Merhaba Gönül Dostlarım,
Bugün yine milli duygularımızı kabartacak bir yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum
Trabzon’un Maçka İlçesi'nde PKK'lı teröristlerin erzak çaldığını ihbar eden ve girdikleri evi gösterirken teröristlerin açtığı ateşle şehit düşen 15 yaşındaki Eren Bülbül’ün daha 14 yaşında iken baba acısını yaşayan , hayatın zorluğunu her şekilde gören, kaderi tıpkı Çanakkale Gelibolu'da genç yaşta şehit düşen atalarına benzeyen. Şehit Eren Bülbül.
Çatışmada Jandarma Başçavuş Ferhat Gedik, kaldırıldığı KTÜ Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi'nde şehit oldu. 15 yaşındaki Eren Bülbül ise PKK'lıların girdikleri evi güvenlik güçlerine gösterirken teröristler tarafından şehit edildi. Ağır yaralanan 15 yaşındaki Eren Bülbül hayatını kaybetti.
Şehit edilen Eren Bülbül’ün ailesi evlerinde taziyeleri kabul ediyor. Şehidin ağabeyi Olcay Bülbül, Eren’i şehit eden teröristlerin bir an önce bulunmasını istiyor. Bülbül, “Tek temennim bunların bulunması. Başka isteğim yok” dedi.
Şehitlerimize Allahtan rahmet, kederli ailelerine ve sevenlerine sabır ve metanetler diliyorum, Ruhlarınız Şad olsun.
Tüm Eren ve Eren gibi cesur yürekli gençlerimiz " İyiki Varsınız"
Önce Kendinizi Sevin sonra da Sevdiklerinizin ve sahip olduklarınızın değerini bilin ki, Mutluluğunuz daim olsun... En iyi dileklerimle. Esen kalın..
Hey! onbeşli onbeşli…
Bu türküyü hatırladınız mı?
‘Onbeşli’ türküsünün hazin hikâyesini biliyor musunuz?
İşte size Onbeşli türküsünün hikayesi…
Çanakkale Cephesi, sanki bir ölüm değirmeni gibiydi; tükettiği insanlar haddi hesabı aşmasına ve İngiliz generali Aspinall- Oglander’in
“Gelibolu’daki kanlı muharebeler, Türk ordusunun çiçeğini bitirmiştir,” tespitinde ifadesini bulan -gerçekten de İngilizler şehit olan gençlerimizi, “çiçeğin tomurcuğu” ve “vakti gelmeden solan gül goncası ”na benzetiyorlardı- koskoca bir eğitimli genç nesli yutmasına rağmen bir türlü doymak bilmiyordu.
O kadar ki cephede meydana gelen boşlukları doldurmak için, diğer cephelerden asker getirilemediğinden, en yakın çevreden başlayarak, 15 yaşın üstündeki eli silah tutan bütün gençlerin dahi, gönüllü olup olmadığına bakılmaksızın, Çanakkale’ye sevk edilmeleri alışılmış normal bir hadise haline gelmişti.
Çanakkale Savaşı sırasında, İtilaf Devletlerinin Nisan 1915’ten itibaren kara çıkartmasına başlamalarıyla birlikte cephede takviye kuvvetlere ihtiyaç hâsıl olunca Sultan V. Mehmed Reşad 14 Mayıs 1331’de (27 Mayıs 1915) bir irade (emir) yayınlayarak, aşağıda sözünü ettiğimiz Askeri Mükellefiyet Kanunu’nda değişiklik yapmak ve lise talebelerini de cepheye çağırmak zorunda kalmıştı.
Sultan V. Mehmed Reşad’ ın iradesinden sonra Harbiye Nezareti de bir tebliğ yayınlayarak, 1314 (1896) doğumluların (yani 19 yaşındakilerin) henüz askerlik hizmetine çağrılmamışları ile 1315 (1897) doğumluların, bedenleri gelişmiş, harbe elverişli ve silah kullanmaya kabiliyetli olanlarından müsait bulunanların da kıtalara teslim olmalarını istemişti.
Padişahın ve Harbiye Nezaretinin bu çağrısı üzerine, tahsilleri ve hayatlarının henüz başındaki bu yeni yetme gençleri, vatanın kendilerinden beklediği yüce vazifeyi hakkıyla ifa etmek azim ve inancıyla silâhaltına koşacaklardı.
Şimdi günümüze dönelim,
15’lik yiğitler yok mu artık?
Elbette var!
İsimleri, Halil, Ahmet, Mehmet değil belki ama zaten ismin ne önemi var ki?
Önemli olan yürek, cesaret, vatan ve millet değil mi?
TRABZONLU EREN
15 Yaşında vatan için cepheye koşan ataları gibi oda 15 yaşında vatan uğruna şehadet mertebesine ulaştı. Maçka’da güvenlik görevlilerine yardım etmeye çalışırken şehit olan 15 yaşındaki Eren Bülbül. Türkiye, 15 yaşındaki Trabzonlu kahraman şehidine ağlıyor.
Eren gibi niceleri aramızda, evlerimizde biliyoruz. Tarih boyunca böyle cesur evlatlar bitmedi, bitmeyecek!
Ruhun Şad olsun Eren…
Alıntı : sosyaldunya.com
https://youtu.be/3PLIa3zFqt4 Günün Sözü :
İbrahim Birol, http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/
15 Ağustos 2017, Antalya
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder