10 Temmuz 2020 Cuma

İNSANIN KENDİNİ TANIMA SANATI



                                                                                                                                                    
                                                                                                                                                               
Psikoloji


Merhaba Gönül Dostlarım,

" İnsanı Tanıma Sanatı"  başlıklı bir yazımı 8 Ağustos 2017 tarihli Blog sayfamda sizlerle paylaşmıştım. Bugün, buna benzer bir yazıyı başka bir başlık altında değerlendirmek ve Avusturya' da yaşamış ünlü bir psikolog olan Alfred Adlerin kitabından bazı alıntı yazıları sizlere aktarmak istiyorum.

İnsanı Tanıma Sanatı
Çağdaş Psikolojinin üç büyük devinden biri ve bireysel psikoloji ekolünün kurucusu, Avusturyalı psikiyatr Alfred Adlerİnsanı Tanıma Sanatıyla, geniş bir okur kitlesine yöneliyor.

Adler'in, bu yüzyılın başında, insanın ruhsal-fiziksel varlığına ve yaşamdaki sorunlarına ilişkin yaptığı saptamalar, aradan geçen bunca yıla karşın değerinden hiçbir şey yitirmeden anlamlılığını ve yol göstericilik işlevini koruyor. Adler'in bir dizi konferansından doğan bu yapıtın başlıca ödevi, toplum içerisindeki etkinliğimizin içerdiği kusurları, bireylerin hatalı davranışlarından yola koyularak anlamak, sözkonusu hataları göz önüne sermek ve bireylerin toplum yaşamına daha iyi uyumlarını sağlamak şeklinde karşımıza çıkıyor. Yapıt öte yandan, bireysel psikolojinin en temel ilkelerini ve insanı tanımada bunların taşıdığı değeri, ortak yaşamda ve kişinin kendi yaşamını kurmadaki önemini açıklamak amacı taşıyor. Adler, yaşamın, çağımızda pek de göremediğimiz anlamını, gerçekten de bir sanatçı gibi ince ince işleyerek ortaya koyuyor.

Adler’in ilk kez Almanca olarak 1927 yılında yayımlanan “İnsanı Tanıma Sanatı” (Menschenkenntnis) adlı yapıtı, 1920 yılında Viyana Halk Enstitüsü’ nde verdiği konferanslardan oluşuyor. Bu yapıtın ana fikrini “Kendini tanıma, mutluluğun bir yasasıdır”* 
şeklinde özetleyebiliriz.
" Birisiyle yeni tanıştığımızda ; ismini öğrenir, mesleğini sorar; sohbet ilerlerse okullar veya ortak arkadaşlar hakkında konuşmaya başlarız genellikle. Bir insanı tanımak istiyorsan onunla   seyahat et ya da yemek ye derler. İstedikleri olmadığında takındığı tutum da çok şey gösterir bana göre. Çünkü özellikle de menfaati varsa bir kişi, doğasında olmasa bile çok tatlı bir maske takabilir, eğer yol yordam öğrenmişse. Ancak bir çıkarı kalmadığında, hatta hayal kırıklığına uğradığında bile nezaketinden, ilgisinden bir şey kaybetmiyorsa; farklı ve ince bir ruhla karşı karşıya olduğumuzu anlayabiliriz. O yüzden, kimse hakkında hemen peşin hüküm vermiyor ve zaman içinde tavırlarını gözlemliyor, sözleriyle eylemlerinin birbirleriyle tutarlı  olup olmadıklarına bakıyorum. Çevresindeki her şeyle, herkesle ilişkisine, komplekslerine, 
kalıplarına, değerlerine ve ilgisine."

 
Alfred Adler (7 Şubat 1870 – 28 Mayıs 1937), , Yahudi kökenli Avusturyalı psikiyatrist. Derinlik psikolojisinin üç büyük kurucusundan biridir. Alfred Adler, 7 Şubat 1870 yılında Rudolfsheim-Fünfhaus’da bir kasaba olan Mariahilfer Straße’de Yahudi bir ailenin 7 çocuğundan 2.’si olarak doğdu.' Vikipedi

Kaynak: ''Düşünüyorum'' dan alınmıştır.
****
https://youtu.be/npXF1JKh7sQ


Günün Sözü : “  İnsanın bir yaşam ve davranış biçimiyle bir bakış açısına kavuşabilmesi için, ister istemez bir yaşamsal amacın saptanmış olması gerekir. Belli bir amacı gözümüze kestirmeden ne bir şey düşünebilir, ne bir şey yapabiliriz."  Alfred Adler'

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder