30 Nisan 2020 Perşembe

HAYAT ÇOK KISA







Merhaba Gönül Dostlarım,

Adam yeni aldığı otomobiline bakmak için evinden çıktığında, üç yaşındaki oğlunun gayet mutlu bir biçimde elindeki çekiçle, otomobilin kaportasını mahvettiğini görmüş.
Hemen yanına koşmuş ve çocuğun eline çekiçle vurmaya başlamış. Biraz sakinleşince oğlunu bir hastaneye götürmüş. Doktor çocuğun kırılan kemiklerini kurtarmaya çalıştıysa da elinden bir şey gelmemiş ve çocuğun iki elinin parmaklarını kesmek zorunda kalmışlar.

Çocuk ameliyattan çıkıp, gözlerini açtığında, bandajlı elini fark etmiş ve gayet masum bir ifadeyle, "Babacığım, arabana zarar verdiğim için çok üzgünüm," demiş ve sonra babasına şu soruyu sormuş: "Parmaklarım ne zaman yeniden çıkacak?"

Babası evine dönmüş ve intihar etmiş.
..
Çok sevdiğiniz birine karşı sabrınızı yitirdiğinizi anladığınızda, önce biraz düşünün. Otomobiller onarılabilir ama kırılan kemikler ve incinen duygular hiçbir zaman onarılamaz. İnsan hata yapar. Hepimiz hata yaparız. Fakat öfkeyle ve düşünmeden yapılan şeyler, insanı sonsuza kadar rahatsız eder.

Durun ve düşünün.
Harekete geçmeden önce düşünün.
Sabırlı olun.
Anlayış gösterin ve sevin!


~ İbrahim Birol ~

****

Hepimiz her an mutlu ve keyifli olamayız. Hayat zaten buna izin vermez. Ruhumuz çok farklı duygulara ev sahipliği yapar. Bizler de hayatın akışı içinde bunları hissederiz. Kendimizi sürekli mutlu olmaya zorlamak, diğer duygularımızı yok saymak, reddetmek ve onları bastırmak biz psikiyatristlerin önerdiği bir şey değildir.
Sürekli mutluluk maskesi takarak dolaşmak yerine o duyguyu anlamaya çalışmak, ona biraz fırsat tanımak gerekir. Üzülmek, hayal kırıklığı yaşamak, korkmak, kızmak, arada bir umutsuzluğa kapılmak da insanca duygulardır. Ancak önemli olan bu olumsuz duyguların esiri olmamaktır.
Böyle durumlarda olabildiğince kendimize hoşgörülü davranmak, neyi, neden yaptığımızı ve neden böyle hissettiğimizi anlamak, bundan bir an önce kurtulmanın en kestirme yoludur.

Çoğu zaman başkalarına gösterdiğimiz sevgi ve anlayışı, özellikle böyle durumlarda kendimize de gösterebilirsek karanlık günler çabuk geçer ve güneş yeniden sıcacık yüzünü bize gösterir...

Sevgilerimle,
Dr. Gülseren Budayıcıoğlu
****

Hayat kısa, Hem de çok kısa

Dün, rahmetli Tayfun Talipoğlu’ nun bir yazısını okudum. 

İtiraf edeyim, tek kelimeyle bayıldım. 
Şöyle diyor, Talipoğlu: 
“Beni her ölüm etkiler. 
Tanımasam bile üzülürüm yitirilmiş ümitlere. 
Hiç gerçekleşemeyecek ideallere. 
Yaşanmamış sevgilere üzülürüm. 
Bu yüzden korkarım yaşamı ertelemekten. 
Ne yapılması, ne söylenmesi gerekiyorsa söylenmeli, yapılmalı. Seviyorsanız, sevdiğinizi bugün söyleyin. 
Sevdanızı bugün yaşayın. 
İşinizde yapılacak ne varsa bir an önce yapın. 
Yarın çok geç olabilir. 
Bir anda bitebilir her şey. 
Yaşamak için acele edin. 
Bence kısa yaşamışlıklar, yaşamamışlıklardan daha iyidir. Geriye dönüp baktığınızda “keşke”ler çoğunlukta olmasın. 
Uzun vadeli hedefler için bile bugünden harekete geçmeli. Yarınlar çok uzakta olabilir. 


Bu yazımda vurgulamak istediğim Bir sürecin başında, ortasında yaşam her an sona erebilir...Sonrası olmayabilir.
Ama unutmayalım, herkes kendi hayatını yaşar...”  


Tayfun Talipoğlu

https://youtu.be/iwhS1VskjYU

https://youtu.be/SP2g4FoL7Fg


Günün Sözü

" Önce Kendinizi Sevin  sonra da Sevdiklerinizin sahip olduklarınızın ve size değer verenlerin kıymetini bilin ki, Mutluluğunuz daim olsun...
Unutmayın ki, sizin beğenmediğiniz yaşantınız, bir başkasının hayali olabilir...

En iyi dileklerimle. Esen kalın... " ~ İbrahim Birol ~
Gerçek Dostlar  ⚠️

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder