Merhaba Değerli Dostlarım,
Bu yazının sizlerle paylaşılmasında sanırım biraz geç kaldım, ya 'Anneler Gününde' veya hemen akabinde sizlere yazmak, beni daha mutlu ederdi. Bu gecikmeden dolayı lütfen beni bağışlayın.
Her şeyin zamanında bir değeri ve önemi vardır, fakat annelerin değeri hiç bir zaman kaybolmayacağı veya eskimeyeceğini her zaman taze olarak kalacağını var sayarsak, bu yazımın ancak bugün paylaşılmış olması, sanırım sizler tarafından bir gecikme olarak addedilmeyecektir.
Anne sevgisinin değeri, diğer değerlerden çok üstün bir özellik taşır. Bu, temiz yürekli bir anneye sahip oluşumuzdan meydana gelen bir duygudur!…
Bu hikayemizde anne sevgisinin önemini ve anne şefkatinin gücünü bir kez daha hissedeceğiz.
Anne şefkatinin dünya da bir benzeri yoktur ve bence dünyada bireyler birbirlerine annelerin evlatlarına gösterdiği gibi güçlü bir şefkat duygusu gösteremezler. Annelerimize bu şefkat duygusu yüce Allah tarafından onlar için özel verilmiştir.
Anne şefkati, tüm insanların birbirlerine göstermeleri gereken şefkat anlayışı açısından çok önemli bir örnektir. İnsanlarında bu güzel örnek karşısında, birbirlerine karşı göstermeleri gereken şefkat böyle olmalıdır. Nasıl ki bir anne, ne kadar zor şartlar altında olursa olsun; en yorgun, en uykusuz, en güçsüz, en hasta, en yoğun ve en meşgul anında bile, bu şefkatinden ve ihtimamından ödün vermezse, insanlar arasındaki merhamet de aynı bu güçte olmalıdır.
Annelerimize değer verelim, Onları incitmeyelim. Bizleri canları pahasına önemseyen annelerimizin şefkatinin gücünü anlayalım. Unutmayalım.
Cennet Annelerimizin ayağı altındadır.
Gelecek yazılarımızda sizlerle paylaşacağım çok güzel hikayelerim olacak, o zamana dek, iyi bir haftaya başlamanız ve her şeyin gönlünüzce olması dileğimle. Esen kalın.
Hikayemiz şöyle başlıyor.
Hazreti Davud aleyhisselam zamanında iki kadın, çocuklarını bir ağacın altına bırakmışlar, kendileri de beraber tarlada iş yapıyorlardı. Biraz sonra ağacın altındaki çocuklardan birini, kurt kaptığını gördüler. Koşarak ağacın dibine varan kadınlardan her ikisi de orada kalan çocuğa sahip çıkıyor, ikisi de birbirine, senin çocuğunu kurt kaptı bu kalan çocuk benim diyorlardı.
Hazreti Davud aleyhisselam zamanında iki kadın, çocuklarını bir ağacın altına bırakmışlar, kendileri de beraber tarlada iş yapıyorlardı. Biraz sonra ağacın altındaki çocuklardan birini, kurt kaptığını gördüler. Koşarak ağacın dibine varan kadınlardan her ikisi de orada kalan çocuğa sahip çıkıyor, ikisi de birbirine, senin çocuğunu kurt kaptı bu kalan çocuk benim diyorlardı.
Aralarında anlaşamayıp, meseleyi halletmesi için Hazreti Davud’un (a.s.) huzuruna çıkmaya karar verdiler. Kadınlardan birisi çocuğu kucağına almış, öbürü de onun yanında Hazreti Davud’un huzuruna çıkıp meselelerini anlattılar… Davud aleyhisselâm, çocuksuz kadına:
— Bu kadının kucağındaki çocuk benim diyorsun. Bana bir şahid bulabilirmisin ? diye sordu.
Kadıncağız:
— Bulamam, Ya Davud!.. Çünkü orada yanımızda kimsecikler yoktu. Fakat ben iyi biliyorum ki çocuk benimdir. Bu benden evvel varıp benim çocuğumu aldı, dedi.
— Şahid bulamayacağına göre, ben bu kadından çocuğu alıp da sana veremem… Çünkü o da, senin kadar çocuğun kendisinin olduğunu iddia ediyor, diye kadınları salıverdi.
Kadınlardan biri mahzun, birisi mesrur olduğu halde Süleyman aleyhisselâm rastladılar. Süleyman aleyhisselâm kadınlara, dertlerinin ne olduğunu sordu: Kadınlar, vaziyeti bir de Süleyman aleyhisselâm anlattılar. Süleyman aleyhisselâm her iki kadın arasında çocuğu taksim etmekten başka çare bulamamıştı.
Hemen, «Cellât! Bu kadınların her ikisi de çocuk benim diyor. Çocuğu ortadan kes de taksim edelim.» dedi.
Çocuk kucağında olan kadın, buna razı olmuştu.
— Kabul, kesin ortasından benim hakkımı bana verin, dedi.
Fakat çocuğun esas sahibi olan kadın, evlâdının gözleri önünde kesilmesine tahammül edemedi. Süleyman aleyhisselâm a yalvarmaya başladı:
— Aman yavrumu kesmeyin. Ben razıyım çocuk onda kalsın. Yeter ki sağ kalsın, diyordu.
Böylece Süleyman aleyhisselâm, çocuğun asıl anasının kim olduğunu anlamıştı… Çocuğu anasına teslim etti.
Annenin yavrusuna olan şefkati, evladının ölmesindense başka birinin yanında yaşamasına razı olmuştu.
Güzel Sözler :
Şuna inanmak lazımdır ki, dünyada ve yeryüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir. Atatürk
İbrahim Birol, http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/
Mayıs 29, 2016, Antalya
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder