Değerli Dostlar Merhaba,
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nca kabulünün 68. yıldönümü olan bu günü sizlerle paylaşmak, günün anlamı ve önemi hakkında bilgi alış verişinde bulunmak. İnsanları ilgilendiren önemini ve Evrenselliğini vurgulamak ve maddelerini sırasına göre bir kez daha hatırlatmak istiyorum.
Geçmişte ve şimdiki zamanda bu ülkenin idaresine hükmetmiş ve hükmedenler ve bu ülkede yaşayan Toplumun bireyleri olarak, İnsan Hakları'nın anlamını ve önemini tam olarak henüz idrak ettiğimizi sanmıyorum.
İnşallah bizden sonra gelecek olan nesiller bu belgenin anlamını ve önemini bizlerden çok daha iyi anlarlar ve kendilerine şimdikinden çok daha mutlu ve huzurlu bir dünya ' da yaşayacakları ortamlar yaratabilirler.
İyi bir hafta sonu geçirmeniz temennisiyle...
Önce Kendinizi Sevin ve sonra Sevdiklerinizin kıymetini bilin ki, Mutluluğunuz daim olsun...En iyi dileklerimle. Esen kalın.
Günün anlam ve önemi :
Yüzyıllar boyunca süren bir mücadelenin ürünü olarak, insanların doğuştan ve eşit bir biçimde sahip oldukları hakları ifade eden uluslararası bir belgenin kabul edilişinin kutlandığı bir gündür.
İnsan hakları niçin önemlidir?
İnsan hakları sorunu, bütün ülkelerin gündemindedir. Bütün ülkelerin hükümetleri, insan hakları ihlallerine meydan vermemeyi başlıca görev olarak kabul etmek durumundadır. Ancak insan haklarının korunması görevi, sadece Hükümetlerin başarabileceği bir iş değildir. Bu görev, bütün kuruluşların, bütün insanların işbirliğini gerektirmektedir. Bu çerçeve içerisinde, insan hakları bilincinin ve insan haklarının tam olarak benimsenerek, uygulanması için gerekli sorumluluk duygusunun toplumda ve bütün insanlarda bulunması büyük önem taşımaktadır.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamenin tarihi
Birleşmiş Milletler bünyesinde 1946 yılında insan haklarının geliştirilmesi amacıyla bir İnsan Hakları Komisyonu oluşturulmuştur. Kendi inisiyatifiyle veya Genel Kurul ve Konseyin istemi üzerine harekete geçebilen bu komisyonun görevi, insan haklarıyla ilgili her konuda inceleme ve tavsiyelerde bulunmaktı.
Birleşmiş Milletler Antlaşmasında önemli bir yer tutan insan hakları, ilk kez 10 Aralık 1948 tarihinde BM Genel Kurulunca kabul edilen "İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi" ile özel bir düzenlemeye konu olmuştur.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin önemli maddeleri :
Birinci kuşak haklar : İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 3-21. maddeleri arasında başlıca şöyle sıralanmıştır:
- Yaşama ve özgürlük hakkı
- İşkence yasağı
- Kişi olarak tanınma hakkı
- Hukuk önünde eşitlik
- Etkili bir hukuk yoluna başvurma hakkı
- Keyfi tutma yasağı
- Adil yargılanma hakkı
- Mahremiyet hakkı
- Seyahat özgürlüğü
- Sığınma hakkı
- Vatandaşlık hakkı
- Evlenme ve ailenin korunması hakkı
- Mülkiyet hakkı
- Düşünce, vicdan ve din özgürlüğü
- İfade özgürlüğü
- Toplanma ve örgütlenme hakkı
- Katılma hakkı
İkinci Kuşak Haklar (Sosyal Haklar)
Ekonomik, Sosyal ve Kültürel haklar olarak da nitelendirilen ikinci kuşak hakların doğuşunun temelinde, sanayi devrimi; bu ekonomik ve sosyal dönüşümün yarattığı ve derinleştirdiği sosyal sınıflar arasındaki sosyal eşitsizlikler ve işçi sınıfının bu eşitsizliklere gösterdiği tepki ve eylemler vardır. 19. yüzyılda, eşitlik ve özgürlük herkese tanınmıştı ama herkes özgürlüklerden yararlanamıyordu. Bireylerin eşitlik ve özgürlüğü, soyut ve kuramsaldı. Buradan hareketle ortaya çıkan sosyal hakların uluslararası düzeyde tanındığı ilk belge İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’dir. İkinci kuşak haklar, başlıca şöyle sıralanabilir:
- Sosyal güvenlik hakkı
- Çalışma, adil gelir ve sendika kurma hakkı
- Dinlenme hakkı
- Eğitim hakkı
- Kültürel yaşama katılma hakkı
- Sağlık, beslenme ve konut hakkı
- Grev ve toplu sözleşme hakkı
Üçüncü Kuşak Haklar (Dayanışma Hakları)
Dayanışma hakları da denilen üçüncü kuşak haklar, belli bir topluluk halinde yaşam anlayışını yansıtır. Ayırıcı özelliği, insan için gerekli olan dayanışma ortamını yaratabilmektir. Bu haklar, insancıl bir toplum yaşamı düşüncesinin anlatımıdır. Hem bireylere, hem de toplumun tümüne aittir. Bu hakların gerçekleşmesi için sadece devletin müdahalesi yeterli değildir, birey ve grupların da yani toplumda yaşayan herkesin de etkin biçimde katılımı ve çabası gereklidir.
Üçüncü kuşak hakların oluşum süreci henüz tamamlanmamıştır. Dayanışma haklarını doğuran nedenlerin başında, bilimsel ve teknik ilerlemenin yarattığı sorunlar gelmektedir. Çevre kirliliğinin korkunç boyutlara ulaşması, nükleer silahların tüm insanlığı yok edebilecek bir savaş tehlikesine yol açması, ülkeler ya da bölgeler arasında çok büyük gelişme farklarının bulunması akla ilk gelen ciddi sorunlardır. Üçüncü kuşak haklar başlıca şöyle sıralanabilir:
- Barış hakkı
- Çevre hakkı,
- Halkların kendi kaderini tayin (self-determinasyon) hakkı
- Gelişme hakkı
- Herkesin insanlığın ortak mal varlığından yararlanma hakkı
https://youtu.be/GoA2jNaAlQw
Günün özü :
Bana hürriyetlerin en büyükleri olan düşünce, inanç, vicdan hürriyetlerini verin. (Milton)
İbrahim Birol, http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/
9 Aralık, 2016, Antalya
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder