Merhaba Değerli Dostlar,
Bu güne kadar hiç adından bahsetmediğim büyük bir fotoğraf sanatçısı, bir belgesel duayeni olan
dünyanın en iyi iki Fotoğraf sanatçısının birinden, Brezilya' lı Sebastiao Salgado' dan bahsetmek istiyorum.
Okurlarım arasında Fotoğrafla ilgilenenlerin mutlaka tanıdığı bir isim. Fotoğrafçılığın sesiz sineması.
" Ününün doruğundayken ortalıktan kaybolmuş. Üç yıl kimse bulamamış. Bir gün elinde 240 bin kare fotoğraf ile... çıkmış ve uluslararası bir kampanya ile hepsini satmış! Parasıyla da üç yıl boyunca fotoğraflarını çektiği Brezilyalı topraksız köylülerin yaşadığı binlerce dönüm araziyi satın alarak, köylülere dağıtmış!”
Salgado, 1986 ve 1992 yılları arasında o ana kadar ki en büyük projesi olan “Workers/İşçiler (1993)” üzerinde çalışırken ve bu albümü hazırlarken 26 ülke gezerek müthiş bir işçi profili çıkartır! Kimi eleştirmenlere göre “Workers”, Karl Marx’tan sonra yazılmış en iyi “manifesto ”dur! Seçilen konuların Marksizm ile ilişkisi olması, biçimsel olarak da, kimi zaman göze batacak kadar koyu tonlar ve buna bağlı olarak dışavurumcu etkiler bu paralelliğin izleri olarak görülebilir.Salgado’nun başarısının diğer bir sırrı da entelektüel birikimini pozitif bir biçimde çalışmalarına yansıtmasıdır. Ekonomi üzerindeki birikimi yoksulluk, üçüncü dünya ve sanayileşme kavramlarına eleştirel yaklaşımını belli bir paradigma içerisine oturtmasını sağlamıştır.
“Dünyanın yaşayan en büyük iki fotoğrafçısından birisi”;
“Kodak sadece Salgado yüzünden Tri-Max filmlerin üretimini durdurmaktan vazgeçmiş. Leica ise yeni bir objektifi piyasaya çıkarmadan önce ona gönderirmiş. Eğer o beğenmezse, piyasaya sürmezmiş”;
Salgado. Tam adıyla; Sebastião Riberio Salgado… Ünlü fotoğrafçı. Ekonomist. Legion D’Honeur ile ödüllendirilen gazeteci. Çektiği tek kare fotoğrafla ünlü fotoğraf ajansı Magnum’u batmaktan kurtaran kişi. Muhalefet kendisine Brezilya cumhurbaşkanlığını önerdiğinde, “Politikacı olursam, yalan söylemeyi öğrenirim” diyerek nazikçe reddeden aydın…"
"
İnsanlığa daha fazla Salgado lazım…
“Dünyanın yaşayan en büyük iki fotoğrafçısından birisi”;
“Kodak sadece Salgado yüzünden Tri-Max filmlerin üretimini durdurmaktan vazgeçmiş. Leica ise yeni bir objektifi piyasaya çıkarmadan önce ona gönderirmiş. Eğer o beğenmezse, piyasaya sürmezmiş”;
Salgado. Tam adıyla; Sebastião Riberio Salgado… Ünlü fotoğrafçı. Ekonomist. Legion D’Honeur ile ödüllendirilen gazeteci. Çektiği tek kare fotoğrafla ünlü fotoğraf ajansı Magnum’u batmaktan kurtaran kişi. Muhalefet kendisine Brezilya cumhurbaşkanlığını önerdiğinde, “Politikacı olursam, yalan söylemeyi öğrenirim” diyerek nazikçe reddeden aydın…"
"
İnsanlığa daha fazla Salgado lazım…
Alıntı : Eşsiz Peyzaj, Sanata Dair Her Şey' in albümünü paylaştı
Brezilyalı Fotoğrafçı Sebastião Salgado’ nun hayatına ve eserlerine bakış atan Toprağın Tuzu belgeseli İstanbul Film Festivali’nde. Belgeselin yönetmeni ise oğlu Juliano Ribeiro Salgado' dur.
Önce Kendinizi Sevin ve sonra da Sevdiklerinizin değerini bilin ki, Mutluluğunuz daim olsun...En iyi dileklerimle. Esen kalın.
Sebastião Salgado, Brezilyalı bir sosyal belgesel fotoğrafçısı ve foto muhabiridir. Vikipedi
Filmler: Genesis: Photographs By Sebastiao Salgado
Eserler: Untitled, Serra Pelada, Brazil, Diğer
Çocukları: Juliano Ribeiro Salgado, Rodrigo Salgado
Sebastiao Salgado Brezilyalı bir sanatçı. (Orijinal adı : Sebastião Salgado. Harflerin zorluğundan dolayı klasik İngilizce harflerle yazılışı yaygın) Yaşayan en ünlü belgesel nitelikli insan fotoğrafçılarından birisi. Ülkemizde fotoğrafla özellikle uğraşanların mutlaka duyduğu bir isim.
“Onu bu denli ünlü kılan nedir?” dediğinizde, elbette ilk olarak çekim teknikleri olağanüstü güzel. Bu güzellik fotoğrafta özel hiç bir ayarlama olmadığı duygusundan kaynaklanıyor. Tıpkı mükemmel makyajın, var mı yok mu anlaşılmaması gibi. (Tabi bu benim fikrim
Fotoğraflardaki öyküye kapılıp gidiyorsunuz. İnsanların gözlerinde derince gördüğünüz duygular, arkadaki yoksulluğun dilsiz haykırışı, göçmenlik, etnik savaşlar, maden işçileri, her çeşit şiddet ortamında en çok hırpalanan çocuklar.
Bu fotoğrafların büyüleyici dünyası ülkemize Ocak 2007 – Mart 2007 arasında İstanbul Fotoğraf Merkezi’nde sergilendi.
Şimdi biraz çalışmalarından bahsedip sizi harika fotoğraflarıyla baş başa bırakayım. Salgado 1944 yılında sekiz çocuklu ve sığır çiftliği sahibi bir ailenin altıncı çocuğu olarak dünyaya gelmiş. Doktora düzeyinde İktisat eğitimi almış. Daha sonra Afrikada'iken eşinin bir fotoğraf makinesi hediye etmesiyle hayatı değişmiş. Bir fotoğrafçı olarak lüksü değil, zorluğu tercih etmiş. Çekim yaptığı bölgelerde insanlarla aynı koşullarda çalışmış. Dünyayı gezişinde çektiği fotoğrafların başarısı ile Magnum ajansının yeniden toparlanmasını sağlamış. Fotoğraf üzerine düsturu “Bir fotoğrafın daha iyi ya da kötü olmasından bahsediliyorsa bu fotoğrafçının çektiği insanla ne kadar yakın ilişkide olduğuna bağlıdır”
“Onu bu denli ünlü kılan nedir?” dediğinizde, elbette ilk olarak çekim teknikleri olağanüstü güzel. Bu güzellik fotoğrafta özel hiç bir ayarlama olmadığı duygusundan kaynaklanıyor. Tıpkı mükemmel makyajın, var mı yok mu anlaşılmaması gibi. (Tabi bu benim fikrim
Fotoğraflardaki öyküye kapılıp gidiyorsunuz. İnsanların gözlerinde derince gördüğünüz duygular, arkadaki yoksulluğun dilsiz haykırışı, göçmenlik, etnik savaşlar, maden işçileri, her çeşit şiddet ortamında en çok hırpalanan çocuklar.
Bu fotoğrafların büyüleyici dünyası ülkemize Ocak 2007 – Mart 2007 arasında İstanbul Fotoğraf Merkezi’nde sergilendi.
Şimdi biraz çalışmalarından bahsedip sizi harika fotoğraflarıyla baş başa bırakayım. Salgado 1944 yılında sekiz çocuklu ve sığır çiftliği sahibi bir ailenin altıncı çocuğu olarak dünyaya gelmiş. Doktora düzeyinde İktisat eğitimi almış. Daha sonra Afrikada'iken eşinin bir fotoğraf makinesi hediye etmesiyle hayatı değişmiş. Bir fotoğrafçı olarak lüksü değil, zorluğu tercih etmiş. Çekim yaptığı bölgelerde insanlarla aynı koşullarda çalışmış. Dünyayı gezişinde çektiği fotoğrafların başarısı ile Magnum ajansının yeniden toparlanmasını sağlamış. Fotoğraf üzerine düsturu “Bir fotoğrafın daha iyi ya da kötü olmasından bahsediliyorsa bu fotoğrafçının çektiği insanla ne kadar yakın ilişkide olduğuna bağlıdır”
Alıntı : gunesintamicinden.com
Günün Sözü :
“Bence fotoğraf, eşzamanlı tanımlamadır. Bir saniyeden kesit alınırken konunun önemi, sizin titiz bir organizasyonla şekilleri nasıl ifade ettiğinizle doğru orantılı olarak ortaya çıkar. foto muhabiri ile fotoğrafını çektiği konu arasındaki ilişki, tıpkı daireye çok iyi bir şekilde yapılan teğet gibidir. zarif, dramatik, tesirli…”
”Ben kimseden fotoğraflarımın ışığına ya da tonlara hayran olmasını beklemiyorum. Ben sadece fotoğraflarımın insanları bilgilendirmesini, onları kışkırtmalarını istiyorum.”
Sebastiao Salgado
2 Ocak, 2017, Antalya
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder