27 Aralık 2021 Pazartesi

BİR ŞARKI BİR HİKAYE

 





Merhaba Gönül Dostlarım,

"Türk sanat müziğinin duayen bir ismini daha kaybetmenin derin üzüntüsüyle Devlet Sanatçımız Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca' ya Allah'tan rahmet; ailesine ve tüm sanat camiamıza başsağlığı diliyorum. Mekânı cennet olsun."

Evveli gün Alaeddin Yavaşça vefat etti. Süleyman Seyfi hocaya göre üç üstadın sonuncusuymus. İlkin, Bekir Sıtkı Sezgin sonra Kani Karaca ve Yavaşça. Şarkılarını dinlerken aşağıdaki hikayeyi okudum. Sözler Çamlıbel'e aitmiş.

Alaeddin Yavaşça 1985 1990 yılları arasında Haseki hastanesi başhekimliği yapmış.
BİR ŞARKI BİR HİKAYE...
Faruk Nafiz Çamlıbel iki çocuğunun annesi Azize Hanım hastalanınca, tanıdığı olan kadın doğum doktoru Alaaddin Yavaşça’ya danışır. Yavaşça, Şair ile eşini kendisinden daha tecrübeli olan hocasına götürür ve o doktor kanser teşhisini koyar. Alaaddin Yavaşça’nın dilinden olay şöyledir :
“-Faruk Nafiz Çamlıbel`i bilirsiniz. Gelmiş geçmiş şairlerin en büyüklerinden biridir Çamlıbel. Çok iyi, sevdiğim bir dostumdu o benim. Yaşı elbette benden ileriydi ama saygı dolu bir ahbaplık vardı aramızda.
Bir gün muayenehaneme geldi. O zamanların çok meşhur ve yanına varmayı bırakın, randevu almak için bile ter dökülen bir genel cerrah hocamız vardı. Eşinin rahatsız olduğunu söyledi. O cerrah hocamıza göstermemiz için yardım talep etti. Hocayı iyi tanıyordum. Aradım, söyledim yanına çağırdı bizi. Hanımefendiyi muayene etti. Sonra beni yanına çağırdı ve teşhisini söyledi:
“Alâeddin kardeşim, durum fena. Göğüsten başlamış tüm koltuk altını sarmış kanser. Mutlaka vücudun başka yerlerinde de metastaz yapmıştır. Bu hastayı hiçbir şekilde ameliyat etmek istemem. Hekim olarak yapacağımız ilaçlar verip ömrünün son demlerini mümkün olduğunca ağrısız geçirmesini sağlamaktan ibarettir.”
Ben yıkıldım duyunca. Nasıl söyleyeceğim ki bunu Faruk Nafiz Bey`e. Eşinin üzerine titreyen, ona delice sevdalı bir adam. Kırılgan, duygulu, şair bir adam. Nasıl derim, nasıl söylerim? Ben o dev şairin koluna girip; “Gel biraz yürüyelim üstat` dedim. Bin dereden bin su getirir gibi anlatabildim acı tabloyu ona. Hiçbir şey söylemedi. Çıt bile çıkarmadı gitti.
Yıkıldı ama bir süre sonra hanımefendi vefat edince geldi esas yıkımı... Haftalar sonra yine geldi bana. Omuzları, avurtları çökmüş, gözleri kan çanağı bir halde.. Cebinden katlanmış bir kâğıt çıkartıp açtı, uzattı. “Bunu yazdım. Bestelersen sevinirim” dedi ve yine çıktı gitti”
‘Artık Bu Solan Bahçede Bülbüllere Yer Yok.
Bir Yer ki Sevenler, Sevilenlerden Eser Yok.
Bezminde Kadeh Kırdığımız Sevgililer Yok.
Bir Yer ki Sevenler, Sevilenlerden Eser Yok.
Makam : Hicaz / Usûl: Düyek Güftekâr: Fâruk Nâfiz Çamlıbel Bestekâr: Alâeddin Yavaşça.
Anısına saygıyla.Gülen yüzler solmasın..


https://youtu.be/HzvEO-sSlIg
https://youtu.be/hQQw1xZu-V4?si=Pg5IJQmQHybbi2SG


.YIL        Gerçek Dostlar  ⚠️                                                                                                                 İbrahim Birol, http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/                             27 Aralık 2021 Antalya-Türkiye

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder