Merhaba Gönül Dostlarım,
Bazı canlılar ölmezler.
Onlardan biriydi Bekir Coşkun…
Sadece aramızdan ayrıldı. Artık bize yukarıdan bakıyor.
Nasıl unuturuz onu?
Ağaçtaki sincaba, daldaki kuşa, sokakta tekmelenen köpeğe, gözü yaşlı anneye, cezaevinde gözünü açan bebeğe, Ankara’daki siyasetçiye, iyiye, hiç korkmadan güçlü kötüye, hiç saklamadan sevgilisine, gökteki yıldıza, havaya, gelecek kuşaklara pırıl pırıl kalsın diye dereye, denize yazı yazan, yazı bile değil yürek şiirleri yazan kaç kişi var ki?
Dokuzuncu Köy, Onuncu Köy… Köy köy dolaşan, çoğu kez vicdanımızın sesi olabilen kaç yazarımız var ki?
SÖZCÜ son köyüydü. Daha çok uzun yıllar da yazacaktı.
Birilerini “gerçeklerle” hop oturtup hop kaldırırken, masumların içine akıttıkları gözyaşlarının yanaklarımızdan süzülmesiydi Bekir Coşkun.
Gitti…
Asla unutulmayacak bir düşünce insanı olduğunu anlamak için fazla lafa gerek yok
SÖZCÜ’ deki köşesinden yıllar içinde yazdıklarının arasından hızlıca yapılmış bir seçki bile onun memleket, insan ve tüm diğer canlılara duyduğu aşkı ortaya koymaya yetiyor:
Bir sincap gördüğünüzde ceviz ağacında, o sizin sincabınızdır, size emanet…
O köşe başındaki meşe ağacı sizin…
Karşı yamaçtaki çamların, servilerin, çınarların, çimenlerin sizden başka kimsesi yoktur, onları siz koruyacaksınız, onlar sizin…
O kumru sizin…
O serçeler sizin…
Nehir sizin nehrinizdir, göl sizin gölünüz…
Dağ sizin… (1 Aralık 2008)
Alıntı :Sözcü Gazetesi
https://youtu.be/JIfcFU_Ohd4
Günün Sözü " Anadolu' dan parlamış ve sönmez bir aydınlıktı Bekir Coşkun. Son ana değin yazdı, yazdı, yazdı..."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder