21 Ekim 2019 Pazartesi

SILA MI GURBET Mİ?




Gurbet Sözleri




Düşünceler


Merhaba Gönül Dostlarım,

" HER HİKAYE BİR ŞEMSPAREDİR" başlıklı, Elif Şafak Romanından alıntı yaptığımız  
 bundan önceki yazımızda  Gurbet ve Sıla hakkında değerli yazarımızın romanında  yazmış 
 oldukları, bizleri oldukça derinden etkilemiş ve üzmüş olmalı ki Sıla ve Gurbet duygularını 
 daha önce uzun  yıllar yurt dışında yaşayan biri olarak bu satırlara bir şeyler ilave etmek  
 Gurbet ve Sıla hasreti  çeken yurt dışında yaşayan Gönül Dostlarımı hatırlamak adına, 
 bugünkü yazımın başlığını Sıla mı  Gurbet mi? şeklinde düzenleyerek , Gurbetçi Dostlarıma
 ithaf etmek istedim.

Sıla : Doğup büyüdüğün ülkeye, şehire duyduğun özlemdir. Özlenilen şehire kavuşmaktır.Gurbet : Yaşadığın şehirden uzak olmak ve o şehire o ülkeye özlem duymaktır. Yaşadığın yerden uzak kalmak anlamına gelir.

İbrahim Birol

*****
Gurbet kültürü bizde çok eskilere dayanır. Ta asırlar ötesinden gelir. Belki de dünya milletleri içinde yeni yurtlar kura kura dolaşan yegâne milletlerden biriyiz. Göçebelik bizim genlerimize işlemiş. Köyden kasabaya, şehire, yayladan yaylaya, ülkeden ülkeye hep göçmüşüz. Gurbetçi olmuşuz hep.
Gurbet; içinde hem ayrılığı, hem hasreti, hem garipliği, hem uzaklığı barındıran bir kelime... 
Bir diyardan bir diyara giderken bazen sevdiklerimizi bırakmışız ardımızda. Buruk bir acı kemirmiş hep içimizi. Şiirler yazmış, ağıtlar dizmiş, türküler söylemişiz.
Bazen köyümüzü, bazen şehrimizi, bazen de ülkemizi bırakmışız gerilerde içimiz sızlaya sızlaya... Ne geride bıraktıklarımızı unutabilmişiz, ne daha ötelere gitmekten vazgeçmişiz. Yani "Ne yardan vazgeçmişiz ne serden" derler ya! İşte öyle bir şey...
Bizim Anadolu kültürümüz hasret üzerine, ayrılık üzerine, gurbet üzerine yoğrulmuş. Yumak yumak olmuş ilmekler, sabır sabır dokunmuş kilimler... Gurbet acısı içine düşmeye görsün. Pınar olur akar yaşlar, taa uzakları gözleyen gözlerden...
Özdemir Erdoğan "Bir de gurbet yarası var hepsinden derin, söyleyin memleketten bir haber mi var?" derken,
Barış Manço, "Dağlar dağlar! Kurban olam yol ver geçem, sevdiğimi son kez olsun yakından görem" derken,
Yıldırım Gürses, "Gurbet o kadar acı ki ne varsa içimde, hepsi bana yabancı, hepsi başka biçimde" derken...
Tercüman olmuşlar gurbetlik çekenlerin duygularına... Gurbette olmayan var mı? Bir şekilde her birimizin bir yakını var uzakta... Ya da biz uzak kalmışız yardan, sıladan, doğduğumuz topraklardan...
Kısacası Anadolu insanı gurbet acısını, hasretlik duygusunu hep yaşamış, hep taşımış üzerinde...
Bunca hasretlik çeken bir millet olarak, bizi sevdiklerimize kavuşturan, buluşturan, iyi ki bir de bayramlarımız var. İşte bu bayramlar ilaç gibi geliyor hasret çekenlere... Ayrılar kavuşuyor, küsler barışıyor. Kucaklaşıyor bütün sevenler bayramlarda; hasret gideriyorlar. İçlerindeki sızıyı dindiriyorlar. Bu yüzden bayramlar kavuşmak kadar değerli olmuş. İnsanları birbirine kavuşturan bayramların ayrı bir yeri olmuş.

*****
Fakat bir de kavuşamadıklarımız var. Hasret ateşi hiç sönmeyecek olanlar. İçimizdeki acının hiç dinmediği haller. Gidip de bir daha dönmeyenlerin acısı... Beklesek de, gözlesek de gelmeyecek olanların...
Her duyduğumda duygulandığım meşhur Yemen Türküsü, "Şu Yemen elleri ne de yamandır, ah o Yemen' dir gülü çemendir, giden gelmiyor acep nedendir?" derken, asla geri gelmeyecek olanların habercisi gibi, sanki asıl acımızın tercümanı oluyor. Gönlümüzde hiç kapanmayan bir yaranın acısı...
Ölünceye kadar hasretini çekeceğimiz kaybettiklerimizin acısı...
Şu an olsaydı da doyasıya görebilseydim, sarılabilseydim, ellerini öpebilseydim, yaşarken anlayamadık, kıymetini daha iyi bilebilseydim dediğimiz gönlümüzde yaşayanların acısı.
'Kavuşmak mı, ne zaman?' Bilemediğimiz, sevdiklerimizin acısı... İşte bu hiç dinmiyor.

Halil Önür

https://youtu.be/OS4OglQBA-Q

Günün Sözü : " GurbetIik ne uçsuz bucaksız mavi denizde oImak ne de bir çöI ortasında tek başına oImaktır. GurbetIik sevdikIerinden uzak ve yaInız kaImaktır." 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder