Merhaba Gönül Dostlarım,
Değerli yazarımız Akdoğan Özkan' ın "Türkiye' de ölmeden önce yapmanız gereken 101 şey" adlı kitabından bazı bölümleri ve ilgimi çeken bir yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum.
" Ölmeden önce yapılması gereken şeyler, görülmesi gereken yerler " ile ilgili giderek artan sayıda kitap yazılıyor. Akdoğan Özkan' ın bu kitabında hayata daha serin kanlı bakmanıza olanak tanıyacak kadar mizahi unsurlar barındırıyor, yer yer de" hayatı okadar da ciddiye almamayı" öneriyor. Ancak " yaşamın dışında ve ötesinde hiç bir şey beklemeden onu ciddiye almak" konusunda galiba önce büyük usta Nazım Hikmet' e kulak veriyor.
" Yaşamak şakaya gelmez, Büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın, Bir sincap gibi mesela, Yani, yaşamın dışında ve ötesinde hiç bir şey beklemeden, Yani, bütün işin gücün yaşamak olacak,"
Cat Stevens" the first cut is the deepest" der Gerçekten de yüreğimizdeki en derin çentiktir ilk aşk Hayata savrulan ilk sözümüzden, ağlamamızdan sonra savurduğumuz ikinci haykırıştır o. Başka bir candan beslenmenin yeni miladıdır.
Belki bir ilişki, ilişkiye dönüşme fırsatı bulamadan erkenden kalkıp gidiveririz. Bazen aşkımız gider ve bir ilişkinin önündeki, ortasındaki ya da sonundaki bir ayrılığın göbek adı oluverir aşk. Gider, çünkü derdine deva olacak o yüce hakikatin orada olmadığını görmüştür. Kim bilir, belki bir hakikatin ipucunu veriyordur! Kimin umurundadır ki! Acır, sadece , çok acır! Kırılır , sızlar, kendimize daha güvenli bir tapınma istasyonu ve yanılsama durağı aramaya koyuluruz. İlk aşkın sonraki duraklardan farkı bitmeyişindedir. Çünkü o bitmez, geçer sadece! yeni çentikler gelir peşi sıra.
Hiçbir şeyin ilk aşktan daha tatlı acemisi olunmaz hayatta. Tatlılığı, gerçeği ararken düştüğümüz bir gerçek dışı olmasındadır aslında. Ancak gerçek olmasada, hatta belki tamda gerçek olmadığı için, bir daha hiçbir zaman aynı aşk olmayacaktır Bir daha hiçbir zaman aynı tadı bulamayacağımız aşktır ilk aşk.
Keşfi yokluğunda, büyüklüğü eksikliğinde, selameti yitirilişinde olan ilk arzu oyunumuzdur o.
Yıllar sonra bir gün aklımıza düşüverir ilk aşk. Bir yürek çırpıntısı bir zamanlar paydos etmiş, iki kişi de gitmiştir, ama ilk aşk, arzunun o eşsiz aynası orada en derinde, öylece yalnız başına kalmış, beklemiştir. Zamanı gelmiştir. Bir derin sızılı özlem yoktur belki anımsayışımızda. Bir sitem, bir yakarış ya da pişmanlık da olmaz belki. Akla ve vicdana düşmüştür ama.
Zamanı gelince dönüp bir kez daha bakabilmeliyiz o aynaya.
Evet, günü gelince görmeliyiz ilk aşkımızı " Güzelim dünyaya elveda, kainata merhaba" demeden önce, Kimbilir, belki 20 yıl sonra ancak hazır olabilir insan buna. O günü tatlı bir gülümsemeyle karşılamalıyız. O'na bakıp sadece o'nu görebilmeliyiz. Kim bilir, belki aşkın tarih-öncesinin sonudur orası! Koca bir tarih vardır belki başlayacak!
Siz hazır olduğunuzda bir ses düşer zaten yüreğinizden kulağınıza "Git" der, " git ve ilk aşkını gör! Gör ve ölmeden önce öl!"
Gerçeğin çölüne hoş geldiniz!"
****
Sevmediğin bir kişiye, asla sevildiğini düşündürtme.
Yüreğinde olmayan duygulardan,
varmış gibi gösterme. Kimsenin hayatına, kalbini kırmak için girme..!
Sevgi dolu bakan gözlere, yalan söyleme...
En büyük kötülük, "aşk" ı hissetmediğin
birini kendine ''âşık" etmektir...
Müşfik KENTER Saygıyla
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder