25 Ocak 2018 Perşembe

DÖRT MUM



HAREKETLİ YANAN MUM RESİMLERİ ile ilgili görsel sonucu



Merhaba Gönül Dostlarım,

Bugünkü yazımda, çok eski bir hikayeyi Bige Güven Kızılay' ın  ' Hayal Ağacım ' adlı kitabından sayfamıza taşıdım. Bu hikayeyi bilenlerimiz tekrar üzerinde bir kez daha düşünsün, okumayanlarımıza tavsiyem bir kaç kez okusun lütfen.

Aslında bu  hikaye bizlere bugünlerde  kaybolmaya yüz tutan  bazı milli ve manevi değerlerimizi, saygı, sevgilerimizi ve yitirdiğimiz hoşgörü duygularımızı,  tekrar geri kazanmamıza  UMUT olması dileğiyle...

Bige Güven Kızılay

hayal ağacım resim ile ilgili görsel sonucu1966 yılında Ankara’da dünyaya gelmiştir. TED Ankara Koleji ve ODTÜ Sosyoloji Bölümünü bitirdikten sonra, tekstil yaşamına devlet memuru olarak Sümerbank’ ta çalışarak başlamış,  EGS Holding ve Tekstil Yatırım Holding yapısında Pazarlama Müdürü ve İstanbul Bölge Müdürlüğü görevlerinde bulunmuştur. Güneydoğu Anadolu’da ilk konfeksiyon atölyelerini kuran TYH Tekstil’den Genel Müdür Yardımcılığı görevi sırasında ayrılmıştır. 2003 yılından beri Pesh Collection markası ile, oteller için özel tasarım bornozlar üretmektedir.  
Facebook’ ta “Hayal Ağacım” adı altında yazılarını okurlarıyla buluşturmaktadır.
Önce Kendinizi Sevin, sonra da Sevdiklerinizin, sahip olduklarınızın ve size değer verenlerin kıymetini bilin ki, Mutluluğunuz daim olsun... En iyi dileklerimle. Esen kalın... 
Unutmayın ki, sizin beğenmediğiniz yaşantınız, bir başkasının hayali olabilir.



Hayal Ağacım,


Görüntünün olası içeriği: yazı
Dört mum bir odada duruyorlar. Oda o kadar sessiz ve boş ki, aralarında fısıldaşıyorlar ve bu duyuluyor.

Birinci mumun adı BARIŞ. Diyor ki, “ Çok esinti var, zor dayanıyorum. Sanırım yakında söneceğim. “

İkinci mum VEFA, “ Ah” diyor, “ Çok mutsuzum, artık vazgeçilmez değilim. Yansam ne oluuur, yanmasam ne olur..”

Üçüncü mum ise SEVGİ, “Gücüm kalmadı “diye sızlanıyor. “ Unutuldum ben artık, değerimi kimse bilmiyor.. “

Tam o sırada içeri bir çocuk giriyor.
Bir bakıyor ki, mumlar sönmüş, üstlerinden incecik siyah bir duman sızıyor.
Feryat ediyor çocuk : “Neden yanmıyorsunuz? Sonsuza dek yanmanız gerekmiyor mu?” diyor ağlayarak...

İşte tam o sırada dördüncü mum konuşuyor birdenbire..

“Korkma. Ben yandığım sürece öteki mumları yakabiliriz.”

“Sen kimsin?” diye soruyor hıçkırarak çocuk..

“Ben” diyor, dördüncü mum , “ UMUT”

Yani çok iyi bildiğim ve defalarca paylaştığım bir hikayedir, ama nedense gözlerim yaşardı bu defa okurken..
Belki de ben o mumların önemini hala çok yüreğimde hissettiğim için.. Onlar sönmesin diye günlük hayatta, orada burada, en çok da yazılarımda kendimi paraladığım için..

Gün gelip de, elime dördüncü mumu alıp , sönen mumları yakabilmek için deliler gibi dolaşacağım aklıma gelmezdi.

Bazen kendimi böyle hissediyorum işte..
HAREKETLİ YANAN MUM RESİMLERİ ile ilgili görsel sonucu
O mumlar hepimizin yüreğinde yanıyor. Bu dört mum var ya, her birimizin gönül hanesinde biblo gibi duruyor.
Zaman bize ne getirirse getirsin, şartlar ne olursa olsun, gördüğümüz olaylar ne kadar bize tam tersini gösteriyor olsa da , biz eğer “insanım” diyorsak, işte o dört mumu içimizde ışık ışık tutmakla yükümlüyüz.
İnsan olarak sorumluluğumuz bu.
Zaten bence bu dönem yaşadığımız bunca akla ziyan olay, yüreğinde o mumları sönmüş insanlar tarafından yaratılıyor.

O mumlar söndü mü, insan boş bir kabuk, vicdansız, erdemsiz bir beden haline geliyor.

Şimdi yeni yıla gireceğiz ya, bu sene ikiye ayırdım dileklerimi.. Bir şahsım için dileklerim olacak, bir de ülkem için..

Diliyorum ki, ülkemde her bir insanın gönlünde dörder mum ışıl ışıl yansın.
Bu ışık, Türkiyemden tüm dünyaya yayılsın.

Karanlık, iyiliğin ışığında boğulsun.

Bir yanlışın çoğunluk tarafından yapılıyor olması onu doğru haline getirmez.
Doğrular tekrar doğru olsun.

Şikayetler son bulsun. Şükür duygusu yüreklerimize hakim olsun.

Hatasız hayat olmaz, ama hatalar özürlerle yıkansın, arınsın, geriye sadece dersi kalsın.

Birbirimize bakışımızda sevgi olsun, anlayış, hoşgörü, vefa olsun.

Birisini eleştirmeden, ötekileştirmeden önce, kendini onun yerine koyma erdemini yüreğine sindirsin herkes.

Bu güzelim, bu cennet ülke, yeniden, birbirine “Bakar mısın kardeş..” diyen insanlarla dolsun.

Başarı, parayla değil, zekayla, yetenekle, azimle, gayretle, çalışkanlıkla, sabırla ölçülür olsun.

Dürüstlük, merhamet, vicdan, hepimizin göğsüne birer nişan gibi takılsın.

O dört mum var ya...

Hepsi birden yansın. Aynı anda yansın.

Üçü zaten söndü diyorsanız......Dördüncüsü hala yanıyor derim..

Siz de benim gibi alın elinize dördüncü mumu, düşün yollara..

O sönmez..

Ne demiş Nazım, “ Umuda kurşun işlemez gülüm..”

Bige Güven Kızılay


Günün Sözü :


"İnsan evrende gövdesi kadar değil, yüreği kadar yer kaplar."  Yaşar Kemal




İbrahim Birol, http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/
25 Ocak 2018, Antalya

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder