23 Ağustos 2019 Cuma

YA SIFIR KARBON, YA SIFIR GELECEK










Farkındalık

Merhaba Gönül Dostlarım,


İnsanlar hayati tehlike arz eden bir durum olduğunda acil durum duyurusu beklerler ve başka hiç kimsenin tehdidi ciddiye almıyor gibi görünmesi durumunda harekete geçme konusunda tereddüt ederler. Bir yangın alarmı olduğunu düşünelim. İnsanlar başlangıçta bunun sadece bir tatbikat olduğunu düşünebilirler; eğer herkes görmezden gelirse, onlar da görmezden gelecektir. Ama toplumda lider olarak kabul edilen biri yangının aslında gerçek olduğunu söyler ve kullanılabilecek en güvenli çıkışı onlara gösterirse, herkes elindekileri bir kenara bırakıp yanan binayı tahliye etmeye girişecektir.

Aşağıda italik yazılmış kısımlar, ABD’deki İklim Seferberliği örgütünün kurucusu psikolog Dr. Margaret Klein Salamon tarafından kaleme alınmış olan “Kamuoyunu Acil Durum Moduna Getirmek” adlı risaleden yapılmış alıntılardır.
Dr. Salamon, “Acil durum modu” terimini, insanların “işler böyle gelmiş böyle gider” tavır ve davranışlarını geçici olarak bir kenara koyup en güvenli hareket tarzını belirlemeye, şu anda bir tehditle etkin bir şekilde başa çıkmak için ne gerekiyorsa yapmaya yoğun olarak odaklandığı o akışkanlık durumunu belirtmek için kullanır…
Şu anda bir iklim krizinde olup olmadığımızı değerlendirmek için insanlar birbirlerine bakacaktır – özellikle de iklim kuruluşlarına, yazarlarına ve liderlerine. Onlar bu durumu aciliyet olarak mı adlandırıyorlar? Yazdıklarının ve ifadelerinin tonu alarm duygusu veriyor, yaklaşmış olan krizi önlemek üzere kitlesel eylemlere geçmek için tutkulu bir arzu uyandırıyor mu? Bu örgütler, yazarlar ve liderler acil bir karşılık verilmesini talep ediyorlar mı? Bir acil durum içindeymiş gibi davranıyorlar mı? Kendileri de bizzat acil durum modundalar mı? Bu soruların cevabı “hayır” ise, sözkonusu birey ortada acil bir durum olmadığı veya – liderler acil durum eylemini koordine etme konusunda isteksiz göründüklerinden – acil durum eyleminin umutsuz olduğu sonucuna varacaktır. 
 Alıntı

****
-Dünyadaki yoksul bölgeler karbon salımının sadece %10’unu gerçekleştirdiği hâlde iklim krizinin yükünün %75’ini sırtlayacak.

-2100' e kadar deniz suyu seviyesi 2 metreye kadar yükselebilir. Bu durumda milyonlarca kişi yaşadıkları yerlerden göç etmek zorunda kalacak.

- Haziran ayında sıcaklıklar normallerin 0,93 derece üzerinde geçti. Temmuz ayının ise şu ana kadar dünyada ölçümlenen en sıcak ay olarak belirleniyor. Türkiye’nin içinde bulunduğu Akdeniz Havzası son 900 yılın en ağır kuraklığını yaşıyor.

****

16 yaşında iklim aktivisti Greta Thunberg’in 2018 Ağustos ayında Stockholm' de başlattığı okul grevi dünyaya yayılmış durumda. Her cuma günü okullarına gitmeyip, dünyanın dört bir yanında Fridays for Future (FFF) hareketine katılan öğrencilerin sayısı her gün artıyor. 15 Mart ve 24 Mayıs’ta uluslararası eyleme katılan öğrencilerin sayısı milyonları aştı. Öğrenciler kararlı ve öfkeliler. Otuz yıldır iklim sorununu göz ardı eden, şirketlerin çıkarlarını koruyan, karbon emisyonlarının artmasına neden olan politik liderlerden bir beklentilerinin olmadığını ilan ettiler. 
Kârı, büyümeyi temel alan toplumsal-ekonomik sistemin kuralları içinde iklim krizi çözülemiyor, o zaman bu kuralları değiştirmek zorundayız diyerek, eylemlerine her gün bir yenisini ekliyorlar. Yaşları henüz 12-13 olan özellikle gençler eylemlere, harekete liderlik ediyor. 

Sosyal medya üzerinden örgütlenen, anne ve babalarını da hareket geçmeye çağıran bu öğrenci hareketinin yanı sıra İngiltere’deki Extinction Rebellion’ın (XR-Yokoluş İsyanı) 10 gün süren eylemleri sonucu İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn’in İngiltere Parlamentosu’na sunduğu “iklim ve çevre konusunda acil durum” talebi kabul edildi.Şimdi Fridays for Future ve Yokoluş İsyanı önderliğinde 20-27 Eylül arasında uluslararası eylemlilik çağrısı yapılıyor.

Gelecek için, Cuma günleri okul boykotu hareketine dahil olup okul grevlerini Türkiye’de de başlatan öğrenciler, 24 Mayıs günü Maçka parkında yaptıkları basın açıklamasında 20 Eylül uluslararası grev çağrısı yaptılar. Bu çağrı üzerine 31 Mayıs’ta bir araya gelen Yeryüzü Derneği, KOS, 350.org, Parents For Future, Antikapitalistler, Fridays For Future, Genç Yeşiller, Yokoluş İsyanı, Yeşil Düşünce Derneği ve Buğday Derneği gibi kampanya ve kurumlar her hafta buluşarak iklim eylemi haftasının örgütlenmesine başladı. Merkezi kampanyanın ismi Sıfır Gelecek olarak belirlendi.
Kampanyanın tanıtım metninde “Önümüzde yalnızca iki seçenek duruyor. Ya küresel ısınmayı 1,5 derece ile sınırlamak için üstümüze düşeni yapacağız ve sıfır karbon emisyonuna geçeceğiz ya da yaşamın sona erdiği bir gelecek ile yüz yüze geleceğiz. O yüzden biz de ya sıfır gelecek ya da sıfır gelecek diyoruz!” açıklaması yer alıyor. Sıfır Gelecek kampanyasına dahil olan gruplar 20 Eylül tarihine kadar iklim adaleti, ormansızlaştırma, fosil, hava kirliliği, gıda ve plastik konuları üzerinden iklim krizinin sebepleri ve yol açtıklarını gündeme alacağı toplantı, film gösterimleri, eylemler, sokak performansları düzenleyecek. 

Görüntünün olası içeriği: 2 kişi, ayakta duran insanlar, çocuk ve açık hava
İklim krizini aşmak için örgütlenmeye!

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) Eylül 2018 tarihli raporunda sıcaklık artışının, endüstri öncesi döneme göre 1,5 C ile sınırlandırılması için önümüzde sadece 12 yıl kaldığını duyurdu. 2030 yılına kadar karbon emisyonlarının sıfıra indirilmesi gerektiği bu raporda açıkça söylendi. Geçtiğimiz hafta ise AB ülkelerinin tamamı iklim konusunda bir araya geldi. 
Toplantıda 2030 yılı değil 2050’ye kadar üye ülkelerin karbon-nötr hale getirecek kararın alınması hedefleniyordu ama 2050 hedeflerinde dahi uzlaşma sağlanamadı. 
Bu arada iklim krizinin şiddetlendirdiği doğal afetler sürüp gidiyor: Hindistan'da 50,8 derece sıcaklıkların yol açtığı kuraklık nedeniyle yüzlerce köy boşaltıldı. Ülkenin en kurak bölgesi Maratvada' da son beş yılda 4700'den fazla çiftçi intihar etti. Normalde Haziran’da erimeye başlayan Grönland buzulları bu yıl Nisan ayında erimeye başladı. Bu yılın erimesinin rekor seviyede olduğu duyuruldu. Türkiye’de ise Türkiye Ormancılar Derneği (TOD), 2018 yılının kaydedilen 840 doğa kaynaklı afet ile en fazla afet yaşanan yıl olarak tarihe geçtiğini açıkladı. Yılın ilk aylarında hortumlar can ve mal kaybına neden olurken, daha sonraki aylarda don ve seller de zarar vermeye başladı. Sadece seller nedeniyle son bir haftada 6 kişi hayatını kaybetti. Kentler, tarlalar, seralar sular altında kaldı, dolu yağışları ürünlere zarar verdi.
Nuran Yüce
nuranyu@gmail.com
(Sosyalist İşçi)
Yeryüzü Derneği Logo
https://youtu.be/FWsM9-_zrKo
https://youtu.be/bFvXc14g3AQ

Küresel ısınma sebebiyle eriyen, ülkenin en büyük buzullarından biri olan Okjökull buzulu için İzlanda‘da tören düzenledi. Bilim insanları, adadaki diğer buzulların kaderinin Okjökull’a benzememesi adına uyarıda bulunuyor.

Dikilen anıtın üzerine konulan plakada ise “Gelecek 200 yılda bütün buzulların Okjokull ile aynı kaderi paylaşması bekleniyor. Bu anıt dünyaya ne yaptığımızı ve ne yapılması gerektiğinin göstergesidir” ifadeleri kullanıldı.



23 Ağustos 2019, Antalya-Turkey


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder