25 Ağustos 2020 Salı

GİTME VAKTİ GELDİYSE...

 Yahya Kemal BEYATLI - Sessiz Gemi

               

                                                                                                                                                     

                                                                                       

Merhaba Gönül Dostlarım,

2016 Mart ayından bugüne kadar  bu Blogda sizlerle makaleler ve farklı yazılar paylaşıyorum. Blog istatistiklerine göre bugün itibariyle  72.000' ne yakın  kişi Bloğuma girmiş, 1000' i aşkın kişi Profilime bakmış, ' Gerçek Dostlar' adı altında 1084 adet gerek Blog, Facebook ve gerekse Twitter hesaplarımdaki sayfalarda bilgi paylaşımlarım olmuştu..

Bu verileri yazmamın nedeni rakamlarla değerimi biçtirmek değil. Bu rakamlarla paylaşmak istediğim, bu kadar kişinin makalelerimi okuyup, makalelerin yazarı, yaşam hikayesi hakkında neredeyse hiç bir şey bilmiyor oluşu.

Bu bir tesadüf değil. Böyle olmasını bilinçli olarak tercih ettim. Yıllar evvel Bloğumu ve sosyal medya hesabımı açarken, amacım kişisel paylaşım yapmak değildi, yıllarca edindiğim öğretileri ve tecrübeleri paylaşmak için kullanacaktım ve öyle de oldu.
İstedim ki insanlar öğretilere ve  ilham alacakları örneklere ulaşabilsin.

Paylaştığım konularla bazen yüreklere su serpmek, bazen acıları dindirmek, bazen ümit vermek, bazen huzur aktarmak istedim. Hiç tanımadığım kişilerden aldığım email’ lerden bu yönde bir değer kattığımı görebiliyorum, hissedebiliyorum.  

Bu Blogtaki yazılarımla Türk geleneklerini, örf ve adetlerini, kültürümüzü, tarihimizi, coğrafyamızı, düşüncelerimizi, Turizm yörelerimizi ve faaliyetlerimizi bunlara bazen kendi duygu ve düşüncelerimi de ekleyerek, yazılarımda devamlı insan faktörü başta olmak üzere, doğamızda bulunan tüm canlılar bitkiler, hayvanlar hakkındaki gerçek bilgileri paylaşarak,  doğa sevgisini  gelecek olan nesillere doğru bir şekilde aktarabilmek en büyük hedefim oldu.
Gerçek Dostlar' ailesinin 4,5 yıllık geçmişinde yukarıda belirttiğim sayılara ulaşmasındaki en büyük katkıyı hiç şüphesiz ' Gerçek Dostlar' ailesi olarak siz ' Gönül Dostlarım' dan aldığımı bir kez daha ifade etmek isterim ve bu nedenle baştan beri Blog  yazılarımı bugüne kadar usanmadan, sabırla takip eden en başta kadim dostlarım olmak üzere, dünyanın dört bir tarafından beni takip eden tüm takipçi ve  okuyucularıma sonsuz saygı ve şükranlarımı göndermek istiyorum. 

 "Gerçek Dostlar" adı altında yayımladığım Blog sayfamı bugün burada noktalamak istiyorum, sayfa hiç bir zaman kapanmayacak fakat yeni yazılara bir müddet ara verilecektir.
Her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi, bitişler hüzünlüdür çoğu kez... Bitme vakti geldiyse geçen zamanın önemi kalmamıştır. ' Gerçek Dostlar' Bloğumuzun da  sonunun geldiğini hisseder gibiyim.Hayat devingendir. Her şey değişiyor, yerinde sayan hiç bir şey yok.

Yahya Kemal Beyatlı' nın Sesiz Gemi şiirinden  alıntı dizelere uyarlanmış bir başka yazıya kulak verelim.

Vakit geldi galiba…
Demir alma zamanı yakın…
Meçhule gidecek olsa da gemi, binmek lazım galiba…
Zaten geride mendil sallayacak biri de kalmadı, hani?
Hüzünlüdür her ‘gidiş’ de, ‘kalış’ ın da tadı kalmadı hiç…
Hem, ‘giden’ de değil zaten her zaman ‘terk eden’...
‘Bilinmez’ bir limanda değil miyiz zaten?
O zaman?
Ne fark eder ‘meçhule giden gemi’ nin rotası?
Gitme zamanı şimdi…

Gelecek zamanda kimbilir bir başka başlık altında yeni bir Blog sayfamız ile tekrar birlikte olabilmek ümidiyle.
Tüm Gönül Dostlarıma sağlıklı, mutlu ve huzurlu ömürler diliyorum.


" Önce Kendinizi Sevin  sonra da Sevdiklerinizin sahip olduklarınızın ve size değer verenlerin kıymetini bilin ki, Mutluluğunuz daim olsun...
Unutmayın ki, sizin beğenmediğiniz yaşantınız, bir başkasının hayali olabilir...

En iyi dileklerimle. Esen kalın... " 
~ İbrahim Birol ~

https://youtu.be/hluVrTixQwI


Günün Sözü :

İşte gidiyorum. Herşeyin bir sonu vardır. Şekergibiçocuk'dan da ...

 Gerçek Dostlar  ⚠️

23 Ağustos 2020 Pazar

BİZİM KÖY (2/2)

 


                                                                                                                                                         

Merhaba Gönül Dostlarım,

MAHMUT MAKAL Vefat etti kaçımız onu tanıyor biliyor ? Büyük kayıp..
Yeni nesil Mahmut Makal’ ı bilir mi, okudu mu, acaba? Dilerim biliyordur, okumuştur ve okuyordur. Özellikle de öğretmenler…
Makal, Köy Enstitüsü ’nden yetişen ilk yazarlardandı. İlk eseri doğduğu ve öğretmenlik yaptığı Nurgöz köyü ile ilgili gözlemlerini anlattığı “Bizim Köy” ile köy yazarları çığırını açmış, Köy Enstitülü yazarlara öncülük etmiş, Türk romancılarına yeni kaynak göstermişti.
Düşündüğü ve kitap yazdığı için yargılandı ve cezaevlerinde yattı.
Eserlerinden bazıları Almanca, Rusça, Fransızca, İngilizce, Macarca, İtalyanca, Bulgarca, Lehçe, Romence ve İbranice gibi çeşitli dillere çevrildi.
VE
BİZİM KÖY, 1950 VE 1966 UNESCO DÜNYA KÜLTÜRÜNE HİZMET ÖDÜLÜNÜ ALDI.
MAHMUT MAKAL 1967’DE, UNESCO TARAFINDAN DÜNYA GENÇLİĞİNE ÖRNEK İNSAN OLARAK SEÇİLDİ.
  Bundan 21 yıl önce, şehrimize gelmiş, Makal. Bir kitap kulübü getirmiş. Bir dizi konuşma yapacak ve istenirse kitaplarını imzalayacak.

Beni aradılar. “Senin okulunda bir söyleşi yapması mümkün olur mu,” dediler.
Olmaz mı, olurdu tabi. ”Yarın saat kaçta gelelim,” diye sordular. Ben de, “Söyleşi öğleden sonra olsun ama siz yemek yemeden gelin,” dedim.
Geldiler. Yemek sırasında Makal,
-“Bizi kabul ettiğin için, teşekkür ederim,” dedi. Mahmut Makal teşekkür ediyordu.
-“Olur mu hocam, siz bize onur verdiniz. Ülkemizde kaç tane Mahmut Makal’ ımız kaldı ki,” diye karşılık verice, bana hayatımda duyduğum ve hiç unutmadığım çok acı bir sözle karşılık verdi:
-“Ülkemizde senin gibi kaç müdürümüz kaldı ki?”
Meğer benden önce başvurdukları sekiz kurum ve okul, Mahmut Makal sakıncalı adamdır; onunla bir arada olmak tehlikelidir, gerekçesiyle ret cevabı vermiş.
-“Ne konuşmamı istersin,” diye, tercihi bana bıraktı. Ben de,
-“Çocukluğunuzu, öğrenciliğinizi, öğretmenliğinizi, müfettişliğinizi, müfettişliğinizin elinizden alınışınızı, sağırlar okuluna atanışınızı,” dedim. Güldü. Anlamıştı, hedef kitlesini.
Öğrencilerle birlikte Okul Aile Birliğini ve velileri de davet ettim. Unutulmaz bir gün yaşadık. Şehirde kaldığı sürece hep beraber olduk, konuştuk, Fakir Baykurt’ u andık. Doyumsuz sohbetlerimiz oldu. Daha doğrusu, o konuştu, ben ağzım açık dinledim.
Ve Mahmut Makal dün öldü… Işıklar içinde olsun demiyorum çünkü o kendisi ışıktı. Üstelik gittiği her yeri aydınlatacak kadar.
ŞİMDİ DAHA İYİ ANLAŞILIYOR MU, BU ÜLKE NEDEN BU KADAR CAHİL KALDI, NEDEN HER GÜN BİRAZ DAHA CAHİLLEŞİYOR…
VE SORUYORUM?
• MAHMUT MAKAL’ IN UNESCO TARAFINDAN DÜNYA GENÇLİĞİNE ÖRNEK İNSAN OLARAK SEÇİLDİĞİNİ KAÇ KİŞİ BİLİYOR?
• MAHMUT MAKAL’ IN TÜRK GENÇLİĞİNE ÖRNEK İNSAN SEÇİLDİĞİNİ DUYDUNUZ MU? DUYURDULAR MI?
• VE BU KONUDA NE YAPTIK, NELER YAPIYORUZ?
İfral Turgut

Günün Sözü : " Eğitimin temeI amacı, çocukIarı kendi yetenekIerinin biIincine vardırmaktır. " Erich Fromm


BİZİM KÖY (1/2)



KÖY MASALI | Resim, Yağli boya, Manzara

                                                                                                                                                 
                                                                                                                                                                 

Kitap Tanıtım


Merhaba Gönül Dostlarım,


Mahmut Makal, 1950'de "Köy Edebiyatı" akımını başlatan Türk yazar, şair ve öğretmen. Makal, 1930 yılında Aksaray ilinin Gülağaç ilçesi Demirci Kasabası' nda doğdu. 1943 yılında İvriz Köy Enstitüsü'ne başladı. Edebiyata şiirle başladı. Vikipedi
Ölüm tarihi ve yeri10 Ağustos 2018, Ankara
Naciye Makal (e. ?–2018)
Eğitim: y Enstitüsü
Bizim Köy 1950’de yayımlandığında toplumun geniş kesimlerinde tam anlamıyla bir depreme yol açtı. Yazarın, 17 yaşında gencecik bir öğretmenken kaleme almaya başladığı “köy notları” kitap haline getirilip de basıldığı zaman önce iktidarın öfkesini üzerine çekti. Çünkü köyden yükselen yoksulluk çığlığı, kulaklarını ve gözlerini her türlü olumsuzluğa kapamak isteyenlere, köyleri yemyeşil, bereketli, güzel köylü kızlarının berrak pınarlardan su taşıdığı yerler olarak gösterme çabasında olanlara atılan bir tokattı. Köylerde hâlâ taş devrinin yaşandığı gerçeğini dile getirmenin bir cezası olacaktı elbette. Her yer kar altındayken, köylere ulaşım sağlanamazken köyünde öğrencilerini “hayata hazırlamaya” çalışan genç öğretmenin haberi olmadı kitabının kopardığı gürültüden. Karlar erimeye başlayıp, yollar açılınca ilk ziyaretçileri jandarmalar oldu Makal’ ın. Tutuklandı. Bizim Köy ise tam tersine çeşitli dillere çevrilip ülke sınırlarını aşmaya başladı.
Köy Enstitüleri kapatılmasaydı...

Dönemin cumhurbaşkanı, yazarı Çankaya Köşkü’ne davet ettiğinde, bu tutum Demokrat Parti’ nin köye ve köylünün sorunlarına önem vermesi olarak algılandı. Ama bu da uzun sürmedi. Önce çeşitli karalamaların boy hedefi haline gelen Köy Enstitüleri kapatıldı, ardından Enstitülü öğretmenlere baskılar başladı. Köye ve köylülerin içinde bulunduğu çağdışı koşullara değinen yazarlara, aydınlara karşı sistemli bir linç kampanyası başlatıldı. 

Tahsin Yücel’in “Bizim Köy 1950’de bir başyapıttı. 1995’te de bir başyapıt” saptaması, aradan geçen yarım asırlık bir sürece rağmen, yazarın ve eserinin hâlâ güncelliğini koruduğunu
göstermesi açısından son derece isabetli bir değerlendirme.

Bizim Köy, Türk edebiyatında köy gerçekliğine dayanan bir ilk kitap ve toplumcu gerçekçiliğin öncüsü olarak kabul edilmektedir.

Alıntı : 1000kitap.com.tr
(Devam Edecek)

Günün Sözü : " Ancak bilimle gidilen yolun sonu aydınlıktır." Hacı Bektaş Veli

20 Ağustos 2020 Perşembe

HAYAT KÜÇÜK BİR PENCEREDİR

 



                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                       

Merhaba Gönül Dostlarım,

Küçük bir
penceredir
Hayat, ne görmek istersen
Karşında bak
İster huzur, ister umut
İstersen bir demet sevinç
Şaiir ne demiş hayat kısa
Yaşamak güzel
Sevgi ile yürekten yaşanırsa

****

Hayatın Tüm Güzelliklerine Yepyeni Bir Pencere Açın

Dünyaya gözünü açtığın ilk andan itibaren sana verilen en değerli hediye:
Hayat...

İçinde barındırdıkları, sunduğu sürprizleri ve seni sarıp sarmalayan sıcaklığı ile
sadece sana özel olan, sadece seni yansıtan bir hayat.
İşte her şeyin temelinde ondan aldığımız güç yatıyor.

Biz, sevdiklerinle güzelleşen, küçük detaylarda ışıldayan
ve daima iyilikler sunan bir yaşam için
yıllardır hiç durmadan, hiç yorulmadan çalışıyoruz.

Paylaştıkça güzelleşen bu hayata, sen de yepyeni bir pencere aç istiyoruz.

Dört bir yanın kusursuzlukla çevrelensin ama hiçbir zaman sınırların olmasın.
Kapın hep umuda açılsın. O kapının ardında umutsuzluğa hiç yer olmasın.
Yuvan sıcak anılarla dolup taşarken, yenilikler daima yaşamına yansısın.

Tüm şeffaflığıyla her anı doyasıya yaşamak için şimdi sen de
Hayata Pencere Aç!

Alıntı : ozkanoglu.com.tr

****

Yürüyorum dalgın, dalgın sokaklarda hazan mevsimi dir.
Sararıp düşerken her bir yanıma yapraklar,
Mevsimler geçer bir bir...
İlkbahar, yaz, sonbahar, kış derken yüzümde çizgiler saçlarımda aklar,
Hiçte farkına varamazsın...!
Yıllar nasıl da geçer ansızın.
Sen mutluluğu arayıp ha şimdi buldum, bulacağım,
Ha şimdi mutlu oldum, olacağım derken...!

Hiçte farkına varamazsın...!
Yıllar nasıl da geçer ansızın.
Sen mutluluğu arayıp ha şimdi buldum, bulacağım,
Ha şimdi mutlu oldum, olacağım derken...!
Zaman geçmiş yıllar senden önce çoktan yol almış,
Geçip gitmiştir seneler.
Senden ne çok şey alıp götürmüştür,
Farkına vardığın zaman bir çok şey için geç kaldığını farketmişsindir.
Kaçırdığın fırsatlar Ahhh keşke dediğin gerçekleştiremediğin hayallerin umutların gözünde canlanır hepside...!
Burukluk acı içinde gülümsersin kendi kendine,

21.02.2013 Fatma Bora

https://youtu.be/jj64-EGGEJ8  ⚠️

Günün Sözü :

Pencere İle İlgili Sözler, Pencere Sözleri - Pek Güzel Sözler

20  Ağustos 2020, Antalya-Türkiye