BİR SOSYOLOG YORUMU
Merhaba Gönül Dostlarım,
Bugün " Bir Sosyolog Yorumu" başlıklı aşağıdaki yazımı sizlerle paylaşmak istiyorum.
yazıda adını belirtmeyen bir sosyoloğumuzun fikirlerine ve düşüncelerine kimlerin katılıp katılamayacağını önceden kestirmemiz çok zor. Yorumları siz değerli okuyucularıma bırakıyorum.
Ama öncesinde Sosyolojiyi kendilerine meslek edinecek olan gençlerimize bir kaç tavsiyede bulunmak isterim.Sosyoloji bölümünün amacı, daha iyi toplumsal bir yaşam için, toplum içerisinde yaşanan düzensizlikleri inceler ve bunlara çözüm üretmeyi amaçlayan, alanında donanımlı bireyler yetiştirmeyi amaçlamaktadır. Programı kazanan ve kayıt işlemlerini gerçekleştiren Sosyoloji öğrencileri, Felsefe, Psikoloji, Halkla İlişkiler, Sosyoloji gibi alanlarda eğitim dersleri görmektedir.
Bugün " Bir Sosyolog Yorumu" başlıklı aşağıdaki yazımı sizlerle paylaşmak istiyorum.
yazıda adını belirtmeyen bir sosyoloğumuzun fikirlerine ve düşüncelerine kimlerin katılıp katılamayacağını önceden kestirmemiz çok zor. Yorumları siz değerli okuyucularıma bırakıyorum.
Ama öncesinde Sosyolojiyi kendilerine meslek edinecek olan gençlerimize bir kaç tavsiyede bulunmak isterim.Sosyoloji bölümünün amacı, daha iyi toplumsal bir yaşam için, toplum içerisinde yaşanan düzensizlikleri inceler ve bunlara çözüm üretmeyi amaçlayan, alanında donanımlı bireyler yetiştirmeyi amaçlamaktadır. Programı kazanan ve kayıt işlemlerini gerçekleştiren Sosyoloji öğrencileri, Felsefe, Psikoloji, Halkla İlişkiler, Sosyoloji gibi alanlarda eğitim dersleri görmektedir.
Adaylarda olması gereken nitelikler
Sosyoloji bölümünü düşünen adayların, sabırlı, iletişimi kuvvetli, psikoloji ve felsefe alanına ilgili öğrencilerden oluşması gerekmektedir.
Tarih boyunca, dünyanın her yerinde insanlar topluluklar hâlinde yaşamışlardır. Duygularını, düşüncelerini, sahip oldukları maddi ve manevi imkânları birbirleriyle paylaşmışlardır. Ancak toplumsal hayat sürekli değişmekte ve gelişmektedir. Buna paralel olarak insanların ihtiyaçları, beklentileri, yaşama biçimleri ve günlük hayatta karşılaştığı sorunlar da değişmektedir. Bu değişim, onların dünyaya bakışlarını, yaşama biçimlerini ve olayları değerlendirmelerini de etkilemektedir
Arkeolojik veriler kadının çağlar boyunca yaşadıklarına birer kanıt niteliğinde... Kadının tarih sayfalarında yavaş yavaş ötekileşmesi binlerce yıl sonra gerçekleşen Sanayi Devrimi’ nin ardından minik ivmelerle erkeğe rağmen değişmeye başladı, ancak kadınlar hala hak ettiği itibarı geri kazanamadı...
"AİLEDE KADIN KRALİÇEDİR.."
Ya kardeşim, ben Orta doğulu değiilim!Benim aslımın çoğu Balkan. Benim kültürüm bir Arap’tan ziyade bir Polonyalıya bile daha yakın.
Eğer sen beni zorla Ortadoğulu yapmaya çalışırsan ben direnirim. Çünkü o benim kültürüm değil. Bana yabancı.
Ben 5 değil, iyi eğitebilecegim kadar çocuk isterim. Varsın tek olsun. Kusura bakma ama ben yere tükürmem. Çöp atmam. Biraz yürür çöp kutusuna atarım.
Kadın ailenin kraliçesidir. Annem de öyleydi. Anneannem de babaannem de. Bırak kadın erkek eşitliğini belki de kadın ağır basar benim kültürümde. Namazını kılan kılar. İçkisini içen içer. Biri öbürüne “Allah kabul etsin” der, diğeri de “yarasın şerefine“.
Demokrasi vardır evde de. Biat değil.
Evet köpek te severiz, kedi de. Cinler, periler değildir onlar. Doğayı da severiz çok. Canımız yanar tek bir ağaç devrilse.
İşimizin hakkını vermek isteriz. Gurur duyarız yarattığımızla. Sanat severiz sanat. Her türlü sanat. Sanatçıya da saygı duyarız. Ama gerçek sanatçıya. Severiz okumayı. Kitap bile satın alırız inanırmısın?
Kemal Atatürk‘ ü en çok neden severiz biliyor musunuz ? Çünkü O kurtarıcıdan da öte, bizim ‘kültürümüzün‘ sembolüdür. Olmaya hep çaba sarf ettiğimiz ama 75 yıl sonra bile daha da çok hayran kaldığımız.
Mücadelemiz de siyasi veya ideolojikten de öte şu parti bu parti de değildir aslında.
Kültürümüzün var olma savaşıdır. Atatürk‘ün vizyonunda ki kültürümüz. İşte bu kültür bizi birbirimize bağlayacak. Milyonlarca Cumhuriyetçiyi.
Kendimizi devam ettirecek kolektif beyine de sahibiz, iradeye de, kalbe de...
Ben 5 değil, iyi eğitebilecegim kadar çocuk isterim. Varsın tek olsun. Kusura bakma ama ben yere tükürmem. Çöp atmam. Biraz yürür çöp kutusuna atarım.
Kadın ailenin kraliçesidir. Annem de öyleydi. Anneannem de babaannem de. Bırak kadın erkek eşitliğini belki de kadın ağır basar benim kültürümde. Namazını kılan kılar. İçkisini içen içer. Biri öbürüne “Allah kabul etsin” der, diğeri de “yarasın şerefine“.
Demokrasi vardır evde de. Biat değil.
Evet köpek te severiz, kedi de. Cinler, periler değildir onlar. Doğayı da severiz çok. Canımız yanar tek bir ağaç devrilse.
İşimizin hakkını vermek isteriz. Gurur duyarız yarattığımızla. Sanat severiz sanat. Her türlü sanat. Sanatçıya da saygı duyarız. Ama gerçek sanatçıya. Severiz okumayı. Kitap bile satın alırız inanırmısın?
Kemal Atatürk‘ ü en çok neden severiz biliyor musunuz ? Çünkü O kurtarıcıdan da öte, bizim ‘kültürümüzün‘ sembolüdür. Olmaya hep çaba sarf ettiğimiz ama 75 yıl sonra bile daha da çok hayran kaldığımız.
Mücadelemiz de siyasi veya ideolojikten de öte şu parti bu parti de değildir aslında.
Kültürümüzün var olma savaşıdır. Atatürk‘ün vizyonunda ki kültürümüz. İşte bu kültür bizi birbirimize bağlayacak. Milyonlarca Cumhuriyetçiyi.
Kendimizi devam ettirecek kolektif beyine de sahibiz, iradeye de, kalbe de...
BİR SOSYOLOG YORUMU
Günün Sözü :
İbrahim Birol, http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/
3 Eylül 2018, Antalya-Turkey
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder