11 Nisan 2021 Pazar

RAMAZAN AYININ FAZİLETİ

 





. YIL

    

Merhaba Gönül Dostlarım,


İslam alemi için oldukça önemli bir dönem olan üç aylar adını verdiğimiz Receb ve Şaban aylarını geride bıraktığımız  bu son günlerden sonra, Cenab-ı Hakka şükürler olsun ki, bizleri mübarek Ramazana, kulluk borcunu en iyi şekilde göstereceğimiz oruca ve şükrümüzü ifade eden teravih namazına bu yıl da kavuşturmuş bulunuyor. 
12 Nisan Pazartesi günü kılacağımız teravih namazının ardından 13 Nisan Salı günü tutacağımız ilk oruç ile bu mübarek aya girmiş olacağız. On bir ayın sultanı mübarek Ramazan ayı, herkese önce sağlık, iyilik ve güzellik, huzur ve mutluluk katmak üzere geliyor. Yüce Rabbe kulluk yapan insanların gerek yaratanına gerekse yaratılanlara karşı görev ve sorumluluklarını en iyi şekilde yerine getirmesi gereken ay olarak geliyor. Aynı zamanda yıl içerisinde kimi zaman unutulan vazife ve sorumlulukları bir kez daha hatırlatma ayı olarak geliyor.
Hiç şüphesiz nefsi eğitmenin ve terbiye etmenin yolu bu ayda açılır.  Sabır ve metaneti,  her türlü insani ve islami duyguları, azami derecede bize bu ay hissettirir.  Bütün insanlar eşitlik eğitimine bu ayda tabi tutulur. Yardımlaşma ve dayanışma bu ayda zirve noktasına ulaşır. Kulluk şuuru ve müslüman olmanın lezzeti daha derinden hissedilir. Yani insan, insani vasıflarla tam olarak bezenir, mükemmelleşir, olgunlaşır.
Hiç şüphesiz ramazan ayı, Kur’an-ı Kerim’in inmeye başladığı, oruç ibadetinin yerine getirildiği, içinde bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi’nin bulunduğu sabır ve rahmet ayı olduğu gibi aynı zamanda açların doyurulduğu, çıplakların giydirildiği, düşenlerin kaldırıldığı, yoksulların himaye edildiği, dul ve yetimlere kol kanat gerildiği, bireysel ve toplumsal bazda nice güzelliklerin yaşandığı, bir sosyal yardımlaşma ve dayanışma ayıdır.
Ramazan ayında oruçtan maksat, şuurlu bir şekilde, nefsin arzularını belirli bir süre Allah’ın emri olduğu için engellemektir. Mükâfatının sadece Allaha ait olduğu ve Allah' ın o mükâfatı takdir ettiği kadar vereceğini bildiğimiz Orucu, ihlas ve samimiyetle Allah rızası için tutmak o mükâfatı elde etmek için yeterli olacaktır.
Gerçek şu ki, gönülleri fethetmenin en müessir yolu insanlara değer vermek, onlara sevgi ve saygı ile muamele etmektir. İnsanlık ne zaman ki gönül dilini kaybetti, kıskançlık bencillik ve adavet gibi insanı değersizleştiren olgulara mahkûm oldu. Ne zaman ki paylaşma, hoşgörü ve diğergamlık gibi değerler semamızdan çekildi gönüller kuraklaştı, vicdani duygular köreldi. Nice gönüllerin kırıldığı, onurların zedelendiği, insani değerlerin örselendiği günümüzde insanı insan kılan gönlün keşfi ve fethi için birey ve toplum olarak topyekün gayret etmemiz gerekmektedir. Kargaşa, tefrika, kin, ayrılık ve düşmanlığı ancak gönülden gönüle yol bularak, karanlıkları dağıtarak, barış, güven ve iyi niyetlerle gönül fetihlerini çoğaltarak ortadan kaldırabiliriz.
Kalpten kalbe, gönülden gönüle giden yol ve her gönlün insana “ gel” diyen yanı iyilik, sevgi, merhamet, şefkat gibi insani ve islami güzelliklerdir. Yeter ki insanların gönlüne giden bu yolu bulmak için gayretli ve gönüllü olalım. Zaten müslüman, hayatını iyiliğe, hayra, güzelliğe adayarak anlamlandıran kişidir. Gönül bağlarının kopmaya başladığı, bireyselliğin ön plana çıktığı, insani ilişkilerin zayıfladığı ve paylaşımların oldukça azaldığı, mahalle ve caddelerin bir ev sıcaklığını yaşadığı günlerin geride kaldığı, insanların artık tanıdıklarını bile görmezden gelmeye başladığı, güven sorunun zirveye ulaştığı günümüz dünyasında sevgi, saygı ve kardeşlik temeline dayalı medeni bir toplumun oluşturulması için; “İnsanlık için atsın kalbimiz”,”Mahsunlar için atsın kalbimiz”, ”Yetimler için atsın kalbimiz”, “Garipler için atsın kalbimiz”, “Engelliler için atsın kalbimiz”, “Mülteciler için atsın kalbimiz”, …
Allah’ın insana takdir etmiş olduğu ömrü vakit bilinci ve geri gelmeyecek zaman dilimi olarak yaşamak gerekir. Dün beraberce aynı anı yaşadığımız aynı anda iftar açtığımız insanın bugün ölüm yıldönümüne gidiyor isek yanıbaşımızda onu göremiyorsak, giden zamanı geri getiremiyorsak, ömrümüzün yaprakları arasında parlayan ve mü’minler için ilâhi ziyafet sayılan bu ayı çok iyi idrak etmek gerekir. ”Zerre miktarı iyiliğinde, zerre miktarı kötülüğünde karşılığının verileceğini” (Zilzal;7-8) Cenab-ı Hak bildiriyor. Bu açıdan geri dönüşü mümkün olmayan bu vakitlerin çok iyi değerlendirilmesi gerekir. Zamana tanıklık eden ve “Ben Müslüman’ım” diyen herkes, iyiliğin, gönül ehli olmanın yeniden bu coğrafyada ve bütün dünyada hâkim kılınması için seferber olmalı; en yakın çevresinden başlamak üzere her işinde hayra anahtar, şerre kilit olmayı ilke edinmelidir.
Bu itibarla İslam alemi için kutlu zaman dilimlerinden olan Ramazan ayında kırık gönüllerin onarılması, kardeşlik bağlarımızı ve ilişkilerimizi yeniden daha güçlü bir şekilde kurmak gayesiyle, iyiliğin egemen olduğu bir dünya için “Gelin Gönüller yapalım Bu Ramazan ve her zaman” bunu başarabilirsek dünyamız yaşanılır hale gelecektir. Ne mutlu dolu dolu, şuurlu bir şekilde ve gereği gibi yaşayanlara…

Turgut ERHAN, Batman İl Müftüsü

https://youtu.be/pLW6DpGmPNA

" On bir ayın sultanı mübarek Ramazan ayının önce sağlık, iyilik ve güzellik, huzur ve mutluluk getirmesi dileklerimle tüm Gönül Dostlarıma hayırlı Ramazanlar diliyorum."

İbrahim Birol 

Gerçek Dostlar  ⚠️                                                                                                              İbrahim Birol, http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/ - Google'da Ara                                                11  Nisan 2021 Antalya-Türkiye

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder