5 Mayıs 2016 Perşembe

FERRARİSİNİ SATAN BİLGE- Robın S. Sharma





















Değerli Dostlarım,

Daha önceki yazımda belirttiğim gibi, Hikayeler ve öyküler ile ilgili yazılarıma bir süreliğine ara vermek istiyorum.
Taktir edersiniz ki uzun süre aynı içerikli konular bende dahil her okuyucunun zamanla ilgisini çekmeye bilir, konuların sizlerle paylaşım süreci içinde zaman zaman değiştirilmesi, yazılarımızı daha ilginç hale getireceğini umut ediyorum.
En samimi dileklerimle. Esen kalın.
                                                                                                    

Bir düşünce ekersin, bir eylem biçersin.                              
Bir eylem ekersin, alışkanlık biçersin.
Bir alışkanlık ekersin, karakterini biçersin.
Bir karakter ekersin, kaderini biçersin…

Kitap; 2005 yılında basılmış ve 199 sayfadan oluşmaktadır. Yazar Robin Sharma’nın; liderlik, seçkin performans ve kişisel büyüme konularında çalışmaları bulunmaktadır. Kırk yaşındaki yazarın yedi kitabı mevcuttur. Aynı zamanda hukukçu olan Sharma, başkanlık ve yöneticilik eğitim hizmetleri sunan Sharma uluslararası liderlik şirketinin başkanlığını yapmaktadır.

Kitap; kendini kontrol etme ustalığı kazanmak üzere akli, bedensel ve ruhsal eğitim çalışmalarına dair bilgiler vermekte, yaşamın anlamı, daha canlı, yaratıcı ve doyurucu bir yaşam sürmek için teknikler içermektedir. Kitapta, “Aydınlanmış yaşamın yedi erdemi anlatılmaktadır. Bu erdemlere ulaşma teknikleri öğretilmektedir. On üç bölümün her biri anlatılan içeriğe göre adlandırılmıştır.
ferrari resmi ile ilgili görsel sonucu



Ferrari'sini satan bilge olarak anlatılan Julian, ülkenin en seçkin dava avukatıdır. Çoğu kimsenin sadece düşleyebileceği her şeyi elde etmiştir; mesleki şöhreti, milyonlarca dolarlık banka hesapları, en pahalı semtte olağanüstü bir malikanesi, özel bir jet, tropikal bir ada ve bir ferrari marka otomobili vardır.

Bilgeye dönüşen ünlü avukat günde 18 saat çalışan, aile ilişkileri bozulmuş, çokça alkol alan 50 yaşında olmasına rağmen çok daha yaşlı görünen biridir.

Bir duruşma sırasında kalp krizi geçirdikten sonra Hindistan seyahatine gitmiştir. Bu arada işine son vermiş, malikanesini, adasını ve jetini elden çıkarmıştır. Hatta Ferrari’sini bile satmıştır.

Üç yıl sonra zihnen ve bedenen inanılmaz bir değişim göstererek geri dönen ünlü dava avukatı; Himalayaların eteklerindeki Sivana “aydınlanma vahası”nda yaşayan Hint yogileri ile tanışarak edindiği “aydınlanmış yaşamın kadim ilkeleri”ni en yakın arkadaşı ile paylaşmaktadır.

Yazara göre, aydınlanmış bir yaşama ermenin yedi erdemi vardır. Bunlar; zihnin kontrolünün ele alınması, amaca sadık kalınması, kendini kontrol etmek, disiplinli yaşamak, zamana saygı göstermek, çıkar gözetmeksizin başkalarına yardım etmek ve anı kucaklamaktır.

Söz konusu erdemlere ulaşmak için çeşitli zaman ve sürelerde uygulanması gereken teknikler vardır.

Birinci erdem “zihninizin kontrolünü ele alın”dır. Zihni geliştirmenin beklentilerin ötesinde meyve vereceği, yaşam kalitesini düşüncelerin kalitesi belirlediği, hata yoktur, sadece dersler vardır. Engelleri kişisel gelişim ve tüm yönleriyle zenginleşme için fırsat olarak görün.

Bahçe; aklı temsil etmektedir. Zihnine özen gösterir, besleyip güçlendirirsen tıpkı verimli bir bahçe gibi beklentilerinin üzerinde çiçekler açacaktır. Yabancı otların kök salmasına izin verirsen kalıcı huzur ve iç dengen senden hep uzaklaşacaktır.
İkinci erdem “amacınıza sadık kalın”dır. Yaşamın amacı, amacı olan bir yaşamdır. Yaşamdaki görevinizi keşfetmeniz ve sonra da onu gerçekleştirmeniz sürekli tatmini getirir. Açıkça tanımlanmış kişisel, mesleki ve zihinsel hedefler belirleyin ve sonra da onları gerçekleştirme cesaretine sahip olun.

Fener kulesi, yaşamının her yönü için tanımlanmış öncelikler ve hedefler, deniz fenerininkine benzer bir rol oynayanarak sana denizde hava bozduğunda kılavuzluk eder ve sığınak olur. Yaşamın amacı, amacı olan yaşamdır.
Üçüncü erdem “Kaizen’i uygulayın”dır. Kendini kontrol etmek yaşam ustalığının DNA’sıdır. Dışarıda başarı içeride başlar. Aydınlanma zihnin bedenin ve ruhun sürekli geliştirilmesiyle elde edilir.

Sumo Güreşçisi, hedeflerine ulaşmak için gerekli olan gücü, disiplini ve kararlılığı anlatmaktadır. Yeteneklerine ve ruhuna inancını güçlendirmek için zihnini eğitmek, vücuduna özen göstermek ve ruhunu beslemelisin. Cesaret, diğerlerinin başarısız olduğu yerde vazgeçmeme iradesidir.
Dördüncü erdem “disiplinli yaşa”dır. Disiplin sürekli küçük cesurca davranışlarla inşa edilir. Kişisel disiplin tohumunu ne kadar beslersen o kadar olgunlaşır. Düşlerin tamamıyla gerçekleştirildiği bir yaşam için irade gücü şarttır.

Pembe kordon, disiplini simgeler. Sumo güreşçisinin belindeki kordonunun yapısı birbiri üzerine örülmüş küçük ince tellerden oluşmaktadır. Tek başına bunlar zayıf ve dayanıksızdır. Kişisel disiplin erdemine ulaşmak için yaptığımız küçük eylemler birbirine eklenerek alışkanlıklar haline gelir. Kordonun yapısı gibi güçlenir. İrade gücü ve iç disiplini güçlü karaktere sahip olan kişiler harika yaşamları olan kişilerdir.
Beşinci erdem “zamana saygı göster”dir. Zaman en değerli varlığındır ve asla geri dönmez. Önceliklerine odaklan ve dengeyi koru. Yaşamını sadeleştir.

Kronometre, En değerli varlığımız olan zamanı simgeler. İyi planlanmış zaman iyi düzenlenmiş bir zihnin en kesin işaretidir. Çoğu kimse gerçekten neyi istediğini ve bunu nasıl elde edeceğini anladığında artık çok geç olmuştur. Gençler bilebilse, yaşlılar yapabilse deyişi bunu çok iyi ifade eder. Zamanı kontrol etmek yaşamı kontrol etmektir. Zaman geri dönüşümü olmayan tek kaynaktır.
Altıncı erdem “çıkar gözetmeksizin başkalarına yardım et”tir. Yaşam kaliten sonuçta yaşama yaptığın katkıyla belirlenir. Her gününe kutsallık kat, vermek için yaşa. Başkalarının yaşamlarını yüceltmekle, kendi yaşamın en üst boyuta erişir.

Güzel kokulu güller, Başkalarının yaşamlarını iyileştirmek için çalışırsan, bu süreç içinde kendi yaşamını da iyileştirirsin prensibini anlatıyor. Üzerinde düşünmeden iyilik yapma alışkanlığı yaşamını daha anlamlı hale getirir.
Yedinci erdem “anı kucakla”dır. Anı yaşa. İçinde bulunduğun anın armağanlarının tadını çıkar. Kazanım için mutluluğu asla feda etme. Yolculuğun tadını çıkar ve her günü son gününmüş gibi yaşa. İlkelerine dayanmaktadır.

Patika, Yaşanılan anı temsil etmektedir. Şu anda yürünen yolun, hazinelerle dolu olduğu anlatılmaktadır. Her gününü son günün gibi yaşaman gerekir. Uyandığında bugünün son günün olduğunu düşünerek ne yapardım sorusunu kendine sorduğunda, ailene, iş arkadaşlarına, tanımadığın insanlara nasıl davranacağını düşün, günlerinin enerji ile dolu olduğunu göreceksin. Asla geçmişin esiri değil, geleceğin mimarı olmalısın. Zamanı erken yaşlardan itibaren akıllıca kullananlar tamamen doyuma ulaştıkları bir yaşamla ödüllendirilirler.

Yapabileceğin en soylu davranış başkalarına bir şeyler verebilmektir. Vereceklerin ister zamanın, ister enerjin veya trafikte diğer bir araca yol vermen olabilir. Yaşam kaliten yaşama yaptığın katkıyla belirlenecektir. Başkalarının yaşamlarını yüceltmekle, kendi yaşamın en üst boyutlara erişir. Gülmeyi unutma, gülen insan mutludur. Sahip oldukların için şükret. Göreceksin yaşam sana her gün güzel armağanlar getirecek.

Kitapta okuyucuya verilmek istenen ana düşünce; hayatımızda maddi değerleri ön planda tutarak aslında bizim için önemli olan manevi değerleri ,ailemizi, sevdiklerimizi ihmal etmememiz ve bir gün geriye dönüp baktığımızda keşke dememek için önceliklerimizi iyi belirlememiz gerektiğidir.


Ocak 31, 2011

FotoğrafımHakkımda :  Ayşegül İkbal 





Günün Sözü: Bir dostun üzüntüsüne herkes katılabilir. Başarılarına ise ancak yüksek ruhlu olanlar sevinirler. Oscar Wilde

İbrahim BİROL, http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/
Mayıs 04, 2016, Antalya






 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder