12 Mart 2023 Pazar

SAHİPSİZ ÇOCUKLAR (1/2)
















Merhaba Gönül Dostlarım,

Duygusal Enkazın Altında Kalan Sahipsiz Çocuklarımız
Hepinizin bildiği gibi insan yavrusu kendi başına hayatta kalamaz, ona bakıp büyütecek bir sahip gerekir. İşte bu nedenle bebek doğduğu anda sahibini arar, ona bağlanır ve sadece onun yanındayken kendini güvende hisseder. Doğduğu anda onu kucağına alan, ihtiyaçlarını karşılayan, onu sevgiyle sarıp sarmalayan kişi kimse, onu sahibi kabul eder ve bir daha ondan ayrı kalmak istemez. Sahibi ondan uzaklaştığı anda bebekte huzursuzluk ve huysuzluk başlar. Kendini en çok, annesinin memesini emerken, anne kokusunu içine çekerken güvende hisseder.
Zamanla, annesi ondan uzaklaşsa bile onun geri geleceğini öğrenir ve hasretle onu bekler. Anne, alışkın olduğu zamanda gelmezse bebekte yine bir huzursuzluk başlar ve anne geri gelene kadar bu huzursuzluk ve güven kaybı devam eder.
ONLAR İÇİN ANNE YAŞAM AĞACIDIR
Bebekler büyüdükçe ve anneye duydukları güven arttıkça ondan ayrı kalabildikleri süre de artar ancak anne geri gelmezse ne olur?
Çocuk ruhunda anne ya da anne yerine geçen kişi onun yaşam ağacıdır ve eğer o yoksa hayatta kalamayacağı şeklinde bir korkuya kapılır. Birileri onları yedirse, içirse, altlarını değiştirse bile kendilerini çok yalnız ve güvensiz hissederler. Hani bir uçurumun kenarında durursunuz, ayağınız yere sağlam bassa bile her an oradan aşağı yuvarlanabileceğiniz şeklinde bir korku gelir ya size, bebekler ve çocuklar da eğer anne yoksa buna benzer bir duygu hissederler. Bu korku da onları huzursuz, huysuz ve hasta yapar.
Beden sağlıkları hemen bozulur, iştah azalır, ateş yükselir, ishal, kusma gibi belirtiler başlar. Bebek hızla kilo kaybeder ve hayata tutunma güçleri hızla azalır. Yapılan araştırmalar, bu bebeklerin büyümelerinin bile durduğunu, boylarının yaşıtlarından kısa kaldığını gösteriyor.
Bütün bunlar bebek ya da çocuk ne kadar küçükse ve annenin geri gelişi ne kadar uzarsa o kadar fazla olur. Eğer anne geri dönerse bir süre sonra yavaş yavaş bütün bunlar düzelir. Ancak anne bir daha geri gelmezse, annesizliğin acısı çocuğun tüm hücrelerine işler. Bu bebeklerin bazıları, annesizliğe bağlı olarak ortaya çıkan bedensel hastalıklar nedeniyle ölür, geri kalanlar düşük bağışıklık sistemiyle hayatlarına devam eder.
Annesizliğin en büyük tahribatı ruhsal yapıda olur. Terk edilişin izleri ruh dünyasına damgasını vurur ve bu damga bir daha kolay kolay silinmez. Bu çocuklar yetişkin biri olduklarında bile terk edilmekten ölesiye korkarlar çünkü bir zamanlar anneleri tarafından terk edildiklerinde kendilerini uçurumun başında, her an ölümle burun buruna hissettiler.
Daha sonraki yaşlarında, eğer kaybettikleri anne yerine yine onları çok seven, şefkatli, hep güven veren, onları hiç terk etmeyeceğinden emin oldukları yeni bir anne hayatlarına girerse, zihinlerindeki terk edilme korkusu ve güvensizlik de zamanla azalır. (devamı 2/2’de)
 Gülseren Budayıcıoğlu


  the Year    Gerçek Dostlar    ⚠️   



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder