İstanbul |
ORHAN VELİ*
Cağaloğlu Yokuşu’nun her iki yanı kitapçılarla doluydu. Kitapçılar o gün kapının önüne çıkmış, yokuşun başına doğru bakıyorlardı.
Ve onu gördüler… Omuzlarda taşınıyordu. Bayazıt Cami’nde kılınmıştı namazı. Yürümeyi çok sevdiğini bilen arkadaşları karar vermişlerdi; namazdan sonra Cağaloğlu Yokuşu’ndan aşağıya doğru son kez birlikte yürüyecek, Sirkeci Garı’nın önünde cenaze arabasına teslim edeceklerdi...
O gün, Orhan Veli’nin naaşı Cağaloğlu Yokuşu’nda hangi kitapçının önünden geçiyorsa, o kitapçı saygıdan dükkanının kepenklerini kapatıyordu...
O sırada, askerliğini İstanbul’da yapmakta olan bir Anadolu çocuğu bu görüntü karşısında sorar: ”Abi merhum kimdi, ne iş yapardı?”
“Şairdi evladım, şair…”
Bu yanıt üzerine kaldırımın kenarına gelen asker etrafındakilere “çekilin” talimatını vererek iki yanını boşaltır ve Orhan Veli’nin tabutu önünden geçerken topuklarını birbirine vurur, omuzlarını dikleştirir ve de selama durur!
Böyle uğurlanır kitap ve mürekkep kokulu Cağaloğlu’ dan, bir “garip” Orhan Veli…
Büyük ustaya sevgiyle...
*Sunay Akın'dan
#Garip #OrhanVeli #OrhanVeliKanık #14Kasım1950
Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
https://youtu.be/ZWYUnPBh-fI
![]() |
the Year |

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder