Merhaba Gönül Dostlarım,
Bazen, yaşlı insanları göz ardı ediyoruz. 80 yaşına girdiler diye onların da duyguları ve düşünceleri olduğunu unutuyoruz veya önemsemiyoruz.
Uzun bir hayatınız oldu diye, yeni arkadaşlar edinemezsiniz diye bir kural da yok. Tam aksine, yaşlı insanların ilgiye ihtiyaçları olduklarından, arkadaş edinmeye daha açık oluyorlar.
Bazen, yeni tanıştığımız yabancılar hayatımızı değiştirebiliyor. İnsanlara bir şans verin. Bazen hiç bilmediğimiz bir yerde tanımadığımız bir insan bize sevgi aşılayıp çıkar hayatımızdan..
Bu yazımda, değerli yazarımız Bige Güven Kızılay' ın " Yaşam Ustası" başlıklı güzel bir yazısını sizlerle paylaşıyorum.
İbrahim Birol
*****
Yaşam Ustası
Nasıl güzel bir deyim "Yaşam Ustası".
Ve her birimizin nasıl da ihtiyacı var onların hayatımıza dokunmasına.
Onlar bize "zamanı" anlatan, onlar "Ben kimim ?" sorusunu "Biz kimiz" cevabıyla yanıtlayan bilgeler...
1.Ekim Dünya Yaşlılar Günü olarak anılıyor.
Peki, bu ülkenin bir Yaşlılık Konseyi Derneği( TÜRYAK) olduğunu ve yaşlılarımızın hayatını kolaylaştırmak için çırpındıklarını biliyor muydunuz?
Ben de katıldığım panel sayesinde öğrenmiş oldum.
Her sene Örnek Kıdemli Vatandaş’larımızı seçip onurlandırıyorlar. Yaş hanesinin başında 7 ve 8 olan büyüklerimizin hayat boyu birikmiş bilgi ve deneyimlerinin atıl bırakılmayacak kadar kıymetli olduğunu vurgulayan, ve yaşam ustalarını şu bizi yerden yere vuran sistemin içinde öğütlerine ulaşabileceğimiz şekilde gençlerle buluşturan, bununla da kalmayıp hayat kalitelerini yükseltmek için çalıştaylar düzenleyen çok değerli bir platform.
Kendi adıma bu panelde yer almaktan onur duydum ve çok değerli yaşam ustalarıyla tanıştım bugün. Eskilerin deyimiyle nasıl feyz aldım anlatamam.
Madem Yaşlılar Günü diyoruz, o zaman öncelikle hitaplardan bahsedelim mi?
Sevgili Ahmet İnam hocam diyor ki, ihtiyar sözcüğü artık kaba bir ifade olarak tanımlanır oldu. Oysa kelime kökeni Arapça “iyar” dan gelir ve “seçme gücü, karar verme gücü” anlamına gelir. Yani ihtiyar olabilmek aslında seçebilmek, karar verebilmek manasındadır.
Bu kültürün insanı ikiye ayrılıyor bence bu konuda.
Kimisi daha yaş kemale ermeden “Ben yaşlandım” deyip kendini hayattan emekli ediyor.
Kimisi de nüfus kağıdında 90 da yazsa “yaşlılık” kavramını kabul etmiyor.
Empati yaptığımda ikinci gruba daha yakın hissediyorum kendimi. O nedenle kullanılan sıfat bence önemli. “Yaşam Ustası” deyimine en çok da bu yüzden bayıldım. Kendi adıma görev addettim biraz da galiba, öyle bir yaş almalısın ki, sadece yaşlı değil, "yaşam ustası" olmalısın.
Sakın ola benim çevremde bir yaşam ustası yok demeyin. Kederle neşenin, felaketle mucizenin bu denli iç içe olduğu topraklarda, her köşede bir yaşam ustası gizli aslında. Görmesini bilene kimi zaman bir esnaf, kimi zaman bir komşu, bazen bir öğretmen, hatta kimi zaman otobüste yanınızda oturan yolcu olarak karşınıza çıkıverirler. Keşke fark etseniz... Keşke göz göze gelseniz... Keşke onun o anlamlı sohbetini yaşam yolunuza fener tutarcasına yüreğinize kaydetseniz...
Bir yaşam ustası ile bir gencin bir araya gelmesi ülkenin geleceği açısından ne kadar kıymetli farkında mısınız peki?
Aslında bir gencin yaşam ustasını algılayışı taa çocukluğunda oluşan bir kavram.
Bir çocuk mesela, küçükken dedesinin sallanan koltuğunda kucağına oturup onun masallarını dinlediyse; ve bu ülkenin özüne, erdemlerine ilk kez o masallar sayesinde dokunduysa...
Anneannesinin fırfırlı önlüğünü beline takıp mutfakta onunla kurabiyeler pişirdiyse; ve gelenek göreneklerimizi, misafirperverliğimizi de o sıcacık ortamda yaşayarak öğrendiyse... Hayatta kendini gökyüzüne en yakın hissettiği yer, dedesinin onu salıncakla uçurduğu o nokta ise ve ilk hayalini orada kurduysa...
Bahçedeki zerdali ağacının altına bembeyaz sakız gibi bir örtüyü yayıp, dallarını sallarayarak patır patır yere dökülen o turuncu çilli çilli zerdalileri kocaman bir kaseye doldurup komşulara kendi küçücük elleriyle dağıtıp paylaşmanın büyüsünü de o şekilde öğrendiyse...
O yıllarda hayatında en sevdiği oyun, o yaşam ustalarıyla çimenlerde oturup dört yapraklı yonca aramaksa, ve dört yapraklıyı bulamadım diye gözyaşlarına boğulduğunda, hayatının ilk ve en esaslı dersini o an oracıkta onlardan aldıysa: üç yapraklı bir yoncanın tek yaprağı ikiye bölünerek eline sevgiyle tutuşturulduysa...
Yani “hayat, uçsuz bucaksız çimenlerde dört yapraklı yonca aramak değil, kendi mutluluğunu kendin yaratmaktır”; bunu 5 yaşında bu sayede anladıysa....
İşte o çocuk büyüdüğünde bir yaşam ustası ile göz göze geldiğinde karşısındaki değerin farkında olur.
O yüzden diyorum ki, sevgili anne-babalar, evlatlarınıza yapabileceğiniz en büyük iyilik onları anneanne-babaanne- dede sevgisine doyurmaktır. Sizin ayıramadığınız nitelikli vakti ayırmak için mutlulukla bekliyorlar çünkü.
Bir de biliyor musunuz, onlar biriktirmiş oluyorlar. Yenilgiler, zaferler...başarılar, başarısızlıklar... , kandırışlar kanışlar...terk etmeler, kavuşmalar...kavgalar, uzlaşmalar...
O yüzden işte, içimizde bıdık bıdık hiç susmadan konuşan o geveze, o felaket tellalı iç sesimizi bir cümlesiyle susturabilme gücü onlarda.
Biz yangındayken sakin kalabilen, “Geçecek bunlar evladım” diyebilendir yaşam ustası. Çünkü o geçirmiştir, biliyordur.
Nerede ne söyleneceğini, ne söylenmeyeceğini, anlık saçma bir zaferin ömürlük bir mutsuzluğa dönüşebileceğini, o yüzden bazen de susmak gerektiğini bize söyleyendir.
Çünkü susmanın kıymetini, zamanında susmayıp acı çekerek anlamıştır.
Hayatta çok kalıcı gibi görünen bir takım şeylerin aslında bulut kadar uçucu, ve çok önemsiz görünen bazı şeylerin ise paha biçilmez olduğunu bilendir.
Ama...
Hiç bir şeyin yüzde yüz, ve tamamen, kesin ve net bilinmeyeceğinin de farkında olandır.
Bunca koşturup duruyoruz, sistemin bizi önüne kattığı yönlere doğru. Hep bir şeylere yetişme telaşıyla , nefes nefese günü bitiriyoruz. Hiç durup da soruyor muyuz kendimize?
Neyi arıyorum ben? Amacım ne?
Sen aslında “anlam” arıyorsun güzel kardeşim. Bu dünyaya o anlamı bulmaya geldin.
Ve o anlamın cevabı, bir yaşam ustasının hayat hikayesinde gizli olabilir.
Tut ellerini, bak gözlerinin içine emi...
Belki görürsün.
Bige Güven Kızılay
1.Ekim.2019
Günün Sözü : " Hoş bir biçimde yaşlanmanın sırrı, yeni insanlar tanıma ve yeni şeyler görme coşkusunu asla kaybetmemektir." Jackson Brown
7 Kasım 2019, Antalya-Turkey
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder