29 Ekim 2019 Salı

ATATÜRK' ÜN HAYALİNDEKİ TÜRKİYE





Merhaba Gönül Dostlarım,

29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız ile ilgili yazılarıma bugünde devam ediyorum. Hürriyet Muhabiri İpek Özbey' in 2018 yılında  Değerli hocamız Prof. Dr. İlber Ortaylı ile yaptığı "Atatürk nasıl bir liderdi ve nasıl bir ülke hayal ediyordu?" konulu  bir röportajın  bazı bölümlerini, Cumhuriyetimizin kurulduğu bu anlamlı günde sayfamıza taşıdık.

Aziz Milletimizin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Kutlu Olsun !

İbrahim Birol

*****

Tarih 29 Ekim 1923… Mustafa Kemal ve arkadaşları Cumhuriyet’i ilan etti. Türkiye Cumhuriyeti, bugün 95’inci yaşını kutluyor. Peki Atatürk nasıl bir liderdi ve nasıl bir ülke hayal ediyordu? Galatasaray Üniversitesi ve MEF Üniversitesi Öğretim Üyesi, Hürriyet yazarı Prof. Dr. İlber Ortaylı’yla 1923 Türkiye'sinin koşullarını, bugüne uzanan cumhuriyet sürecini ve gündemdeki tartışmaları konuştuk. Ortaylı, “Mustafa Kemal Paşa’nın hayalleri çok açık. Kadın-erkeğin eşit, fevkalade üretken, okuma-yazma meselesinin halledildiği, eğitimin gittikçe arttığı, köylünün adam olduğu bir Türkiye” diyor.

İlan edildiğinde cumhuriyetin halkta bir karşılığı var mıydı, yeni rejimin ne olduğu biliniyor muydu? 

Cumhuriyet fikri biliniyordu. İyi yönde bilenler, “Çok isteriz” diye abartanlar,
‘kötülüklerin anası’ diye görüp, mutlak olarak karşı çıkanlar vardı.  Cumhuriyete karşı çıkanlar “Bin yıllık saltanatımız, âdetlerimiz gidecek” diye düşünenler değil, “Bu zındıklık, Frenk icadı” diye bakanlardı. O zaman tabii bir garip fetva mekanizması işliyor, bu çok enteresan…
“Cumhuriyet İslam’a en yakın rejimdir”... Diyeceksin ki “Orada nasıl hilafet, babadan oğula geçen monarşi söz konusu”, onun cevabı yok. Ama şurası bir gerçek ki, Türkiye Cumhuriyeti ilan edildiği zaman Asya’ nın çok büyük kısmı koloniydi ya da başkasının idaresi altındaydı. Mevcut şeklen bağımsız diyeceğimiz devletlerin çoğu kendi monarşileri tarafından idare ediliyordu. Hatta bu Osmanlı’dan yeni ayrılan Arap ülkeleri için de söz konusuydu. Efendim cumhuriyet ilk önce Azerbaycan’da çıktı, Kazan-Başkır cumhuriyetleri oldu Tataristan. Ancak bunların hepsinin sonu geldi. Oralarda cumhuriyet, Sovyet idaresinin alt kompartımanları şeklinde tezahür etti. Cumhuriyet, 1923’te Türkiye’de kuruldu. Zannediyorum asayişi sağlama, teşkilatlanma konusundaki zengin devlet geleneği bu işe yardımcı oldu. Cumhuriyet idaresi devam etti. Cumhuriyet’in mağduru olacak Osmanlı ailesi sürgüne gitti, ancak bunların Cumhuriyet rejimi aleyhinde çalıştıkları pek görülmedi. Hatta seslerini bile çıkarmıyorlar, bunu ayıp addediyorlardı. 

Cumhuriyeti ilan ederken nasıl bir Türkiye düşlüyordu?

Hayal ettiği Türkiye gerçekleşiyor. Kadın-erkeğin eşit, fevkalade üretken, okuma-yazma meselesinin halledildiği, eğitimin gittikçe arttığı, köylünün adam olduğu bir Türkiye. Hayalleri çok açık. Bulgaristan köylüsünün kafa tutan haline bakıp, “Ben de böyle istiyorum” demiş. Atatürk’ün istediği Türkiye beynelmilel kültürü benimseyen bir ülke. Müzik bileceksin, opera bileceksin, yapacaksın. “Bunu yapan adam her şeyi iyi yapar” diyor. Kafasındaki projeler çok açık. Ve tarzını değiştiren bir adam. 50 sene önceki Türk subayından çok farklı, bütün arkadaşları gibi. Dans da ediyor, Fransızca da konuşuyor, opera da besteletiyor. Bu büyük bir değişimdir. Bu asrın en büyük sosyologlarından biri, belki de birincisi Rolf Dahrendorf, böyle bir değişim karşısında aşka gelmişti. Bu toplumun çalışma kalıpları değişiyor, hâlâ da oturmadı yerine ama değişiyor. 

Bir sözü var: Türk milletinin fevkalade meziyetleri vardır. Fakat ne yazık ki, onu cehalet ve karanlık içinde bırakıyorlar diye… Buna katılıyor musunuz?

E tabii öyle. Bir toplumun eğitimi olmadıkça, meziyetlerini ortaya çıkaramazsın. Bunu söylüyor, çok açık. Biz eğitimde rakam olarak eskiyi geçmiş gibi görünüyoruz ama nitelik olarak hayır. Eski eğitim tarzında herhangi bir insan emin olabilirdi, muvaffak olabilirdi. Bir dereceden sonra bu mümkün olmadı. Fransa’dan, Almanya’dan liseden gelip, burada sıkıntı çekmeden düz liseye devam eden çocuklar vardı, bu artık olamıyor. Nitelik değişmiş… Bunların düzeltilmesi lâzım. 

Cumhuriyet bize ne kazandırdı?

Cumhuriyetin bize kazandırdığı şey ilerlemedir. 

Art arda Atatürk kitapları yazılıyor. Buna neden ihtiyaç duyuluyor sizce? 
Tabii yazacaklar. Memnun oluyorum, hele bir de iyi yazılır, okunur ve etkisi görülürse “Helal olsun” derim. 

Siyaseten de bir deha mıydı?





Öyleydi. Ama askeri dehası şu; ricat savaşını bir bozguna değil bir politikaya, bir askeri stratejiye çevirmeyi başarmıştır. Askerini iyi tanıyor, seviyor ve güven veriyordu.

Atatürk’ü farklı kılan neydi?

Tarihi büyük ölçüde kişiler yapar. Birincisi, o bir örgütlenme dehasıydı. Kendini çok iyi kontrol etmesini biliyor, çok iyi gizlemesini biliyor, zamansız ileriye atılmıyor. Bu özellik 20.Yüzyıl liderlerinin ekseriyetinde yoktur. Ayrıca Atatürk, bilinecek şeyleri çok iyi biliyor, tecrübelerini iyi kullanıyordu. En önemlisi şuydu: Mustafa Kemal, hiçbir zaman ve zeminin olumsuzluklarına teslim olmadı. Eğer hedefi ileri koyuyorsan o bir dehadır ve deha dâhilere has bir inattır. 

İpek Özbey
iozbey@hurriyet.com.tr

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder