25 Nisan 2019 Perşembe

İSTANBUL' DA YAŞLI BİR ADAM..



Ve birlikte uzun bir yolculuk...


Merhaba Gönül Dostlarım,

Her insan için değişik mana ve önem ifade eden yaşlılık, hayatın çok özel bir dönemidir. Yaşlılarımız dün ile bugün arasında köprü kuran, kültürümüzü ve değerlerimizi yarınlara taşımamızı sağlayan en değerli varlıklarımızdır. Bu dönem insan hayatının ilgi ve sevgiye en çok ihtiyaç duyduğu dönemdir. Yaşlılarımız aile fertlerinden ve çevrelerinden sıcak bir ilgi, alaka, sevgi ve saygı görmeyi ister ve bu beklenti içerisindedirler. Zira yaşlılarımız sevgiyle, ilgiyle hayata tutunurlar.
 Yaşlı olmak başlıca hürmet vesilesidir. 
Onlara saygı ve sevgi göstermek için başka bir hususa gerek yoktur. Bu sebeple örfümüzde yaşlılara büyük hürmet gösterilmiş, yaşlı ata sayılmış, kan bağı olmasa da baba, ana mevkine konulmuştur.

Bununla birlikte hayatlarının son demlerini yaşayan yaşlılarımız annemiz, belki babamız veya bir yakınımız olabilir. Onların hayatlarını huzur ve sükunet içerisinde geçirmelerini sağlamak onlara karşı sevgi saygı göstermek vefanın gereğidir.

Aşağıdaki gerçek bir hikayeyi sizlerle paylaşarak, sonucunda sizlerin bu konuda neler düşündüğünüzü bilmek isterdim...

İbrahim Birol




Gazeteci Erem Şentürk’ten Alıntıdır.
Tam metroya bineceğim, bir tane yaşlı amca makinenin önünde panik yapmış 
dolduramıyor kartı. Arkasında birkaç tane genç birikmiş bağırıyor amcaya 
"-hadi be ne’ yapıyosun, flört mü ediyosun makinayla" 
Tabi bunu duyunca delirdim. 
- N’apıyosunuz ya dedim gittim 
  amcaya yardım ediyorum, 
- Canım amcam sen ne istiyorsun dedim,
- kartım yok dedi,  doldurduk kartını dedim, 
- al istediğin yere git bununla, hatta sen başvuru yap senin yaşına ücretsiz ulaşım dedim. 
  Neyse ben de doldurdum kendi kartımı metroya geldim. Baktım amca orada bekliyor hala, - ne oldu dedim. 
- Yavrum adres soracaktım beni azarlarlar diye soramadım, seni bekledim dedi. 
- Olur mu öyle şey amcam dedim, peki nereye gidecektin sen dedim. 
- Üsküdar Marmaray dedi. 
- Amca Kirazlıdayız, karşı tarafta o. Nasıl buraya geldin uzak dedim. Kafasını eğdi, 
- dur dedim anlattım ona. Burdan Yenikapıya git, ordan sarı çizgiyi takip et, 
  Marmaraya bin, ordan 2 durak sonra Üsküdar Marmaraydasın dedim..
  Baktım amca mahzun mahzun bakıyor, anlamamış durumu,
- tamam dedim amca gel gidiyoruz. Atladık metroya gidiyoruz Üsküdara doğru, yolumuz var    da var. Muhabbet olsun diye dedim

-  “amca sen nerelisin”. 
- Malatya dedi.
- Var mı kayısı bahçesi filan dedim, dedi ki
- yavrum ben emekli ağır ceza hakimiyim. 
Vayy be dedim içimden. Onlarca kişiye müebbet dağıt, 40 yıl, 50 yıl hapis ver, sonra gel metroda kartı şaşır, ey insanoğlu... Sonra, 

Demans hastası bir insanı nasıl bırakırsınız?- amca dedim Malatya'dan İstanbul' a neyle geldin dedim, uçakla mı otobüsle mi? Amca dedi ki, 
- hatırlamıyorum... Dedim
- amca valizler nerde? 3 yaşındaki çocuk gibi yüzüme baktı 
nerde? dedi.... O an anladım amca demans hastası, yani kişisel tarihini unutmak, kendi geçmişini silmek. Peki amca nereye dedim,
- "OĞLUM BENİ, ÜSKÜDAR MARMARAY’ DA BEKLİYOR" Dedi. 
- Neyse dedim telefon nerde dedim.. 
- Nerde dedi, dedim iş sıkıntı, neyse indik Üsküdar Marmaraya. Oturduk bekliyoruz gelen giden yok, dedim 
- amca kimliği ver. Baktım adına soyadına, sonra bir tanıdığı aradım. Dedim böyle böyle kimdir bu yakını vs bir numara bulur musun? Sağolsun yardımcı oldu. Harbiden Malatyalıymış, kızının numarası geldi, aradım dedim gece gece rahatsız ettim ama... Daha lafımı bitirmeden Üsküdar Marmarayda mısınız dedi evet dedim şaşırdım da tabi. Dedi ki size eniştenin numarasını vericem onu arayın, aldım numarayı aradım enişteyi, dedim gece gece rahatsız ediyorum ama... O da hemen Üsküdar Marmarayda mısınız dedi, evet dedim. Ya herkes biliyor acaba ben mi bilmiyorum niye burdayız derken, neyse enişte geldi birazdan. Gelir gelmez sarıldı bana, ben başladım azarlamaya demans hastası bu adam niye tek başına salıyorsunuz dışarı. 3 yaşında birini salmakla aynı şey! Kim o oğlu da burada bekliyorum diyor amca
- Abi demans hastası, evet geçmişindeki hiçbir şeyi hatırlamıyor, doğru. Ama oğlu polisti. 3 yıl önce şehit oldu! Ve oğluyla son telefon görüşmesinde "BABA ÜSKÜDAR MARMARAYDA SENİ BEKLİYORUM" demişti... Her şeyi unuttu, onu unutmuyor, arada evden kaçıp buraya geliyor. Dizlerimin bağı çözüldü. Kaldım öylece, neyse onlar gitti kafamda cümleler dolaşıyor. 
Belki dedim oğlu gerçekten de oraya geliyor ama biz göremiyoruz. Sonra konu üzerinde daha sonra düşündüm. Demans hastalığı bizim de hastalığımız, toplum olarak geçmişimizi unuttuk sağa sola savruluyoruz nereye gittiğimizi bilmeden. Kim olduğumuzu unuttuk... Nereye gideceğimizi unuttuk...
Bural Gedek
Günün Sözü : " Demans hastalığı bizim de hastalığımız, toplum olarak geçmişimizi unuttuk sağa sola savruluyoruz nereye gittiğimizi bilmeden. Kim olduğumuzu unuttuk... Nereye gideceğimizi unuttuk..."



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder