Merhaba Gönül Dostlarım,
Cahit Sıtkı Tarancı' yı duymayan ve tanımayanımız varmıdır acaba? Hani şu meşhur" Yaş Otuz Beş "
ve " Memleket İsterim" şiirlerini yazan şairimiz İlkinde hayatın basamaklarını anlatırken, ikincisinde ise 1940' lar daki Türkiye ve dünya çalkantılarının da etkisiyle " Memleket İsterim" isimli yazdığı şiirleri.
Cumhuriyet döneminin en başarılı şairlerinden biri olan Cahit Sıtkı Tarancı, hayatını edebiyata ve yazmaya adamış bir sanatçıdır, yazarımızı biraz daha yakından tanıyalım isterseniz.
Yaş Otuz Beş" Şiiri' nin ilk dizeleri şöyle başlar.
" Yaş otuz beş yolun yarısı eder,
Dante gibi ortasındayız ömrün..
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider."
Cahit Sıtkı Tarancı Müzesi
En ünlü şiirleri "Yaş Otuz Beş" ve "Memleket İsterim" 'dir. Vikipedi
Doğum tarihi: 4 Ekim 1910, Diyarbakır
Ölüm tarihi ve yeri: 13 Ekim 1956, Viyana, Avusturya
Doğum tarihi: 4 Ekim 1910, Diyarbakır
Ölüm tarihi ve yeri: 13 Ekim 1956, Viyana, Avusturya
Eş: Cavidan Tınaz (e. 1951–1956)
Ebeveynler: Arife Tarancı, Cahit Sıtkı Tarancı
Şiirleri
Ömrümde Sükût (1933)
Otuz Beş Yaş (1946)
Memleket İsterim (1946)
Düşten Güzel (1952)
Sonrası (1957)
Cahit Sıtkı'nın ölümünden sonra;
Ziyaya Mektuplar
Gün Eksilmesin Penceremden( Öykülerinin derlemesi)
Cahit Sıtkı Tarancı' nın çok önemli bir şiiri olan " Memleket İsterim'" in Videosunu aşağıdaki Linkten seyredebilirsiniz.
https://youtu.be/M5sJcpp8B9Q
Önce Kendinizi Sevin sonra da Sevdiklerinizin ve sahip olduklarınızın değerini bilin ki, Mutluluğunuz daim olsun... En iyi dileklerimle. Esen kalın...
Unutmayın ki, sizin beğenmediğiniz yaşantınız, bir başkasının hayali olabilir...
Şiirlerini ezbere biliriz de…bu şiirlerin hikayelerini çoğu zaman es geçeriz. Çoğumuz da bunu düşünmeyiz bile. Oysa ki bu hikayeler, bize başka kapılar açan, kederlendiren ya da duygularımızı bileyen şiirler kadar değerlidir. Bugün, Abbas’ın hikâyesini anlatacağım sizlere.
Abbas
Cahit Sıtkı askerliğini yedek subay olarak yapmak üzere birliğine gider. O yıllarda yedek subay sayısı az olduğundan her subaya emir eri verilmektedir. Birliğine gittiğinde bölük yazıcısından künye defterini ister. Sırayla isimlere bakarken bir isim dikkatini çeker.
Abbas oğlu Abbas...
Sakat eli yüzünden çürüğe ayrılmıştır Abbas.
Talim bitiminde askerin yanına gönderilmesini ister.
Öğle saatlerinde kapı çalınır. Karşısında civan mert biri selam çakıp, ''Abbas oğlu Abbas, emret komu...tan! '' der.
Aralarında şöyle bir konuşma geçer:
----Nerelisin?
----Memleket Mardin, kaza Midyat komutan
----Sen benim emir erim olur musun?
----Sen bilir komutan!
Askere eşyalarını toplamasını ve kendi evinin altındaki boş yere taşınmasını söyler. Zamanla askerin zekiliği ve sıcaklığından etkilenir. Abbas her sabah erkenden kalkmakta, Cahit Sıtkı'nın ihtiyaçlarını karşıdan bir istek gelmeden düşünmekte, yerine getirmektedir. Zamanla aralarında komutan asker ilişkisinden daha güçlü bir dostluk bağı oluşmuştur. Bu saf, temiz Anadolu çocuğu etkilemiştir Cahit Sıtkı'yı. Zaman zaman karşısına alıp dertleşir onunla, ruhundaki gizli şeyleri keşfeder.
Akşamları rakı sofrası kurar, en güzel mezeleri hazırlar Abbas.
Böyle bir keyif akşamında Cahit Sıtkı sorar Abbas'a:
----Sen İstanbul'u bilir misin Abbas?
----Bilir komutan.
----Orada bir Beşiktaş var, bilir misin?
----Bilir komutan! Ben orada acemi birlikteydim.
----Orada benim bir sevgilim var. Sen kaçırıp onu bana getirir misin?
----Elbet komutan!
Sabah olur Cahit Sıtkı bakar ki; Abbas yeni asker kıyafetlerini giymiş, tıraş olmuş. Cahit Sıtkı sorar:
----Hayırdır Abbas, neden böyle hazırlandın?
----Ben İstanbul'a gidecek komutan!
----Ne yapacaksın sen İstanbul'da?
----Sen söyledi bana, ben gidecek sana sevgiliyi getirecek!
Gözlerindeki gözyaşlarını, hüznünü göstermemek için arkasını döner, çıkıp gider oradan Cahit Sıtkı.
Bu mert, yüreği sevgi dolu Anadolu çocuğunun sıcaklığı, samimiyeti
çok duygulandırır Cahit Sıtkı'yı.
Akşam olur. Ağaç altında yine rakı sofrası kurdurur. Abbas'ı karşısına oturtur. Birlikte yer içerler ve Cahit Sıtkı o meşhur şiirini yazar.
Abbas oğlu Abbas...
Sakat eli yüzünden çürüğe ayrılmıştır Abbas.
Talim bitiminde askerin yanına gönderilmesini ister.
Öğle saatlerinde kapı çalınır. Karşısında civan mert biri selam çakıp, ''Abbas oğlu Abbas, emret komu...tan! '' der.
Aralarında şöyle bir konuşma geçer:
----Nerelisin?
----Memleket Mardin, kaza Midyat komutan
----Sen benim emir erim olur musun?
----Sen bilir komutan!
Askere eşyalarını toplamasını ve kendi evinin altındaki boş yere taşınmasını söyler. Zamanla askerin zekiliği ve sıcaklığından etkilenir. Abbas her sabah erkenden kalkmakta, Cahit Sıtkı'nın ihtiyaçlarını karşıdan bir istek gelmeden düşünmekte, yerine getirmektedir. Zamanla aralarında komutan asker ilişkisinden daha güçlü bir dostluk bağı oluşmuştur. Bu saf, temiz Anadolu çocuğu etkilemiştir Cahit Sıtkı'yı. Zaman zaman karşısına alıp dertleşir onunla, ruhundaki gizli şeyleri keşfeder.
Akşamları rakı sofrası kurar, en güzel mezeleri hazırlar Abbas.
Böyle bir keyif akşamında Cahit Sıtkı sorar Abbas'a:
----Sen İstanbul'u bilir misin Abbas?
----Bilir komutan.
----Orada bir Beşiktaş var, bilir misin?
----Bilir komutan! Ben orada acemi birlikteydim.
----Orada benim bir sevgilim var. Sen kaçırıp onu bana getirir misin?
----Elbet komutan!
Sabah olur Cahit Sıtkı bakar ki; Abbas yeni asker kıyafetlerini giymiş, tıraş olmuş. Cahit Sıtkı sorar:
----Hayırdır Abbas, neden böyle hazırlandın?
----Ben İstanbul'a gidecek komutan!
----Ne yapacaksın sen İstanbul'da?
----Sen söyledi bana, ben gidecek sana sevgiliyi getirecek!
Gözlerindeki gözyaşlarını, hüznünü göstermemek için arkasını döner, çıkıp gider oradan Cahit Sıtkı.
Bu mert, yüreği sevgi dolu Anadolu çocuğunun sıcaklığı, samimiyeti
çok duygulandırır Cahit Sıtkı'yı.
Akşam olur. Ağaç altında yine rakı sofrası kurdurur. Abbas'ı karşısına oturtur. Birlikte yer içerler ve Cahit Sıtkı o meşhur şiirini yazar.
ABBAS
Haydi Abbas, vakit tamam;
Akşam diyordun işte oldu akşam.
Kur bakalım çilingir soframızı,
Dinsin artık bu kalp ağrısı.
Şu ağacın gölgesinde olsun;
Tam kenarında havuzun.
Aya haber sal çıksın bu gece;
Görünsün şöyle gönlümce.
Bas kırbacı sihirli seccadeye,
Göster hükmettiğini mesafeye,
Ve zamana..
Katıp tozu dumana,
Var git,
Böyle ferman etti Cahit,
Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş'tan;
Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan!
Cahit Sıtkı Tarancı
Tarancı’nın Beşiktaş’taki sevgilisi, Vedat Günyol’ un kız kardeşidir. Birbirleriyle evlenemezler. Yıllar sonra Günyol bu durumu öğrendiğinde Tarancı’ya, “Keşke o zaman bana söyleseydiniz, size yardımcı olurdum” der. Tarancı’nın, çocukluk arkadaşı Ziya Osman Saba’ya yazdığı mektuplar ölümünden yıllar sonra derlenir (1976). Ölümü üzerine Saba’nın yazdığı “Düşümde” şiiri iki şair arkadaşın dostluğunu çok açık biçimde anlatmaktır:
Alıntı : Erguvan Ağacı
https://youtu.be/4ldZOF7pm8w
Günün Sözü :
"Memleket isterim,
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun." Cahit Sıtkı Tarancı
İbrahim Birol, http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/
19 Ekim 2017, Antalya
Haydi Abbas, vakit tamam;
Akşam diyordun işte oldu akşam.
Kur bakalım çilingir soframızı,
Dinsin artık bu kalp ağrısı.
Şu ağacın gölgesinde olsun;
Tam kenarında havuzun.
Aya haber sal çıksın bu gece;
Görünsün şöyle gönlümce.
Bas kırbacı sihirli seccadeye,
Göster hükmettiğini mesafeye,
Ve zamana..
Katıp tozu dumana,
Var git,
Böyle ferman etti Cahit,
Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş'tan;
Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan!
Cahit Sıtkı Tarancı
Tarancı’nın Beşiktaş’taki sevgilisi, Vedat Günyol’ un kız kardeşidir. Birbirleriyle evlenemezler. Yıllar sonra Günyol bu durumu öğrendiğinde Tarancı’ya, “Keşke o zaman bana söyleseydiniz, size yardımcı olurdum” der. Tarancı’nın, çocukluk arkadaşı Ziya Osman Saba’ya yazdığı mektuplar ölümünden yıllar sonra derlenir (1976). Ölümü üzerine Saba’nın yazdığı “Düşümde” şiiri iki şair arkadaşın dostluğunu çok açık biçimde anlatmaktır:
Alıntı : Erguvan Ağacı
https://youtu.be/4ldZOF7pm8w
Günün Sözü :
"Memleket isterim,
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun." Cahit Sıtkı Tarancı
İbrahim Birol, http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/
19 Ekim 2017, Antalya
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder