25 Ağustos 2019 Pazar

26 AĞUSTOS 1922 BÜYÜK TAARRUZ







                                                                                                         hareketli bayrak gifleri 
Merhaba Gönül Dostlarım,


MİLLETİMİZİN BAŞI SAĞ OLSUN!
Fotoğraf açıklaması yok.

Kuzey Irak'ta başlatılan Pençe harekatında, terör örgütü ile girilen çatışmada 3 askerimizin şehit 7 askerimizin yaralı olduğunu üzülerek öğrenmiş bulunmaktayız.
Kahraman askerlerimize Allah'tan rahmet, yaralı askerlerimize acil şifalar diliyoruz.

****
Türk tarihinde ağustos ayının ayrı bir yeri ve önemi var. Çünkü 26 Ağustos 1071’de başlayan Malazgirt Savaşı’ nda Bizans ordusu hezimete uğradı. Bundan tam 9 asır sonra 1922’de yine bir 26 Ağustos günü başlayan Büyük Taarruz'un ardından zaferle sonuçlanan Başkomutanlık Meydan Muharebesi ile Anadolu’ nun sonsuza dek Türk yurdu olarak kalacağı tüm dünyaya ilan edildi.
20/21 Ağustos 1922 gecesi 1’inci ve 2’ nci Ordu Komutanlarını da Cephe Karargâhına çağırdım. 
Genelkurmay Başkanı ile Cephe Komutanını da yanımda bulundurarak, taarruzun nasıl yapılacağını
harita üzerinde kısa bir savaş oyunu şeklinde açıkladıktan sonra, Cephe Komutanı’na o gün
vermiş olduğum emri tekrarladım.
Komutanlar harekete geçtiler. Taarruzumuz, strateji ve aynı zamanda bir taktik baskın halinde
yürütülecekti. Bunun gerçekleştirilebilmesi için de kuvvetlerin yığınak ve hazırlıklarının gizli kalmasına
 önem vermek gerekiyordu.
Bu sebeple bütün yürüyüşler gece yapılacak, birlikler gündüzleri köylerde ve ağaçlıklar altında
dinleneceklerdi. Taarruz bölgesinde, yolların düzeltilmesi v.b. çalışmalarla düşmanın dikkatini
çekmemek için diğer bazı bölgelerde de benzeri yanıltıcı hareketlerde bulunulacaktı.
24 Ağustos 1922’de karargâhımızı Akşehir’den, taarruz cephesi gerisindeki Şuhut kasabasına
getirttik,
25 Ağustos 1922 sabahı da Şuhut’tan savaşı idare ettiğimiz Kocatepe’ nin güneybatısındaki
çadırlı ordugâha naklettik. 26 Ağustos sabahı Kocatepe’de hazır bulunuyorduk. Sabah saat 
5.30’da topçu ateşimizle taarruz başladı...
ALINTI

26 Ağustos 1922'de ATATÜRK' ün şu sözleri ile BÜYÜK TAARRUZ' a hazırlandık: "Hatt-ı müdafaa
yoktur, Sath-ı müdafaa vardır. O satıh, bütün VATAN dır. Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla
ıslanmadıkça, terk olunamaz. Onun için küçük, büyük her cüzütamı (birlik), bulunduğu mevziden 
atılabilir. Fakat küçük, büyük her cüzütam ilk durabildiği noktada, tekrar düşmana karşı cephe teşkil 
edip muharebeye devam eder. Yanındaki cüzütamın çekilmeye mecbur olduğunu gören cüzütamlar, 
ona tabi olamaz. Bulunduğu mevzide nihayete kadar sebat ve mukavemete mecburdur."

İşte bize 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI'nı armağan eden ruh budur!

****
Bugün 26 Ağustos… Hiç düşündünüz mü, büyük taarruz’Bdan neden sadece bu 
“efsane fotoğraf” vardır da, başka fotoğraf yoktur
26 Ağustos 1922. Afyon Kocatepe. Saat 11’di.
Büyük taarruz şafak vakti saat beşte başlamıştı, Mustafa Kemal hamleleri adım adım takip ediyor, sahra telefonuyla emirler yağdırıyordu, bi ara diğer komutanların yanından ayrıldı, tek başına, uçurum kenarına kayalıklara doğru yürüdü, dürbünle düşman hattına bakıyordu, dalgın, düşünceliydi, parmaklarını cigara içer gibi dudaklarına götürdüğü an… Deklanşöre bastı Etem Tem.Yedek subaydı. Mülkiye mezunuydu. İstanbul’da fotoğrafçılık yapıyordu. Birinci dünya savaşında Kafkas cephesinde vuruşmuş, Kurtuluş Savaşı başlayınca Anadolu’ya geçmiş, Garp Cephesi’ nde görevlendirilmişti, kuvayi milliye’ nin resmi fotoğrafçısıydı, büyük taarruz’ u kare kare görüntülemişti, 10×15 cam negatif çeken Alman malı Reflex ICA fotoğraf makinesi vardı.
“İşte o an”dan sonrasını, 1960 yılında Ulus gazetesi için yapılan röportajda, Fikret Otyam’ a anlattı.
“Tek başına, kayalık tepenin ucuna geldi, başparmağı dudaklarının arasındaydı, objektifimi çevirdim, adeta nefes almıyordum, deklanşöre bastım. Günler geçti, 2 Eylül’de Uşak’ a girdik. Vakit yoktu.
Ahır bozması bir yerde filmi yıkadım. Fotoğraflar birbirinden güzeldi. Hemen dört tane yaptım, ertesi sabah koşarak götürdüm, içeri aldılar, berberi tıraş ediyordu, odada bir masa, bir portatif karyola, iki iskemle vardı, fotoğrafları aldı, baktı, “çok güzel” dedi.
“9 Eylül… İzmir’ e girdik. Günbatımına yakındı, ilk işim bir fotoğrafçı aramak oldu, bir Rum fotoğrafçı buldum. Kocatepe’de çektiğim filmleri verdim, yıkanıp basılana kadar etrafta dolaştım, zaman doldurup yeniden geldim, fotoğrafçı beni görünce “hepsi harika” diye bağırdı, baktım, fotoğraflar henüz yaştı, doya doya baktım, hakikaten hepsi harikaydı, taa Uşak’tan İzmir’ e kadar bu anı bekliyordum, fotoğrafların kuruyup hazır hale gelmesi için biraz daha zaman lazımdı.
Sabah gelip almak üzere ayrıldım, karargaha, Bornova’ya döndüm, ertesi sabah erkenden otomobille İzmir’ e indim ama, görmeliydiniz, cayır cayır yanıyordu İzmir, ahali sokaklara yollara dökülmüştü, ne dost belliydi ne düşman, fotoğrafçı dükkanının olduğu yere güçlükle varabildim, fakat ne göreyim, gözlerime inanamadım, dükkan yanmıştı, elimde kala kala Uşak’ taki o ahır bozması yerde yıkayabildiğim bir kaç fotoğraf kalmıştı, ötekilerin hepsi İzmir’deki fotoğrafçı dükkanıyla birlikte kül oldu.”
Evet… Maalesef işte bu hazin sebeple, büyük taarruz’ a dair 26 Ağustos’tan başka fotoğrafı yoktur Mustafa Kemal’in, tek karedir.
Ve aslına bakarsınız, Kurtuluş Savaşı başından sonuna kadar her yönüyle olduğu gibi, kurtulan tek kare fotoğrafıyla da “mucize”dir.
Çünkü, can pazarının ortasında harabe bir ahırda basılan bu fotoğraf kadar… Tarihi böylesine “anıtsal” anlatabilen bir kare yoktur.
Yılmaz Özdil
sozcu.com.tr

https://youtu.be/iz58MfEd4G0

Günün Sözü :" Hatt-ı müdafaa yoktur, Sath-ı müdafaa vardır. O satıh, bütün VATAN dır. Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça, terk olunamaz..." Mustafa Kemal Atatürk

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder