu bizim her şeyimiz olduğu halde isteklerimiz hiç bitmezken o amca ve teyze sadece maydanoz suyu istiyorlardı. Onların zengin gönülleri ve birbirlerine olan sevgileri çok duygulandırdı bizi..
Netden alıntıdır

İZMİR - Bir an olsun birbirlerinden ayrı düşmemek için farklı bakım evlerinde kalmayı reddedip 2 yıldır park ve kafelerde yaşayan çiftin hikayesi, sosyal medyada paylaşım rekoru kırdı. Çifti kaldıkları bir kafede gece yarısı bulan yürekli bir kadın onlar için dayalı döşeli bir ev tutarak aynı yastığa baş koymalarını sağladı.

****

"Bir bahçeniz olsun.
Ve mutlaka yaprak döken ağaçlar dikin.
Böylece zamanın geçtiğini daha iyi anlarsınız..."
Corbusier

Önce Kendinizi Sevin ve sonra da Sevdiklerinizin değerini bilin ki, Mutluluğunuz daim olsun...En iyi dileklerimle. Esen kalın...
 
İbrahim Birol

https://youtu.be/giG_x29tTXU

    the Year    Gerçek Dostlar    ⚠️   

25 Mart 2023 Cumartesi

SOKAK SATICILARI (3/3)

 






Merhaba Gönül Dostlarım,

Yüksek binalar, plazalar, gros marketler, AVM lerin olmadığı yıllarda kasaplık ürünler hariç neredeyse her şey kapımıza kadar gelirdi, sokaklarımızdan geçerdi. Teknoloji, ambalaj sanayi, mimari yapı tarzı, kurallar değiştikçe ihtiyaçlarda bunlardan etkilenip yön ve şekil değiştirdi, bu gibi işleri meslek edinen satıcıların bir kısmı işlerini yapamaz hale geldi, bir kısmı yarıştan, ticaretten koptu.

Neler satılırdı neler, ne iş kolları vardı. Sokak sokak gezenler, cadde, köşebaşı, meydan ve durakların yarı sabit satıcıları, okul önü satıcıları, stat çevresi, sinema, restoranlarda satış yapanlar. Ne çabuk ta kayboldular, yok olup gittiler...
Hızla büyüyen sanayileşen şehirlere, teknolojiye ayak uyduramadılar. Yenileri de hoparlörleri ve cingıllarıyla tuhaf ve tatsız bir şekilde karşımıza çıktılar! Neler geçmezdi ki, eski İstanbul'un, İzmir'in, Ankara'nın diğer illerin sokaklarından. O yıllarda üç tekerlekli çekçek arabaları yoktu, Her şey sırtta taşınırdı. Sloganlar ise çok farklıydı.

"Bohçacı geldiii hanımmmm!" Çarşaf, dantel, masa örtüsü, nevresim, pikeleri gezdirirler, her kapıda bohçayı bir çırpıda açar, hanımlara ısrarla gösterirler. Seyyar tabakçılar gibi taksitlerle de satarlardı.
Şans-kader-kısmet avazları ile niyetçi geçerdi... Zinciri beline bağlı, elinde tefiyle ayıcı vardı.
Genellikle ay sonları maaşların bitmesini bekleyen eskiciler, "Eskiiiiler alırım" nidalarıyla dolaşır, kullanılmış elbise veya eşyaları ucuza kapatmaya çalışırlardı. Elbiselerini naylon eşya ile değişenler, şişelere mandal verenler de vardı. Kundura tamircisinin de seyyarı vardı, ayakkabıların burun ve topuklarına demir çakar, sonra da bir güzel boyarlardı. Mutfaklarda kullanılan ve delinen gaz ocaklarını tamir için lehimciler geçerdi.
Çocukların bayıldığı pamuk helvacıları, süpürgeci, ne dediği pek anlaşılmayan sütçü, galetacı, halkacıyı, rengârenk kıvrılmış kâğıtlarla rüzgâr fırıldaklarını sepete koyan fırıldakçı takip ederdi.
At veya merkeplerin yanına dolaplar bağlayıp, içine de su damacanaları koyup satan sakalar dolaşırdı. Hava kararıp gece olunca kışın bozacı, salepçi geçerdi. Bir de bizlere güvende olduğumuz hissini uyandıran mahalle bekçileri vardı. Onlar bir şey satmaz sadece düdük çalarlardı.
Askılı yoğurtçusu, zerzevatçısı, kalaycısı, hallacı, macuncusuyla zaman tünelinde anılara yolculuğumuza başladık bir kere, böyle devam ediyoruz.

Yazı ve Fotoğraflar: Haluk Özözlü



    the Year    Gerçek Dostlar    ⚠️   










24 Mart 2023 Cuma

SOKAK SATICILARI (2/3)

















Merhaba Gönül Dostlarım,

Seyyar satıcı; herhangi bir malı veya hizmeti sokakta gezerek ve bazen yüksek ses kullanarak satan kimse. Mallarını sabit bir noktada bekleyerek satanlara genellikle sokak satıcısı denir.


Toprak temizdi.
Gökyüzü ve hava temizdi. Bize sundukları da. Biz de temizdik.
Pazardan peynir almak risk değil, sokak satıcıları dosttu. Onlarla selamlaşıyorduk.
Merhabanın hatırı vardı.
Hijyen, kalite ve garantinin belgesi işte bu merhaba idi. Sütçümüz, yoğurtçumuz, sebzecimiz vardı. Hal hatır sorduğumuz, hangi zeytinden hoşlandığımızı bilen, iyi peynirden bizi haberdar eden bakkalımız vardı.
Şimdi.. Şimdi potansiyel tehlike olarak görüldüğümüz ve üstümüz arandıktan sonra girdiğimiz süper marketlerin on binlerce çeşidinin arasında “merhaba” dan mahrum alış veriş yapıyoruz.
Labirentin içinde raflarda şekiller, mesajlar ve imajlar var.
Reklamlar bizi zaten kodlamıştır önceden; algılıyor ve alıyoruz. İsminin başında hiper, süper ve mega gibi sıfatların bulunduğu mağazalarda, oraya ne kadar çok giderseniz gidin, güvenlik görevlileri, reyon sorumluları ve kasiyerlerle muhabbet kuramazsınız. Market arabalarıdır orada size en çok tanıdık gelen.
İnsan bazen laf atmak ister “işler nasıl gidiyor” veya “hayırdır bugün sol ön tekerin gıcırdıyor” diye. İnsanın hayatında kalabalıklar çoğaldıkça, yalnızlıklar da çoğalıyor. Bakkalların gidişiyle, sokakların ruhu da gitti.
Ve lezzetler de gitti. Yılın on iki ayı muhteşem görüntüsüyle arzı endam eyleyen sanal domatesler gibi. Domates mevsimini kaybettiği günden beri, çok şeyi kaybettik. Halbuki domates önemlidir. Mevsimi bittiğinde gidişine üzülmek, yokluğunda özlemek zamanı geldiğinde kavuşmaya sevinmek çok önemlidir. Kokusu çok önemlidir. Yöresi ve lezzeti de. Her yöre bir başka domates, bir başka domates lezzeti demektir. Artık yörenin adı; sera.
Sadece domates mi? Ekmek mesela. Ekmek, ekmek gibi kokmuyor. “Bir dilim ekmek” anlamını yitirdi. Ekmeği kesemiyorsunuz. Gerçek bir dilim gibi bir dilim çıkmıyor. Vitaminlerle şişirilmiş, kuş gibi hafif ve lezzetsiz.
Çay mesela. Çay, çay gibi kokmuyor. Seylanla Türk çayını, tomurcukla çay çiçeğini karıştırarak formüller üretiyor ve telef oluyoruz.
Evet.. Şimdi, brokoliyle tanıştık, dört mevsim domatesle ve daha neler neler.
İmkanlar arttı, çeşitler arttı. Şimdi herşey her zaman var. Ama bu hengamenin, bu hayat düzeninin neticesi hamburgerle başbaşa kalışımızdır.
Şimdi herşey, her zaman var ve her şey kıymetsiz.
Bir süper marketten alışveriş yapmaya çalışmak, sevdiğiniz birini bulamayınca telesekretere not bırakmak gibi aslında. İkisinde de muhatabınız yok, içinizden konuşursunuz; sizi duyan olmaz.
Bu çağın cilvesi herhalde. Kalabalıkların içinde yalnızlığı yaşamak ve bundan keyif almaya çalışmak. Ama vakumlu, dondurulmuş, hijyenik ve ambalajı güzel hayatımızda eksik bir şeyler var. Önemli bir şeyler.
Domatesin tadı gibi. Merhabanın hatırı gibi…
( "Hayat Güzeldir" sayfasından.)

https://youtu.be/ibDVP0RL5WQ


    the Year    Gerçek Dostlar    ⚠️   

23 Mart 2023 Perşembe

SOKAK SATICILARI (1/3)

 























Merhaba Gönül Dostlarım,  

Seyyar Satıcı ; herhangi bir malı veya hizmeti sokakta gezerek ve bazen yüksek ses kullanarak satan kimse. Mallarını sabit bir noktada bekleyerek satanlara genellikle sokak satıcısı denir.

Ona ;
-"Yumurtaları ne kadara satıyorsun?"
diye sordu."
Yaşlı adam cevap verdi,
-"Tanesi 1 lira hanımefendi" deyince,
-"5 liraya 8 yumurta alacağım, yoksa gideceğim. ' ' '
Yaşlı satıcı şöyle cevap verdi:
-"Gel istediğin fiyata al.
Belki de bu iyi bir başlangıç olur çünkü bugün tek bir yumurta bile satamadım"
Yumurtaları aldı ve kazandığını (!) hissederek çekip gitti.

Süslü arabasına bindi ve arkadaşıyla lüks bir restorana gitti.
Orada, o ve arkadaşı, istedikleri her şeyi sipariş ettiler.
Biraz yediler ve sipariş ettikleri birçok şeyi de yemeden bıraktılar.
Sonra hesabı istedi.
Fatura ona 150 TL'ye mal oldu.
200 TL verdi ve üstü kalsın dedi!

▪Mesele şu ki,
Neden her zaman muhtaç olanlardan satın aldığımız zaman güç bizde oluyor?

▪Ve neden biz ihtiyacı olmayan insanlara karşı cömert olduk?

Bir yerde okumuştum.

▪Babam, ihtiyacı olmasa bile yüksek fiyatlarla fakir insanlardan basit ürünler satın alırdı.
Bazen onlar için gereksiz şeyler alırdı fazladan para öderdi.
Bu rol beni endişelendirdi ve ona,
-"Neden böyle yapıyorsun.?" diye sormuştum
Babam şöyle cevap vermişti :
-" Bu, insanların onurunu kırmadan, yapılan yardımdır.

****



YOĞURTÇU

Osmanlı’da havanın aşırı soğuk olduğu bir günde, ermiş bir zat dışarıyı seyrediyormuş. Yoğurtçunun sesini duyup, hanımına “kap getir yoğurt alayım” der. Hanım “yoğurt var. İhtiyacımız yok” deyince, Mübarek de “Bizim ihtiyacımız yok ama yoğurtçunun ihtiyacı var ki bu soğukta sokaktan üçüncü geçişi…” der…

**Hayatta; iyi insanlarla, , kuldan utanması olan insanlarla karşılaşmanız dileği ile...


https://youtu.be/gPeSheUQCDs

https://youtu.be/6JZ3r54Ggfo

    the Year    Gerçek Dostlar    ⚠️   

21 Mart 2023 Salı

RAMAZAN 2023



Merhaba Gönül Dostlarım,                                                                                                

İslam alemi için oldukça önemli bir dönem olan üç aylar adını verdiğimiz Receb ve Şaban aylarını geride bıraktığımız  bu son günlerden sonra, Cenab-ı Hakka şükürler olsun ki, bizleri mübarek Ramazana, kulluk borcunu en iyi şekilde göstereceğimiz oruca ve şükrümüzü ifade eden teravih namazına bu yıl da kavuşturmuş bulunuyor. 
22 Mart Çarşamba  günü kılacağımız teravih namazının ardından 23 Mart Perşembe  günü tutacağımız ilk oruç ile bu mübarek aya girmiş olacağız.
 On bir ayın sultanı mübarek Ramazan ayı, herkese önce sağlık, iyilik ve güzellik, huzur ve mutluluk katmak üzere geliyor. 
Yüce Rabbe kulluk yapan insanların gerek yaratanına gerekse yaratılanlara karşı görev ve sorumluluklarını en iyi şekilde yerine getirmesi gereken ay olarak geliyor. Aynı zamanda yıl içerisinde kimi zaman unutulan vazife ve sorumlulukları bir kez daha hatırlatma ayı olarak geliyor.
Hiç şüphesiz nefsi eğitmenin ve terbiye etmenin yolu bu ayda açılır.  Sabır ve metaneti,  her türlü insani ve islami duyguları, azami derecede bize bu ay hissettirir.  Bütün insanlar eşitlik eğitimine bu ayda tabi tutulur. Yardımlaşma ve dayanışma bu ayda zirve noktasına ulaşır. Kulluk şuuru ve müslüman olmanın lezzeti daha derinden hissedilir. Yani insan, insani Vasıflarla tam olarak bezenir, mükemmelleşir, olgunlaşır.
Hiç şüphesiz ramazan ayı, Kur’an-ı Kerim’in inmeye başladığı, oruç ibadetinin yerine getirildiği, içinde bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi’nin bulunduğu sabır ve rahmet ayı olduğu gibi aynı zamanda açların doyurulduğu, çıplakların giydirildiği, düşenlerin kaldırıldığı, yoksulların himaye edildiği, dul ve yetimlere kol kanat gerildiği, bireysel ve toplumsal bazda nice güzelliklerin yaşandığı, bir sosyal yardımlaşma ve dayanışma ayıdır.
Oruç ve sabır ayında dayanışma, yardımlaşma ve paylaşma duygusu ile birlik beraberliğimiz güçlenir, manevi bir coşku yaşanır.                              
 Bu sene iftar sofralarında beraber olamasak da, dualarımızla manevi bir bağ kurabiliriz. Bu sabır ayında kendimizi ve çevremizi hastalıktan korumalı, dayanışma içinde olmalıyız.

Yüce Allah’tan bizleri huzur, birlik, beraberlik, barış ve kardeşliğin hâkim olduğu nice ramazanlara kavuşturmasını, Deprem bölgesindeki tüm yaralı, hastalarımıza şifalar ve depremzede vatandaşlarımıza sabır ve metanet vermesini diler, tuttuğumuz oruçların ve yaptığımız ibadetlerin kabul olmasını niyaz ederim.
Bu duygu ve düşüncelerle Ramazan ayını idrak edebilmeyi ve yaşayabilmeyi temenni eder, Yüce Allah’tan bu mübarek ayın aziz milletimize ve İslam âlemine hayırlar getirmesini dilerim.
İbrahim Birol
Herkes farklı şekilde tükeniyor hayatta Kimi doğru insanı beklerken Kimi yanlış insana katlanırken... Ve herkes Bir şeylerin bedelini ödüyor Bazen seçimlerinin Bazen seçemediklerinin...
    the Year    Gerçek Dostlar    ⚠️   


20 Mart 2023 Pazartesi

BAHARIN HABERCİLERİ (3/3)

 




Merhaba Gönül Dostlarım,

Leylekler Hakkında Kısa Bilgi . 

Leylek, büyük ve uzun bacaklı, mevsimlik göç eden, çoğunlukla beyaz ancak kanadının ve kuyruğunun bir kısmı siyah bir kuş türüdür. Leylekler ortalama 1 metre boylarında ve 3 - 3,5 kilo ağırlıklarında olmaktadır. Leylekler genellikle güney kuzey doğrultusunda göç eden kuşlardır. Ancak Anadolu ve Avrupa'da istisnai bir durum olmaktadır. Ülkemizde ve Avrupa'da doğu batı yönlü göç yapanlar da bulunmaktadır. Leylekler göç ederken genellikle karaları takip ederek gitmektedirler.

****

16 YILDIR HER GÖÇ SONRASI UÇAMAYAN EŞİNE GERİ DÖNEN AŞIK LEYLEK

Hırvatistan’da bundan 20 yıl önce Stjepan Vokiç isimli bir adam avcılar tarafından vurulmuş bir leylek buldu.
Kanadından yaralanan ve uçamayan leyleği tedavi ettiren Vokiç, ona bahçesinde bakmaya başladı.
Melana ismini verdiği dişi leylek birkaç yıl sonra hayatının aşkı olacak Klepetan ile tanıştı.
Vokiç’ in çatısı leyleklerin aşk yuvası oldu.
Ancak ağustos ayında artık göç vakti gelmişti.
Ama uçamayan Malena eşine göç yolculuğunda eşlik edemeyecekti.
Klepetan Güney Afrika yolculuğuna tek başına çıktı.
Ama bir sonraki yıl mart ayında Klepetan sevgilisi Malena’ nın yanına döndü.
Vokiç başlarda aynı leylek olduğunda emin olmasa da Klepetan’ ın her yıl gelip doğrudan kendi çatısına çıkmasıyla aynı leylek olduğuna emin olmuş.
Klepetan 16 yıldır her ağustos ayında sevgilisini Vokiç’ e emanet edip Güney Afrika’ya göç ediyor.
Ve yine 16 yıldır her mart ayında sevgilisine
geri dönüyor.
Alıntıdır



    the Year    Gerçek Dostlar    ⚠️