Merhaba Gönül Dostlarım,
Bugünkü Şair ve Yazarımız Yahya Kemal Beyatlı. Türk Edebiyat tarihimize ismini altın harflerle yazdıran Yahya Kemal Beyatlı, Türk şair, yazar, siyasetçi, diplomat. Doğum adı Ahmed Agâh’tır. Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin en büyük temsilcilerinden biridir.
Dev Eserleriyle Bir Büyük İstanbul Aşığı:
Yahya Kemal Beyatlı Şiirleri Divan edebiyatı ile modern şiir arasında köprülük görevi üstlenmiştir. Vikipedi
Tam adı: Ahmed Agâh
Doğum tarihi: 2 Aralık 1884, Üsküp, Makedonya Cumhuriyeti
Ölüm tarihi ve yeri: 1 Kasım 1958, FatihDefin tarihi ve yeri: Aşiyan Mezarlığı, İstanbul
Ebeveynler: Naki'ye Agâh, İbrahim Naci Agâh
Dev Eseriyle Bir Büyük İstanbul Aşığı: Yahya Kemal Beyatlı
Yahya Kemal Beyatlı Hayatı
1884 yılında Üsküp’te doğan Yahya Kemal Beyatlı, bu dönemde Üsküp Belediye Başkanlığı görevinde bulunan İbrahim Naci Bey’in oğludur. Gerçek isminin Ahmed Agâh olduğu bilinmekte olduğu gibi, öğrenim hayatına Üsküp’te başlamış ve daha sonra 1897 yılında Selanik’e göç etmişlerdir. Annesini küçük yaşlardayken verem hastalığından dolayı kaybetmiştir.
Babası yeni bir kadınla evlenmesi üzerine Yahya Kemal Beyatlı Selanik’ten ayrılarak Üsküp’e gitmiştir fakat kısa bir süre sonra tekrar Selanik’e dönmüş, Selanik’te bir süre yaşadıktan sonra eğitimini tamamlamak üzere İstanbul’a gelen Yahya Kemal Beyatlı, Vefa Lisesi’ne kayıt yaptırdı. Lise okuduğu sıralarda edebiyata duyduğu ilgiyle birlikte çeşitli dergilerde yazarlık yapmaya başladı. Fransız edebiyatına duyduğu etki ve İstanbul’daki düşünce engelleri sebebiyle Paris’e gitmiştir ve kısa bir süre sonra 1912 yılında tekrar İstanbul’a gelmiştir.
İstanbul’a dönüşünün ardından birçok ünlü kişilikle birleşerek Dergâh adındaki dergiyi kurmuştur. Bu dergi üzerinde yazdığı yazılarda sürmekte olan Milli mücadeleye destek vermiştir. Politikayla da ilgilenen Yahya Kemal Beyatlı, elçilik ve 4 dönem süren milletvekilliği görevlerini de yerine getirmiştir. Yahya Kemal Beyatlı, 1 Kasım 1958 tarihinde İstanbul’da vefat etmiştir.
Şiirleri :
Yazıları:
Önce Kendinizi Sevin sonra da Sevdiklerinizin ve sahip olduklarınızın değerini bilin ki, Mutluluğunuz daim olsun... En iyi dileklerimle. Esen kalın...
Unutmayın ki, sizin beğenmediğiniz yaşantınız, bir başkasının hayali olabilir...
Anıları
Bir Şiir , Bir Hikaye…
https://youtu.be/uQCxieznwIE
Sessiz Gemi
Yahya Kemal, hocalık yaptığı Heybeliada’da Bahriyeli öğrencisi Nazım Hikmet’in annesi Celile Hanım’a aşık olur. Celile Hanım da aşkına karşılık verir ve eşinden boşanır. Ancak durumu anlayan genç Nazım Hikmet, hocası Yahya Kemal’e bu durumu onaylamadığını belli eder.
Yahya Kemal, Aşkını kendi ağzından şöyle anlatıyor;
“1916 yılından 1919 yılına kadar bir kadına deli gibi aşık oldum…
Bu kadın yazın adada otururdu…
Ben de orada idim…
Deli divane olmuştum…
Sonbahar’ da Nişantaşı’ndaki evini düzenlemek için İstanbul’a inerdi…
1916 Sonbaharı ’nda yine İstanbul’a iniyordu…
Ben müthiş muzdariptim…
Artık vapur giderken iskeleden mendil sallamalar, ağlamalar…
O gidinceye kadar Ada dopdolu idi…
Gider gitmez benim için boşalıverirdi…
Tam o günlerde Berlin Büyükelçisi Hakkı Paşa İstanbul’a dönecek lafı çıktı…
Hakkı Paşa, benimkinin uzaktan akrabası oluyordu ve İstanbul’a geldiğinde geceler düzenler, İstanbul’un bütün güzel kadınlarını çağırırdı…
Benimki de oralara gidecek diye içim burkuluyordu…
Hatta kendisine bu endişemi söylemiştim…
Gitmeyeceğine yemin etmişti…
Bir gece Ada Oteli’nde otururken, yandaki iki kişinin ‘Berlin Büyükelçisi bu gece davet veriyor… İstanbul’daki bütün güzel kadınlar davetli’ lafını ettiklerini duydum…
Müthiş bir acıyla yerimden kalktım…
İskeleye doğru gittim… Son vapur çoktan kalkmıştı…
Sert bir lodos esiyordu… Deniz karmakarışıktı, ancak ne olursa olsun, sandalla Maltepe’ye geçmeye karar verdim…
Sandalcılara gittim, yanaşmıyorlardı…
Çok para verince biri ikna oldu…
Açıldık, bir süre sonra lodos büsbütün arttı…
Denizde çalkalanıp duruyorduk… Sandalcı bana küfretmeye başlamıştı…
Ölmek üzereydik, ama ben sadece sevgilimin katıldığı geceyi düşünerek müthiş bir kıskançlık duyuyor ve bir an önce orada olmak istiyordum…
Sırılsıklam Maltepe’ye gelebildik…
Hemen bir kahvehaneye gidip, araba bulmaya çalıştım…
Yoktu…
Bunun üzerine Maltepe’den Bostancı’ya yürümeye karar verdim…
Tren yoluna çıkarak koşmaya başladım…
Maltepe-Bostancı arasının bu kadar uzun olduğunu o zamana kadar fark etmemiştim…”
“Kan ter içinde Bostancı’ya geldim…
Vakit hayli geçti…
Karakola gittim. ‘Bana bir araba bulunuz hastam var’ dedim…
Aradılar taradılar birini buldular..
Yine bir sürü para verdim…
Arabayla yola koyuldum…
Kadıköy, oradan Üsküdar… Karşıya geçtim. Doğru Nişantaşı!.. Sevgilimin oturduğu apartmanın kapıcısı ahbabımdı. Penceresini vurarak onu uyandırdım. ‘Benimki evde mi’ diye sordum?
Adam halime bakıp şaşırdı: ‘Evde, bu akşam çıkmadı!’ dedi, ‘Ne diyorsun diye bağırdım?’ Bütün katettiğim mesafe sanki başıma yıkılmıştı. Eve kaçta geldiğini araştırttım…
Sözüne inanamıyordum. ‘Çık bir bak! Evde mi?’ diye adamı zorladım…
Adam çarnaçar çıktı. Bir münasebetle hizmetçisine sormuş uyuyor! demiş… Geldi haber verdi… Sanki dünyalar benim oldu…
Apartmanın karşısında bir arabacı meyhanesi vardı. Orada sabaha kadar içtim…
Sabahleyin, doğru eve çıktım… Benim halim berbat. Toz toprak içinde olduğumu görünce şaşırdı ve hemen anladı… Sarmaşdolaş olduk…”
SESSİZ GEMİ…
Yahya Kemal’in Sessiz Gemi’si “hep ölüme yazılmış bir şiir olarak” bilinir…
Oysa demir alıp bu limandan kalkan gemi…
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol dizeleri…
Yahya Kemal’in hayatındaki en büyük aşkı olan Celile’sinin Ada’dan gemiyle İstanbul’a uzaklaşışı esnasında yaşadığı çaresizliği anlatır…
Ölümdür elbette Sessiz Gemi’nin konusu…
Ama aşkta aranan ölümdür ve Celile’nin ardından ada limanında bakakalan Yahya Kemal’den esintiler içerir…
Kaynak : eyuboğluvakfi.org.tr
Sana Dün Bir Tepeden Baktım Aziz İstanbul
Şiirleri :
1961- Kendi Gök Kubbemiz, 1962- Eski Şiirin Rüzgarıyla, 1963- Rubailer ve Hayyam Rubailerini Türkçe Söyleyiş, 1976- Bitmemiş Şiirler
1964- Aziz İstanbul, 1966- Eğil Dağlar, 1968- Siyasi ve Edebi Portreler, 1971- Edebiyata Dair,1973- Çocukluğum Gençliğim Siyasi ve Edebi Hatıralarım,, 1975- Tarih Musahabeleri, 1977- Mektuplar- Makaleler
Kaynak : yazilibilgi.comÖnce Kendinizi Sevin sonra da Sevdiklerinizin ve sahip olduklarınızın değerini bilin ki, Mutluluğunuz daim olsun... En iyi dileklerimle. Esen kalın...
Unutmayın ki, sizin beğenmediğiniz yaşantınız, bir başkasının hayali olabilir...
Anıları
Bir Şiir , Bir Hikaye…
https://youtu.be/uQCxieznwIE
Sessiz Gemi
Yahya Kemal, hocalık yaptığı Heybeliada’da Bahriyeli öğrencisi Nazım Hikmet’in annesi Celile Hanım’a aşık olur. Celile Hanım da aşkına karşılık verir ve eşinden boşanır. Ancak durumu anlayan genç Nazım Hikmet, hocası Yahya Kemal’e bu durumu onaylamadığını belli eder.
Yahya Kemal, Aşkını kendi ağzından şöyle anlatıyor;
“1916 yılından 1919 yılına kadar bir kadına deli gibi aşık oldum…
Bu kadın yazın adada otururdu…
Ben de orada idim…
Deli divane olmuştum…
Sonbahar’ da Nişantaşı’ndaki evini düzenlemek için İstanbul’a inerdi…
1916 Sonbaharı ’nda yine İstanbul’a iniyordu…
Ben müthiş muzdariptim…
Artık vapur giderken iskeleden mendil sallamalar, ağlamalar…
O gidinceye kadar Ada dopdolu idi…
Gider gitmez benim için boşalıverirdi…
Tam o günlerde Berlin Büyükelçisi Hakkı Paşa İstanbul’a dönecek lafı çıktı…
Hakkı Paşa, benimkinin uzaktan akrabası oluyordu ve İstanbul’a geldiğinde geceler düzenler, İstanbul’un bütün güzel kadınlarını çağırırdı…
Benimki de oralara gidecek diye içim burkuluyordu…
Hatta kendisine bu endişemi söylemiştim…
Gitmeyeceğine yemin etmişti…
Bir gece Ada Oteli’nde otururken, yandaki iki kişinin ‘Berlin Büyükelçisi bu gece davet veriyor… İstanbul’daki bütün güzel kadınlar davetli’ lafını ettiklerini duydum…
Müthiş bir acıyla yerimden kalktım…
İskeleye doğru gittim… Son vapur çoktan kalkmıştı…
Sert bir lodos esiyordu… Deniz karmakarışıktı, ancak ne olursa olsun, sandalla Maltepe’ye geçmeye karar verdim…
Sandalcılara gittim, yanaşmıyorlardı…
Çok para verince biri ikna oldu…
Açıldık, bir süre sonra lodos büsbütün arttı…
Denizde çalkalanıp duruyorduk… Sandalcı bana küfretmeye başlamıştı…
Ölmek üzereydik, ama ben sadece sevgilimin katıldığı geceyi düşünerek müthiş bir kıskançlık duyuyor ve bir an önce orada olmak istiyordum…
Sırılsıklam Maltepe’ye gelebildik…
Hemen bir kahvehaneye gidip, araba bulmaya çalıştım…
Yoktu…
Bunun üzerine Maltepe’den Bostancı’ya yürümeye karar verdim…
Tren yoluna çıkarak koşmaya başladım…
Maltepe-Bostancı arasının bu kadar uzun olduğunu o zamana kadar fark etmemiştim…”
“Kan ter içinde Bostancı’ya geldim…
Vakit hayli geçti…
Karakola gittim. ‘Bana bir araba bulunuz hastam var’ dedim…
Aradılar taradılar birini buldular..
Yine bir sürü para verdim…
Arabayla yola koyuldum…
Kadıköy, oradan Üsküdar… Karşıya geçtim. Doğru Nişantaşı!.. Sevgilimin oturduğu apartmanın kapıcısı ahbabımdı. Penceresini vurarak onu uyandırdım. ‘Benimki evde mi’ diye sordum?
Adam halime bakıp şaşırdı: ‘Evde, bu akşam çıkmadı!’ dedi, ‘Ne diyorsun diye bağırdım?’ Bütün katettiğim mesafe sanki başıma yıkılmıştı. Eve kaçta geldiğini araştırttım…
Sözüne inanamıyordum. ‘Çık bir bak! Evde mi?’ diye adamı zorladım…
Adam çarnaçar çıktı. Bir münasebetle hizmetçisine sormuş uyuyor! demiş… Geldi haber verdi… Sanki dünyalar benim oldu…
Apartmanın karşısında bir arabacı meyhanesi vardı. Orada sabaha kadar içtim…
Sabahleyin, doğru eve çıktım… Benim halim berbat. Toz toprak içinde olduğumu görünce şaşırdı ve hemen anladı… Sarmaşdolaş olduk…”
SESSİZ GEMİ…
Yahya Kemal’in Sessiz Gemi’si “hep ölüme yazılmış bir şiir olarak” bilinir…
Oysa demir alıp bu limandan kalkan gemi…
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol dizeleri…
Yahya Kemal’in hayatındaki en büyük aşkı olan Celile’sinin Ada’dan gemiyle İstanbul’a uzaklaşışı esnasında yaşadığı çaresizliği anlatır…
Ölümdür elbette Sessiz Gemi’nin konusu…
Ama aşkta aranan ölümdür ve Celile’nin ardından ada limanında bakakalan Yahya Kemal’den esintiler içerir…
Kaynak : eyuboğluvakfi.org.tr
Sana Dün Bir Tepeden Baktım Aziz İstanbul
Anadoluhisarı’nda bulunan ve daha önceden Kandilli Tepesi olarak bilinen yer, boğazı izleyebileceğiniz en mükemmel noktalardan bir tanesi. Manzarası bile kendine hayran bırakmak için yeterli olan tepe, Yahya Kemal’in şu meşhur dörtlüğünde bahsettiği yermiş üstelik:
Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!
Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!
Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer.
https://youtu.be/P4S_uVrnr7k https://youtu.be/9viIsMhv25M
Günün Sözü :
İbrahim Birol, http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/
21 Ekim 2017, Antalya
Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul!
Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.
Alıntı : evrengg.blogspot.com.trhttps://youtu.be/P4S_uVrnr7k https://youtu.be/9viIsMhv25M
Günün Sözü :
İbrahim Birol, http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/
21 Ekim 2017, Antalya
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder