21 Nisan 2017 Cuma

AĞACINDAN UZAĞA DÜŞEN ARMUT...




Merhaba Değerli Dostlar,

Bu sayfamızda Armut dibine düşer sözünün anlamı hakkında bilgi vermek isterim. Hepimizin bildiği ve zaman zaman günlük konuşmalarımızda kullandığımız bir Ata Sözüdür.
Bu yazımın tamamını okuduğunuzda bu sefer Armut 'un Biraz daha uzağa düşmüş olduğunu gözlemleyeceğiz. Trajedik bir sonla bitireceğim bir yazı...

İstiklal Marşı'mızın kabulünün 103. yılında Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy'u rahmetle yad ederiz...

Önce Kendinizi Sevin ve sonra da Sevdiklerinizin değerini bilin ki, Mutluluğunuz daim olsun...
En iyi dileklerimle. Esen kalın...


İbahim Birol

&&&&

Her insan aynı aileye doğduğu kişilerin genlerinden ve özelliklerinden etkilenmekte ve zamanla onlara benzemektedir. Bir insanı özellikle de anne ve babasının özelliklerinden ayrı düşünmemek gerekmektedir.
Bir insanın mesleği, huyu ve diğer özellikleri o insanın çocukları üzerinde etkili olmaktadır. Genellikle model alma ve taklit yöntemi ile öğrenen çocuklar, öncelikle anne ve babalarını kendilerine model olarak seçmektedir. Örneğin öğretmen bir annenin çocuğu da okulu sevmekte ve ilerleyen yaşamında öğretmen olabilmektedir. Bir insanı ailesinden çok farklı özelliklerde düşünmek mümkün değildir.
Zaman zaman nadir örnekler karşımıza çıksa da çocuklar öncelikle anne ve babalarının yolunda gitmekte ve onlar gibi olmaya çalışmaktadır. Atalarımız ailesi ile aynı özelliklere sahip olan çocuklar için armut dibine düşer sözünü söyleyerek bu durumu mecaz yolla vurgulamışlardır.

Alıntı : derszamani.net

mehmet akif ersoy ve çocukları resim ile ilgili görsel sonucu


AĞACINDAN UZAĞA DÜŞEN ARMUT: MEHMET EMİN ERSOY


Armut, her zaman ağacının dibine düşmüyor... Bunun kanıtı, babalarının ününe, kişiliğine aykırı bir yaşam süren çocuklar... Sözgelimi, Mehmet Akif Ersoy'un büyük oğlu Emin Ersoy.
mehmet akif ersoy ve çocukları resim ile ilgili görsel sonucu Mehmet Akif Ersoy'un altı çocuğu olmuştu. Bunların ilk üçü kızdı. (Cemile, Feride, Suat). Dördüncü çocuğu bir buçuk yaşındayken öldü. Ersoy ailesinin iki oğlundan büyüğünün adı Emin, küçüğünün adı Tahir'di....
Büyük oğul Emin, 1904 İstanbul doğumluydu. Babası Ankara'ya, Milli Mücadeleye katılmak üzere gittiğinde, on beş, on altı yaşlarındaydı. Yakışıklı, duygusal bir çocuktu.
Babasının yokluğunda öğrenimine ortaokul sıralarında son verdi. Denetimden uzak, başıboş kalmıştı. Anlaşılıyor ki annesi de toparlayıcı bir dirayete sahip değildi. "Azade" kalan çocuk, sokaklarda avarelik ederken berduş, bıçkın kişilerle arkadaşlık kurdu. Çocuğu içkiye, esrara alıştırdılar!
Bir ara İstanbul'dan kaçarak Ankara'ya, babasının yanına gitti.
Mehmet Akif 1920'ler sürecinde, Burdur Milletvekili sıfatıyla Anadolu'yu dolaşarak, halkı Milli Mücadele'ye katılmaya çağıran konuşmalar yapıyordu. O günlerde Emin de babasıyla birlikteydi.
Sonra Mehmet Akif, Kastamonu'da bir ev tutmuş, ailesini oraya yerleştirmiş, Emin'i de, yarım kalan öğrenimini tamamlasın diye yeniden okula yazdırmıştı. Ancak bir süre sonra Kastamonu'dan kaçan çocuk, yine Ankara'ya geldi.
Mehmet Akif Mısır'a gittiğinde, oğlunu da yanı sıra götürmek zorunda kaldı...
Akif, bir arkadaşına yazdığı mektupta oğlundan yakınarak, "Yıllardan beri uğraştığım halde yalan söyleme huyundan vazgeçiremedim!" diyordu.
Daha sonra karısıyla küçük oğlunu da yanına alan Akif, çocuklarına özel öğretmenler tuttu, Arapça ve İngilizce öğrenmelerini sağladı.
Mehmet Emin, 1934 yılında askerliğini yapmak üzere Türkiye'ye döndü.
İddiaya göre askerlik sırasında "irticai faaliyet" suçlamasıyla yargılandı, hapse atıldı. Hapisten kaçıp İstanbul'a geldi.
İstanbul'dan vapurla Antakya'ya gitti ve orada pasaportu bulunmadığı için tutuklandı... Olası ki, oradan babasının yanına, Mısır'a gitmek istiyordu.
Mehmet Emin İstanbul'da yeniden görüldüğünde, takvimler 1939 yılını gösteriyordu.
Yine "haneberduş" bir yaşam sürmeye başlamıştı. Sabahçı kahvelerinde, hamam külhanlarında yatıp kalkıyor, iş bulabilirse hamallık ediyordu. Kazandığı parayla şarap, ispirto alıyordu.
Onu sokaklardan alan zabıta ekibi akıl hastanesine sevk etti.
Tedavi gördü.
Bir baba dostu, Mehmet Emin'i Bursa'da, Karacabey Harası' nda işe yerleştirdi. Burada evlendi; mazbut bir yaşam sürmeye başladı...
1963 yılında işinden çıkarıldı.
1966 yılında eşini yitirdi. Eşini yitirmesi, kendini büsbütün yitirmesi anlamına geliyordu!
İstanbul'un Tophane semtinde terk edilmiş bir kamyonetin karoseri içinde yatıp kalkıyordu. 24 Ocak 1967 günü, o karoserin içinde ölüsü bulundu.
Ulusuna bir istiklal marşı armağan etmiş olan Mehmet Akif Ersoy, atıldığı duygusal serüven sürecinde bir de evlat kurban vermişti.

Alıntı : Necati Güngör
Kaynak : Aysem Kubilay Uyan, Persphoene' un Çiçekleri

https://youtu.be/OkyKqUNSJ7A                                                  https://youtu.be/H2hS4kn5zxE

mehmet akif ersoy video ile ilgili video                                                                              



Günün Sözü :

mehmet akif ersoy ve çocukları resim ile ilgili görsel sonucumehmet akif ersoy ve çocukları resim ile ilgili görsel sonucu      

İbrahim Birol, http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/
21 Nisan, 2017, Antalya

türkiye simgesi resim ile ilgili görsel sonucu
                                    


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder