7 Mayıs 2016 Cumartesi

MUTLU OLMANIN KÜÇÜCÜK SIRLARI


 















Değerli Dostlar,

Mutluğun standart bir tarifi yok. Ama galiba bazı ipuçları ve hayata yansımaları var.
Mutlu insan çoğunlukla iyimser olur. Olayları pozitif yönleriyle algılar ve yansıtır. Çocuksudur, çocuksu olduğu içinde coşkuludur.
Bazen ayakları yerden kesilir. Bulutlar üzerinde yürüyormuş hissine kapılır. Sürekli gülümser. Çevresine iyi muamele eder haksız bile olsalar insanlara anlayış gösterir.
Mutlu insan, kendi iç dünyasıyla birlikte çevresine de pozitif enerji yayar. Böylece mutlu insanın çevresindekiler de mutlu olur.
Standart bir " Mutluluk Reçetesi " de tabiiki yoktur. Kişiden kişiye değişir. Kimine göre mutluluk para kazanmaktır, kimine göre ise para harcamak. Bence sürekli kazanmaya  şartlanmak yerine, hayatın her saniyesini içinden geldiği gibi yaşamak en büyük mutluluktur.

En iyi dileklerimle. Esen kalın

İbrahim Birol

****

satılık resimli balıkçı tekneleri ile ilgili görsel sonucu

Meşhur hikayeyi izninizle, burada ben de aktarmak istiyorum:
"Büyük kentlerin ve iş  dünyasının gürültülü atmosferinden yorgun düşen çok zengin bir Amerikalı sanayici, Meksika'nın küçük, temiz ve gürültüsüz bir sahil kasabasına tatile gitmiş.
Rıhtımda sabah yürüyüşü yaparken, tuttuğu bir kaç kasa balığı şarkılar, türküler eşliğinde neşe içinde satmaya çalışan orta yaşlı bir balıkçı dikkatini çekmiş. Yaklaşıp selam verdikten sonra:
" -Bu sabah fazla balık tutamamışsın" demiş.                             

"Tutabilirdim" diye cevap vermiş Meksikalı balıkçı,
"Lakin, daha uzun süre denizde kalmam gerekiyordu"

"Ee... Kalsaydın. Bu saatte eve gidip ne yapacaksın sanki?

"Karımı ve çocuklarımı alıp parka götüreceğim. Küçük oğlumu salıncakta sallayacağım. Sonra ailece ormanda yürüyeceğiz. Akşam olunca da karım için gitar çalacağım."

"Yine de bütün gün balık tutmalısın dostum."

"Neden? Gül gibi geçinip gidiyoruz işte..."

Amerikalı "Ne aptal adam" dercesine balıkçının yüzüne baktı.

"Olur mu öyle şey? Hayat geçinmekten ibaret değil ki, başka şeyler de var."

"Ne var mesela?"

"Zengin olmak var" dedi Amerikalı sanayici. " Bak sana anlatayım."

Balıkçının yanına gitti. Sandalına oturdu ve anlatmaya başladı.
"Bence balık tutmaya daha çok zaman ayırmalısın. Daha çok balık tutup daha fazla para kazanarak tekneni büyütmelisin. Onunla daha çok balık tutacaksın. Daha fazla kazanacak, kazandığınla modern avlanma teknikleri satın alacaksın. Bir kaç balıkçı filon olacak. Dünyanın her tarafında balık ve balık ürünleri satacaksın..."

Balıkçının gözleri aval aval açılmıştı. Amerikalının anlattıklarını takip etmekte zorlanıyordu.
O susunca çekine çekine sordu:
" Bunu neden yapayım?"

"Nedeni para" dedi Amerikalı. " Çok paran olacak, milyon dolarla oynayacaksın."

Balıkçını şaşkınlığı devem ediyordu.
"Peki sonra..."

Amerikalı biraz düşünüp öyle cevap verdi:
"İşler iyice yoluna girip adam akıllı zenginleştikten sonra, istersen kendini emekliye ayırıp küçük, temiz gürültüsüz bir balıkçı kasabasına yerleşirsin. Artık keyfin çektikçe denize açılır, sadece zevk için balık tutarsın. Kalan zamanını karına v çocuklarına ayırırsın. Onları parkta, ormanda gezdirirsin. Akşamları evinizde birbirinize eski günleri anlatır, karına gitar çalıp onu mutlu edersin. Nasıl anlattıklarım hoşuna gitti değil mi ?"

Balıkçı bıyık altı gülümsedi:
" Ben şimdiden öyle yaşıyorum ya" dedi. Amerikalı milyardere, " Mutluğumu neden yıllar sonrasına erteleyeyim?!"

Mutluğu çok uzaklarda ararız, oysa çoğunlukla burnumuzun dibinde keşfedilmeyi bekler mutluluk.
Unutmayalım ki, hayat bir sanattır.

Kaynak : Yavuz Bahadıroğlu ' Sevgi Sepeti'


Günün sözü : " Dün ile bugün arasında yapılacak kavga, yarını kaybettirir. " Çorçil

İbrahim BİROL, http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/
Mayıs 05 2016, Antalya








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder