27 Nisan 2017 Perşembe

GEÇMİŞTEN AKLIMIZDA KALANLAR...(1)

























Merhaba Değerli Dostlar,

Gelin bugün hep birlikte bir nostalji yapalım, gerilere 60 lı veya 70 yıllara bir göz atalım, o tarihlerde yaşayan insanların, evlerde  Televizyonun olmadığı günlerde nasıl vakit geçirdiklerine bir bakalım.

Yeni bir yazı dizisi başlatmak adına bugünkü sayfamızı Yazlık Sinemalara ayırdım, gelecekte farklı farklı hatırası olan konuları sizlerle birlikte  aynı  başlık altından paylaşmak dileğimle...

Bahçe sinemaları olarak da adlandırılırlar. 1970 lerin ortasına dek İstanbul' da pek çok semtte bulunabilirlerdi. İstanbul'da  60 lı yıllarda yazları yaklaşık 160 bahçe sineması bulunurmuş. şimdiki lüks modellerin , o günlerin köhne ama çok daha insancıl sinemaları ile alakası bile yok.

Gündüzden Şehri gezen arabalardan yapılan anonslarla hangi sinemada hangi filmin oynadığı duyurulur, sinema önüne ve şehrin belli yerlerine bez film afişleri asılırdı. Sinema dış duvarlarındaki camekanlı çerçevelerde filmin orijinal afişi ve fotoğrafları bulunurdu.

eski yazlık sinema resimleri ile ilgili görsel sonucuYazlık sinemalarla ilgili bir anımı bu yazımda  sizlerle paylaşmak istiyorum, İstanbul' da geçirdiğim  gençlik yıllarımda Bakırköy de Züratbaba yazlık sinemasına bir arkadaşımla gittiğimizde, film başlamıştı ve sinema hınca hınç doluydu, adını hatırlayamadığım yabancı bir film oynuyordu, önümüzdeki sırada omuzları geniş oldukça cüsseli ve takım elbiseli bir beyefendi ve yanında bir bayan vardı, söz konusu beyefendinin benim önümde oturması ve görüş alanımı kapattığından sinema perdesini görebilmek ve filmi takip edebilmek için,  bir sağ taraftan bir sol taraftan bakarak  oldukça mücadele vermiştim, neyse ki on beş dakikalık antrakt oldu ışıklar yandı, önümde oturan şahsa dikkatlice baktığımda değerli sanatçı kendisini rahmetle anıyorum Yıldırım Gürses ve eşi olduğunu fark ettim. Tabii kendisi ile sohbet etme ve imza alma şansı bulduğum için çok  mutlu olmuştum.
İşte böyle bir yerdi  eski yazlık sinemalar, her kesimden herkesin gidebileceği güzel mekanlardı,
eski yazlık sinema resimleri ile ilgili görsel sonucuAntrakta veya filmin sonunda genelde Fransız sanatçılardan  Enrice Macias veya  Marc Aryan' nın şarkılarını çalarlardı. Yazlık sinemalardaki filmleri burada yayınlaya bilmem imkansız, fakat aşağıda her iki sanatçının şarkılarının Videolarını sizler için buldum ve de dinletmek istedim...

Açık Hava sinemaları günümüzde de devam etmektedir. Fakat Nostaljiğini kaybetmiş ama yine de yaz boyunca sinema salonlarına tıkılıp film izlemek yerine açık havada, patlamış mısır yerken sinema keyfi yaşamaya ne dersiniz?
Tahta sandalye yerine şezlong Eski yazlık sinemalarla şimdikiler arasında elbette çok fark var. Çekirdek yine popülerliğini koruyor ama gençler daha çok patlamış mısır ya da cips tercih ediyor.
Tahta sandalyelerin ya da evden getirilen minderlerin yerini ise armut minder, şezlong ya da açılıp uzatılabilen sandalyeler almış.
Eskiden filmden sonra eve gidilirmiş. Şimdi sinema çıkışı gece bitmiyor. Özellikle cuma ve cumartesi seanslarından sonra yakınlarda oturulup bir şeyler yiyip içecek mekanlar aranıyor.

İşte günümüzde İstanbul' da faaliyetlerini devam ettiren bazı açık hava sinemalarının adları :

Büyükada Lale Sineması, Santral Açıkhava Sineması, Maçka Küçük Çiftlik Park, Forum İstanbul Açıkhava Sineması, Wings Cinecity Trio Açıkhava Sineması, Ankara CerModern:

Yıldızların Altında
Yaz mevsimi geldiğinde bizim gibi eski kuşak sinemaseverlerin nostaljisi depreşir yazlık sinemaları hatırlarız. Sevgili Saim Yavuz’un Sinema Gazetesi’nde yayınlanan araştırmasını başlangıç noktası alarak 2000 yılından bu yana filmcisinden, sinemacısına, oyuncusundan, yönetmenine ve basın mensubuna İstanbul’un yazlık sinemalarını sordum. Yerlerinde bugünlerde neler olduğunu, o sinemada seyrettiği ve hatırladığı bir filmin adını not ettim. İrtibatta olduğum yaklaşık bin adet sinemaya yakın basın mensubuna yeniden çağrıda bulunup bilgileri güncelleyince aşağıdaki liste çıktı. Televizyonun olmadığı o zamanlar hakikaten büyük bir kesimin tek eğlencesi sinemaydı. Arka kısımlarından uzun tahtalarla birbirlerine monte edilmiş sandalyeli yazlık sinemalarda izlenen filmin tadı bir başkaydı. Günümüzün lüks sinemalarında teknik iyi, görüntüler pırıl pırıl,  koltuklar gayet rahattır ama gelgelelim film seyri hiçbir zaman aynı tadı vermiyor, bir şeyler eksik gibi kalıyor. Filmler mi daha güzeldi, yoksa yaşlılığın bir cilvesi mi bilemiyorum.
Mahallenin bıçkın delikanlılarının perdedeki Erol Taş’ a veya Kazım Kartal’a sinirlendiklerinde içtikleri sigaranın izmaritini perde istikâmetine mermi gibi fırlattıkları hâlâ hatırlanır. Yağmur yağdığında tek kapalı yer olan makine dairesinin altına koşuşturur, filmin devamını oradan izlemeye çalışırsınız. Çünkü yağmur hep filmin en heyecanlı yerinde başlar. Duvarlara geçmiş sezonun ünlü filmlerinin afişleri asılır. Hepsine baktığınızda hoş bir heyecana kapılırsınız, özlemlere dalar gidersiniz.
Hatırlarım 1975’lerde Unkapanı civarlarına afişini asan yazlık sinema Erler Film’in 7-8 yıl önceki filmlerini göstermişti. Sinemaya gitmesem de meraktan haftada bir iki gün yolumu mutlaka oralara düşürür afişlere bakardım. Çünkü o zamanlar şimdiki gibi bilgisayara bir tıklamayla filmlerin afişine veya bilgisine ulaşamıyordunuz.
Atalarımızın dediğine göre “insandır beşer, kuldur şaşar” mış. Eksik ve hataları öyle kabul etmenizi rica ederim. Amaç bilen kişilerin ağzından kağıda dökülmektir. 15-20 yıl sonra eski yazlık sinemaları hafızalarında tutan sinemaseverler de göçüp gittikten sonra yerlerini hatırlayan da kalmayacak. Toplu olarak bir kez daha belgelensin istedim.

 6 Ağustos 2006

https://youtu.be/DbVaYr3vI_o                                             https://youtu.be/oNWc3bbxE5s

                                                         



Günün Sözü :  " Sinema, duygular, düşler ve içgüdü dünyalarını anlatmak için en iyi araçtır."

İbrahim Birol, http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/
27 Nisan, 2017, Antalya

türkiye simgesi resim ile ilgili görsel sonucu


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder