Merhaba Gönül Dostlarım,
SALGIN ve İNSAN İLİŞKİSİ
Bir sene öncesine kadar salgın hastalığın bizi bu kadar etkileyeceğini pek çoğumuz gibi bende düşünmüyordum. Çin’de yaşanan Covit-19 adlı virüs bize gelinceye kadar on sekiz şekil değiştirmiş olmalı ki numarası 19. Sonuçta bu hastalık grip benzeri bir hastalık olduğuna göre kışın grip vakaları artar, ölüm oranı az olur sanmıştım. Belki de bu şekilde düşünüp kendimi salgın hastalık düşüncesinden uzak tutmaya çalışmıştım.
2020 senesinin başında salgın hastalığı daha fazla duymaya başladım herkes gibi. Maske-mesafe-hijyen üçlemesi ile bu salgının bize uğramadan geçip gideceğini Ümit ettim. Geçen senenin ilk üç ayında hızla hayatımıza giren salgın, sadece Sağlık Bakanlığı verilerine göre bir liste ve o listede yazılı rakamlar olarak kalmadı hayatımda. Yakınlarımdan hasta olan, test sonucunda pozitif çıkanlar, evde karantinaya alınıp ondört günlük süreci geçirip normal hayatına dönenler oldu. Hastanede tedavi olup, taburcu olan sağlığına kavuşanlar umut oldu bu karamsar günlerde.
2020 senedinde salgın hastalığın var olan hastalıkları tetiklediği söylendi ve yakın çevreden vefat haberleri almaya başladık. Yeğenim hasta oldu, hastanede tedavi oldu, şükür ki sağlığına kavuştu. Arkadaş çevremizden aldığımız vefat haberleri ile çemberin gittikçe daraldığını hissetmeye başladık.
Sağlığımıza kendimiz ve çevremiz için hiç dikkat etmediğimiz kadar dikkat etmeye başladık. Ellerimizde kolonya, yüzümüzde maske, kalbimiz endişe ile çarparak zorunlu olmamız gereken yerlerde mümkün olduğunca kısa sürede bulunduk.
Akraba, eş, dost ziyaretini ve yüz yüze yapılan bir kahve içimi sohbetleri sadece telefonla gerçekleştirdik. Dışarıdan gelenin bize, bizden de dışarıdan gelene virüs bulaştırma durumuna çok dikkat ettik. İş, alışveriş dışında sokakta olmamaya gayret ettik.
Ne dışarıda yemek yedik, ne de bir fincan çay içtik. Mevsim meyve ve sebzelerini tükettik, yediğimize, içtiğimize daha fazla dikkat ettik.
Devletin aldığı tedbirler ile yasaklara çoğumuz harfiyen uyduk.
Ne düğün oldu eskisi gibi ne bir toplantı ile eğlence oldu ağız tadıyla. Sadece ölümler oldu can yakan. Kendimizi çokça endişeli hissettiğimiz, yüreğimiz yaralı bir sene geçti.
Bu sene ise çok hızlı girdi daha senenin ilk ayında kayıplar, yaprak dökümü gibi birbiri ardına duyulmaya başladı.
On üç gün önce annesi vefat eden evlat yoğun bakımda tedavi gördüğü İçin annesinin öldüğünü bile bilmedi. O evlat on üç gün sonra annesinin ardından hayatını otuz dört yaşında kaybetti. Geride üzgün, genç bir eş, henüz ölümün ne olduğunu bilmeyen küçücük iki evlat, yas içinde bir baba, gözü yaşlı abla, üzgün yeğenler ve akrabalar bıraktı. Bu bahsi geçen kayıp teyze kızım ile oğlu.. Ruhları şad olsun.
Bizler ise cenazeye iştirak edip canlarımızı son yolculuğuna uğurlayamadık, geride kalan yaslı ailelerinin yanında olup, manen destek olamadık. Kayıpların yerinde çok büyük bir boşluk oluşur. Bazen bir dost eli, dost sesi, dostun yanında olduğu hissi insana güç verir, acılar paylaşıldıkça azalır, yaralar üfleyen olunca insanın canı daha az yanar. İnsan sosyal bir canlı, tek başına yaşayamaz acısını da sevincini de illa ki paylaşmak, anlatıp rahatlamak ister.
Yaşamınızda bir acı ile karşılaştığınız zaman o acıyı en iyi daha önce benzer acılar yaşayan insanlar anlar, diğerlerine ise yaşadığınız acılar buzlu camın ardından izlediği film gibi uzak ve soğuk olur.
Dilerim bu salgında yakınlarınızı kaybetmezsiniz, gidenler asla geri gelmiyor. Salgın tamamen bitinceye kadar kendinize ve tüm insanlara dikkat edin lütfen. Ne başkası sizin virüs bulaştırıp sonunuz olsun, ne de siz başkasına virüs bulaştırıp yakınlarınızın veya hiç tanımadığınız bir başkasının canının sonu olun.
Temizliğe çok dikkat edelim, sokaklarda hapşırırken maskesini indirip eline hapşıranlar, konuşurken, öksürürken maskesini çenesine indirenler var. O maske ne sebeple takılıyor düşünün lütfen. Elinizle tükürük zerrelerini bina kapılarına, asansör kapı ve düğmelerine, toplu taşımada tutunulan yerlere, bilimum dokunabileceğiniz her yere bulaştırmayın! Nefesinizden yayılan tükürük zerrelerine ve ellerinize çok dikkat edin, maskenizi kuralına uygun şekilde ağız ve burun kapalı olacak şekilde takın, konuşurken, öksürüp, hapşırırken çıkarmayın, birkaç saatten fazla maske kullanıyorsanız maskenizi değiştirin. Maskenizi sürekli ellerinizle düzeltip ellerinizdeki mikropları maskenize bulaştırmayın! Ellerinizin temizliğine çok dikkat edin...
Siz kendinize ne kadar dikkat ederseniz edin, virüs taşıyan birisi sizin kadar dikkat etmediği sürece bulaşma riski sürecektir, unutmayın!
Sağlıklı günlerde, sevdiklerinizle birlikte esen kalın. Salgında hayatını kaybedenlere rahmetler, yakınlarına sabır, hastalara acil şifalar diliyorum.
Nejla BILGIN
Günün Sözü:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder