Bu gün yine sizlere geçmişte olmuş bir hikayeyi anlatacağım.
Ama öncesi dünkü paylaştığımız "Gerçek Dostalar" 60. Yayın adlı yazımız için, sizlerden gelen beğeni ve görüntülemeler, Bloğumuzun bugüne kadar yaptığı tüm istatistikleri geride bırakarak en yüksek değerlere ulaşmış bulunmaktadır. Bu sonuçlar neticesinde, önce siz 'Gerçek Dostlar' ıma sonsuz teşekkürlerimi bir kez daha iletmek istiyorum, bu değerler beni son derece mutlu etti, buradan bana verilen mesaj, yaptığımız işin doğruluğunu bir kez daha kanıtlamış oldu. Sizlerle birlikte Bloğumuzda yeni paylaşımlar da buluşmak üzere.
Tüm dostlarımın bildiği üzere kuraklık bir ülke veya bir bölge için en büyük doğal afetlerden biri olarak kabul edilir.
Gözümüzün önünde bir Afrika gerçeği var ve burada yaşayan insanların ölümcül bir kuraklıkla
ve bir damla su, bir lokma ekmek için vermiş oldukları bitmek tükenmek bilmeyen mücadeleye bir kez daha dikkatinizi çekmek isterim.
Bizler bu bakımdan çok şanslı insanlar olarak her zaman Allaha şükretmeliyiz.
Yağmur duası, uzun zaman yağmurun yağmadığı bölgelerde oluşan kuraklık zamanında, Allah'ın yağmur yağdırmasını istemek için yöre halkının toplu halde dua etmeleridir. Yağmur duasına fıkıh dilinde "istiska" adı verilir. Bunun anlamı yağmur yağmasını talep etmektir. Yağmur duası yapma sünnettir. Peygamberimiz (s.a.v.) ve halifeleri de yağmur duasında bulunmuştur. | |
Allah hiç bir canlıyı açlık ve susuzlukla imtihan etmesin.
Esenlik dileklerimle, Hoşça kalın.
İbrahim Birol
****
İstiklal Savaşının önde gelen komutanlarından Kâzım Karabekir Paşa (ö.1948) anlatıyor:
İstiklal Savaşının önde gelen komutanlarından Kâzım Karabekir Paşa (ö.1948) anlatıyor:
14 Mayıs (1922) Kağızman’dan otomobil ile yedi saatte Iğdır’a geldik. Iğdır büyük ve oldukça mamur bir kasabacık. Bağlı-bahçelik, büyük bir düzlük ortasında. Hayli zaman yağmur yağmadığından ekmek fiyatlanmış, halk ızdırap içindeydi. Bazıları yanıma geldiler:
- Paşa yağmursuzluktan kırılıyoruz. Seni çok işitiyoruz, dindarsın, iyisin, bize medet et, dediler.
- Düşüncelerinize teşekkür ederim. Fakat medeti Allah’tan istemeli. Ben sizin için dua ederim. Siz de kalplerinizi Allah’a bağlayın ve yalvarın. İnşallah hayırlı bir yağmur gelir, dedim.
- Bu gün de yağmur gelmezse mahvolduk, kıtlık muhakkaktır. Zaten fakir fukara ekmeksiz kaldı, dediler.
Halk dağılmıyor, benim kendi huzurlarında dua etmemi rica ediyordu. Hayatımda müthiş tehlikelerden ve sıkıntılardan, samimiyetli ruhumla, mümkün olanı yaparak ve sonunda faniye değil, Beka ’ya rapt-ı kalp ederek sıyrılmıştım. Iğdır halkını kurtaracak, elimde hiçbir vasıta yoktu. Onlar da benden dua istiyorlardı. Vaktiyle yağmur duasını öğrenmiştim. Ekriya duadan sonra yağmur yağdığını işitirdim. Birkaç misalini de görmüştüm. Halkın samimi ısrarı üzerine de kalbimi tamamıyla Cenab-ı Allah’a bağladım ve yalvardım.
- Sizde bir kere “amin”deyiniz ve gidiniz. Umarım ki Allah yardımcınız olacaktır, dedim.
Ve halkı selamlayarak ikametgâhıma çekildim, sonra halk da dağıldı. Biraz istirahatten sonra akşama doğru çarşıya yaya çıktım. Tam çarşı ortasına geldiğimiz zaman bir yağmur başladı. Her taraftan yayılan haykırmalar ve dualar, yağmur sesine latif bir nağme katıyordu.
Bu hadise bana Kars’ın zaptı anından daha fazla tesir yaptı. Kıtlıktan kurtulan halkın sevinci, Ermeni satırından kurtulanlarınkinden pek fazla oldu. Yağmur lâzımı kadar yağdı. Halktan aldığım dua, belki yedi ceddime kâfi gelecektir.
Kaynak : Düşündüren Eğitici Hikayeler.
Güzel Sözler : Sadece yaptıklarımızdan değil, yapmadıklarımızdan da sorumluyuz, Moliere
İbrahim Birol, http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/
Mayıs 22, 2016, Antalya
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder