Merhaba Gönül Dostlarım,
“Güzel bakanlara,
kapısını güzelliklere açanlara,
kötülük beslemeyip,
yüreği iyilikle sınananlara,
bir kalp kazanmak için çalışanlara,
içindeki çocuğu sarıp sarmalayıp,
hala kapı aralığından baktığında
yaşamın en güzel şey olduğunun
farkında olanlara
kötülük beslemeyip,
yüreği iyilikle sınananlara,
bir kalp kazanmak için çalışanlara,
içindeki çocuğu sarıp sarmalayıp,
hala kapı aralığından baktığında
yaşamın en güzel şey olduğunun
farkında olanlara
SELAM ve SEVGİ olsun mutlu umutlu nice sağlıklı günler
La Edri
Aynı kalp rahatsızlığıyla aynı kaderi paylaşan iki yaşlı adam aynı odayı da paylaşıyorlardı. Tek fark biri cam kenarında diğeri ise duvar dibinde yatıyordu. Cam kenarındaki yaşlı adam her gün camdan bakarak arkadaşına dışarısını anlatırdı.
– Bugün deniz sakin, yine de hafif rüzgar var sanırım çünkü uzaktaki teknenin yelkenleri rüzgarla doluyor. Park bu sabah sakin, iki salıncak dolu iki salıncak boş, dünkü sevgililer yine geldi, aynı yere oturup konuşmaya başladılar, el ele tutuştular, ne kadar da birbirlerine yakışıyorlar. Erguvan ağaçları ne kadar güzel açmış her yer mor bir renk almış, erik ağaçları da beyaz çiçekleriyle onlara eşlik ediyor. Denizin üzerindeki martılar ne güzel de suya dalıyorlar, bugünkü yemeklerini arıyorlar.
Günler böyle geçip gidiyordu ta ki cam kenarındaki yaşlı adam kalp krizi geçirene kadar, o anda duvar kenarındaki adam düğmeye bassa kurtaracaktı arkadaşını ama şeytana uydu, bunca zamandır sadece dinleyebiliyordu, artık görebilirdi de, işte bunun için düğmeye basmadı ve hemşireyi çağırmadı. Aynı kaderi paylaştığı kişiyi ölüme gönderdi, ama o bunun haklı bir savunma olduğunu düşünüyordu.
Ertesi gün hastabakıcılar ölen yaşlı adamın yerine kendisini koymaya gelmişlerdi. Hemen yatağının yerini değiştirdiler, işte o günlerdir bakmak istediği manzarayı nihayet görecekti.
Başını kaldırdı ve pencereden baktı, gördüğüne inanamadı…
Sadece simsiyah bir duvar vardı.
****
İKİ HASTA ADAM
Aynı kalp rahatsızlığıyla aynı kaderi paylaşan iki yaşlı adam aynı odayı da paylaşıyorlardı. Tek fark biri cam kenarında diğeri ise duvar dibinde yatıyordu. Cam kenarındaki yaşlı adam her gün camdan bakarak arkadaşına dışarısını anlatırdı.
– Bugün deniz sakin, yine de hafif rüzgar var sanırım çünkü uzaktaki teknenin yelkenleri rüzgarla doluyor. Park bu sabah sakin, iki salıncak dolu iki salıncak boş, dünkü sevgililer yine geldi, aynı yere oturup konuşmaya başladılar, el ele tutuştular, ne kadar da birbirlerine yakışıyorlar. Erguvan ağaçları ne kadar güzel açmış her yer mor bir renk almış, erik ağaçları da beyaz çiçekleriyle onlara eşlik ediyor. Denizin üzerindeki martılar ne güzel de suya dalıyorlar, bugünkü yemeklerini arıyorlar.
Günler böyle geçip gidiyordu ta ki cam kenarındaki yaşlı adam kalp krizi geçirene kadar, o anda duvar kenarındaki adam düğmeye bassa kurtaracaktı arkadaşını ama şeytana uydu, bunca zamandır sadece dinleyebiliyordu, artık görebilirdi de, işte bunun için düğmeye basmadı ve hemşireyi çağırmadı. Aynı kaderi paylaştığı kişiyi ölüme gönderdi, ama o bunun haklı bir savunma olduğunu düşünüyordu.
Ertesi gün hastabakıcılar ölen yaşlı adamın yerine kendisini koymaya gelmişlerdi. Hemen yatağının yerini değiştirdiler, işte o günlerdir bakmak istediği manzarayı nihayet görecekti.
Başını kaldırdı ve pencereden baktı, gördüğüne inanamadı…
Sadece simsiyah bir duvar vardı.
Eğer hayata karşı tutkunuzu kaybettiyseniz, küçük şeylerle kendinize sürprizler yapmayı öğrenmeli ve mutlu olmak için fazla bir şeye ihtiyacınız olmadığının farkına varmalısınız. Tekrar nasıl mutlu olabileceğimizi öğrenmenin vakti geldi.
Alıntı
Alıntı
****
Gelecek üzerine kafa yormak yerine anda olan bitene odaklanırsanız, diğer türlü hissedemeyeceğiniz şeyleri hissedersiniz. Kendinize şu anda sahip olduklarınız için minnettar olma şansını verirsiniz.
Her şey geçicidir. Hayatımız kendi ellerimizde. Hayat bize sınırlı bir zaman içinde sunulan farklı imkan ve ihtimallerle dolu uçsuz bucaksız ve doğurgan bir alandır.
Hayatın kuleleri büyüklükleriyle bizi aşarlar. Ve uykumuzdan uyanıp onları yakalamamız için bizi beklerler. Kendimiz hakkındaki şüphelerimizden vazgeçmemizi isterler!
Kesin olmayan şeyleri istemekle çok fazla zaman harcarız. İnsanların değişmesini ya da hatta bazen kendimiz değişmek isteriz. Hayata at gözlükleriyle bakıp karanlıkla aydınlık arasındaki ufak çizgiyi, gerçekten etrafımızda neler olup bittiğini göremez oluruz.
Alıntı
Her şey geçicidir. Hayatımız kendi ellerimizde. Hayat bize sınırlı bir zaman içinde sunulan farklı imkan ve ihtimallerle dolu uçsuz bucaksız ve doğurgan bir alandır.
Hayatın kuleleri büyüklükleriyle bizi aşarlar. Ve uykumuzdan uyanıp onları yakalamamız için bizi beklerler. Kendimiz hakkındaki şüphelerimizden vazgeçmemizi isterler!
Kesin olmayan şeyleri istemekle çok fazla zaman harcarız. İnsanların değişmesini ya da hatta bazen kendimiz değişmek isteriz. Hayata at gözlükleriyle bakıp karanlıkla aydınlık arasındaki ufak çizgiyi, gerçekten etrafımızda neler olup bittiğini göremez oluruz.
Alıntı
Günün Sözü: "Yok öyle.. umutları yitirip, karanlıklara savrulmak. Unutma ! aynı gökyüzü altında, bir direniştir yaşamak." Nazım Hikmet
Gerçek Dostlar
İbrahim Birol, http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/ - Google'da Ara
Gerçek Dostlar
9 Nisan 2020, Antalya-Türkiye
Kıymetli Dost, Sayın İbrahim Birol; Kulaklara sesli küpe olacak bir alıntı. Devamında sizlerin beyan ettiğiniz ve derinden derine düşünülmesi gereken önemli sözler.Hayatta gerçekleşmesi mümkün olmayan hayallerin peşinden koşup beyhude yere yorulmaktan sa, gerçekleşmesi mümkün olan hayallerin peşinden gitmek daha sağlıklıdır.Saygılar sunuyorum. Sağlık ve mutlulukla yaşamanızı diliyorum.
YanıtlaSilMerhaba Mehmet bey, değerli yazı ve yorumunuz için çok teşekkürler, sağlıkla ve sevgiyle selamlar...
Sil