22 Temmuz 2018 Pazar

HAYATI GAMSIZ YAŞAMAK
















Merhaba Gönül Dostlarım,

Bundan önce Neyzen Tevfik ile ilgili bazı yazı paylaşımlarım olmuştu.
Bugünkü Pazar Günü sohbetimizde "Hayatı Gamsız Yaşamak" ile ilgili yazımda  Hayatı Gamsız  biri olarak yaşayan Neyzen Tevfik' in hayatından bir kesiti ele aldık.

Hayat sizi bunalttığında ya da her şeye karşı çok rahat olmak istediğinizde gamsız  olmayı hayal etmişsinizdir. Peki gamsız olarak yaşamak mümkün mü? "Gamsız olmak olayları kendine dert etmeden geçiştiren aldırış etmeyen tasasız, vurdum duymaz" olarak tanımlanmış. Günümüz zamanında yaşayabilmemiz için belkide en çok istediğimiz şey. Gamsız olanların çok yaşayacağı, kargaların da bu yüzden ömürlerinin uzun olduğu gibi bazı efsaneler  olduğu bilinmektedir.
Bugünkü yazımda  Gamsız  biri olarak kısa bir hayat yaşayan Neyzen Tevfik' i ele aldık.

Hayatı ve Kısa Öz geçmişi :

Hayata gözlerini Osmanlı İmparatorluğu döneminde açıp, Türkiye Cumhuriyeti döneminde kapayan Neyzen Tevfik, şair, besteci ve yazar kimliğinin dışında, çağımızın en önemli fikir adamlarından biridir. Haksızlığa ustaca yaptığı hiciv yeteneğiyle karşılık veren Neyzen Tevfik, tepkilerini yazdığı şiirler aracılığıyla sunmuştur. Kaleme aldığı şiirler sebebiyle de, tıpkı tarihteki birçok yazar ve şair gibi tutuklanarak hapis cezası yemiştir. Biz onu her ne kadar Neyzen Tevfik olarak tanısak da, asıl adı Tevfik Kolaylı’ dır. Babası Hasan Fehmi Bey, Samsun’un Bafra ilçesine bağlı, Kolay beldesinden olduğu için, Soyadı Kanunu gelince Kolaylı soyadını almışlardır.

Rakı başta olmak üzere tüm içkileri severdi Neyzen. Onu tanıyanlar ayık gezmediğini söylüyor. Neyzen kendi hayatını “Uzun derbederlik hayatımda, o kaldırımdan bu kaldırıma; o kapıdan bu kapıya; o diyardan bu diyara; ney’im ve mey’imle bir kuru yaprak gibi savruldum.” cümlesiyle özetliyor. Rakıyı su gibi içen, argo ağızlı  ve neye en güzel üfleyen adam olarak bildiğimiz Neyzen Tevfik’in hayatını anlatan bir bölümle daha yakından öğrenmek ister misiniz?


Neyzen Tevfik' in kısa hayatından bir kesit;

Neyzen Tevfik, Önünde asılı bulunan kağıtta eski yazıyla "HİÇ" yazıyor... 1904
gamsız yaÅŸamak ile ilgili resim ile ilgili görsel sonucuHocapaşa Camii’ nin tabutluğuna gidip, bir tabutun içine girer, kapağını üzerine örter ve uyur. Dünya malına zerre tamahı yoktur. Kimseye minneti de yoktur.
“Dünyanın en yüksek tahtına da çıksan, yine aynı g..le oturacaksın” der. Geçmiş günlere yananlara şöyle seslenir:
“Geçen gençlik günlerine yanmayan
Yok gibidir, bense bakar geçerim.
Yoku vara, varı hiçe gömerek
Her solukta bir gam yakar geçerim.”
İlk çıkardığı şiir kitabına da “Hiç” adını vermiştir. Kendisine memuriyet teklif eden Talat Paşa’ya memur olunca sonunda ne olacağım diye sorar. Talat Paşa memuriyet silsilelerini saydıktan sonra son kademeye gelir ve en son kademeyi şöyle söyler: Hiç. Neyzen paşaya döner ve şöyle der: “İşte ben bugün de hiçim!”
1940’l ı yıllarda Bakırköy Akıl Hastanesi’ nde 21 numaralı koğuş O’na ayrılır. Hem doktoru hem de dostudur ünlü sinir uzmanı Mazhar Osman. İstediği zaman gider, kalır, sonra canı istediğinde çıkar. Gençliğinde hem Mevlevi hem de Bektaşi dergahlarında kalmış, pek çok kişiden de feyz almıştır. Ancak hiçbir tarikate bağlı kalmamıştır. Öyle ki; İstanbul’ a medrese eğitimi için geldiği yıllarda sarık ve cübbe taşımadığı için medreseden; namaz kılmadığı ve abdest almadığı için de Mevlevihane' den kovulur.
Savaş vurguncularından birinin dedikodusu yapılmaktadır. “Tonla parası var… Herifin bir eli yağda, bir eli balda… Nereye gitse, hemen yol açıyorlar!” diye. Neyzen, “Gerçekten kenara çekiliyor mu herkes?” diye sorar, “Çekiliyor.” cevabını alınca; “Demek cebindeki pisliğe bulaşmak istemiyorlar…” diye yapıştırır cevabı.
Bir gün Neyzen’e sorarlar: “Neyzen, çalarken mi neşelenirsin, yoksa neşeli olduğun zaman mı çalarsın?” Maliye Bakanı hakkında yolsuzluk dedikodularının dolaştığı bir dönemdir. Neyzen: “Maliye Vekili değilim ki, çalarken zevk alayım” der.
İkinci Meşrutiyet döneminde nazırlığa getirilen bir zat, çok geçmeden yeğeninin vali olarak atanmasını sağlar. Karşılaştıklarında, Neyzen, “Maşallah, kardeşinizin oğlu tıpkı fasulyeye benziyor.” deyince adam, “Genç yasta vali oldu, neden fasulyeye benzesin?” diye sorar. Neyzen de verir cevabı: “İşte ben de onun için benzetiyorum ya, fasulye de sırığa sarılarak büyür.”
Hayatı yoksullukla geçmiş, Neyzen Tevfik, yüreği insan sevgisiyle do­lu biriydi. Dünya malına hiç değer vermezdi. 1952 yılında Şehir Komedi Tiyatrosu’ nda jübilesinin yapılacağı gün bir arkadaşına telefon açar, kendisine bir takım elbise göndermesini ister. Arkadaşı elbiseyi gönderir. Jübile bi­tince sahnenin arkasında o elbiseyi çıkartıp oradaki garsonlara verir, sonra eski elbi­selerini giyer. Bana vereceğiniz parayı da yoksullara dağıtın, der.
Nice abdalların bulmak için nice yıllar yanıp tutuştuğu, aptalların ise dünya malında bulmayı umduğu o son mertebeyi ne de güzel izah etmiştir Neyzen. Hiçtir. Bu yüzden 28 Ocak 1953’de verdiği son nefesinde o “hiç”i uğurlamak için binlerce insan akın eder Barbaros Bulvarı’na. En yüksek derecede devlet memurlarından, kılıklarına çeki düzen vermeye çalışan sarhoşlara, üniversite profesörlerinden, sokak dilencilerine kadar binlerce insan… Hiçlik mertebesine erişmiş Neyzen’i “hep” birli
kte uğurlar..
Alıntı :

https://youtu.be/dBYb4pLZrxI

youtub neyzen tevfik ile ilgili video

Günün Sözü :

" Çok Gülen insana iyi davranın, çünkü bir yerlerde hep Tek başına Ağlar..."
 Can Yücel


.hayatı gamsız yaşamak görseller ile ilgili görsel sonucu

İbrahim Birol, http://brahimbirol.blogspot.com.tr/
22 Temmuz 2018, Antalya-Turkey



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder