
Merhaba Gönül Dostlarım,
Bu yazımı 16 Aralık 2016 yılında " Gerçek Dostlar" sayfamda ' Zor Dönemlerde Yaşamak' başlığı altında sizlerle paylaşmıştım, Değerli hocam Prof. İsmet Barutçugil belkide bugünkü içinde bulunduğumuz zor günleri ve durumu düşünerek bu yazısında bizlere bazı tavsiyelerde bulunmak istemiş olabilir.
Yaklaşık 16 senedir yazılarını zevkle ve severek okuduğum, İnsan Kaynakları idareciliği yaptığım dönemlerde yazılarından faydalandığım, makalelerini zaman zaman sizlerle paylaştığım, çok değerli hocam Prof. İsmet Barutçugil' in 13 Aralık 2016 tarihinde yayınladığı aşağıdaki yeni yazısını mutlaka okumanızı tavsiye ederim.
İnsan yaşantısında zaman zaman iyi dönemler veya bazen de kötü günler yaşayabilir. Kötü günlerinde yaşamış olduğu olay veya olayların kendisinde yapmış olduğu psikolojik etkenlerden kurtula bilme yollarının neler olduğu, nasıl hareket etmemiz gerektiği hususunda bizlere bir takım önerilerde bulunuyor.
Aşağıda kısa Biyografisini verdiğimiz Prof. İsmet Barutçugil hocamızı umarım hatırlayanlarınız vardır.
Önce Kendinizi Sevin ve sonra da Sevdiklerinizin kıymetini bilin ki, Mutluluğunuz daim olsun...En iyi dileklerimle. Esen kalın.
****
Prof. İsmet Barutçugil ;

ZOR DÖNEMLERDE YAŞAMAK
Her insanın uzun ya da kısa yaşamında son derece acı veren zor durumlarla karşılaşma olasılığı vardır. Bazen bu durumlar oldukça sık yaşanır ve birbiri ardına gelir. Böyle dönemlerde insan bu acıların sonunun gelmeyeceğini ve asla iyileşemeyeceğini düşünür. Ancak, bir şekilde acılar sonlanır, yaşam devam eder. İnsanın en kötü günlerim dediği dönemler geride kalır, yaşanan olumsuz ve karamsar duygular unutulur. Sonuçta, insan istese de istemese de bir şekilde yaşama tutunur, yaşama arzusu ve sevinci geri döner.

Zor durumlarla ve dönemlerle baş etme sürecinde en büyük engel çoğu zaman insanın kendisidir. Sürekli olarak bu durumun korkunç olduğunu, bununla hiçbir şekilde baş edemeyeceğini tekrarlayıp durur. Kendisini yaptığı seçimler ve verdiği kararlar için suçlayabilir, çok ağır eleştirebilir. Benzer suçlama ve eleştirileri içinde bulunduğu duruma neden olduğunu düşündüğü kişiler için de yapabilir. Ancak, böyle bir tepkinin herhangi bir yararı olmayacağı gibi, eyleme geçmek için gerekli olan enerjisini tüketmesi ve zaman yitirmesi gibi zararları da olacaktır.
Zor ve acı bir durumla karşılaşan kişinin kendisini biraz toparladıktan sonra ilk yapması gereken, olayı kontrol etme ve etkileme olasılığının olmadığını görmesi yani kabullenmesidir. Kabullenme bir çözüm değildir, insanın kendini iyi hissetmesini sağlamaz. Ancak üzerindeki baskıyı azaltır, daha sakin ve soğukkanlı düşünmesini kolaylaştırır.
Zor duruma odaklanmak yerine olası çözümler üzerine düşünmeye yoğunlaşmak gerekir. Bazen düşünmenin çözüme bir faydası olmayabilir, ancak insanın elinden geleni yaptığından emin olmasını sağlayabilir. İçinde bulunulan duruma dışarıdan bir gözle bakabilmek amacıyla, kendisine şu soruyu da sorabilir “böyle bir durumda olan bir arkadaşıma ne söylerdim?” Cevap olarak büyük olasılıkla, özenle seçeceği teselli edici, sakinleştirici, umut verici sözcükleri kendisine de söyleyebilir.
– Bu duruma karşın hâlâ şükretmem gereken neler var?
– Yaşamımda hâlâ iyi ve güzel olan neler var?
– Yaşamımda kendim ve başkaları için yapabileceğim, başarabileceğim neler var?
– Gelecekte yaşayabileceğim ve mutlu olabileceğim ne gibi durumlar var?
– Beni umutlandıran ve hâlâ yaşama bağlayan neler var?
Bu sorulara düşünerek verilecek cevaplar acının hafiflemesini ve zor dönemin atlatılmasını bir ölçüde de olsa sağlayabilir. İnsanın acılarını unutması ve zor durumdan uzaklaşması için kendisine zaman ve ortam yaratması gerekir. Kendisini normal ve güçlü hissetmesini sağlayacak uğraşlar içinde olmalı ve olabildiğince yaşamının olağan akışını sürdürmelidir. Fiziksel, zihinsel ve ruhsal sağlığını koruyacak şekilde yaşamaya özen göstermeli, yaşamın dengelerine dikkat etmelidir. Kendisini mutlu edecek işler yapmak ve kendisini seven insanlarla zaman geçirmek, iyileşme sürecinde en iyi ilaçlardan daha etkili olacaktır.
Prof. Dr. İsmet Barutcugil
13/12/2016
" Ey Can! Sana bir daralma gelirse yararınadır; Kaygılanma! Sürekli yaz mevsimi olsaydı, Güneş Bahçeyi Yakıp Kavururdu. Güzellik, Zorluk, İyimserlik, Kötümserlik, Sabır." Mevlana Celaleddin-i Rumi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder