Değerli Dostlarım,
"Bunları Biliyor muydunuz?" yazı dizimizde Türk Sinemasının bir başka güzel kadın sanatçısı Filiz Akının bilinmeyenlerini, aşklarını, sağlığı ile ilgili yaşamış olduğu problemleri, yaşama sımsıkı sarılıp hayata bağlanması ve tekrar eski sağlığına kavuşması gibi bugüne kadar bilinmeyenlerini, " Hayata Merhaba" adlı kendi kitabından bazı alıntıları, sizlerle birlikte paylaşacağım.
"Suna Akın ya da sahne adıyla Filiz Akın, Türk oyuncu, yazar, sunucu. Türk sinemasının asil, modern, kentli ve zarif yüzlü olarak sinema tutkunlarının hayranlığını kazanan Filiz Akın," ...Vikipedi
Can Çiçeklerim " Can ağacının çıplak oluşuna bakmayın, kuru da değil. Sadece bir hastalık geçirmiş gibi, kışın zorluklarına dayanmak için öyle. Benim gibi kel. Ama baharda yem yeşil yapraklarla dolacak.
Bir bakarsınız, surların ortasından fışkırmış, sur duvarlarında havada duran ağaç üstüne üstlük bir de çiçek açmış. Zorlukları yenip mutluluktan çiçek açmanız dileğiyle.."
Kaynak :Filiz Akın, "Hayata Merhaba" adlı kitabından
Diğer Kitapları : Lezzete Merhaba: Menüler, Tarifler ve Anılar, Güzelliklere Merhaba
Kendinizi Sevin Ve Mutlu Olun...En iyi dileklerimle. Esen kalın.
Filiz Akın kimdir?
2 Ocak 1943 tarihinde Ankara’da doğmuştur. Gerçek adı Suna Akın’dır. Annesi Leman hanımdır. TED Ankara Koleji’ ndeki eğitimini tamamladıktan sonra Ankara Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü’ne kaydolan Akın, başarılı bir öğrenciydi. İyi derecede Fransızca ve İngilizce bilen, mimar olmak istemesine rağmen bir turizm acentasında çalışmaya başlayan Akın, 2 yıl süreyle şef olarak görev yaptı. Kolej yıllarından bir arkadaşının tavsiyesiyle sinema sektörüne girmeyi düşünmeye başlayan Akın, 1962’de Artist dergisinin düzenlediği yarışmayı kazandı. Yeşilçam’ a adım atmasında önemli olan bu gelişmeden sonra Memduh Ün’ün yönetmenliğini yaptığı Akasyalar Açarken filmiyle sinema kariyeri başladı. Ardından Şakayla Karışık adlı filmde Ajda Pekkan’la baş rolü paylaşan oyuncu, Kadın Berberi ve Kadın Terzisi filmlerinde canlandırdığı rollerle adını geniş kitlelere duyurdu.
bir süre sonra ünlü rejisörle 1964 yılında dünya evine girdi. Bu evlilikten İlker İnanoğlu (d. 20.08.1965) adında bir erkek çocukları oldu.1965 yılında Akın, filmografisine bir film daha ekledi: Kolejli Kızın Aşkı. Ayhan Işık’la baş rolleri paylaştıkları yapımdaki rolüyle romantik temalı Türk filmlerinin vazgeçilmez ismi olan Akın, daha sonra Cüneyt Arkın’la kamera önüne geçtikleri Çıtkırıldım da benzer bir tiplemeyi canlandırdı. 1969 yılının Mayıs ayında Filiz Akın’ ın, Necdet Tosun’un refakatinde, bir takım alerji tedavisi için Londra’ ya gider, aynı hastanede tedavi olmakta olan Filiz adındaki bir Türk hasta ölür. Ama bu kötü haber Türkiye’ye Filiz Akın öldü diye ulaşınca aynı tarihte Adana’da yapılmakta olan Altın Koza Film Festivali’ nde anısına saygı duruşu bile yapılmıştı!
Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit ve Fatma Girik’ le birlikte Kare-As olarak adlandırılan en büyük dört kadın yıldızdan biri oldu.
121 sinema filminin baş rolünde oynadı. “Kolejli Kız” olarak anıldı. Türk sinemasının ilk sarışın Avrupai kadın yıldızı ve aynı zamanda en güzel ve zarif yüzlü kadını oldu. Ama sinema kariyerini kocasının şirketiyle sınırladığı için pek ciddi filmde yer alamadı. 1976’da Türk sanat müziği şarkıcısı olarak gazino sahnelerine çıktı, sinemadan gelip “assolist” olan ilk isim oldu ama sonra “solist altı” na indi. Bu süreçte ünlü mafya İnci Baba (Mehmet Nabi inciler) tarafından bıçaklatıldı. Uzun süre Paris’ te yaşadı.
Ayhan Işık, Zeki Müren, Sadri Alışık, Ediz Hun, İzzet Günay, Tarık Akan ve Kartal Tibet gibi döneminin başarılı erkek oyuncularıyla baş rolleri paylaştığı sayısız filmle izleyicinin gönlünde taht kuran Akın, o zaman Paris Büyük Elçisi olan MİT eski Müsteşarı Sönmez Köksal’ la 1994 yılında evlendi. Akın 1971 yılında çekilen “Ankara Ekspresi” filmindeki Hilda rolüyle Antalya Film Festivali’ nde “En başarılı kadın oyuncu” ödülünün sahibi oldu. Akın, 80’ lerin başında sinemaya veda etti. Aktris yıllar sonra, 1989’da yeniden izleyiciyle buluştu. TRT için çekilen Geçmiş Bahar Mimozaları’ nda Rutkay Aziz ve Mehmet Günsür’ la başrolleri paylaştı.
Sabah gazetesinde köşe yazarı olarak yazmaya başlayan Akın, Hey, Kelebek/Hürriyet gibi gazete ve dergilerde köşe yazarlığı yaptı. 2002’de yakalandığı çene kanserini yendi. Kansere karşı destek amaçlı başlattığı “Sarı bilezik” ve “Mavi bilezik” gibi kampanyalar oldukça başarılı oldu. Aktris, 2005’ te hastalık sonrası deneyimlerini kaleme aldığı Hayata Merhaba, daha sonra da “Filiz Akın ile Güzellik, Sağlık ve Genç Kalma Üzerine” isimleri kitapları yayımladı. Filiz Akın, Starkey İşitme Vakfı onursal başkanı olarak “Türkiye’de İşitmeyen Kalmasın” adlı bir kampanya başlatıp yürüttü ve sosyal güvencesi olmayan 2000 civarı çocuğu işitme cihazı sahibi yaptı.
Filiz Akın’ ın en büyük hayranlarından biri olarak bilinen Pınar Çekirge, aktrisi Türk Sineması’ n daki yeri, ikonografi ve toplum bilimsel değeriyle değerlendirdiği “Baş rolde Filiz Akın” isimli kitabı 2007’de yayınladı.
TED Üniversitesi Mütevelli Heyet üyesi Akın, halen Sabah Gazetesi’ nde köşe yazarlığı yapmaktadır.
Ekin Türkan tos Tarafından Filiz Akın’la Yapılmış Röportaj:
Ankara Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü’ nde okurken Yeşilçam’a geçiş yaptınız. Arkeoloji istediğiniz bölüm değil miydi?
Bir arkadaşımın annesi sayesinde müracaat etmiştim. Arkeoloji güzel bir bölüm. İlk sene mitoloji okudum, keyifliydi. Annem merdivenlerden düşmüştü. Geçine bilmemiz için birimizin çalışması gerekiyordu. Annem ve babam ayrıydı. Koleji bitirince hemen o yaz çalışmak zorunda kaldım. Aslında Orta doğu’ da mimari ve dekorasyon okumak istiyordum.
Sizce kariyeriniz için en önemli film hangisiydi?
‘Umutsuzlar’ ile ‘Ankara Ekspresi’dir. Çünkü bu iki filmde değişik iki kadını oynuyorum. Ben cinsel tarafım vurgulanmış bir oyuncu değilim. Bunu en iyi Müjde Ar değerlendirmiştir. Cinsel obje olmadan kadının cinsel sorunlarını sinemaya aktardı. Bizim hikayelerimizde bu gerekmiyordu. Bu anlamda en çok hissedilen oyuncu Türkan Şoray’ dır. Çok dişi bulunur, beğenilir. Onun gülüşü, bakışı herkesin dilindedir. Ben bundan uzak olmak istedim. Bu taraf eksik olunca çok arzulanmayan kadın, kadın seyircinin de dikkatini çekmiyor. Ancak ‘Ankara Ekspresi’ nde erkeklerin başını döndüren ama onlarla yakınlık kurmayan bir casus kadın rolü vardı. Bunu yapabileceğimi biliyordum. Çünkü bu bir oyun. Ben demek değil. İnsanın içinde Rus bebekleri gibi pek çok kişiliği var. Doğal sarışın olmama rağmen sinemada sarışın rollere en uygun kişi bendim. Baş role düşünüldüğümde sevinmiştim.
O zaman üzülürdüm. Çünkü benim başka bir yanımı ortaya çıkarttı. Hayat bir oyun diye düşünüyorum. Ama her zaman da çok şirin değil. İnişli, çıkışlı bir yol. İnsanlar bizlere bakıp paraları, şöhretleri oldu diye düşünüyor. Oyunculuğun çok boşlukları vardır. Duygusal dünyası zor. Yaşadıkları acıları hep sineye çekmek zorunda kalmıştır oyuncular. Bunu söylememin nedeni ise gençlerden çok özenen var. Bunu düşünerek girsinler. Çünkü faturası ağır.
Sinemayı neden bıraktınız?
Bırakmayı düşünmüyordum ama televizyon gelmişti. ‘Dallas’ tarzı diziler de Türk filmleri kıvamındaydı. Daha çok entrika vardı. Seyirci, evine dönük yaşamaya başladı. Kimse filmlere gitmiyordu. Erkek izleyiciler için erotik mesajlı filmler yapılıyordu. Bir dizi yaptım sadece. Büyük konuşmak istemiyorum ama bir daha dizi yapmak istemiyorum.
Peki hiç kayda değer bir proje gelmiyor mu sıcak bakabileceğiniz?
Geliyor. Ama bensiz de oluyor sinema. Özlemiyorum da. Çünkü 117 film yapmışım. Bu büyük bir tatmin.
Kimleri beğenirsiniz?
Arzum Onan ve Defne Samyeli gibi sansasyondan uzak, başarısını sadece güzellik üzerine kurmamış kişileri seviyorum. Sanem Çelik ve Nurgül Yeşilçay’ ı beğenirim. Hülya Avşar da çok iyi bir oyuncudur.
Hastalık sürecine gelirsek… ‘Neden ben?’ diye düşündünüz mü?
Kanser normal bir kelime olsun istiyorum. Tedavisi zor ama var. Biraz tanınıyorsam bu beni hastalık karşısında özel kılmıyor. Sadece yanlış teşhis konulduğunda yıkılmıştım. Şimdi Arzum Onan ve Mehmet Aslantuğ ile Merve İldeniz ve Serdar Önal’ ın o onurlu duruş hoşuma gidiyor. Yaygara yapmadıkları gibi herkesi susturdular. Dünyada büyük savaşlar oluyor. Bunun yanında bizimki hiçbir şey değil diyorlar. Bende buna öncülük yapabildiysem sevinirim.
‘Arkadaşım reiki yollasa da acılarım hafiflese’ dediğinizi okumuştum. Bu tarz yöntemlerden yararlandınız mı?
Bircan Usallı beni reiki uzmanına götürdü. Düşüncenin bir gücü olduğunu ve yol kat ettiğini düşünüyorum. İleride bu konuda bilimsel çalışmalar yapılacak. Bu hastalığın kimlerin başına geldiğine baktığınızda onların sevgi ve enerji dünyasına sığındığını görürsünüz. Bu rastlantı değil. Pozitif düşünceye inanıyorum.
Zayıflama, ameliyatsız güzelleşme sırları, makyaj sırlarım, anti-aging ve uzmanlarla konuşmalarım var.
Sadece burnunuz ameliyatlı değil mi?
Burun ameliyatı, liposuction ve lifting yaptırmıştım.
Botox konusunda ne düşünüyorsunuz?
Kaş arasındaki çizgilere cevap verse de dolgu amaçlı yaptıranları anlamıyorum. İnsan konuşan, yürüyen, sosyal bir varlık. Bilgisi, espri anlayışı, ürettiği şey çok önemli. Kendisini yeniden yaratmak yerine yaşının en iyisi olmak mantıklı. Genç olacağım diye uzaylı gibi olmayı istemem.
Evlilikleri .
1.evliliği : yapımcı ve yönetmen Türker İnanoğlu ile 1964 yılında evlendi. 1974 yılında boşandı. İlker İnanoğlu (d. 20.08.1965) adında oyuncu olan bir oğlu var.
2.evliliği : Ermeni iş adamı Leon Bubi Rubinstein ile 1982 yılında evlendi. 1993 yılında boşandı.
3.evliliği : MİT eski Müsteşarı Sönmez Köksal ile 1994 yılında evlendi. Evliliği devam ediyor.
Kaynak : Hürriyet Gazetesi Türk Sinemasının Dört Kadın Kare Ası
https://youtu.be/srh7NkWM1gQ
https://youtu.be/1IjXHiLGkTo
Günün Sözü : " Can çiçekleri gibi inançla, inatla hayata tutunanların iyileşmeleri, hatta imkansızı başarmaları bile mümkün." Filiz Akın
İbrahim Birol, http://ibrahimbirol.blogspot.com.tr/
17 Ekim, 2016, Antalya
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder