Merhaba Değerli Dostlar,
Belki de en zor şeylerden biridir bir insanı anlamak. ne istediğini bilebilmek, hissedebilmek... zordur. zaten insanları anlayabilseydik pek çok şeye çözüm bulabilirdik. mutsuzluklarına, dertlerine, sevinçlerine... lakin çoğu zaman kolay olmuyor anlayabilmek. hani doğru insan derler ya. işte bir tek odur sizi anlayan. onu da bulmak bir insanı anlayabilmek kadar zor.
Bir insanın ruh halini ve yaşam tarzını çözebilmektir. insanın fikirleri ve ruh hali, yaşadığı zamana ve mekana göre değişebildiğinden zor bir olaydır. kendinizi iki sene önceki halinizle kıyasladığınızda, başkalarını nasıl anlayacağınızı kara kara düşünmektir.
Bazen zordur, bazen imkansızdır, bazen zaman alır, bazen zaman yetmez, bazen yanlıştır, bazen yanılgıdır.
" Bir başkasının duygularını ve hislerini anlamak sağlıklı bir iletişimin olmazsa olmazlarının başında geliyor. Siz de karşınızdakini daha iyi anlamak istiyorsanız, bir de empati kurmayı deneyin.
Bu yeti daha iki aylık bir bebekken oluşuyor. Büyürken de yakınlarımızın davranışlarını taklit ederek gelişiyor. Dolayısıyla, çevremizden gördüğümüz davranışların, iletişim kurma yetimiz üzerinde doğrudan etkisi bulunuyor. Her insanın kendine özgü bir bakış açısı, dünyayı algılama biçimi vardır. Dolayısıyla, bu da bazen konuştuğumuz kişiye karşı ön yargılı yaklaşmamıza ve iletişim eksikliğine neden olabiliyor."
Yazının tamamı: http://www.hurriyetaile.com/sizin-icin/psikoloji/karsinizdakini-anlamayi-ogrenmenin-yolu_14044.html?utm_source=copy-paste&utm_medium=copy-paste&utm_campaign=copy-paste-with-url
Önce Kendinizi Sevin ve sonra Sevdiklerinizin kıymetini bilin ki, Mutluluğunuz daim olsun...En iyi dileklerimle. Esen kalın.
İNSANI ANLAMA SANATI
Büyük dünyadaki küçük insanların insanlık olgusunu terk etmesiyle oluşur yalnızlık. Yalnızlık “her şeyin ilacı olan zamanın kişiyi terk etmesinden kişinin ölümüne kadarki süreçte olmazsa olmazdır. Hayatın her dönemindeki yalnızlığın tek başına yolculuğudur ilaçsız kalmak…
Kendini güzel, başarılı, hoşgörülü, ahlaklı, bilgili ve kültürlü hisseden ve çevresindeki insanlarda kendisindeki yetkinliği bulamayan kişi çevresini dışlar. Bu kişi yalnızdır. Ahlaksız, kaba ve bilgiyi reddeden bireyi toplum dışlar. Bu kişi de yalnızdır. Bu iki kişinin ortak özelliği toplumun dışında olmalarıdır, dolaylı veya zorunlu olarak.
Farkları; birinci kişiye toplumun ihtiyacı varken kişi kendini toplumdan ayıklamış, ikincide ise toplum, kendine zararlı olanı başından savmıştır. Her iki durumda da toplum suçludur. Çünkü toplum bilene tatmin edici saygıyı göstermemiş, bilmeyenin topluma kazandırılması konusunda gereken özeni göstermemiştir.
Uçurumun ucundaki BİR kişinin sıcak bir kucaklaşmaya muhtaçken aradığını bulamamasıyla gövdesini boşluğa bırakmasıdır yalnızlığın en şiddetli somut etkisi. Günbatımını son kez izlerken kendini kaybetmesi, gözlerinden sıcak yaşlar akarken derinliğini göremeden hissettiği uçurumda, boşluğun hazzına kötümserlikle vararak yok oluştur yalnızlığın hazin sonu.
Hani çay karıştırmanın da bir adabı vardır. Kaşık bardağın derinliklerinde dönmelidir karıştırma esnasında. Ancak bu teknikle çay size kendini en güzel haliyle ikram eder. Bir de yanlış karıştırma tekniği olan yüzeyden karıştırma vardır. Bu karıştırma tekniğinden alınacak muhtemel sonuç, çayın bardaktan taşmasıdır…
İnsana yaklaşmak da çaya yaklaşmaktan pek de farklı olmamalıdır aslında. Karşınızdaki kişinin kim olduğunu, nelerden hoşlandığını, kimleri sevmediğini unutun. Sadece onun size kendisiyle ilgili vermek istediklerini alın. Onu hafife almayın, asla.
Ona derin olduğunu, gizli bir hazine olduğunu hissettirin.
Ona yalnız olmadığını hissettirin. Çayınızı sıcakken tek yudumda içebilir misiniz ya da soğuduktan sonra çayınızı içer misiniz?
Kaynak : dahibeyin.blogspot.com
www.gencgelisim.com
Büyük dünyadaki küçük insanların insanlık olgusunu terk etmesiyle oluşur yalnızlık. Yalnızlık “her şeyin ilacı olan zamanın kişiyi terk etmesinden kişinin ölümüne kadarki süreçte olmazsa olmazdır. Hayatın her dönemindeki yalnızlığın tek başına yolculuğudur ilaçsız kalmak…
Kendini güzel, başarılı, hoşgörülü, ahlaklı, bilgili ve kültürlü hisseden ve çevresindeki insanlarda kendisindeki yetkinliği bulamayan kişi çevresini dışlar. Bu kişi yalnızdır. Ahlaksız, kaba ve bilgiyi reddeden bireyi toplum dışlar. Bu kişi de yalnızdır. Bu iki kişinin ortak özelliği toplumun dışında olmalarıdır, dolaylı veya zorunlu olarak.
Farkları; birinci kişiye toplumun ihtiyacı varken kişi kendini toplumdan ayıklamış, ikincide ise toplum, kendine zararlı olanı başından savmıştır. Her iki durumda da toplum suçludur. Çünkü toplum bilene tatmin edici saygıyı göstermemiş, bilmeyenin topluma kazandırılması konusunda gereken özeni göstermemiştir.
Uçurumun ucundaki BİR kişinin sıcak bir kucaklaşmaya muhtaçken aradığını bulamamasıyla gövdesini boşluğa bırakmasıdır yalnızlığın en şiddetli somut etkisi. Günbatımını son kez izlerken kendini kaybetmesi, gözlerinden sıcak yaşlar akarken derinliğini göremeden hissettiği uçurumda, boşluğun hazzına kötümserlikle vararak yok oluştur yalnızlığın hazin sonu.
Hani çay karıştırmanın da bir adabı vardır. Kaşık bardağın derinliklerinde dönmelidir karıştırma esnasında. Ancak bu teknikle çay size kendini en güzel haliyle ikram eder. Bir de yanlış karıştırma tekniği olan yüzeyden karıştırma vardır. Bu karıştırma tekniğinden alınacak muhtemel sonuç, çayın bardaktan taşmasıdır…
İnsana yaklaşmak da çaya yaklaşmaktan pek de farklı olmamalıdır aslında. Karşınızdaki kişinin kim olduğunu, nelerden hoşlandığını, kimleri sevmediğini unutun. Sadece onun size kendisiyle ilgili vermek istediklerini alın. Onu hafife almayın, asla.
Ona derin olduğunu, gizli bir hazine olduğunu hissettirin.
Ona yalnız olmadığını hissettirin. Çayınızı sıcakken tek yudumda içebilir misiniz ya da soğuduktan sonra çayınızı içer misiniz?
Kaynak : dahibeyin.blogspot.com
www.gencgelisim.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder