3 Kasım 2021 Çarşamba

GELECEKTE SİZCE NASIL BİR DÜNYA OLACAK?









Merhaba Gönül Dostlarım,

... Gelecekte Yapay zeka entegre edilmiş kameralar ile anlık bir şekilde insanlara puan verecek ve bu puanlar sayesinde, Çin vatandaşları ya iyi vatandaş ya da kötü vatandaş olarak sınıflandırılacak. 
Şöyle bir şey hayal edin, sokağa çıktığınız andan itibaren milyonlarca kamera her anınızı gözetliyor.
Yaptığınız her şey hazırlanan algoritmalarla çözümleniyor ve sizlere puan veriliyor. Üstelik sistemin yakın gelecekte tüm dünyada uygulanmaya başlanması kesin gibi.
Yani distopik ve her anımızın kontrol edildiği bir dünya bizi bekliyor diyebiliriz. 
Bu sistemin en önemli yardımcısı ise tüm ülkeyi sarmalayan yapay zeka destekli 200 milyondan fazla kamera.

Yapay zekaya sahip kameralar

Çin'de yüz tanıma sistemine sahip kameralar her yerde. Yapay zekanın da dahil olduğu sistem korkutucu. Bilim kurgu gibi gelse de her şey gerçek.
Sistem aynı anda yüzlerce kişiyi analiz ediyor. En önemli kısım sistemin psikolojik analizler yapabilmesi.
Kamera görüş alanında bulunan bütün insanları tanımlıyor. Sakin mi sinirli mi olduğunu, yüzündeki mutluluk oranını, üstünde nasıl bir elbise olduğunu, saç rengini, cinsiyetini, adını soyadını hatta ırkını bile anında tespit edebiliyor.
 Alıntı :  Dr. Nurettin Akçay, Shangai Üniversitesi
****

KUŞAKLAR VE GELECEK

Doç. Dr. Şafak Nakajima

Doğum yıllarına göre harflerle tanımlanan kuşakları eminim duymuşsunuzdur.

1925 ile 1945 aralığında doğan "Sessiz Kuşak", çalışkan, kanaatkâr, zorluklara dirençli, otoriteyle uyumlu, ciddi ve kaderci bir nesil olarak tanınıyor.

1946 ile 1964 yılları arasında doğan ve şu anda 57-75 yaşlarında bulunanlara Baby Boomer (Bebek Patlaması dönemi) adı veriliyor. İkinci Dünya Savaşı sonrası iyimserliğin, hippiliğin, savaş karşıtlığının, devrimci hareketlerin izlerini taşıyan bu nesil, günümüz gençleriyle sık sık değer çatışmaları yaşıyor. Teknolojiyle geç tanışan, sorumluluk duyguları oldukça gelişkin boomerların kaderi, hem ebeveynlerine hem de büyümeyen çocuklarına bakma sorumluluklarının arasında tost olmak.

1965 ve 1979/80 arasında doğan ve şu anda 41-56 yaşları arasında bulunanlarsa X kuşağı olarak adlandırılıyor. X kuşağı, teknolojik, siyasi ve toplumsal büyük değişimlere şahit olan, değerleri ve duruşları açısından önceki ve sonraki iki kuşak arasında sıkışmış bir nesil. Farklı inançlar, kültürler, ırklar ve değerlere daha açıklar. Diğer yandan otoriteyle kısmen de olsa uyum kurabiliyorlar. Ayrıca kadınların erkeklerden daha eğitimli olmaya başladığı nesil olarak tanınıyorlar.

1981 - 1994/6 yılları arasında doğan ve halen 25 ile 40 yaş arasındakilerse Y kuşağı diye tanımlanıyor. Y kuşağı, sabırsız, tatminsiz. Otoriteyle kolaylıkla çatışmaya girebiliyor. Girişimci eğilimi olan bu kuşaktakiler, önceki nesillere göre daha az marka bağlılığına sahip, kötü hizmetler, gecikmeler için çok daha tahammülsüz. İş onlar için kendilerini ve hayatı keşfetme serüvenlerini besleyen maddi bir kaynak. İş ve sosyal hayat dengesini kurmayı önemsiyor, büyükler yerine akranlarının görüşlerine değer veriyorlar. Dijital teknolojiyi iyi kullanıyorlar Bir çoğu kendisini, herhangi bir inanca ya da ideolojiye ait hissetmiyor. Evlenme eğilimleri zayıf ve ebeveynleriyle yaşamayı sürdürenlerin sayısı oldukça fazla.

1997 – 2012 arası doğumlu ve 9 ile 24 yaş arasındakilerden oluşan Z (milenyum) kuşağı, ebeveynlerinin cep telefonları veya tabletleri ile oynayarak büyüyüp, ilk cep telefonunu ortalama 10-11 yaşlarında edinmiş bir nesil. Yavaş yavaş çalışmaya ve oy vermeye başlayacak Z kuşağı gençlerinin büyük çoğunluğu, baskıya, zorbalığa ve otoriteye açıktan başkaldırıyor ya da bunlara yeltenenleri umursamıyor, ciddiye almıyorlar. Yaratıcılığa, girişimciliğe değer veren Z tekno nesli, yetişkinler tarafından ya çok akıllı ya da işe yaramaz diye niteleniyor.

Son günlerde gençlerle yapılan psikososyal araştırmaları okuyor, sokak röportajlarını izliyorum.
Gençler sürprizlerle dolu!
Daha önceki kuşaklardan farklı olarak, gerçekten de mitosların, tabuların onlar için fazla anlam ifade etmediğini, hayata ve olaylara daha bireysel açıdan baktıklarını, başkalarının haklarında ne düşündüğü konusunda daha az kaygılandıklarını, her konuda çok daha sorgulayıcı ve özgürlükçü olduklarını gözlemliyorum.
Onların bu duruşunun dünyanın düzen ve akışında büyük etki yapacağı aşikâr!

Siz ne düşünüyorsunuz?
Gençlerin şekillendireceği bir dünya, sizce nasıl bir dünya olacak.

Doç. Dr. Şafak Nakajima


Günün Sözü :
" Dünyadaki cehaleti bitirmeden savaşları bitiremezsiniz. Çünkü cehalet bilgisizlikten beslendiği kadar öldürme içgüdüsünden de beslenir. Cehalet örgütlü bir hale geliyorsa, dünya üzerinde başka bir tehlike aramaya gerek yoktur."

.YIL       Gerçek Dostlar   

İbrahim Birol, http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/ - Google'da Ara                                                       3  Kasım 2021 Antalya-Türkiye


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder