15 Mayıs 2020 Cuma

BAŞARININ SIRRI SEVGİDİR



























                                                                                                                          
Merhaba Gönül Dostlarım,

Hayata karşı tutumlarımız, beklentilerimiz, karşımız da ki kişiye sunduklarımız ve ondan neler almak istediklerimiz açıkça masaya konulduğu takdirde, henüz yolun başında bile epeyce yol almış olacağız. İleride, önümüze çıkabilecek umutsuzluk ve mutsuzluk duvarlarını ortadan kaldırmış olacağız.
İlişki türünüz ne olursa olsun, tek yolu gerçeklik olsun.
Çünkü, insanlar birbirlerinden sadece sevgi beklerler.
Çünkü, her insan kendi savaşının kahramanıdır ve ona başarılı olması için motivasyon nedeni gerekmektedir, bu da ancak sadık ve samimi bir sevgiyle mümkündür.
Nerede SEVGİ varsa, orada BAŞARI ve ZENGİNLİK vardır” (Tunay, 2013).
Sevgi denizinin yontmayacağı sert taş yoktur. Sevginin bütün noksanlıkları gidereceği asla unutulmamalıdır.
Derin sevgi ruhuyla yoğrulmuş olan Yunus Emre "Gelin tanış olalım, sevelim, sevilelim" diyor. Sevgi birleştirir, kin ve düşmanlık ise ayırır. Mevlâna' nın dediği gibi: "Sevgi; acıyı tatlıya, toprağı altına, hastalığı şifaya, zindanı saraya, belayı nimete ve inkârı rahmete dönüştürür."
Sevgiyle kalın…
 Alıntı


Bugün, Belgin Eryavuz' un ' Sevginin Gücü ' başlıklı güzel bir yazısını sizlerle paylaşacağım


****

SEVGİNİN GÜCÜ


İçinde sevgi pırıltıları taşıyan konuları yazmayı seviyorum. Her satırda tebessümlerim eşlik ediyor bana.

Şimdi gelin beraberce Amerika’nın 
en önemli limanlarından bir tanesi 
olan Baltimore şehrine 
gidelim. 
Maryland eyaleti sınırları içindeki bu liman şehrinin kenar mahallelerinde yaşayan pek çok yoksul aile var.

Sosyoloji profesörü, bir gün sınıfındaki öğrencileri işte bu kesimlere gönderir.

Amaç o bölgede yaşayan çocuklar hakkında araştırma yapmaktır. Böylece yola koyulan gençler, bölgede yaşayan 200 kadar erkek çocuk bulur.


Sosyal durumlarını, yaşam şekillerini, eğitimlerini, alışkanlıklarını elden 
geldiğince araştırır. Sonuçta her bir çocuğun geleceği hakkında yorum 
yapabilmek için böylesi bilgilere ihtiyaçları vardır.

Araştırmayı yapan sosyoloji öğrencilerinin neredeyse tamamı, 
bu çocukların gelecekte şanslarının olmadığını belirtir. O an için 
gördükleri ve hissettikleri, kendilerinde bu olumsuz izlenimi yaratmıştır 
çünkü.

Aradan yıllar geçer.

Yirmi beş yıl sonra, bir başka profesör bu çalışmadan haberdar olur.
 Konu ilgisini çeker. O da kendi öğrencilerine bu konuyla alakalı bir başka
görev verir.

Bu sefer gençler, aynı çocukları bulmaya çalışacak ve geçen süre içinde 
nerede, ne durumda olduklarına bakacaktır.

Öğrenciler, tıpkı eskiden olduğu gibi Baltimore şehrinin kenar mahallelerine
dağılır. 
Şimdinin yetişkini, o zamanın küçüğü olan 200 ismi aramaya başlar.

Elbette aralarında göç edenler ya da ölenler olmuştur ama bunlar 
20 kadardır. Geriye kalan ve hala kendi yoksul mahallesinde yaşamaya 
devam eden tam 180 çocuğu bulmayı başaran öğrenciler; onlarla hemen 
iletişime geçer.

Sonuç inanılmazdır.

180 çocuktan tam 176 tanesi üstün başarılarla okullarını bitirmiş; iş adamı, avukat, doktor, mühendis gibi saygın mesleklerle geleceklerini kurmuşlardır. 

Düşünsenize sadece 4 çocuk firesi ile büyük bir başarı hamlesi karşımızdaki. Zor şartlar, yoksulluk, yeterli beslenememe, belki ilgisizlik başarının önüne geçememiş.

Sonuçları inceleyen profesör bu durumdan çok etkilenir.

Konuyu kendisi ele almaya karar verir.

Tek tek o başarılı çocuklarla görüşmeler yapar. Elbette tüm o görüşmelerde
 en çok merak ettiği soruyu da sorar. Zorlayıcı koşullara rağmen, başarılı 
olmalarının altındaki sebeptir ilgisini en çok çeken.

Çocukların hepsi sözleşmiş gibi mahalle okulundaki öğretmenlerini işaret eder. 
Onun sayesinde başarıya imza attıklarını belirtir.

Hal böyle olunca profesörün yolu bu sefer öğretmeni bulmaya kadar uzanır. 

Öğretmenin hayatta olduğunu öğrendiğinde ise büyük bir mutlulukla onu
 evinde ziyarete gider.

Karşısında yılların izini gururla taşıyan, yaşlı ama dinç bir kadın öğretmen bulur.

Öğrencilerinin unutmadığı bu 
kadın ne yapmıştır da, 
çocukların başarılı birer yetişkin olmasına olanak sağlamıştır.

Öğretmen, gözlerindeki ışıltı ve yüzündeki o özel tebessümü ile sadece iki cümle söyler.

‘Çok basit. Ben o çocukları ÇOK SEVDİM’.

Ne kadar güzel değil mi?

İşte içimiz ısındı bir anda ve biliyorum ki sizler de şu anda benim gibi tebessüm ediyorsunuz.

İşte SEVGİNİN GÜCÜ.

İşte SEVGİ böylesine etkili ve bulaşıcı.

Hep olsun ve yüreklerimizi hafifletmeye, umutlanmamıza vesile olsun dileğimle.

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ
09.05.2020



https://youtu.be/4Lq1Iq7btZg



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder