Değerli Dostlar,
Ömer Seyfettin' nin seçme hikaye özetlerine bugün de devam ediyorum. Bu yazı dizimin siz okuyucularım tarafından bu kadar çok beğeni alacağını tahmin edemiyordum, görüntü ve beğeniler hat safhaya erişmiş durumda.
Bloğumuzun yaklaşık beş aya yakın bir süredir ayakta kalabilmesi Siz okuyucularım sayesinde gerçekleşti. Beni yalnız bırakmayan dostlarıma sonsuz minnetlerimi ve teşekkürlerimi arz ediyorum
Yazar hakkında kısa bir bilgiyi aşağıda tekrar sizlerle paylaşıyorum. Türk Edebiyatının en değerli yazarlarının başında gelen Ömer Seyfettin, ilk okul çağlarımdan bugüne kadar en yakından takip ettiğim yazarlardan biridir, efsane yazarlarımızın değişmez isimlerindendir. Onun yazmış olduğu hikaye ve Romanlar sayesinde çocukluk yıllarımda kendimin kişisel gelişimine yön vermem konusunda bana çok büyük katkı sağlamıştır.. Değerli yazarımızı rahmetle anıyorum...
Bu Blog ta okumuş olduğunuz yazılarımı sizlerde dostlarınız ve arkadaşlarınızla paylaşın ki, daha fazla kitlelere ulaşabilelim. Bilgiler paylaştıkça çoğalır, çoğaldıkça değer kazanır...
En iyi dileklerimle. Esen kalın.
(Ömer Seyfettin)
Ömer Seyfettin 1884 yılında Balıkesir’in Gönen ilçesinde doğmuştur. Türk edebiyatının önde gelen hikâye yazarlarından ve Milli Edebiyatın da kurucuları arasında yer alan sanatçı, babası gibi askerlik yapmış Balkan Savaşı sırasında Sırp ve Yunan cephelerinde savaşmıştır. Daha sonraki dönemde askerliği bırakıp tamamen edebiyata yönelen Ömer Seyfettin, o döneme kadar romanın gölgesinde kalan Türk kısa hikâyeciliğinin kurucu ismidir. Sanatçı 6 Mart 1920’de hayata gözlerini yummuştur
Hikayemiz :
Koca Ali, kılıç yapımıyla uğraşan ve askerlik yapan biridir. Kendi dükkânında sürekli kılıç yapmakta, hiç kimseyle konuşmamaktadır. Koca Ali’nin ailesi oldukça zengin bir ailedir. Babası haksız yere idam edilmiştir. Onu, amcası okutmuştur. Koca Ali, bu zor hayatta kimseye minnet etmeyen biri olduğu için Anadolu’ya gelir. Kendi emeği ile demircilik yaparak geçinmeye çalışır. Koca Ali işinin dışında sadece mescide gitmekte, mescitte mesnevi dinlemektedir. Mesnevinin dilini anlamadığı hâlde, ahenginden dahi çok duygulanmaktadır. Yine böyle mescidden evine döneceği bir gün sokakta biraz dolaşır. Daha sonra evine gelir ve uyur. Uykusunun arasında kapısı hızlıca çalmaya başlar. Dizdarlar gelmiştir. Evini ararlar. Gece altın keseleri çalınmış, keseler de Koca Ali’nin evinin yanında bulunmuştur.
Evinde bir de kan görünce bütün şüpheler onun üzerinde toplanır. Koca Ali, ne yapsa suçsuz olduğunu anlatamaz. Ceza olarak sağ eli kesilecektir. O, kolunun kesilmesindense başının kesilmesini ister. Koca Ali, mahallede çok sevilen biridir. Kimse onun suçlu olduğuna inanamaz. Mahalleli cimri ve zengin Kasap Hacı Mehmet’e gider. Ondan Koca Ali’nin diyetini ödemesini ister. Yeniçeriler, Kasap Hacı Mehmet’e, Koca Ali’ye yardım etmesi durumunda, Koca Ali’nin onun işlerini göreceğini söylerler. Kasap Mehmet, böylelikle Koca Ali’nin diyetini öder ve kolunun kesilmesini önler. Koca Ali, çok zor bir hayatın içine girmiştir. Kasap Mehmet, bütün işlerini ona yaptırmaktadır. Çok huysuzdur. Sürekli ödediği parayı Koca Ali’nin başına kakar. Koca Ali, hiç cevap vermez, sabretmeye çalışır. Aradan bir hafta geçer. Koca Ali, balta ile kolunu keserek Kasap Mehmet’in yüzüne atar. Böylelikle kolunu kaybeder; fakat gururunu ve özgürlüğünü kazanır.
Kaynak : Edebiyat Sayfası.com
İbrahim Birol, http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/
Ağustos 09, 2016. Antalya
Ağustos 09, 2016. Antalya
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder