18 Ocak 2020 Cumartesi

AĞAÇLARIN GİZLİ YAŞAMI




Toplumların gelecekleri için önemli bir gösterge ve ana birer etkenlerdir.


Kitap

Merhaba Gönül Dostlarım,
Ağaçların Gizli Yaşamı
Ağaçların acıyı hissedebildiğini, hafızaları olduğunu ve ebeveyn ağaçların çocuklarıyla birlikte yaşadığını öğrendiğinizde, artık onları sanki sıradan bir işmiş gibi devasa makinelerle kesip hayatlarını altüst edemiyorsunuz.”
Peter Wohlleben
Ağaç sosyal bir varlık mıdır? Almanya’da Der Spiegel’ in çok satan kitaplar listesinin zirvesinden iki yıl boyunca inmeyip satış rekorları kıran, yayımlandığı birçok ülkede aynı ilgiyi gören bu kitaba bakılırsa sorunun yanıtı evet. Mesleğine tutkuyla bağlı olan ormancı yazar Peter Wohlleben ağaçların aralarında bir sosyal ağ oluşturduğunu kitabında gayet ikna edici biçimde izah ediyor. Bu alanda yapılmış bilimsel araştırmalar ve kendisinin yıllara dayanan gözlemlerinden yola çıkan Wohlleben’e göre ağaçlar da tipik insan davranışları sergiliyor. Ağaç ebeveynler birlikte yaşadıkları yavrularıyla iletişim kuruyor ve onların büyümelerine destek oluyor. Bunlar yetmezmiş gibi ağaçlar birbirini yaklaşan tehlikelere karşı uyarıyor ve aralarındaki hasta veya acı çeken bireylerle gıdalarını paylaşıyor. Bu kitabı okuduktan sonra, ağaçlara ve ormanlara çok daha farklı bir gözle bakacaksınız…

****
Ağaçlar bizi gerçekten iyileştiriyor. Bunu bünyelerinde bulunan kimyasallar sayesinde yapabiliyorlar.
Ve tıpkı insanlar gibi muhtaç olan, besinsiz kalanlara yardım ediyor, genç ağaçları koruyor ve ormanda düşmanlara karşı birlikte hareket ediyorlar. Hayatı boyunca ağaçlara kereste muamelesi yapmış bir ormancı olan Peter Wohlleben, bir gün ormanda en az 400 yıllık bir çotuğun hâlâ canlı olduğunu görüp ağaçların gizli yaşamını fark etmeye başlıyor. O 400 yıl önce kesilmiş ağaç kütüğü, civardaki ağaçların kökleri aracılığıyla besin göndermeleri sayesinde yaşamaya devam ediyor.
Wohlleben’in bu farkındalığı devam ediyor ve ortaya tüm dünyada çok satan bir kitap çıkıyor: Ağaçların Gizli Yaşamı. Ağaçlar hakkındaki fikrinizi, bir ormana, tek bir ağaca bakış açınızı sonsuza dek değiştirme gücüne sahip bir kitap…
Kitaptan ağaçlarla ilgili sizi de çok şaşırtacak birkaç enteresan bilgi…
Kayın, ladin ve meşe bir canlı türü kendisini kemirmeye başladığında haberdar oluyor ve savunmaya geçiyor. Yapraklarına o canlı türüne has bir kimyasal gönderiyor, çevredeki ağaçları da haberdar edebiliyor. Bir tırtıl mı, yoksa bir yabanarısı mı? O türe göre bir kimyasal salgılıyor ağaç. Afrika savanlarında zürafalar yapraklarını kemirmeye başladığında, diğerlerine haber veriyor ve yaklaşık 100 metre boyunca tüm ağaçlarda bu kimyasal bulunabiliyor. İşin enteresan yanı, zürafalar da bu durumu bildikleri için rüzgarın aksi yönünde ilerleyerek kendilerinden bihaber olan ağaçlarla beslenmeye devam ediyorlar. Biz duyamıyoruz belki ama aslında ne çok ses ve iletişim var doğada.
Ağacın faydası saymakla bitmez; hele ki yaşlı ağaçların faydaları çok daha fazladır.Wohlleben, Ağaçların Gizli Yaşamı’ nda  ağaçların, kokular, kökler ve kök uçlarındaki mantarsı ağlar aracılığıyla haberleştiğini söylüyor. Hatta bu mantarsı şebekeye, “Wood-Wide-Web” deniyor. Mantarların habercilik görevleri ağacın ürettiği besinden kendilerine pay alarak ödüllendiriliyor.

Her ağaç, orman için yegane ve kıymetli. Biri hasta veya yardıma muhtaçsa, daha güçlü olan ağaçtan zayıf ağaca doğru besin gidiyor. Sonra sıra bir gün, güçlünün muhtaç olduğu güne geliyor. Çünkü, ağacın tek başına uzun bir yaşam sürmesi mümkün değil, ancak bir orman olduğunda bir arada, sağlıkla yaşayabiliyorlar. Sert iklimlere, kuraklıklara karşı durmayı birlikte sağlıyor, birlikte ayakta duruyorlar. Yani ağaçlar, yaşamak için yardımlaşıyorlar. Biri zarar görse bile, tüm orman etkileniyor. Ve öğreniyorlar. Suyu yeterli bir şekilde tüketmeyi, müsrif olmamayı orman adabı içerisinde öğreniyorlar.  Ağaçların çok hızlı büyümesi, uzun yaşamalarını engellediği için, büyük ağaçlar, küçük ağaçların ışıklarını engelleyerek büyütüyor. Yani ağaçlar anneler gibi, yavruları koruyup kolluyor. Hatta bu yüzden şehirdeki tek tük ağaçlara sokak çocuğu diyor Wohlleben. Gece aydınlatmaları ve korunaksızlık yüzünden hızla boy atıyor ama uzun yaşayamıyorlar.

Ağaçlar yaşam alanlarının daha sağlıklı olmasını sağlar.Bir ormanda yürümenin, havasını içinize çekmenin içinizde yarattığı o mükemmel hissin bilimsel açıklamaları da var. Bir kilometrekare orman yaklaşık 10 bin kilo oksijen üretiyor. Kozalaklı ormanlar havadaki mikropların miktarını belirgin ölçüde düşürüyor. Ağaçların salgıladığı fitonsidler ise bağışıklık sistemini güçlendiriyor.

Orman Banyosu
Japonya’da 1982 yılında ulusal sağlık planına alınan tedavilerden biri Shinrin-yoku, yani Orman Banyosu. 2004’ten 2012’ye kadar süren ve 4 milyon dolar harcanan araştırmanın sonucunda, ormana, yeşil alanlara, korulara ziyaretlerin sağlığımıza faydası kanıtlanmış. Ormanda olmanın psikolojik ve fizyolojik etkilerinin peşine düşülen araştırmanın sonunda, orman banyosunun stres hormonunun üretimini azalttığı, bağışıklık sistemini güçlendirdiği, tansiyonu düşürdüğü ve kalp atışını yavaşlattığı anlaşılmış. Depresyon etkilerini azaltması, da cabası.
Hangi ormanda yürüyeceğim diyenlere, şehirde de yeşil alanlara kısa ziyaretlerin benzer etkileri var. 
Amerika’da orman banyosu kulüplerinin olması tesadüf değil. Tabii orman banyosunun şartları var, ilki cep telefonunuzu kapatmak… Doğanın bize bahşettiği o yüceliğin, sadece ormanda olmanın tadına varmak. Ormanda olduğunuzu hissetmek. Ayak tabanlarınızdan, saçlarınıza kadar…
Sinem Dönmez
Günün Sözü : ”Ağaçlar insanlar gibidir ve birbirinin dostluğundan keyif alırlar.Yalnızca bir kaçı sever yalnızlığı.” (Jens Jensen)

18 Ocak 2020, Antalya-Turkey




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder