Merhaba Gönül Dostlarım,
Bugün, İdris Eren' in " Bastona Değil Tecrübeye Dayananlar" başlıklı bir yazısından bazı alıntı bölümleri sizlere aktarmak istiyorum
Akşam olsa da uyusak! Şu okul bir bitse! Yaz gelse de havalar ısınsa! İki sene daha dişimi sıksam da emekli olsam!” denir, ardından zamanın ne kadar hızlı geçtiğinden şikâyet edilir. Küçükken bir an evvel büyümek için çabalanır, sonra da yaşlanmayı durdurmanın çareleri aranır.
Hızla geçmesini istediğimiz zamanın çabucak tükendiğinden yakınmak, uzun ömürlü olmayı isteyip de yaşlanmayı kabullenmemek, bir yaşa kadar büyük göstermek için sonrasında ise küçük görünmek için çabalamak… Hayatın tabiî seyrine müdâhale arzuları, birbirine zıt istekler.
Hayat devam eder, ırmak yatağında akar. Alın yazısı zamanla belirir, hâtıralar alınlarda kırış kırış izler bırakır. Saçlar ya ağarır ya savrulup gider. Yaşlılık, yorgunluk sonrası istirahat devresidir. Bu istirahat sürecinde boş durulmaz, yapılan işler farklılaşır. “Keşke”ler ve “iyi ki”ler üzerinde muhâsebe yapılır.
İhtiyarların “Ne günlere kaldık?” diye ah vah edeni de var “Şükür, bugünleri de gördük!” diye memnûniyet izhar edeni de… Eski demleri hayırla yâd edeni de var mâziyi anıp feryâd edeni de.
İhtiyar kimse, sütten ağzı yandığı için fazlaca tedbirlidir. Birçok mevzûda “hakka’l-yakîn” mertebesine ermiştir, neyin nasıl neticeleneceğini önceden görür. O yüzden konuşur, bir musîbet gelmeden bin nasîhat eder.
Görünürde bastonuna dayanmıştır, iki büklümdür; hakikatte tecrübeye dayanan fikirleriyle dimdiktir. O, saçlarını değirmende ağartmamıştır. Bilgindir, bilgedir. Onun hikmet dünyasına girmeye yeltendiğinizde kapıda durup “Yaşın tutmuyor!” dese yeridir.
Hızla geçmesini istediğimiz zamanın çabucak tükendiğinden yakınmak, uzun ömürlü olmayı isteyip de yaşlanmayı kabullenmemek, bir yaşa kadar büyük göstermek için sonrasında ise küçük görünmek için çabalamak… Hayatın tabiî seyrine müdâhale arzuları, birbirine zıt istekler.
Hayat devam eder, ırmak yatağında akar. Alın yazısı zamanla belirir, hâtıralar alınlarda kırış kırış izler bırakır. Saçlar ya ağarır ya savrulup gider. Yaşlılık, yorgunluk sonrası istirahat devresidir. Bu istirahat sürecinde boş durulmaz, yapılan işler farklılaşır. “Keşke”ler ve “iyi ki”ler üzerinde muhâsebe yapılır.
İhtiyarların “Ne günlere kaldık?” diye ah vah edeni de var “Şükür, bugünleri de gördük!” diye memnûniyet izhar edeni de… Eski demleri hayırla yâd edeni de var mâziyi anıp feryâd edeni de.
İhtiyar kimse, sütten ağzı yandığı için fazlaca tedbirlidir. Birçok mevzûda “hakka’l-yakîn” mertebesine ermiştir, neyin nasıl neticeleneceğini önceden görür. O yüzden konuşur, bir musîbet gelmeden bin nasîhat eder.
Görünürde bastonuna dayanmıştır, iki büklümdür; hakikatte tecrübeye dayanan fikirleriyle dimdiktir. O, saçlarını değirmende ağartmamıştır. Bilgindir, bilgedir. Onun hikmet dünyasına girmeye yeltendiğinizde kapıda durup “Yaşın tutmuyor!” dese yeridir.
İdris Eren, Mart 2014
******
Maziye Mektup
Bir gün dönüp baktığınızda maziye
Neler neler hatırlayacaksınız kimbilir?
Kimbilir ne sevdalarda yandınız,
Ne zor günler atlattınız,
Ne kadar çok gözyaşı akıttınız…
Ya da ne kadar çok kahkahalar attınız,
Mutluluktan havalara uçtunuz kimbilir?
Hepsi yaşandı ve bitti işte değil mi?
Zaman koştura koştura geçmiyor mu?
Saatler olduğu yerde duruyor mu?
Aldığımız nefes çok değerli değil mi sizce ?
Daha ne kadar alacağımız belli mi?
O zaman sarılın hayata sımsıkı,
Aldığınız nefesin hakkını verin,
Ve şükredin Yaradana…
Bugün de varım diye…
Sümeyra Muştu OKŞAN 23 Ocak 2019
Günün Sözü : " Bir gün dönüp geçmişe baktığınızda,mücadelelerle geçen yılların hayatınızın en güzel yılları olduğunu fark edeceksiniz.." Sigmund Freud
3 Kasım 2019, Antalya-Turkey
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder