3 Mart 2021 Çarşamba

DİNİ SOHBETLER (2)

 


Merhaba Gönül Dostlarım,

 Mübarek 3 Aylar vesilesiyle sayfalarımızda yer verdiğimiz dini konulardaki yazılarımızın  ilkini 13 Şubat 2021 tarihinde ' Dini Sohbetler (1) '  olarak aktarmıştım, bu yayınlarımızdan ikincisini, bugünkü yazımda sizlerle paylaşıyorum. 

En iyi dileklerimle, Esen kalın.

** İbrahim Birol **

****
ENANİYET ZİNCİRİ _ OSMANLI İMPARATORLUĞU MİMARİ ÖĞELERİ **
Enaniyetini dışarda bırak, öylece gir camiye...
Osmanlı İmparatorluğu'nun ihtişamı sadece mimarisiyle sınırlı değildir.
Bu mimari, bünyesinde birbirinden anlamlı nice hakikatler, ince detaylar, zarif nükteleri de barındırır.
Farkında olmadığımız manidar misallerden yalnızca birisidir Enaniyet zinciri...
Osmanlı İmparatorluğu zamanında özellikle Selatin Camilerde giriş kapısında aşağıya sarkan ve yan duvarlara delikler açılarak rapt edilen kalın zincirler vardır...
Camilere girişte, dış avludan içeri girmek istediğimizde bazı kapılarında bizi buna benzer zincirler karşılar. O büyük mabede girmek için aşılması gereken ilk kapı insanın kendi nefsidir. “Boynunu eğ, öyle içeri gir.“ diye seslenir bize ve eğilir, öyle içeri gireriz...
Daha içeri girmeden bu tevazu davetini kabul ederiz...
Bunun için konulmuştur bu zincirler camilerin avlu kapılarına.
Yüzlerce yıldır bu görevi yerine getiriyorlar.
“Edep Ya Hû” düsturunu, daha dış avluda hatırlatır bizlere Enaniye Zinciri...
Bu zincirlerin bu kapıya konulmasının sebebi, padişah ve yanındaki ahalinin camiye at üzerinde bile geldiyse, attan inerek, yaya olarak ve bu kapıdan eğilerek, içeriye girmesini sağlamaktır...
Böylelikle camiye giren kişiler Enaniyet ve benliklerini kapının dışında bırakırlar ve namazlarını mümkün mertebe bu tür duygulardan arınmış bir biçimde kılmaları sağlanırdı...
Büyük camilerin avluya giriş kapısında, tepeden neredeyse kapının yarısına kadar sarkan, sağ ve sol yana açılan bu kalın zincirlerin böyle salınmasının sebebi insanların zincirin altından eğilerek içeriye geçmesini sağlamaktır...
Böylelikle camiye giren müminler (Padişah, Vezir ve Padişah erkanı dahi olsa) Enaniyet ve benliklerini kapının dışında bırakırlardı ve camide namazlarını kılarlardı...
Çok anlamlı bir nüktedir bu...
Bu Camilere her girdiğinizde, önünden geçmiş olabilirsiniz, fakat bir anlam verememişsinizdir bu zincirlere...
Fakat, günümüzde bu zincirlerin seviyesi biraz yükseltilmiş.
Eğilmeden de insanlar geçebiliyor zincirlerin altından...
Bazı camilerin girişlerindeki zincirler de yeni nesiller tarafından ne olduğu bilinmediği veya önemsenmediği için yerlerinden sökülüp atılmıştır...
Bu konuda bir mısra:
Caminin zincirleri cennetin incileri,
Dokunmasın kutsala zamane bencilleri.
Enaniyet zincirleri toplanmış camiler;
**1- Gazi Ahmet Paşa Camii **
**2- Nişancı Mehmet Paşa Camii **
Selma Yılmaz'a bu yazı için teşekkürler...
**Enaniye Arapça' da "ben" anlamına gelen ene kelimesinden yapılmış bir masdar-isim olan enâniyyet (bencillik) demek. **
Kur'ân-ı Kerîm'de, hadislerde ve ilk döneme ait dini kaynaklarda yazılı değil. Ancak bu terime yakın anlamlar ifade eden esere ile isti'sâr kelimeleri hadislerde ve diğer bazı kaynaklarda yer alıyor (bk. Lisânü'l-ʿArab, "es̱r" md.; Tâcü'l-ʿarûs, "es̱r" md.; Buhârî, "Fiten", 2).
** Ayrıca Kur'an'da, hadiste ve diğer dini kaynak kitaplarda, günümüzde bir ahlâk ve psikoloji terimi olarak kullanılan **
"insanın yalnız kendisiyle ilgilenmesi, ilişkide bulunduğu herkesi ve her şeyi kendi yararına kullanma isteği" (egoizm) ve "kendini üstün görme, dolayısıyla kendini her şeyin amacı olarak kabul etme eğilimi (egosantrizm) anlamındaki enâniyeti yeren pek çok ifade var...

https://youtu.be/iMplmIVcXqs

Günün Sözü : 

Gerçek Dostlar  ⚠️                                                                                                                 İbrahim Birol, http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/ - Google'da Ara                                                3  Mart 2021 Antalya-Türkiye



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder